26 Ekim 2011 Çarşamba
Kara Kutu Schuster
Teknik direktörlerin ve sporcuların gidişleri, gelişlerinden daha önemli. Nasıl uğurlandıkları, başarılı olamadılarsa neden olamadıkları, gittikten sonra yaptıkları açıklamalar, neden başarısız olduklarının ifadeleri. Zira kulübe yeterince hakim olmuş oluyorlar, arada sözleşme de kalmayınca kendilerini rahatça ifade edebiliyorlar.
Bunu Türk teknik direktörlerden ve futbolculardan beklemek çok doğru değil. Çünkü onlar kulüpten ayrılmış bile olsalar, "yarın bir gün..." umuduyla yaşıyorlar veya kariyerleri açısından belli sorunlara parmak basmanın kendileri için sıkıntı yaratabileceğini düşünebiliyorlar.
Bugün taraftar açısından Beşiktaş'ın temel sorunu nettir. Oysa bunu televizyon ekranından ifade eden, edebilen kimse yok. Eski sporcularımız, efsanelerimiz, eski teknik direktörlerimiz lafları hep yuvarlamayı tercih ediyorlar. Giderken en çok konuşan teknik direktörümüz Ertuğrul Sağlam bile "kendi" kariyerini ve karakterini cilalamaktan başka bir şey söylemeden gitmişti.
Tamam da biz kendisinin karakter özelliklerini yorumluyor değildik ki. Kendisinin Beşiktaş teknik direktörü olmasında çok iyi insan olması veya olmaması öncelikli kriterler arasında değildi. Biz bekledik ki, kendi bu kadar adamken, adam olmayanların da isimlerini verseydi, yaşanan hadiseleri önümüze koyabilseydi... Sadece bir adamlık gösterisi, Beşiktaş'ın merak ettiği şey değildi. Lakin yukarıda da dediğim gibi, bu tip durumlar hayatını ve kariyerini Türkiye'de sürdürecek insanlar için kolay açıklamalar değil.
Oysa Bernd Schuster için durum böyle değildi. Zira giderken Beşiktaş kariyerini tamamen kapatmış şekilde gitti. Ayrıca, kendisini hep manyak, ağzına geldiğini söyleyen biri olarak tanıtmıştı. Basın mensuplarına, futbolculara, taraftara ve diğer birimlere verdiği ayarlarla nam salmıştı. Bunu eleştiriyor da değilim ama bu durumdan keyif alan bir çok taraftar mevcuttu.
Schuster bir gün sessiz sedasız topladı bavulunu. Tek söz söylemeden, vedalaşmadan bile, çekti gitti Türkiye'den... Gitmesinde değilim, başarısız oldu gitti. Mesele başarısız olup olmadığı değildi oysa ki, mesele neden başarısız olduğuydu...
Gittikten sonra Beşiktaş'la ilgili tek bir cümle kurmaya bile tenezzül etmedi. Şu yüzden başarısız oldum diyemedi. "Ben aslında başarılıydım..." demeye bile gerek duymadı. O konuşkan, o kendini ifade etmekten şartlar ne olursa olsun çekinmeyen, geri adım atmayan, Real Madrid teknik direktörüyken bile dobra dobra konuşan Schuster çekti gitti.
Bu çekip gidişin bir sebebi olmalı. Bu çekip gidişin ardında bizim bilmediğimiz şeyler olmalı. Schuster Türkiye'de başarısız oldu ise, şu çekip gidişi nedeniyle başarısız...
Jean Tigana'yı hatırlar mısınız? Sizin nefret ettiğiniz, kulübü karıştırıyorlar, başkanın dışarıdan maşalığını yapıyorlar dediğiniz adamların suratına "İşte Beşiktaş sizin gibiler yüzünden bu halde!" diye bağırıp gitmişti, Beşiktaş kulübünde yapmadığı basın toplantısında...
"Başkanın babasıyla da konuştum..." sözünü ilk ve tek ondan duymuştuk. Oysa biz başkanın babasının kulüp işleriyle ilgilendiğini bilmezdik. Tigana çakmıştı o fişeği... Anlayan anlamıştı. İşte o yüzden teknik direktörlüğü umurumda değildi, bugün gelse sırtımda taşırdım...
Keşke Schuster de çıksa konuşsa. Takımın ve camianın durumunu fısıldasa bizlere. Dışardan göremediğimiz, anlam veremediğimiz şeylere açıklık getirse. Mesela Quaresma'yı anlatsa... Ondan gerçekten "büyük yıldız" diye mi bahsediyor? Durduk yere Ernst'i neden kesmeye başladığını anlatsa mesela... Bugüne ışık tutmaz mı?
Sorsak sayın Schuster'e son 1 senede Ernst'in her kesildiğinde aşağıya, her kadroya alındığında yukarı ivmelenmemizin nedenini. 2011'i bitirdiğimiz şu günlerde neden Ernst ve Hilbert'in 76. defa keşfedildiklerini...
Bugün "Schuster'e haksızlık edildi..." denince hep sessizce çekip gidişi geliyor aklıma. "İşte o yüzden!" diyorum, işte o yüzden başarısızdı ya. İşte o yüzden gitmeliydi....
Yoksa bu yönetimle başarılı olunamayacağını ben bilmiyor muydum sanki?
Bunu Türk teknik direktörlerden ve futbolculardan beklemek çok doğru değil. Çünkü onlar kulüpten ayrılmış bile olsalar, "yarın bir gün..." umuduyla yaşıyorlar veya kariyerleri açısından belli sorunlara parmak basmanın kendileri için sıkıntı yaratabileceğini düşünebiliyorlar.
