.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

23 Eylül 2011 Cuma

Şaka Gibi?

Dünkü maçla ilgili söylenecek tek söz bulamamak da doğal, hakkında kitap yazmak da doğal... Ben kitap yazacak taraftayım. İtiraf edeyim, son 2-3 senedir Beşiktaş'ın gollerine eskisi gibi sevinmiyordum, stadyumda bile gol atınca etrafımdaki arkadaşları tebrik eder pozisyonda buluyordum kendimi. Oysa dün Holosko'nun golünde tekrar taraftarlığımı hatırladım. O golün değeri, rakibin Bursa oluşu veya Holosko'yu çok sevdiğimden değildi...

Beşiktaş'ın Ankaragücü maçında yedek ağırlıklı bir takımla sahaya çıkması gerekirdi. Zaten ligin üç günde bir hali, üstüne üstlük onların oynamadığı, bizim oynadığımız Avrupa Kupasıyla birleşince nefes alamayacak duruma geleceğimiz açıktı. Bunu eline fikstürü alan herhangi bir adam bile görürken, teknik heyet neden görmedi veya bunu neden önemsemedi anlamak kolay değildi. Ankaragücü maçının her geçen dakikası Bursaspor maçından çalıyordu...

Bu şartlarda Beşiktaş'ın Bursa'dan 1 puan almasının çok güzel sonuç olacağı kanaatindeydim. Zira Bursa Beşiktaş'tan hem daha dinç, hem daha istekli, hem daha organize, hem de daha konsantre olacaktı. İç saha avantajı da cabası...

11'ler açıklandığında Fernandes, Simao ve Quaresma'yı gördüm ancak hayal kırıklığı yaşamadım. Onların bu denli zorlu bir deplasmanda en önemli kozlar olacağı açıktı. Lakin zaten üst düzey fiziksel kaliteleri yoktu, mental olarak da çok sağlıklı oldukları söylenemezdi. Problem Bursa'ya karşı oynamaları değil, Simao dışında Ankaragücü maçını bitirmeleriydi. Ankaragücü maçı -ki kendisine maç bile dememek lazım, ortada rakip yoktu- gereksizce uzatıldı ve dünkü manzarayla karşılaştık. 

Maçı Quaresma'dan önce ve Quaresma'dan sonra diye ayırmakta fayda var. Ben dün sahada oynayan oyuncuların da camianın atmosferinden ne kadar etkilendiklerini gördüm. Yıldız tabir ettiğimiz oyuncular sahadayken her topu o oyunculara atmaya çalışan, korkan, kendi yeteneklerinin farkında olmayan, kendi karakterine değer vermeyen, kendi isyanını bile ortaya koymaktan aciz bir oyuncular topluluğuna sahiptik. 

Üç Portekiz'li oyundan çıkınca birden işler değişti. Takım sanki birden bire Mustafa Denizli'nin takımına evrildi. Yeteneği kısıtlı ama mücadele ve yürek bakımından üst seviye... Birden bire Beşiktaş Bursa ile konsantrasyon, istek, azim, kararlılık, fizik kuvvet bakımından dengelendi. Oyuncular bireysel isyanlarını ortaya koymaya başladılar. Artık at topu Quaresma'ya formülü işlemeyecekti. Oysa zaten işlemiyordu, onlar bunun bile farkında olmayacak körlükteydiler. İçinde onlar olmayan bir formülü akıllarının ucundan bile geçirmiyorlardı. İşte orada camianın etkisi devreye giriyor. Tribünde kimin alkışlandığı, kimin karakterine değer verildiği, kimin emeğinin onurlandırıldığı... 
Önce Sivok'un müthiş kafasıyla skor dengelendi. O Sivok sezon başı "gitsinler" listesinin başında yer alıyordu. Beşiktaşlı taraftarın Sivok'u beğenmiyor olması falan "hayal alemi"... Kendisini Avrupa liginin favorisi ilan eden adamın Sivok'u beğenmemesi normal. Anormal olan, başkalarının Avrupa liginde bizi ilk 10'da bile görmüyor olmaları...

