.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Nisan 2012 Pazar

STSL / Beşiktaş - Samsunspor

22 Yorum:

Adsız dedi ki...

eveet. başta küyediciler olmak üzere ztar meraklılarının yorumlarını bekliyorum.

bu arada haftaya samsun evinde sivas ile oynuyor. antalya da fenev deplasmanında. kısacası 2. bursa vakasına hazır olunuz. skandalların takımı olma yolunda emin adımlarla devam.

bu arada: hollandalı bir arkadaşıma msn'den beşiktaş hakkında devamlı bilgi veriyorum. en son böyyük başgan yd nin kendi yarattığı borçlardan mağdur olmamamız için tff'den ileriye dönük alacaklarımızı kırdırarak bize para gönderdiğini duyunca ekrana ilk şunu yazdı:

:PPP

sonra da efsunevi başganınızın hayat hikayesini mutlaka film yapmalısınız dedi.

diyemedim ki adama biz o melodramı bizzati yaşıyoruz zaten diye.

BJK4EVER dedi ki...

Quaresma ile bu mac arasinda nasil bir baglanti var? Adam denedi, iyi oynadi, ancak takim olarak o kadar kabiz ve amator bir takimiz ki, yetmedi.

Bu mac aslinda Besiktas takiminin antrenoru sayesinde nasil bir konuma geldiginin guzel bir gostergesi.

Ha, ama pardon, sahi sikisik mac trafigimiz vardi, o yuzden kaybettik mutlaka. Birde hedefimiz ilk 4 oldugu icin aslinda onemli mac falan da degildi, 2.lik ve SL bileti falan hikaye tabii....

hylozoic soil dedi ki...

aci bir sekilde 1 nisan sakasina muzdarip birakti Besiktasimiz bizi

samsunspor'a resmen can simidi olduk, bu sezon yasananlar saka gibi

Adsız dedi ki...

Ya o değil de 6 maç daha bu takımı nasıl çekicez?

Mert dedi ki...

Bu sezonu bitirene kadar sabır .
Başka bir çaremiz yok böyle bir oyunla...

Adsız dedi ki...

@BJK4EVER

e ne de olsa o güzide hocamızı q7-mendes işbirliği getirdi.

atletico maçının devre arasında kendi ağzıyla böyle bağırmadı mı carvalhal'e?

neyse ki süreyya ile arası iyi de emektar malzemecimiz değişmiyor (bknz. case: sarbi)

BJK4EVER dedi ki...

Oyuncuya gore antrenor aliyorsak o da bizim ayibimiz zaten, o ayri konu.....

BJK4EVER dedi ki...

Oyuncuya gore antrenor aliyorsak o da bizim ayibimiz zaten, o ayri konu.....

BJK4EVER dedi ki...

Oyuncuya gore antrenor aliyorsak o da bizim ayibimiz zaten, o ayri konu.....

Adsız dedi ki...

Bu gun Cenk kalede cok iyi ,ac cikardi ve bence takimin en iyi oyuncusuydu. Taraftarin Cenki isliklanmasina protesto edmesine anlam veremiyorum. Yaziktir, gunahtir.

Q7 ve Fernandez diger maclarda oldugu gibi bugunde cok tekme yedi hakemlerin gozleri onunde, birakin sarti karti filan faul bile verilmedi cogunda. Taraftar bunlari proteste edecegine, Cenki islikliyor. Yaziktir, gunahtir.

Kadir

Adsız dedi ki...

@BJK4EVER

pek de ayrı konu değil maalesef. ne yazık ki mevcut sorunlar o kadar büyük ki bu durum beşiktaş'ta göz ardı edildi. neticede olansa şu: elalemin disiplin sorunu var diye gönderdiği adam beşiktaş'a td seçiyor. anything else?

