.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

17 Ekim 2011 Pazartesi

Portekizce Bilen Tayfur Havutçu: Carlos Carvalhal

Beşiktaş'ın mevcut teknik direktörü başarılıdır, başarısızdır ayrı mesele. Lakin geriye dönüp "Aaah Tayfur...", "Vah Schuster..." demek kadar anlamsız bir şey yok. Netice itibariyle o hocalar da Beşiktaş'a iyi futbol oynatabilmiş değillerdi. Schuster daha farklı bir adamdı ama başarısız olduğu için gitti. Tayfur Havutçu'nun da Beşiktaş'a bundan iyi futbol oynattığını ben görmedim. Kupa finalinde bile penaltılara kaldı.

Şimdi diyecekler ki, kupa finalinde oyuncular ne hırslıydı, ne güzel kupa sevinciydi o... Bunu diyenler geçen hafta Stoke City maçında takıma hayran kalan ve "artık düzeldik, Carvalhal da iyi hoca" diyenler... Bana göre "Aldananlar". Carvalhal iyi hoca olabilir, ayrı mesele.

Beşiktaş'ın mevcut oyuncu yapısı isterse oynar, isterse oynamaz. Bu Tayfur Havutçu ile de değişmedi, Carvalhal'la da değişmez.

"Lucescu'yu getir, bak gör o zaman..." 

Tamam da arkadaşım, Lucescu'yu getirsen ilk önce senin "yıldız" kabul ettiğin adamlara yol verecek... Sen istiyorsun ki, mevcut kadro aynen devam etsin, hoca değişsin... Hoca 3 ayda bir değişiyor oysa, sıkıntı duruyor...

Al sana kadro yapayım!

Sonuna kadar mücadele eden, bloklar arası mesafeleri kısaltan, sonuna kadar ısıran ve rakip ne olursa olsun ciddiyetle oynayan bir takım; Hilbert, Ernst, Holosko ve Necip'i aynı anda oynat, al sana o hayalini kurduğun takım. Tamam da mesele koşan, basan, ısıran takım yaratma meselesi değil ki. Mesele, Quaresma'ları, Fernandes'leri oynatma meselesi. Çünkü potansiyelli olanlar onlar. Dolayısıyla gelen her hoca da, bu potansiyele kendini teslim ediyor. Kaldı ki, hem Tayfur Havutçu, hem de Carlos Carvalhal tam da bunu yapsınlar diye tercih edilmediler mi? Yıldızlarla gereksiz sorun yaratmayacak, problemleri alttan alacak, belli oranda halının altına süpürecek, yabancı oyunculara keyiflerince oynayacakları bir ortam yaratacak, dertlerini dinleyecek bir ağabey.

Carlos Carvalhal, Tayfur Havutçu'nun Portekiz versiyonudur. Quaresma'larla problem yaşamayacak tek profil, bu profildir. Dersen ki, ben daha büyük hoca getireceğim, o zaman da Quaresma'nın trivelasıyla vedalaşacaksın.

Denge

Evet! 

Doğru teşhis. İyi bir hoca, yukarıdaki iki grubu iyi şekilde harmanlayıp dengeli bir takım yaratabilir. Oysa burası Türkiye. Burada Fernandes bizim kalenin önünde çalım atıp alkışlanır. Oysa o çalımın maçın gidişatı ve skoruna en ufak katkısı yoktur. Beşiktaş kaybeder, bu sefer Fernandes ıslıklanır, Ernst alkışlanır. Ernst hiç bir zaman çalım atmaz, atamaz. Onu niye alkışlıyorsun o zaman? 

Denge dedin ya. Beşiktaş maç kaybettikçe Carvalhal'a sorulan ilk soru hep "Guti neden oynamadı?" olur. Oysa oynayıp yenildiğinde "Quaresma neden oynadı?" diye soranı görmedim. İşte o yüzden bu "isim"ler varsa orada dengeden söz edilemez. Beşiktaş orta halli bir Avrupa takımı olsa Carvalhal'la da çok iyi "takım" olur ama karşılamaya havaalanına binlerce kişinin gittiği, her anlamda takımdan ayrı değerlendirilen bir kaç oyuncusu bulunan Beşiktaş'ta Quaresma, Guti'ye "denge"yi falan anlatamazsınız. Bunu dinlemek isteseler zaten tercihleri başka takımlar olurdu.

Beşiktaş'ta oldukları sürece oynayacak adamlar bellidir. Bu adamlarla alınabilecek saha skorları da bellidir. Bu, Tayfur Havutçu'yu da aşardı, Carvalhal'ı da aşar. Bu saatten sonra Carvalhal'ı göndermek hem ayrı bir maliyet, hem de zaman kaybıdır.

