.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Eski Beşiktaşlılar

Süper Ligin ilk haftası sonrasında, önümüze çok ilginç bir tablo çıktı. Muhtemelen bir daha tekrarlanmayacak, ama neredeyse her maçın sonucuna yakın zamanda Beşiktaş'tan gönderilmiş oyuncular pozitif katkıda bulundu. Rakama dökmek gerekirse:

Fink - 3 asist (İlk ikisi gayet şık pozisyon yaratıcı paslar, fakat üçüncüsü bilinçli değil)
Nobre - 2 gol (İlki net kafa vuruşu, ikincisi, sıkı durun, rövaşata)
Uğur İnceman - 1 gol (kafa vuruşu)
Serdar Özkan - 1 gol (frikik)
Erkan Zengin - Oldukça verimli, standarta yakın bir kanat performansı.


(Bu kadarla sınırlı değil aslında, zira Ali Tandoğan'ın asisti, Tello'nun kritik rolü, Batuhan'ın golü de var, ama bu isimlerin gönderilişinin sebepleri performansları olmadığından onlara değinmeyeceğim.)


Şimdi öncelikle şunun altını çizeyim: Bu isimleri badem gözlü ilan etmek, yapılacak en yanlış iş olur. "Ah bunları niye gönderdik" doğru bir soru olmaz, bu isimler Beşiktaş'taydı, iyi oynamadılar, ve eşyanın tabiatına uygun olarak gittiler. Bunun ilk akla gelen -ve hatta evrensel geçerliliği olan- sebebi de şu fazlasıyla özet cümle olur: Büyük takımda yapamadılar.

Ama işte sadece bunu deyip kestirip ayamayacağımız bir fenomen yarattı bu hafta. Sorun bu isimlerin performansının rakamsal karşılığı değil, sorun bu isimlerin performansını izlerken gözlenen özgüven ve mutluluk.

Dediğim şu: Serdar Özkan, Beşiktaş'ta frikik kullanabilir miydi? Nobre son zamanlarda hiç bu kadar net ve temiz bir kafa vuruşu yapabildi mi, ya da kendisinde rövaşataya kalkacak güveni bulabilir miydi? Uğur İnceman, cezasahasına dışarıdan dalıp da kafa vuracak bir pozisyona sokmuş muydu kendisini hiç? Erkan Zengin'i, hani 45 dakikadan fazla izleyemediğimiz Erkan'ı, Quaresma ve Simao'dan daha etkin yapan sadece İsmail'in savunamaması mı?


Bir istisna Fink: CSKA maçında, ve hatta diğer maçlarda ne yaptıysa Samsunspor'la oynadığı ilk maçta da aynısını yaptı. Klişe tabirle Alman istikrarı. Peki Fink gibi bir düz adamın, bir maça 3 asist sığdrabilmesindeki maharet kimin?

Sadece bu da değil. Açın golleri izleyin, mesela Nobre'nin suratında öyle bir gülüş var ki, ben bu adamı böyle gülerken görmedim 1 yıldır. Evet, eşek yüküyle para alıyordu ve bu bizim vicdanımıza göre haksızlıktı, lakin sırf para için oynayan bir adamın yüzünde olamayacak ifadeler gördüm ben Nobre'nin yüzünde. Nobre bizdeyken kaybettiği neyi buldu Mersin İY'de?

Ya da resmi ters çevirelim: Guti, Simao, Quaresma, neden geldikleri günden bu yana istikrarlı bir düşüş içerisindeler (Almeida hiç yükselmediği için bu listeye dahil değil)?

İşte takım yönetmenin hassas dengesi burada ortaya çıkıyor. Beşiktaş'a, icabında Mersin'e, Samsun'a yollayacağınız ve orada da işini şevkle, hevesle yapacak oyuncular şart. Lakin Beşiktaş'a, üst düzeyde mücadele edebilmesi için kalite artışı yaşatacak adamlar da şart.

Ve biz bu dengeyi bir türlü kuramıyoruz. Bizden giden kariyerine yepyeni bir başlangıç yapıyor adeta. Bize gelen ise 6 aylık raf ömrünün sonrasında ekşimeye başlıyor. Mesela yarın İsmail'i yollasak Antalyaspor'a, savunması gelişir mi? Bu soruya gönül rahatlığıyla "Ne alakası var?" diyebilir miyiz?