Holosko'nun golü nerede atıldı? Bu soruya doğru cevap verebilirsek Beşiktaş hakkındaki sorunlara önemli bir neşter vurma şansına erişmiş olacağız. Kafayla vuruş anında mı? Koşusunda mı? Yoksa kenardaki aç kurt bakışında mı? Şüphesiz kenardan maçı izleyişinde. Farkeden var mı bilmiyorum, Holosko üç maçtır yaralı arslan gibi bakıyor. "Ah bir fırsat geçse elime..." diye bekliyor. Geçen hafta bekledi olmadı, bu hafta oldu. 

Holosko o koşuyu yapar, hep yapmıştır. Holosko o kafa vuruşunu da yapar. Bunları geçin, Holosko o koşuyu yapsa da takılıp düşebilirdi, kaleyi tutturamayabilirdi. Holosko üst düzey bir oyuncu değil. Her oynadığında dünkü gibi faydalı olması mümkün değil. Lakin olay bu değil. Olay 15 dakika veya 30 dakika veya 90 dakika, formayı hak edenin formayı giymesi... Biz haftaya Holosko oynasın, bundan sonra Holosko oynasın demedik ki. Zira öyle olsa Holosko üzerinden bugünkü Quaresma eleştirileri getirmemiz gerekirdi.

İşte Ankaragücü maçı gibi zorluk derecesi düşük olması beklenen bir maçta bile Quaresma'yı başka bir çare yokmuş gibi oynatmak Beşiktaş teknik yönetiminin zaafiyetiydi. Ben, Holoskoların oynaması halinde Ankaragücü maçının daha kolay geçeceğini düşünüyorum. Yıldız merakı Beşiktaş tribünlerinden saha içini ve hatta saha kenarını da anlaşılmaz şekilde etkiliyor demek ki. 

Bizim dediğimiz açık; Kim daha iyiyse o oynasın! Oynayan da, Beşiktaş armasını öpmekten öte, Beşiktaş'a bir fayda üretmeye çalışsın. Hem kaptan olacaksın, hem takımın yıldızı olacaksın ve bu yıldızlığın her getirisini sonuna kadar kullanacaksın, taraftar senin yaptığın tüm abzürtleri sineye çekecek... Sonra da mağlupken götünle pas vereceksin. Tekme atıp kırmızı kart göreceksin ve armayı öperek gideceksin. Taraftar da haftaya Quaresma diye tribünleri inletecek. 

Quaresma'nın trivela vuruşu da en nihayetinde 1 gol değerindedir, Holosko'nun düz kafası da. Futbolda estetik aslında başarının estetiğidir. Bugün EPL jeneriklerinde Rooney'in meşhur röveşatası varsa, bunun nedeni orada cimnastik bir estetikten öte, o zor pozisyonda o golün atılabilmiş olmasıdır. Yoksa düz verebileceğin pası ters vermenin futbolun ruhunu gerçek anlamda bilmeyenler tarafından alkışlandığını düşünürüm. Futbolda çalım da atarsın, topuk pası da verirsin, vole de çekersin... Yerinde yaparsan harikadır, yoksa düz Holosko'nun da golü goldür...

İnsanlar es geçti ama Quaresma'nın oyundan atılışı sonrası değişen oyunu sadece psikolojik sebeplerle incelemek de hata olur. Bursaspor'un 75 dakika kendi ceza sahası çevresinde başarılı bir savunma yaptığını cebe koyalım. Beşiktaş'ın da 75 dakika boyunca koşup koşup çarptığı bir duvar. Bu duvarın esasında bir sebebi Bursa'nın başarısıysa, diğer sebebi de Beşiktaş'ın organizasyonsuzluğu ve kuru kalabalıklığıydı. Eğer 22 futbolcunun 18'i bir yere kümelenmişse orada artık taktik konuşmanın manası yok çünkü kim nerede duruyor ne yapıyor belli değil. Savunmacılar adam adamaya yakınsıyor, oyuncular bireysel. İşte o noktada Quaresma'nın oyundan çıkışı, alanı açtı. Oyuncuları görüş alanı, koşu alanı sağladı. Quaresma da sağolsun o kadar hareketsizdi ki, Bursa için gerçek anlamda bir savunmacı işlevi görüyordu. Hareketsizliği ile sahanın yarısını hareketsizleştiriyordu.
Neticede eğrisi doğrusuna geldi, roman gibi maç oldu. Beşiktaş'ın içinde bulunduğu "yıldız" çaresizliği, oyuncuların buna ayak uydurmaları neticesinde kişiliksizleştirilmeleri...