Varsın biz Fernandes'in savunma önü çalımlarıyla, Simao'nun kariyeriyle, Quaresma'nın trivelasıyla eğlenelim. Yahu zaten bunu arzu etmemiş miydik? 

Özetle, Carvalhal gitmeli diyenler, onun niye tercih edildiğini anlayamamış olanlardır. 

47 Yorum:

Pamukk dedi ki...

yıldız değil takım istiyorum. ama biliyorum azınlıktayım.

powerslide dedi ki...

zor süreçteyiz cidden.. taraftarın neyi istediğini kendi kafasında kararlaştırması lazım şuan görünen o ki eldeki mevcut oyuncularla koşup savaşan ve maç koparan oyun hayalden de öte. bu dengesiz kadronun cezasını daha uzun yıllar çekeceğiz gibi.

Adsız dedi ki...

Bence sorun, ne kadroda ki futbolcuların ne de teknik direktörün yetersizliği. Sorun bu ekipten kolektif bir uyumun çıkmaması, diğer değişle takım olamamak. Bu sadece bu sezonun değil, son on yılın sorunu. Peki neden böyle oluyor? Çünkü takım olunabilmesi için gerekli zaman ve sabır tanınamıyor. Hâlbuki her yıl yeni bir teknik direktör getirip bir dolu transfer yapmaktansa, yani her sene sil baştan olaya başlamaktansa, büyük beklentiler yaratmadan iyi kötü bir kadro ve teknik direktöre en azından bir ya da iki yıl sabretsek, takım olarakta futbol olarak bugünkünden çok daha iyi bir yerde olurduk. Belki gene arzulanan yerde olmazdık ama şu andaki ve dahi son on yıldaki durumdan çok daha iyi bir yerde olurduk ve en önemlisi geleceğe dönük olarak umut olurdu. Ama maalesef bizdeki mevcut başkan ve yönetim kurulu, kongre yapısı, basın ve taraftar mantalitesi ortadayken, biz ancak istikrarsızlıkta istikrarı sağlarız. Kısacası, batı cephesinde değişen bir şey yok...

North

memmo03 dedi ki...

Bu takım 4-3-3 oynayamıyor. Bütün sorun bu.

Arcadio__ dedi ki...

Biz bugün şunu anlamıyoruz yada kaldıramıyoruz. Bizim beşiktaşlılık değerlerimizi artık kimse ciddiye almıyor. Başkandan antrenöre, oyuncudan stad görevlisine, resmi internet sitesinin yöneticisine kadar.
Maç sırasında açılan pankartlar, sitedeki başganın mesajı, taraftarların birlik olmak adına hiçbirşey yapmaması...

Beşiktaş 108 yıllık çınar elinde makasla gelmiş acemi bahçıvanların elinde, popülist, günü kurtarmaya yönelik yönetiliyor. Camia yada herneyse buna göz yumuyor. Eskiden Kazanda KAZAN kalkıyordu. Şimdi en büyük tepkimiz burada...
http://rakamla10.blogspot.com/2011/10/soylular-geldi-mi-simdi-yurek-burkulur.html

mvp dedi ki...

Simao Atletico'da harika oynuyordu, çünkü hem forvet, hemde orta saha Siamo'nun işini kolaylaştırıyordu. Fernandes istikrarsız, çünkü iyi oynerken guti'nin bölgesinde, kötü oynarken Ernst'in bölgesinde oynuyor. Simao-Quaresma-Fernandes ve Almedia ile olur. Ancak arkada Ernst- Necip oynarsa. Bek oyuncun Ekrem olmazsa. Doğru kadro planlaması ile eleştirdiğimiz bütün adamlar iyi oynar. Oynadılar da

Gürcan Ulusoy dedi ki...

ömer güvenç her hafta guti neden oynamadı diye sorar o zaman?

onkaplan dedi ki...

bir başka şey de tribündeki durum... kombine protestosu yüzünden alakasız adamlara kalmış kapalı.

daha 6. hafta kendi sahanda futbolcu ıslıklamak nedir abi? fener seyircisi gibi olduk

makavel dedi ki...

@Gürcan
Sırf adama uyuz oluyorsun diye haksızlık ediyorsun hepimiz biliyoruzki Schuster gittikden sonra Tayfur Havutçu takımı gayet iyi yönetti!

kötü bir yazı olmuş

Carvalha ile Havutçu'yu aynı kefeye koymakla haksızlık etmişsin.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

hangisine haksızlık etmişim ben anlamadım?

yukarıda Gürcan Ulusoy'un yazdığı yazıyı oku kime hasızlık ettiğini belki anlarsın :)

sedila dedi ki...