Takım en son Denizli zamanında takım olmuştu, takım olunca da şampiyon olmuştu. Ve o nispi yetenek fakiri halimizle dahi Avrupa'da Türkiye adına son yılların en başarılı performanslarından birini ortaya koymuştuk. (Evet, ŞL'de 4 puan toplamak Türkiye adına büyük başarı istatistiksel olarak bakınca)

Sözün özü, Beşiktaş'ın sorunu salt taktiksel değil. Ve bu haftadaki bu istisnai tablo, bize resme bakıp biraz daha farklı düşünmemizi öğütlüyor gibime geliyor.

20 Yorum:

Kalten dedi ki...

Nobre'nin MİY'e gidince kendini bulması, röveşata deneycek özgüvene sahip olmasının muadili Quaresma'nın Beşiktaş'ta oynarkenki kendine güveninin olması aslında. İstatistiklere benzer şekilde yansımasa dahi genel olarak Beşiktaş'taki performansının Inter'dekinden kat-kat iyi olmuş olmasının (geçen seneyi sayıyorum tabii ki) sebebi bu; özgüven.

Dediğin gibi bi türlü ortasını bulamadık. Ya yürekli ama yetenek fakiri, fakir ama gururlu idik ve takımın en teknik adamı Cartalete'in deyişiyle "terlikle şut atan" Tabata'ydı; ya da NBA yıldızlarını Eskişehir'e götürmüş gibi duran şimdiki ruhsuz hâlimizdik. Takım bir Quaresma kaldırıyor, belki zorlasan iki de kaldırır ama beş Quaresma ile o ruh gelmiyor, kim bilir.

Arcadio__ dedi ki...

Mesele özgüven aşılamaksa bunu Türkiye'de yapabilen en iyi hoca Mustafa Denizli ve Lucescu idi ve ikiside bizi şampiyon yaptı. Bana göre Ruh Nihat Kahveci gibi takımın abisi olunca bütün takımı bağırarak yönetmek değildir. Ruh Ernst gibi takımda ayakta kalmayı son ana kadar sağlayabilenleri bir araya getirmekde, Takımı kuranlar bunu anlayamayacak çünkü Beşiktaşımı bilmiyorlar tanımıyorlar ( anlatamıyoruz) bu takımın parayla yönetildiğini biliyorlar, görüyorlar... burdan sonrasını konuşmamak gerekiyor her zamanki gibi kalp krizi geçirmeye en müsait taraftar kitlesi olarak kalacağız. Her zaman acaba olacak.

tearkan dedi ki...

abi bırakın takım bir yıldız kaldırır, beş yıldız kaldırmaz muhabbetlerini.

niye kaldırmasın?

http://4.bp.blogspot.com/_8WQ0pIhjMmg/SpYnXzRc1eI/AAAAAAAAHyQ/0hcNBbd2zx4/s400/123133_huge.jpg

http://3.bp.blogspot.com/_RQ6tcDTNAVc/SjFb_Z_yOxI/AAAAAAAAA6o/E-c8wmbD_OU/s400/los+galac.jpg

real madrid'in gerçek anlamda los galacticos olduğu zamanlardan iki fotoğraf. ha diyeceksiniz ki o real madrid. eh fotoğraflardakiler de o dönemde mevkilerinin en önde gelenleri; yani real madrid için de yıldız olan oyunculardan. çoğumuzun en iyi on bir yaparken sol bekine, orta sahasına yada forvetine koyduğu adamlar. bi khedira'dan bahsetmiyoruz diğer bir deyişle.

fazla yıldızla bu iş yürümez düşüncesine katılmıyorum ben. ayrıca yıldız denecek, fark yaratacak iki oyuncu var takımda. simao ve quaresma. guti'nin son kullanma tarihi çok yakın. fernandes ise doğru kullanılırsa kaliteli bir oyuncu. aramızda almeida'ya yıldız diyecek kafada taraftar yoktur diye umuyorum. varsa da onları medes-yd ikilisine havale ediyorum.

ben oyuncuların yanlış bölgelerde oynatıldığına inanıyorum. halen takımın öncelikli sorununun taktiksel, kulübünse yönetimsel olduğunu düşünüyorum. en basitinden şike olaylarından sonra carvalhal değil de mustafa denizli tercihi yapılmış olsaydı, ben eminim ki, daha başka şeyler konuşuyor olurduk.

podolski deyince akla kanatta da oynayabilen bir forvet oyuncusu gelir. simao yada quaresma deyince ise kimsenin aklına böyle bir şey gelmez. fakat biz bu adamları 4-3-3'ün ön tarafında kullanmaya çalışıyoruz. almeida gibi istikrarlı olmayan bir golcüyle beraber üstelik.

eh başlarında da mevcut futbolcu kadrosunu yönetmekten aciz biri olunca durum ortada. tek sorun carvalhal mı demeyin. tek olmasa da önemli bir sorun. en basitinden yd gibi daimi ve en büyük soruna rağmen bu takım çifte kupalı bir sezon geçirebiliyorsa demek ki doğru kişiyle bu takım başarılı olabilir.