Bugün taraftar açısından Beşiktaş'ın temel sorunu nettir. Oysa bunu televizyon ekranından ifade eden, edebilen kimse yok. Eski sporcularımız, efsanelerimiz, eski teknik direktörlerimiz lafları hep yuvarlamayı tercih ediyorlar. Giderken en çok konuşan teknik direktörümüz Ertuğrul Sağlam bile "kendi" kariyerini ve karakterini cilalamaktan başka bir şey söylemeden gitmişti.
"Adam gibi geldim, adam gibi gidiyorum..."
Tamam da biz kendisinin karakter özelliklerini yorumluyor değildik ki. Kendisinin Beşiktaş teknik direktörü olmasında çok iyi insan olması veya olmaması öncelikli kriterler arasında değildi. Biz bekledik ki, kendi bu kadar adamken, adam olmayanların da isimlerini verseydi, yaşanan hadiseleri önümüze koyabilseydi... Sadece bir adamlık gösterisi, Beşiktaş'ın merak ettiği şey değildi. Lakin yukarıda da dediğim gibi, bu tip durumlar hayatını ve kariyerini Türkiye'de sürdürecek insanlar için kolay açıklamalar değil.
Oysa Bernd Schuster için durum böyle değildi. Zira giderken Beşiktaş kariyerini tamamen kapatmış şekilde gitti. Ayrıca, kendisini hep manyak, ağzına geldiğini söyleyen biri olarak tanıtmıştı. Basın mensuplarına, futbolculara, taraftara ve diğer birimlere verdiği ayarlarla nam salmıştı. Bunu eleştiriyor da değilim ama bu durumdan keyif alan bir çok taraftar mevcuttu.
Schuster bir gün sessiz sedasız topladı bavulunu. Tek söz söylemeden, vedalaşmadan bile, çekti gitti Türkiye'den... Gitmesinde değilim, başarısız oldu gitti. Mesele başarısız olup olmadığı değildi oysa ki, mesele neden başarısız olduğuydu...
Gittikten sonra Beşiktaş'la ilgili tek bir cümle kurmaya bile tenezzül etmedi. Şu yüzden başarısız oldum diyemedi. "Ben aslında başarılıydım..." demeye bile gerek duymadı. O konuşkan, o kendini ifade etmekten şartlar ne olursa olsun çekinmeyen, geri adım atmayan, Real Madrid teknik direktörüyken bile dobra dobra konuşan Schuster çekti gitti.
Bu çekip gidişin bir sebebi olmalı. Bu çekip gidişin ardında bizim bilmediğimiz şeyler olmalı. Schuster Türkiye'de başarısız oldu ise, şu çekip gidişi nedeniyle başarısız...
"İşte Beşiktaş sizin gibiler yüzünden bu halde"
"Başkanın babasıyla da konuştum"
"Başkanın babasıyla da konuştum..." sözünü ilk ve tek ondan duymuştuk. Oysa biz başkanın babasının kulüp işleriyle ilgilendiğini bilmezdik. Tigana çakmıştı o fişeği... Anlayan anlamıştı. İşte o yüzden teknik direktörlüğü umurumda değildi, bugün gelse sırtımda taşırdım...
Keşke Schuster de çıksa konuşsa. Takımın ve camianın durumunu fısıldasa bizlere. Dışardan göremediğimiz, anlam veremediğimiz şeylere açıklık getirse. Mesela Quaresma'yı anlatsa... Ondan gerçekten "büyük yıldız" diye mi bahsediyor? Durduk yere Ernst'i neden kesmeye başladığını anlatsa mesela... Bugüne ışık tutmaz mı?
Ve Carvalhal Ernst'le Tanışır
Bugün "Schuster'e haksızlık edildi..." denince hep sessizce çekip gidişi geliyor aklıma. "İşte o yüzden!" diyorum, işte o yüzden başarısızdı ya. İşte o yüzden gitmeliydi....
Yoksa bu yönetimle başarılı olunamayacağını ben bilmiyor muydum sanki?
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
7 Yorum:
hilbert de hilbert
Schuster istifa edip giderken bir miktar da tazminat aldı diye biliyorum.İş hayatımdaki tecrübemin gösterdiği kadarıyla genelde işveren bu türden tazminatları ödemeyi kabul ederken içerde olan pisliklerin dışarıda anlatılmaması sözü almaktadır.
yemişim şusteri abicim, bizim maç postumuz nerde :)
Sokayım shustere.nefret ederdim.babasınıda tanımazdım zaten tanısam ondan da bnefret ederdim.
zaten bu bloglara ilgim bu olaylardan yüüznden gelişti.schusteri ve tiganayı insan yada teknik direktöçr olarak metheden kimi okusam ondan sonra onun hangi fitbol yazısını okusam demekki tersini yapmak lazım bunun diye düşünüyorum.
İndirdi canlıyı gitti ,o kadar basit!
Winter UGG boots are entirely known for their ability to safeguard feeling again comfort. UGG boots sale Best shoes at our online store. All of our UGG boots are the most best selling shoes in the footwear market. Ugg boots on sale are made with sheepskin instead of regular leather which helps you stay cool in the summer and keep warm in the winter. Australia Uggs keep you warm and snug in the winter, it is the perfect boot to wear in all seasons.Therefore, ugg boots for sale have become a popular fashion trend. Would you like to become more charming in the crowed? Let's shopping your UGG boot now.
Şey.. Başkan'ın babası bir kere daha klüp işleriyle ilgilenmişti. Yanılmıyorsam bir önceki seçimlerde muhalif isimlerle konuşup oğluna karşı grup oluşturup seç,me girmemelerini rica etmişti.