@gurcan "hangisine haksızlık etmişim ben anlamadım?" süper cevap:)

BJK4EVER dedi ki...

Tayfur hoca geldiginden beri takim kac macta kac galibiyet aldi acaba?

Benim acimdan basari onemli, basarinin nasil geldigi umrumda degil. Defansif-ofansif futbol zerre umrumda degil, gencler oynamis yaslilar oynamis da umrumda degil, Quaresma oynamis Hilbert oynamis da umrumda degil.

Quaresma skora katkida bulunuyorsa iyidir, bulunmuyorsa her sartta kotudur, 10 tane trivela yapsa da kotudur.
Holosko iyidir, ama takim icinde Burak Yilmaz misali onu kullanabilecek bir yapi varsa iyidir, yoksa Holosko vasat bir oyuncudur.

Benim icin esas olan basari'dir, gerisi bos. Vay efendim yildizlari kusturmuyormus vs hikaye. Carvalhal da yildizlari idare ediyor iste, sonuc? Laubalilik diz boyu, disiplinsizlik diz boyu, berbat futbol, ne anladim bu isten?

Takim yaratan hoca olsun veya yildizlardan verim alan hoca olsun fark etmez, ama hoca bildigi seyi yapsin ve o bildigi seyi iyi yapsin, bizi basariya gotursun.

Elinde Tabata, Holosko, Bobo, S.Ozkan, Tello varken 'takim neden oynamiyor soylesene hoca' diye bagiranlar simdi 'oynayan', yildizlarla dolu takimdan mutlu mu mesela?

Adsız dedi ki...

Bu post ne zaman gelecek diye tüm gün siteyi ara ara ziyaret ettim ve en sonunda...
Şimdi şu anki ahvala göre en oturaklı yazı bu olurdu olmalıda belki ama bu yazı daha öncekiler gibi bir çözüm üretmiyor ne yazık ki.Artık bir opsiyon sunmanı bekliyoruz.
o yanlış bu yanlış öteki hatalı beriki zaten felaket eee iyi de hocam ne dogru söyle de bilelim.İmza toplayalım o halde q7 toplara düz vursun,fernandes çalım yapmasın selçuk şahin gibi al gülüm ver gülüm oynasın,guti de 20 lik delikanlı gibi yardırsın?
Beşiktaş şu anda ligin açık ara en kötü futbol oynayan takımı bu bir gerçek,fakat bu takımı ayağa kaldıracak olan isimler de şu aralar itilip kakılan portekizliler.Başta q7 olmak üzere bu oyuncuların karakterlerine sonuna inanıyorum.
Carvalhal mı?2 ay öncesine kadar hiç duymadığım bir isim ama sıfır egosu çalışkanlığı ile kriz anında iyi bir tercih gibi duruyor.
bu takım sağbekini buldugunda, ernst ve necip tahtaya ilk isimler olarak yazıldığı anda gene kafaya oynayacak ilk takımdır.

makavel dedi ki...

@gürcan
Uzun zamandır yazılarını okuyoruz attığın başlıkla ne ima ettiğin ortadır,düşük profilli teknik adam vs vs..Velasıl biz anladık.
O komik arkadaşlar yeni zannedersem, anlamamış olabilirler!

makavel dedi ki...

@Bjkever
Kupayı aldı Tayfur daha ne yapıcaktı?
Şu an itibarıyla takımın sorunu tamamen teknik meselelerden kaynaklanıyor! Yönetim çokmu iyi tabiki hayır savunulcak hiç bir tarafı yok,Bu kongre bu adamı al aşşağı edemedikden sonra siz istediğiniz kadar kendinizi paralayın..
Türkiyede bu yönetim profili hep vardı,yani Türkiyede başarıyı her zaman teknik tirekdörler yakaladı yönetimler değil.
Luceskuyla şampiyon olduğumuzda, İki kupalı şampiyonlukta hatta 96 2000 nin Galatasarayında Fb nin 2008 çeyrek finalinde...Yönetimler hep aynı tertipdi hala aynı tertipler..
Fazla felsefe yapmaya gerek yok her şey ortada,Portekizce bilen Tayfur Havutcu diyip küçümsediğimiz adam beş yıl futbol bilimi üzerine eğitim almış dün kendisi söyledi..Fakat başarısız olup gidecek bu filmi hepimiz daha önce izledik sonunu biliyoruz.
Bizim lucesku en az bunlar kadar problemli belki dahada problemli adamları o kadar güzel oynattıki bkz Sergen İlhan Zago,hatta Ahmet Dursun Giuntinin Kaşını patlatmışdı.
Bakalım o zamanki orta saha oyuncularımıza Giunti Tayfur Yasin birde Amaral vardı ama ona pek şans vermedi.O bölgede kimler var şuanda Aurelio Ernst Fernandes Necip birde Alves diye bir adam var? hadi Gutiyide ekleyelim..Kalite farkı ortada ama alınan verim çok farklı.
Bizim ülkede futbol değişik, başarılar kendi kendine gelişen tesadüfler sonrası geliyor.Burda en büyük piyangoda teknik direktör olayı oluyor.Üzülerek belirtiyorumki bu durum daha çok çok uzun bir süre devam edicek gibi görünüyor,yormayalım kendimizi!