Sonra işin başa düşmesi.

Sivok, Holosko, İsmail...

İsimlere baksanıza, şaka gibi!

Benim için son 3 senenin en güzel maçı. Anlattığı şeyler itibariyle...

O kadar net, o kadar yalın, o kadar gerçek...

Başka yere bakan için "şaka gibi" tabi...

22 Yorum:

Adsız dedi ki...

yahu diyorum ki, bu takım geçen sene en iyi iki maçını quaresma'nın oynamadığı iki porto maçında oynadı.

Batistuta35 dedi ki...

Tamamen katılıyorum. Taraftar quaresmaya tapmaktan vazgeçmeli artık.Ön planda beşiktaş olmalı simao quaresma veya guti değil.umarım qauresmaya güzel bi para cezası verilir simao da haftaya yedek başlar.Hilbert holosko burak mehmet akyüz bu adamalrı bu sıkışık programda oynatmıcaksak niye aldık ki zaten?

makavel dedi ki...

@G.Ulusoy
Yazı süper olmuş tebrikler!!! Sivok dışında her şeye katılıyorum(Bkz 83. dakka üstüne gelen topu nasıl sektirdi adam ofsaytta olmasa karşı karşıya kalıyordu). Tabatalardan sonra çok sevinmiştik bu transferlere lakin Fernandes ve Almeidayı aynı kefeye koymamak lazım.Keşke SİDnei ile ilgili bir şeylerde yazsaydın adam resmen son dakikada ileri çıkmakla kalmadı bayada karıştırdı zorladı oraları!Q7 yi anziye falan bir yollasak simaoyuda katara oh ne ala...

Gm dedi ki...

Quaresma böyle bir adam, İnter'deyken de böyleydi, takım ya ona ayak uyduracak ya da onsuz oynayacak. Mourinho bile değiştiremedi adamı bizimkilerin değiştirmesi imkansız. Dün inanılmaz bir hata yaptı ama cezası bittikten sonra yine eskisi gibi tribün onu gazlıcak, neden? armayı öptü Bursalıların karşısında çünkü, peki ben destekleyecek miyim? Maalesef evet, o armayı öpmesi yeter.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

sidnei harikaydı. ama ben bu dünkü hikayenin biraz dışında tutuyorum. dünkü hikaye iyi oynayanla iyi oynayamayanın hikayesi değildi.

Batistuta35 dedi ki...

quaresma böyle sorumsuz bencil oynasın isterse armayı salya sümük öpsün yesin desteklemem kusura bakmayın. her maçta itin götüne sokulan ismail ve ekrem bu şartlarda ondan çok daha değerlidir gözümde

Pamukk dedi ki...

hakkaten şaka gibiydi.

cakmaktas dedi ki...

gercekten de cok onemli adamin(querasma)kotu oynamasini,dunyayi kurtaran adam rolune soyunmasini gectim,aynen yazida dendigi yenikken topuguyla mi gotuyle mi neresiyle artik pas yapmaya calismasina yuh derim arkadas ben.hadi onu gectim adam sonra gidip cok net tekme atiyor.boyle bir sorumsuzluk yok,arma fln hikaye arkadas,once sporcu olacaksin.yemin ediyorum adamin asistlerine fln sevinemiyorum artik,sadece guzel deyip geciyorum.hangi oyuncunun boyle bir hakki var,ben besiktas taraftari olarak bu adamin prim yapmasini saglayacak calimlari guzel de olsa gorunce canim sikiliyor.ister ayaginin disi ile yapmis ister kaval kemigi ile,asist asisttir sonuc olark.ortada zeka urunu bir sey olsa tamam belki ama salt yeteneke bu kadar prim vermek cok mantiksiz geliyor bana.

borasahin dedi ki...

Gurcan Ulusoy,

Tebrikler cok guzel bir yazi olmus, tamamen ayni seyleri dusunuyordum.