@Kadir

cenk'e maç sırasında sallayıp taraftar forumlarında bunu yazan ama sonra pişman olanlardanım. o forumlara hakemin ne kadar garabet yönetim gösterdiğini de yazdım ayrıca (tff başkanı oldu bizi kollar diyenlere ithaf olunur). ama şu çok tekme gördü ondan oynayamadı laflarıyla ne kadar yapay şekilde gidebiliriz bunu da görün lütfen.

o zaman mesela tek top yapsın kardeşim. yanında bunu yapacak adam yokmuş. o yapsın, biz de olmadığını görelim bi zahmet. birileri başaklarını gösterecek diye beklemekten size artık gına gelmediyse diyecek sözüm de yoktur. çünkü bana gerçekten geldi.

"ona uyan adam yok ki" ve "taraftar olarak yeterince forma aldıkmı ki".

yeter!!

Adsız dedi ki...

@Adsiz
Ben Fernandez ve Q7ye bu kadar rahat ve futursuzca tekme atilmasi ve Cenkin sucsuz gunahsiz bir sekilde protesto edilmesindeki garabetlere dikkat cekmek istedim. Bunun Q7nin takima olan katkisiyla ilgisi yok.

Q7nin, aslinda sadece Q7nin degil onunla birlikte Simoanun, Fernandezin, Almedianin, Pketemegin, Necibin, Velinin, Ernstin ve sair futnolcunun takima katkisi ayri bir tartirmsa konusu. Aslinda sadece Q7nin katkisi tartisilip digerlerinin es gecilmesi de bi baska garebet.

Garabetler bitmiyorki canina yandigimin camiasinda. Baksana en bastaki adsizin dedigine gore birinci bursa vakasi denilen garabet yetmemis olacak ki ikinci bursa vakasi denilen garabeti yumurtlamislar hemen.

Kadir

enorton dedi ki...

Bursaspordan sonra yeni düşmanımız Antalyaspor camiası hayırlı olsun. Kendi evimizde Samsuna yenilmemiz + Antalya maçında Antalyanın verilmeyen golü önümüzdeki yıllarda gündemi yine meşgul eder. Haftaya Antalya küme düşer ve Mehmet Özdilek de Beşiktaşa gelirse olayın boyutu daha da derinleşir. İnşallah Sivas kaybetmez Samsuna, keza Antalyanın Kadıköyden puan alabileceğine inanmıyorum.

QuaresmA dedi ki...

Antalya düşmanımız olsa ne olur, olmasa ne olur ? Kim kimi yenerse yensin, bize ne ? Bizim maç satmadığımız çok açık, bu sezon kötü bir takımız sadece.

Pamukk dedi ki...

düşenin dostu olduk.

Cenke yapılanları şiddetle kınıyorum! defolun tribünlerden

yilmaz dedi ki...

ya puana lazım olan beşiktaştan alıyor ya çıldırmamak elde değil. resmen ankaragücüyle aynı kulvardayız. karabüğün hiç bir iddası kalmadı allahtan bakarsın onlar da lazım olan puanları bizden alırlar.

Bu takımı izlemek hakkaten ızdırap olmaya başladı. playoff'ta da averaj takımı oluruz bizim ve rakiplerimizin oyununa bakarsak.

Adsız dedi ki...

Bir Beşiktaş taraftar forumuna yazdığım yazıyı paste ediyorum. Biraz uzun, o yüzden anlayışınıza sığınarak.
----------

Objektif bir değerlendirme yapmaya çalışacağım. Beşiktaşlıların bu zaman kadar Carvalhal'in geliş sürecini yeterince irdelemediğini düşünüyorum. Hatırlayın ne olmuştu? Tayfur gözaltına alındıktan sonra ortada bir boşluk oluştu ve hoop Carvalhal geliverdi. Kim, nerede, nasıl izlemiş de karar vermiş bunu bile anlayamadık. Bir ara Mourinho önerdi söylentisi çıktı o kadar. Somut olarak tek bildiğimiz, Q7'nin A.Madrid maçının devre arasında kendisine ateş püskürürken “beni oyundan alamazsın, seni ben getirdim, ben olmadan sen bir hiçsin” dediği. Buradan Q7'yi merkeze aldığım vs düşünülmesin, şu anda konu o değil. Ancak bu konuşma geliş sebebi ile ilgili tek ciddi veriyi sunuyor. Bu işi Q7'nin tek başına yapabilmesi biraz zor olduğu için akla onunla birlikte Mendes faktörü de geliyor.