Gürcan Ulusoy dedi ki...

Heh!

Carvalhal'ı küçümsediğim falan yok. Carvalhal'ın BJK Yönetim kurulunda nasıl konuşulduğunu, nasıl getirildiğini anlamaya çalışıyorum.

Ve tam da o noktada "Tayfur'un portekizce bileni..." diyorum. Yani yönetim, bu özelliğiyle getirdi diyorum.

Yoksa Carvalhal iyi hoca olabilir...

okka dedi ki...

futbolcu,td falan olayını aştı artık. zihniyet değişmeli. 10 yıldır her sene td de değişiyor. futbolcular da değişiyor. peki ne oluyor. değişmeyen tek şey başarısızlık.

~Poseidon~ dedi ki...

Tek değişmeyen değerimiz "sabırsızlık".

Senelerdir sportif anlamda kimseye sabretmediğimiz halde, Demirören gibi bir değere! yıllardır sabrediyor olmamız ironik olmuş.

Tuco Salamanca dedi ki...

bu arada, beşiktaş taraftarı guti ve simao'yu ıslıklayarak büyüklüğünü göstermiştir.

geçen sene gücünüz gariban holosko'ya mı yetiyor diyenler oluyordu. isterse allame-i cihan olsun, beşiktaş taraftarı gerektiğinde tepkiyi koyar.

can dedi ki...

Kadro yapisinin rezalet ve plansiz olmasi, isimleri kadar oynamayan yildizlar, gruplasma vs. her sey tamam da yine de sezon basinda Mustafa Denizli gibi yonetimi by-pass edebilecek, medyayla iliskileri vs. tek basina halledecek, Turkiye'de takim olusturma becerisi olan kurt bir hoca gelse gecici olarak icinde bulundugumuz duruma ilac olabilirdi. Ama sadece gecici olarak. Gorunen o ki Demiroren ve yandaslari ve onlarin yanasmalari kulupten sokulup atilmadan uzun vadede her sey daha kotuye gidecek. Daha nereye gidecek desek de her gun yeni bir sey ogreniyoruz, artik yoneticiler hem umutsuz hem de dalga gecer gibi konusuyorlar. (bkz. Curoglu ve Keceli'nin son aciklamalari) Bunu tek durdurabilecek olan Besiktas "camiasinin" --varsa oyle bir sey-ayaklanip kulube sahip cikmasi, ki oyle bir olasilik da yakin uzak gelecekte mumkun gozukmuyor. Yani gidisat boktan. Ne yapalim, Tezer Ozlu'den araklayip, "Besiktas askinin neresinden donulse kardir" mi diyelim, yoksa kasvetli Istanbul kisina kasvet katan bu takimi izlemeye, yalandan umutlanmaya devam mi edelim. Ben "kirli sezonun maclari bunlar" diyerek kombine de digiturk de almadim ama sanirim daha fazlasi da gerekecek. Besiktasimiza rahmet, sevenlerine sabir diliyorum.

enorton dedi ki...

Tuco bu büyük taraftar bir de Q7 yi ıslıklasa da görsek. kolunda kaptanlık pazubandıyla rabona yapamayınca rakibe tekme atıp kırmızı gören sonra da armayı öpen, bu hafta toraman burnu kırılmış yerde yatarken oyuna devam eden, o anda oyunu durduran hakeme sinirlenip(!) topu rakip oyuncunun yüzüne vurduran Q7 hani. Sene başından daha herhangibir artısını göremediğimiz Q7... Bu maçta ıslıklanacak birisi vardı ise en başta Q7 gelmeliydi.

Guti, Simao hadi neyse de o büyük taraftar Ekremi neden ıslıkladı, Edu yu neden ıslıkladı bunu da bana kimse açıklayamaz.

enorton dedi ki...