Kalten dedi ki...

Tearkan'a katılıyorum - benim yukarıda NBA yıldızı ve Quaresma örneklerini vermemin sebebi ortak noktaları olan şova kaçma ve ruh eksikliği / umursamazlık idi, yoksa doğrudan yıldız konusuna bağlayıp klasik bir argüman yapmak değildi.

Şahsen "bundan sonra NBA'i bırakıp Avrupa basketbolu / NCAA izleyeceğim, çünkü orada ruh var, şov yok" diyen adam gibi hissettim dünkü maçı izlerken, özellikle de Quaresma ve Fernandes arı kovanına dalar gibi beş kişinin ortasına atlayıp topu kaybedince.

Los Galacticos'u "sakin güç" ile idare eden Del Bosque, Ekrem Dağ'dan joker, Tello'dan forvet arkası yaratan Mustafa Denizli ve Nouma, İlhan Mansız, Tümer ve Sergen gibi ruh hastası adamlardan oluşan takıma futbol oynatan Lucescu gibi Man Management'ı yüksek bir teknik direktörümüz olsaydı bu etkiyi bu kadar görmezdik --orası kesin.

Bjk_KnightS dedi ki...

Man Management denilen olay bizden cidden 0. ayrıca elimizde ki oyuncular kesinlikle klasik 4-3-3 taktigini oynayacak oyuncular degil. yani almeida simao q7 ile bunu oynayamazsın. ama eger bir 4-4-2 ye dönülse cok farklı olur gorusum ( tabii biraz da ruh olsa takımda). yani simao ve q7 kanatlarda kullanılsa ortaya ernst fernandez necip'ten 2si koyulsa, forvete almeida pektemek ikilisi koyulsa olay tamamen farklı olur. ama kadroya gore taktik degil yapılmazsa sonuc aynen boyle olur.

Dr. Can Yontar dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
AQ-47 dedi ki...

Tearkan ve Kalten'in düşüncelerine katılıyorum. uzun, epey uzun zamandır yazmıyorum...şike falan derken tadım kaçtı, alania maçını izlemez olaydım, lig başlamadan tadım daha da kaçtı...eskişehir maçından zaten umutlu değildim, sefilleri oynayan takımımı izlemek istemedim...bence demirören tahribatında herkes hemfikir, sorun her sene yeniden başlamakta, lucescu tarzı haddini bilen ama cesur hocayı bulamamakta, bu kadar gevşek adamı disipline edememekte...4-3-3te ısrar etmekte...Gidenlerle ilgili denebilecek bir şey yok, Nobre kerestesi o hareketleri bizde yapamadıysa bu onun sorunudur, kimsenin değil, demekki "mersinde kimse benim artistliğime laf edemez ne de olsa" mantığıyla olaya bakıyordur, tıpkı Q7nin interden sonra bizdeki rahat ve kendine güvenen durumu gibi, yani ikisi de profesyonel değildir, ama Q7 bir haeketiyle maç aldırır, belki 1 sene hatırlarsın, nobre ve ya diğerleri hayatının topunu oynasa fark yaratamaz, senelerce söversin...

AQ-47 dedi ki...

Ayrıca bu 4-3-3 trend olsa da Allah'!ın emri değil birader, gerekirse 3-5-2ye dönersin, neden rakamlar bu kadar önemli ben anlamıyorum...UEFA mı zorluor bu yıl moda herkes 4-3-3e diye?

Bence de yeri gelir takim fazla yildiz kaldirir, ama o yildizlari yildiz statusunden alip koparman sartiyla.

Quaresma gelip 5 kisi arasina dalmasa, Simao ipim-kusagim asamasina gelmis olmasa, her oyuncudan tam verim alinsa biz "yildiz" muhabbeti yapar miyiz zaten?