Holosko top suremiyor, onundeki adamin icinden gecmeye calisiyor; Q7 Messi ve Ronaldo ayarinda bir yetenektir diyenlere kapak olsun. Ben de bizim mahallede fena sayilmazdim :)

CDiS dedi ki...

beşiktaş 'ın genel sorunu kaostan başarı çıkarmaktı. aslında hepimizi dün gece şaşkına çeviren şey bu. çok nadir yaptığı birşeyi yaptı, o kadar umutsuz ve kötü giden bir maçı çevirdi ( kadıköy 'deki 4-3 'lük maç, trabzon 'da pancu 'nun son dakika golüyle yakalanan 1-1 ilk aklıma gelenler).
diğer bir problem ise quaresma veya holosko özelinde değil, genel anlamda futbolcuların istikrarı. son 3 yıldır, istikrarlı bir şekilde oynayabilen 1 (yazıyla bir) tane oyuncu sayabilir misiniz? ben fener'den 5, trabzon 'dan 3 tane sayarım ayaküstü. mesela almeida 'nın sakatlık falan olmazsa, 20 tane gol atabileceğine kim inanabiliyor beşiktaş 'ta?

ozzie dedi ki...

Ellerine sağlık.

Katılmadığım birkaç şey olsa da, alınan galibiyetin önemini ve özelliğini küçümsemediğin, olumlu bazı noktaları gözardı etmeyip olumsuzlukların nedenlerininden dem vurduğun için de teşekkür ederim.

Oysa ki buradaki yorumların çoğuna bakan, takımın lay lay lom oynayıp basit bir rakipe kolay bir maçı sorumsuzluğundan verdiğini sanır.

Ancak gerçek o ki, ligin en formdaki takımına karşı en zorlu deplasmandan yorgunluğa, eksikliklere, kilit adamlarınının ciddi formsuzluğuna, 85. dakikaya geride girmesine rağmen galip gelmesi sevindirici bir olaydır.

Buna sevinemeyen niye Beşiktaşlı olmak gibi yorucu ve her geçen gün zorlaşan bir işe soyunur, niye kendini yorar, anlamam.

Dünkü maçta can sıkan, "keşke" dedirten çok ama çok şey vardı, eyvallah.

Ancak benim görüp de umutlandığım birçok şey sundu bu maç:

- Carvalhal'ın ikinci devreyi, kırmızı kart görmesini beklemeden Egemen'i değiştirerek çoğu teknik direktörün aksine takımın sahaya çıkmasıyla fişi çekmemesi, doğru ya da yanlış olsa bile maçın dinamiklerine tepkisiz kalmaması.

- Sırf duran toplarla şampiyon olunabilen bu ligde (Bkz. Hoojdonklu FB) en azından hücum açısından takımın yıllar sonra duran top çalıştığını, bunun meyvelerini şimdiden fazlasıyla verdiğini görmek. (Ki defansif dizilim birgün yerine oturursa aynı iştah, aynı taktik disiplin defansif eksikliklerimizden biri olan duran toplar açısından da fayda sağlayacaktır.)

- Transfer döneminde belki de en çok eleştirdiğim Sidnei konusunda ne kadar yanlış olduğumu görmek, maç sonundaki çıkışının ya kendi başına akıllıca insiyatif aldığını ya da zorlu bir maçın son dakikalarında bile kenardan gelen direktiflere uyacak mental olgunluğa, taktiksel disipline sahip olduğunu göstermesi.

- İsmail'in iki olağanüstü top atarak maçı tek başına alabilecek kadar geçen seneki güvensizliğinden uzaklaşmaya başladığını görmek.

- Fernandes, Simao, Quaresma çıktıktan sonra da takımın oynayabildiğinin görülüp, Carvalhal bundan sonra oynanacak Ankaragücü gibi maçlarda daha güvenle rotasyon yapıp, Fernandes, Simao ve Quaresma gibi kilit adamların bu kadar yıprandırılmamasına zemin hazırlaması.

- Yıldız oyuncuların gölgesinde kalan, çoğu taraftarın burun kıvırdığı İsmail, Sivok, Holosko gibi daha mütevazı oyuncuların bu formayı sahiplenip iştahlarıyla günü kurtarması.