Buarada Mustafa Denizli ismi iyice konuşulmaya başlandı. İnşallah doğrudur. Kendisine karşı pozitif anlamda önyargılıyım. Denizli sadece futbol adam değil futbol dışı faktörleri de kullanmayı çok becerir, bu kariyeri oluşturmasında bunun etkisi de büyüktür.

Çok kısa bir şey anlatmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta her kanalda Almanya -Türkiye maçı konuşulurken yok orda oynar mı yok bu burda oynar mı, efendim 4-3-3, 4-2-3-1 sabriden orta saha olur mu muhabbetleri dinledik. Maraton da ise Denizli neden kaybettik sorusuna cevap olarak, öncelikle bu maçı neden istanbulda oynadık dedi? Bunun açıklaması nedir? Şansal Arena güzel stad dedi. Peki Almanya güzel stad, güzel zeminde mi yenersiniz, yoksa kötü stadda mı? Ben de Almanya ve hollanda maçlarını bursaya aldım ikisini de kazandık. Çünkü orda atmosfer daha etkili, istanbl seyircisi milli maçlarda bir bütünlük oluşturamıyor. Şansal ve Markus ağzı açık dinliyorlar, ben de dahil. Daha tahtada kadro yok, sistem kişiler yok, adam neler düşünüyor ve haklı da.

Bir seferinde de Hakan Şükür milli takım kamplarında perdeleri değiştirdiğini söylemişti Denizli için, aşırı koyu renkli perdeler futbolcuların ruh halini kötü etkiliyor diye oteldeki tüm odaların perdelerini değiştirmiş. Denizli böyle bir adam. Futbol sadece taktik diziliş oyuncu seçimi değil... Bugün zaten Beşiktaş'ın sorunları da saha dışı faktörler. Saha içersinde zaten 3 aşağı 5 yukarı ne yapacağınız belli.

Carvahal'den umutluydum, işine özen gösteriyor, emek harcıyor diyordum ama anladım ki olayların farkında olsa da değişiklik yapacak cesareti yok.

Bu açıdan 1,5 sene dinlenmiş ve olaya dışardan bakmış bir Denizli Beşiktaş için şans olur diyorum. Tabiki kendisi tavşanlarıyla ünlüdür, transfer hataları vardır, oyuncu seçimleri yanlıştır onlara girmiyorum ama şu zengin kadroda Denizli bir şansı hakediyor. Kaybedecek birşeyimiz yok diye düşünüyorum.

Bu hafta karşılacağımız Dinemo Kiev 1,5 yıllık ayrılıktan sonra tekrar eski hocaları Yuri Semin ile çalışıyor ve geçen yıl gayet de başarılı oldular. Bizde de neden olmasın diyorum.

Tuco Salamanca dedi ki...

@enorton

görünen o ki q7 zaten sırada, kredisi bitmek üzere. bireysel olarak tepki almaya başladı, kollektif tepki de çok yakında eğer düzelmezse.

edu ve ekrem ise kurunun yanında yaş oldular. takım o kadar ruhsuzdu ki herkes çileden çıktı ve önüne geleni ıslıkladı.

makavel dedi ki...

Mustafa Denizli Döneminde bu takım bir maçta üst üste üç pas yapamadı,kendi sahasında bile kontra oynayan hatta sivok ferrari önlerinde toramanı koyarak tarihe geçti.Osene takım sivasla kapışıp şampiyon olurken kupadada her zaman yaptığı işi yapıp feneri yenerek kupayı aldı..

Ben burda abartılacak bir durum göremiyorum.Hatta o kadar berbat oynuyorduki takım tribünler doğrudan başkana küfür etti. unutmayalım's.ol git başkan'
Bunları ne çabuk unutuyoruz anlıyamıyorum..2009 2010 47 gol!

enorton dedi ki...

Makavel üst üste 3 pas yapamadan 10 sene içersinde tek şampiyonluğumuzu aldığımıza ve aynı yıl finalde FB ye 4 atarak kupayı aldığımıza sen de inanıyor musun? Yani nasıl bir takım ki bu 3 pas yapmadan bunları yapabiliyor :)

Neyse gelelim diğer konuya Sivok - Ferrari ve toraman üçlüsü şampiyon olduğumuz değil daha sonraki seneydi. O sene Sivok - Zan önlerinde Ernst Cisse vardı. O takım defansif anlamda çok dengeli ve hücumsal anlamda da Yusuf, Delgado, holosko ve Tello nun yaratıcılıkları sayesinde hücumsal anlamda da yeterli sayılırdı. Sivasla çekişerek şampiyon olmak alt derece şampiyonluk mudur? Bursa ile çekişen Fenerbahçe şampiyon olamadı mesela önceki yıl neyse...