Şimdi kariyerine bir bakalım. Beşiktaş son 8 yıldır 9. hocalığı (toplamda 8 takımda). Tahmin edileceği üzere 1,5 yılı aşkın bir takım çalıştırdığı yok. Ayrıca birçok takımda 6 aylık sürelerde çalışabilmiş. Tek yurtdışı deneyimi 3 yıl önce sadece 5 ay çalıştırabildiği Yunan ligindeki Asteras Tripolis isimli vasat bir takım (halen liglerinde 7. sıradalar). Çalıştığı takımlarda atılan ve yenilen gol oranlarına bakıldığında da çoğu için durum pek iç açıcı değil. Yunan takımında maç başına 0,6-0,8 gibi bir oran söz konusu. Nitekim 2 ay süresince 5 maçlık kaldığı Beira kulübünde de 0,8-2 gibi oran var. Detayları merak eden bütün verileri aldığım transfermarkt sitesine bakabilir. Aslında mesele verilerin ne olduğu da değil. Bu rakamlar oradayken Beşiktaş gibi bir kulüp kendisini nasıl seçti ve takımı nasıl emanet etti? Sizce bu istatistiklere sahip bir hocayı Mourinho teknik yönden gönül rahatlığıyla önermiş olabilir mi?

Gelelim karakterine. Mütevaziliği, maçın içinde fanatik bir taraftar gibi içten davranması, Tayfur'un dönüş süreci dahil kulüpteki gelişmeleri olgunlukla karşılayabilmesi, Q7'nin -bana göre- yarattığı çok ciddi krizin gelişiminde olgun davranması, vs. Bunlar kişiliği hakkında hep olumlu işaretler veriyor. Ancak sorun şu: Bütün bunlar Beşiktaş gibi bir kulübün futbol takımının başında kalabilmesi için yeterli kriterler mi? Elbette değil. Bakın, bazen sorumlu ve suçlu olayın merkezinde olan kişi değildir. Neden mi? Garip bir anlayışla ve garip nedenlerle getirildiği teknik yönetimde kapasitesi kadar çalıştı. Peki bu durumda yaptığı iş başarısız oldu diye sorumlu tutulması gereken o mu olmalı, yoksa selebritilerle çarşı izni fotosu çektirip bununla dünya kulübü olduğunu sananların ipleri birilerine vermesi ile getirilme süreci midir yanlış olan. Bence tartışmasız ikincisi. Bu yüzden kendisine Beşiktaşımızın hocalığını yapmış biri olarak teşekkür ediyor ve şunu diyorum: garaças Carvalhal.

mertcan

Adsız dedi ki...

Bende Carlos'a tesekkur ediyorum.

Boylelikle malesef yeni yonetimin de capi belli olmus oldu. Ibrahim Toramanin herkesin onunde takim arkadasina ana avrat sovmesini goz ardi ettikten sonra, sanki playoff larda sampiyonluk sansimiz varmis gibi takimin basina Tayfuru getirerek daha ilk haftadan iki tane hatayi yaptilar bile.

Tayfurla bir iki mac kazanip, demiroenin kadikoyde feneri kalecesiz 4-3 yendigimiz macin hatirana Rizayla bir sonraki sezona baslamasi gibi, artik tayfurla devam ederiz seneye, Fikret Ormanda demiroen iki olarak devam eder. ne cileli canimiz varmis ya.

Kadir

Adsız dedi ki...