- Maçın görünmeyen kahramanı olan Rüştü'nün halen arada sırada maç kurtarabilecek seviyede oynayabilmesi.

Adsız dedi ki...

Quaresma'nın yaptığı hareketin gereksiz ve saçma olduğuna katılıyorum. Ama oyun biçimi böyle bu adamın ve onu Quaresma yapanda bu oyun biçimi. Onu sürekli iki kişi geçmeye zorlayan bir düzen varsa suçlu o düzendir adamın kendisi değil. Quaresma'nın dün denemediği bir şey kalmadı, çalım denedi, şut denedi, kısa pas, orta hepsini denedi. Ama o topu aldığında çevresinde ona hareketlene ya da oo topu almadan önce ona boş alan sağlayan var mıydı; hatta bunlar için çabalayan? Asıl mesele burada hücumda organizasyon yok, çalışılmış bir plan yok. Bu durumda her şey bireysel yeteneklere kalıyor ve ben bu adamları bireysel oynadıkları için suçlayamıyorum. Çünkü Quaresma'nın ters kanadında oyuna başlayan İsmail ya da sonradan oyuna giren Mustafa'da aynı şekilde bireysel oynadılar dün. Onlar 1 denedi 2 denedi topu ezdiler ve bıraktılar; yani sindiler. Aradaki fark ise Quaresma bırakmıyor bunları yapmayı, sürekli deniyor ve tepki çekiyor. Hareketi düzgün yapsın ya da tersten yapsın böyle bir düzende ekstra bir gününde olmadığı sürece iyi oyun hayal olur.

Şimdi bakıyorum yorumlara, takım kötü oynadı, hücum düzeni yoktu gibi şeyler yazılıyor ve sonra Quaresma'ya geçiliyor adam yerden yere vuruluyor. Suç onun mu yoksa düzenli hücum ettirmeyi başaramayan kenar yönetimin mi? Bir de şu soruya cevap verin. Takım bir düzen için de hücum yaptığı zamanlarda (Schuster'in ilk zamanları) bu adam bu kadar top eziyor muydu?

Müthiş bir yazı olmuş tebrikler.

Benim dilimde tüy bitti artık.Simao ve Quaresma gibi topu sürekli ayağına isteyen statik oyunculardan sahada en fazla 1 tane olmalıdır demekten fakat şu son 6 ayda çalışan 3 hoca da anlayamadı bunu.

Elalemin Aykut Kocaman'ı daha geçen senenin 5.haftasınada Stoch ve Dia'yla olmayacağını anlayıp Topuz'u sağa yerleştirir hatta son Gaziantep deplasmanında ikisini de yedek oturtup Caner ve Topuz'la sahaya çıkarak deplasmanda rakibine posizyon vermezken biz Bursa deplasmanına Simao ve Quaresma'yla çıkıp baskın oyun bekleriz.Bu kadar kaliteli bir kadro kötü hocaların elinde nasıl piç edilir.Son 2 yıldır bunu izledik.İnşallah Carvalhal dün tanrının verdiği dersi dikkate alır ve şu inadından vazgeçer.

e.t. dedi ki...

kalede rüştü'nün onbirde başlamasından tutun da egemen'in bek ismail'in açık oynamasına, ekrem'in hala daha as oynatılıyor olmasına kadar aşırı mantık hatası var diyeceğim pek birşey yok.

tamam çok mükemmel işlemiyor takım, çok da iyi yönetilmiyoruz.

ama biraz Gürcan'ın da bakmaya çalıştığı gibi bardağın dolu tarafını ele alacak olursak, ders alan, hatasında ısrar etmeyen bir hocamız olduğunu görürüz en azından.

geçen maç edu onbirde başladı, baktı gördü ki edu iyi-hoş ama tek başına yetersiz, alıp yürücek bi adamdan ziyade servis yapacak bir forvet; mustafa'yı aldı oyuna. bu maçta da simao'yu edu'nun arkasında görevlendirdi. savunma açısından yetersiz gördüğü ama yeteneğine-süratine kısmen inandığımız ismail'i sol açığa çekti.