Denizli'nin 2. yılındaki Ferrari-Sivok savunması Ronaldo-zago dan sonraki en iyi savunma ikilisi olarak tarihe geçmiştir haklısın. Keza atılan gollerin yanında yenilen golleri de yazsaydın. O sene 25 golle 100. yıldan sonra en az gol yiyen Beşiktaştı... Yusuf un sakatlığı, Delgadonun hiç oynamayışı, Holoskonun sakatlığı, Tabata ve Nihat trasferlerinin negatif etkisi nedeniyle hücumsal anlamda iyi bir yıl geçirmediğimiz ortadaydı.

Neyse geçen yılların değerlendirmelerini bloglarda, forumlarda ve zihinlerimizde uzun süre yaptık, daha fazla eskiyi konuşmaya gerek yok. Ben kendi adıma Denizli'li yılları hep olumlu olarak hatırlıyorum, sadece futbolla değil duruşuyla, basınla ilişkileriyle, takımın mücadelesiyle, takıma ve camiaya sürekli umut aşılamasıyla vs. Bu benim görüşüm tabiki, şuandaki en iyi seçenek olduğuna inanıyorum. buna karşıt görüşlere de saygılıyım ancak 3 pas yapamadan şampiyon olduk demeyin bari :)

~Poseidon~ dedi ki...

@enorton
O senelerde takımı gerçekten sıkılmadan izliyor muydun? Ama yaşadığım şampiyonluk çoskusunu da unutamıyorum. Gerçekten özledim o duyguyu ama oynadığımız o futbolu da özlemedim.

Kafam çok karışık sanırım. Benim istediğim kısır futbol oynamadan şampiyon olmak. İkileme bak...

alper dedi ki...

Mustafa Denizli'ye laf söyleyeni Allah çarpar.Fener kupa finalinde Bobonun toğuk pasıyla Holoskoya plase vuruşla gol attıran bir hocaya 3 pas yaptıramadı takıma denirse size Higuainler Diattalar yakışır.:))

Mustafa Denizliye zamanında bende söverdim ama o takımı şampiyon yaptıktan sonra Maratonda izlerken bile ayağa kalkıp dinliyorum adamı.Saygısızlık olmasın diye.

Gürcan Ulusoyun yazılarını pek sevmem hazda etmem ama başlık tam içimden geçtiği şerefsizimmm benim aklıma geldiği gibi olmuş.Tebrik ederim.

Adsız dedi ki...

Uzun zamandır Higuain'ler Diatta'lar denmiyordu, o da dendiğine göre artık gönül rahatlığıyla bilgisayarı kapatıp şömine başındaki tekli koltukta pipomu tüttürerek kitap okuma keyfine varabilirim.

alper dedi ki...

Üzerinde ne var adsız.Robdöşambr varsa ye beni yut beni.

enorton dedi ki...

@Poseidon

abi Beşiktaşlı olup da sıkıntısız maç izlemek olur mu :) Eski gazete internet arşivlerini aç bak, 100. yılımızdaki Beşiktaş ve Luce bile her maç eleştirilmiş. Yok savunma oynatıyor, yok 1-0, 2-1 kazanıyor diye. Hıncal'ın yazılarına bak bu adam hoca falan değil yazıyor :)

Ben demiyorum ki uzay futbolu oynuyorduk. Ama eldekinin ederini oynuyorduk bence. Denizlinin ikinci yılındaki ilk GS maçını arkadaşımla izliyoruz. Maçtan önce dedimki ah şu adam bizde olsa diyeceğin kaç kiçi var Beşiktaşta dedim, düşündü düşündü ve belki Ernst dedi. Ben dedimki ben sana en az 5-6 oyuncu sayarım. Mesela aklıma gelenler Baros, Arda, kewel, keita, mehmet topal. O maçı 3-0 kaybettik Rüştünün hediyesi 2 gol ve hakemin rakip kaleciyi atmayışı sayesinde. Ama belki hatırlar mısınız sahada takır takır top oynayan bir beşiktaş vardı (Takır takır oynuyor ama 3 yiyor ilginç). 6 haftada 6 puan topladığımızda GS ve FB 6 da 6 gidiyorlardı. Sonra ne oldu takım toparlandı ve daha ilk yarı bitmeden yarışa ortak oldu. Eminim başka hoca olsa çoktan lig biter yıl sonunda 25 puan fark yerdik. Bahsettiğim olay bu, Denizlinin takımı yarıştan kopmaz, maçtan kopmaz. İnönüde Eskişehire 2-0 gerideyken maçı 3-2 alır. ruh gibi sahada gezinmez futbolcular.