Muhasebecilikten gelen bir Beşiktaşlı olarak hemen kağıt kaleme sarılıp aynen Barça'nın yaptığı gibi 200 çocukluk bir eğitimin yıllık maliyetini çıkarmaya çalıştım. Üstelik bunu yaparken her çocuğun ailesine aynı şekilde Barça gibi verilebilecek 2bin TL parayı da kattım. Yetinmedim, maliyete 4 adet 2-3 aylık eğitim verebilecek ex-international starın alacaklarını da ekledim, Maldini gibi. Manyak mısın da alacaklarını nerden biliyorsun diyebilirsiniz; tahmini bedeller (smell or rule of thumb). Ortaya yıllık max. 11-12 milyon avro gibi bir rakam çıktı.

Y ada kısa bir şekilde 200 potansiyel yetenek için tek bir spektaküler oyuncunun maliyeti.

Değer mi değmez mi? Siz karar verin.

mertcan

Tolga dedi ki...

@ kadir

"Tayfurla bir iki mac kazanip, demiroenin kadikoyde feneri kalecesiz 4-3 yendigimiz macin hatirana Rizayla bir sonraki sezona baslamasi gibi"

Abi yaniliyorsun, böyle bi olay yok. Riza Hoca takimi 2005 Ocak ayinda devraldi, 17 macta 29 puan alabilmisti takim, ilk devrenin sonuna dogru yavas yavas düzelme isaretleri gösteriyordu. Ilk 8 haftada sadece 6 puan almistik Del Bosque'yle ama toparlaniyorduk, ne yazik ki Del Bosque önce Parma'ya sonra Konyaspor'a kaybederek UEFA ve Türkiye kupalarindan eleninca takimdan gönderilmisti. Riza Hoca yönetiminde ligin 2. yarisinda 17 haftada 40 puan toplayarak 2.yarinin en iyi takimi olmustuk. Sezon boyu cok iyi performans gösterip 80 puanla sampiyon olan Fenerbahce, hem de sampiyonluk iddasi devam ederken, 39 puan toplamisti ayni sürecte, biz lige havlu atmis halimizle bile onlardan iyi performans gösterdik 17 ve 34. haftalar arasi. Ilk 8 haftada 6 degil de iyi-kötü 14-15 puan falan alabilmis olsaydik sampiyonluk potasinda olabilirdik o sezon. Ha diyebilirsiniz ki bu olay Del Bosque'nin takimi rayina sokmasi sayesinde oldu, Calimbay'in katkisi olmadi, tartisabiliriz. Ama yine de Riza Hoca'nin hocaligi falan sorgulanan zamanlar degildi, 3-4'lük maci da söke söke almistik, Riza Hoca'nin takimda kalacagi belliydi. Sonraki sezon yaptigi vizyonsuz transferler, Ailton/Kleberson ikilisinin tutmamasi ve daha bircok sebepten basarisiz oldu, o sezon hakikaten de iyi top oynayamadik ama o baska bir hikaye...

Adsız dedi ki...

rıza hoca'nın başarısını sorgulayan şu an ligimizde tek total futbol oynayan sivas'a bakabilir.

ben yine de bilic diyorum. 5 tane ucuz ama doğrudan katkı yapabilecek hırvat gencini düşünsenize.

mertcan

Adsız dedi ki...

Bakın gene aynı hatayı yapıyorsunuz. Benim burada vurgulamak istediğim ya da eleştirdiğim nokta, Rıza kaptanın teknik direktörlüğü ve/veya Beşiktaş’taki performansı değil. Bunlar elbette ayrıca tartışılır, Rıza kaptanın teknik direktörlüğünü ve bizdeki performansı beğenende olur eleştirende, ama bu ayrı konu.