bunlar pozitif şeylerdir benim gözümde.

quaresma'ya gelecek olursak, dünden beri oyununu hareketlerini eleştirenlerin hepsi (ben de dahil), bu maça sağda holosko,mustafa veya hilbert'le başlasaydı "ya bu maçta da q7 mi dinlendirilir bursa'yla oynuyoruz!!" diye inletirdik ortalığı.

büyük ihtimal hocanın kafasından da antalya maçında bu oyuncuları dinlendirmek geçiyordu, dünkü performanslar da bunu temelli netleştirdi.

umarım rüştü'nün bu performansı cenk'e de ders olmuştur, umarım tanju'yu antalya maçında dener de bi tanju görürüz. umarım ziraat kupası maçlarında da burak'ı, alves'i, akyüz'ü görürüz de kafamızda bi şablon netleşmeye başlar.

quaresma böyle, beğensen de beğenmesen de böyle, bu yüzden bu adam bu gün beşiktaş'ta, gelmeden önce çok mu disiplinliydi de burada -hele burada- ekstra mutevazılık bekleniyor? sorumsuzluk yapar, cezasını-uyarısımı alır, yarın bi gün önemli maçta kilit adam olur yine, bazen de olamaz. doğal olan bu. yeter ki sen elindeki alternatifleri iyi seç ve her zaman belini bağlama bu adama, b planın olsun.

savunmada ise 4 oyuncunun da kalite olarak birbirine yakın olmasından dolayı 'kim yedek oturacak' sorunsalı da ayrı bi mesele tabi.

Beyler bayanlar,

Onu bunu bilmem de, Gurcan ile beautiful freak'in, bizlerin olumsuzluguna karsin umut verdigi son senede sampiyon olmustuk. Gurcan boyle giderse sampiyonuz :)

Yin-yang olmus, guzel olmus. Bu acidan bakinca benim de daha hosuma gitti simdi alinan galibiyet.

Ferdinand dedi ki...

Great blog, i´m yor fan from Mexico

sembolist dedi ki...

Şikenin sıradanlaştğı,cezasız kaldğı zevksiz ortamda Queresma varsın bu hareketleri yapmaya çalşsın yine kart görsün değerli Beşiktaşlılar.
İnanın zerre kadar ligi takip etmoyrum bu sezon,Q7 gibi birin izleyelim,Demirören'in,'' şikeye küme düşme verilmesin,hapis cezası kalksın'' diye mide bulandrcı kulis faaliyetlerini unutalım az da olsa..
Kodeste olan aziz insanlar koskoca BJK başkanını kendsini kurtarması için görevlendrmiş..
iyi ki varsın Q7..

vampireweekend dedi ki...

Çeşitli ortamlarda "İsmail gitsin" naraları atan arkadaşları anlamak mümkün değil. Defansif olarak eksikleri olsa da çok büyük bir potansiyeli var. Bursa maçında yaptığı asistler kendisine özgüven verecektir. Umarım taraftarın gözünde de kredisi yükselmiştir. İlk isabetsiz ortasında uğultu duymak canımı çok sıkıyor. Elimizdeki sayılı iyi yerli oyuncuların kıymetini bilmeliyiz.

Hat Karaoke dedi ki...

Tks so much for creating it

Adsız dedi ki...

look at http://www.zdradzila.za.pl/?id=lvz5ks

Hat Karaoke dedi ki...

İnanın zerre kadar ligi takip etmoyrum bu sezon,Q7 gibi birin izleyelim,Demirören'in,'' şikeye küme düşme verilmesin,hapis cezası kalksın'' diye mide bulandrcı kulis faaliyetlerini unutalım az da olsa..

Çeşitli ortamlarda "İsmail gitsin" naraları atan arkadaşları anlamak mümkün değil. Defansif olarak eksikleri olsa da çok büyük bir potansiyeli var. Bursa maçında yaptığı asistler kendisine özgüven verecektir. Umarım taraftarın gözünde de kredisi yükselmiştir. İlk isabetsiz ortasında uğultu duymak canımı çok sıkıyor. Elimizdeki sayılı iyi yerli oyuncuların kıymetini bilmeliyiz.

Yorum Gönder

Ara