Tabi gelebiliyorsa Luce gelsin ama eğer o gelemiyorsa en iyi alternatif Denizlidir.

Şöyle bir bakalım Luce sonrası Demirören başkanlığına. Tam 8 hoca değişmiş bu dönemde, ikisi Real Madridin hocası ve ikisi de bırakın şampiyonluğu falan seneyi tamamlayamış. Diğeri Fransızların dünyaca ünlü hoca ve futbolcusu o da 1,5 yıl içersinde kupa almış ve ikinci olmuş. diğeri şuanda Milli Takım için aday gösterilen iki hocadan biri ve tarih yazarak bir anadolu kulubunu şampiyon yapmış Ertuğrul Sağlam. Onun dönemi de fena değil ama 8-0 lık Liverpool ve 4-0 lık Metalist maçlarıyla camiayı büyük moral bozukluğuna uğratmış birisi. Ve diğerleri Rıza hoca Tayfur hoca ve son olarak da Carvahal.

bu kadar hoca içersinden sadece Denizli ile şampiyonluğun gelmesi sizce tesadüf müdür? yoksa Denizlinin meşhur balı mıdır?

~Poseidon~ dedi ki...

@enorton
Denizli'ye en ufak bir lafım olmaz. Şurda senelerdir yüzümüzü güldüren 3-4 kişiden biridir benim için. Denizli başa geldiğinde ne ile karşılaşacağımızı artık biliyoruz. Bundandır benim burun kıvırmam.
Ama artık taşra çapkını tadında yaşamayalım istiyorum. Sürekli birine zıplıyoruz. Sanki elimizde yeterli seçenek yokmuş gibi sıkılınca tekrardan eskilere halleniyoruz. :)

Oldu olacak alalım abi Yılmaz Vural'ı, Abdullah Avcı'yı ne kaybederiz? En kötü televizyona çıkıp ağlamazlar yerli hocalar eziliyor diye. Adamların en ıslak, en erotik rüyalarını süslüyor 3 büyükler.

Diyeceğim şudur ki;
Artık eski hiçbir şeye tahammülüm kalmadı. Değişecekse yönetim de, teknik kadro da tümden değişsin yeni yüzler görelim. (Carvalhal'in başarısız olması veya gönderilmesi ihtimali üzerine yazıyorum.)

Asıl irdelenmesi gereken konu bize gelmeden önce harikalar yaratan futbolcular bize geldikten sonra nasıl bir psikolojiye giriyorlar? Düşünüyorum hakkaten bir örneğini bulamadım. Konuyu bilen veya içerden konu hakkında bilgi sahibi bir okur arkadaş varsa bu konuda bir açıklamaya ihtiyacım var.

yani yazıp yazıp siliyorum. o kadar çok şey var aklımda ve hepsi birbirlerine saça yapışan sakız gibi yapışmışlar.konudan konuya atlayarak bütünlüğü kaybediyorum.her söyleyeceğime veya senin her söylediğine bir antitez var.

doğru olan tek gerçek bu takım maç seçiyor , bu takım fizik olarak facia durumda.bu takım motive değil , zoraki oynuyor ,taraftarına saygısı yok , işine saygısı yok , kendine saygısı yok .

doğal olarak bu kulübe saygıları yok.

arkadaş fabian ernst bile tembel olmuş bu takımda besbelli.bu takımın ilk önce sözleşmeleri hazırlayan avukatı değişmeli :)

beşiktaş gözümüzün önünde hortumlanıyor resmen ...

~Poseidon~ dedi ki...

@ovunc buna sonuna kadar katiliyorum. Ama soyle bir durum var ki baskan kulubune saygi duymuyor ki.
Imam cemaat durumu...

Mayor dedi ki...

Maicon veya Bosingwayi alirsak, Robinhoda forvete gelirse samptiriyon oluruz. Baskanimiz buyuk bir tranfer yapacaktir ilk yari bitmeden sabredelim.

makavel dedi ki...

Niye kovdular acaba Denizliyi çok merak ediyorum??Hiç sevmem ama O şampiyonluk Ertuğrul un hakkıydı..16 milyon euro ya İsmail ve Tabatayı aldırdı Denizli, komik olan ikisinide oynatmadı..Cisse gitti yerine Finki getirdi sağolsun, Alman spiker dalga geçiyordu bizimle Schalke maçında Fink yüzünden! Gol atamadan gol yemeyi mağrifet sayacak olursak o zaman Harbiden büyük hoca demekki,Ben maraton programına bile katlanamıyorum bu adam yüzünden arkadaş ayakta bekliyormuş ne ala!!Tekmilde getir arada bir tam olsun!