Benim eleştirdiğim husus yönetim zihniyetindeki sakatlık. Sen sezon başında, kariyerli bir hocayla (Del Bosque) ve yeni bir umutla ve yeni ideallerle sezona başlıyorsun. İşler iyi gitmiyor, sezon ortasında Avrupa’dan ve Türkiye kupasından da elenince, teknik direktörle uyum sağlanamadığını düşünüp, görevine son veriyorsun ve sezon sonuna kadar da idareten kendi içinde yetişmiş, camiayı tanıyan bir hocaya (Rıza kaptana) takımı emanet ediyorsun. Bütün bunları kabul edelim. Ama sen takımı sezon sonuna kadar geçici olarak Rıza kaptanı emanet edip, kadıköydeki tarihi galibiyet nedeniyle fikrini değiştirip Rıza kaptanla devam kararı alamazsın. Böyle bir şey profesyonel futbol yönetiminde olmaz. Böyle klüp yönetilmez.


Benzeri bir durum Pancu içinde olmuştu. Hatırlarsanız Pancuyu Lucecsu üç yıllık sözleşme ile getirmişti ve 100.yıldaki şampiyonluğumuzda büyük emeği ve katkısı olan bir futbolcumuzdu. Ama sonraki iki sezon çok kötü futbol oynadı. (çok iyi hatırlıyorum, tıpkı Carlosun Portekizlileri kayırıyor eleştirisi gibi, Lucescu 101. Yılda çok eleştirilmişti Pancuyu devamlı oynattığı için, Lucescu nun manevi oğlu deniliyordu.) Doğal olarak sezon sonunda pancunun sözleşemesinin yenilenmemesi gerekiyordu, ama fener maçında kaleye geçince, Kadıköy panteri ayağına Pancu ile sözleşme uzatıldı. Pancunun da futbolcu olarak kalitesi ve Beşiktaş’taki performansı ayrıca tartışılır, ama tartışılmayacak olan böyle futbol klübü yönetilmez, boyle transfer politikası olmaz.


Maalesef Fikret Orman, da çok kısa süre içinde bende hayal kırıklığı yaratmıştır. Önce takım arkadaşına küfreden takım kaptanını görmezden gelmiş, şampiyonluk iddiamızın kalmadığı playofflarda Havutçuyu takımın başına getirmiştir. Bu yapılan son derece gereksiz bir hamledir. Ha gelecek yıllar için takımı Tayfur’a emanet etmeyi planlarsın, amenna anlarım. Carvalhalle bu işin olmayacağı kesin, bundan böyle hoca Tayfur’dur, bir an öncede takımının başına geçmesinde fayda vardır dersin anlarım. Ya da sezon ortası olur, takım sürekli maç kaybediyor, işler daha da sarpa sarmadan, bir kan değişikliğine gidelim, (Del Bosque örneğinde olduğu gibi), futbolcular ve camia bir silkinsin kendisine gelsin der ve sezon sonunda kadar uygun yeni bir hocayı takımın başına getirirsin anlarım. Ama sadece playoff lar için, üstelikde, şike davasından sanık ve futbolcusu hakkında ileri geri konuşan, birini getirmek bence anlamsız ve gereksiz bir icraattır. Ve yeni yönetim adına da kötü bir izlenim vermektedir. Umarım ben yanılırım.

Hal böyle olunca, benim artık Beşiktaş’tan ve camiadan zaten az olan umudum ve beklentimde kalmadı. En iyisi takımı uzaktan sevmek ve izlemek. Bu da Beşiktaş forumlarındaki son yorumum olsun. Kalın sağlıcakla.

Kadir

Not: @Mertcan,
Yaptığın yorum kısmen doğru, ama unutmaki aynı mantıkla Ertğrul Sağlamı çok daha fazla savunmak mümkün. Sağlamın hem bizdeki performansı daha iyiydi (bence hakemler dilim dilim doğramasaydı 2007-2008 sezonunda bizi şampiyon yapmıştı, bence bir sonraki Denizli’nin şampiyon yaptığı takım büyük ölçüde Sağlamın eseriydi). Hem de bizden kovulduktan sonra çok daha mütevazi bütçe ve kadroyla Bursa’yı şampiyon yaptı.

Yorum Gönder

Ara