BJK4EVER dedi ki...

Gercekten Ertugrul'un hakkiydi, Hacettepe'yi vs yenerek koskoca 9 puan topladi ve sampiyonlugu garantilememizi sagladi, pekmuhterem efendi hocamiza tesekkurler tekrardan.

Ismail+Tabata=13.5 milyon euro, 16 degil. Kaldi ki Ismail 10 sene sol kanadi goturecek capta bir oyuncu, Tabata ise transferin son gunu, buyuk ihtimalle baskanin sayesinde alindi, Denizli'nin Tabata icin israr ettigini hic sanmiyorum acikcasi......

enorton dedi ki...

Tabata transferinden hocanın transfer gerçekleştikten sonra haberi olmuş. Reha muhtar anlatmıştı doğru yalan bilemem.

İsmail transferi maliyetine göre bence de doğru transfer değildir. Cisse nin gönderilmesi de doğru değildi. Ersnt, Yusuf nokta transferlerdi. Fink bedelsiz gelmesine rağmen Cisse'nin yerini dolduramadı.

Zaten en başta dedim ya Denizli transferleri mükemmel yapar diye bişey yok. Ama şuanda elde çok zengin bir kadro var. Transferleri de Mendes yapıyor zaten(!)

enorton dedi ki...

Bu arada Makavel Fink ile kim dalga geçti bilmiyorum ama Schalke ile oynadığımızı da hatırlamıyorum. wolfsburg olmasın?

makavel dedi ki...

o ja wolfsburg pardon!Tayfur reis yakında çıkıcak ona göre!

enorton dedi ki...

24 Askerimiz şehit, başımız sağolsun :( Diyecek söylecek çok şey var ama, hani derler ya sözün bittiği yerdeyiz...

~Poseidon~ dedi ki...

Çok yuvaya ateş düştü yine. Allah sabır versin...

~Poseidon~ dedi ki...

http://www.kap.gov.tr/yay/Download/Bildirim/Ek/59244.pdf

Fırsatı olan incelesin ben biraz baktım sf. 19 dan sonrası hepten bitik.

AQ-47 dedi ki...

Haftalardır okuyorum ama yorum yapmayı gerektirecek bir durum hiç olmamıştı, ta ki Denizlici ve Cisseci arkadaşlar mevzuya girinceye kadar. Abi, artık bırakın, lütfen bırakın. Denizli şampiyon yaptı, süper...ama Denizlinin ilk yıl parlayıp takip eden yıl batırdığı bizden başka örnekler de var be abi...tamam tabatadan haberi yoktu, ismaili kendisi aldırdı, peki ismaili niye oynatmadı, adam bir maç ilk 11 diğer hafta 18de değil. bence ismailin psikolojisini alt üst eden ve hakkı olan ilk 11e girmesini 2 yıl geciktiren denizlidir. şimdi aradan zaman geçtiği için ve de şampiyon olduğu için unutulmuş gözüküyor, tavşanlardan hoşlanan var mıydı? şu an oynadığımız futboldan farklı bir şey izleyen var mıydı? denizli de terim de aynı ekol adamlar, teknik taktikle değil bireysel ve takım motivasyonunu arttırıp özellikle final nitelikli maçlarda patlama yaptırıyorlar. diyebilirsiniz ki bu sene zaten playoff var, doğru, o zaman denizli işmize yarayabilir derim ben de...bi de şu badem gözlü cisseye değinelim, adamın fransız, siyahi ve milli takım geçmişi olması taraftarı hemen bir tuhaf ediyor, yetenek açısından asla altında olmayan ve BONSERVİSSİZ ve KAPRİSSİZ adam fink'e ise nerdeyse "alman köylüsü" demeye getiriliyor...bazı futbolcular hemen hemen hiçbirşey vermediler ama gönüllerde kral oldular gittiklerinde, gese yada febe'de bunun örneği var mı acaba? ne bileyim onlaın taraftarları da "ya maldonado adam gibi adamdı be, değerini bilemedik, bu baroni/emre onun yanına yanaşamaz" dediler mi ki?

Adsız dedi ki...

The Fashion Discount Ugg Boots are not just about fashion, they are about legends and dreams. The special design of Australia Boots is adjustable to your personal needs. New UGG Classic Chestnut Boots 2011 wholesale is very popular among people who are seeking for ugg boots. These boots are perfect for all kinds of activities, be it walking. hiking, or flying.Open your own eyes, it is going to be the most favorite and also style in 2011 at present. The ugg boots in Our ugg boots sale will eventually suit you nicely. Don't overlook it.

Yorum Gönder

Ara