Yazida altini cizmeye calistigim da o, isini sevkle yapacak adamlar.

Ben futboldan cok basketbol oynuyorum, guard'im. Ustun yetenekli degilim, ama adama yapisirim, surekli konusurum, dandik 3'e 3 macta bile bir tarafim patlar, hele ki yeniliyorsa takim, 3 saat durmadan oynarim.

Ben bunu profesyonel maclarda goremeyince deli oluyorum iste.

Yani dedigim, "yildiz" kategorisi degismez bir rutbe degil. Ama bu adamlar sahadayken mutlu olacak, hirsli olacak, ozguvenli olacak, winner olacak.

Quaresma gibi winner'liktan anladigi da daha 30. dakikada iki direkt kirmizi kart tehlikesi atlatmak olmayacak.

Besiktas'in yillardir ozleslestigi, beni ve bircogumuzu Besiktasli yapan sey "ruh" idi. Biraz daha konusursam lafi Toroglu'na baglayacagim diye korkuyorum, ama yani hakikaten ya...

makavel dedi ki...

Tam geçen sezon sonu takım adam gibi oynamaya başlamışken eskişehiri içerde üçlerken kayseriyi içerde güzel bir oyunla yenmişken ve kupa finalinde İstatislikler neder bilmiyorum ama bence türkiyede en çok koşan takımla kafa kafa oynayıp kupayı almışken. Malum şike olayı geldi başımıza..başka bir sebeb aramaya gerek yok, sonrasında rikjardın aragonezin schusterin yapamadıklarını yapmaya ismi cismi belli olmayan sadece portekizli olduğu için takımın başına bu dayı geldi, sonuçta ortada.. nobre gitmiş messi gelmiş pek farkeden bir şey olcagını zannetmiyorum.Artık başkanın kafasında bir futbol şeması yerleştirmesi gerekiyor.a.koyim ben bunları düşünüyorum bunlar bunları düşünemiyormu ?kardeşim bir karar vermek bu kadar zormu? avrupalı gibimi oynıyacagız?o zaman git hollandadan alt yapının başına bir ekip getir.Temelden bir futbol kültür yerleştir Beşiktaşa.yok kısa vadeli plan yapılacaksa adam gibi plan yap kardeşim.Schuster iyi kötü bir şey denedi olmadı.Tayfur geldi hafifde olsa bir toparlandık şimdi carlos geldi oda schusterin yapmaya calıstgını yapıyor olmuyor hemşerim işte gözünüz körmü.Bunu idrak edemiyorsanız ne s... orda duruyorsunuz?Birde bu adam tayfurun yardımcısı ise hangi cüretle başka şeyler yapmaya kalkıyor?S... böyle aşkın ızdırabını demiş şair!

makavel dedi ki...

@Tarkan
bu arada o beckham lı kadrodan bir cacık olmamışdı yanlış hatırlamıyorsam.Makalele chelse ye gittiğinde Real çökmüşdü!

Fink dışında hiç birine ah vah çekecek değilim. Beşiktaşta Guti bile Serdar Özkan ve Nobre kadar şans bulmadı :))

Beşiktaş'ın durumunu daha net anlamak için gidenlere bakmaktan ziyade mevcutlara baksak? Q7, Guti, Simao, Almeida ile bile rezil durumdaysak burada gerçekten bir sorun var demektir.

Zeynep dedi ki...

futbolcuların buyuk takımdan kucuge gecince yaptigi klasik patlamalardan.

Josh dedi ki...

o değilde bu takımdaki "boşvermişlik" çok baş ağrıtır ileride. bizim burda yapabileceğimiz tek şey ise ilk resmi maçta dolu bir stadla "kendinize gelin amk bak biz bukadar adamız" demek. rerörö bağırsınlar demiyorum da unutmasınlar yani o formanın ne demek olduğunu. ayrıca işin komik tarafı, yavaş yavaş şike soruşturması bizi olumsuz, fb'yi olumlu etkilemeye başladı.(kenetleme-böyük başgan- milyonlarca taraftarın yanyana)çok komik!

gundelikci dedi ki...

schusterle carlosun aynı oyunu oynatmaya çalıştığı bence yanılgıdır. zira schusterle oynarken sorun orta alanda presin yeterli güçte ve hızda uygulanamayışı yada takımın buna henüz ısınamamış olmasıydı, zira ortasahada stoperler beklerken bu bir zorunluluktu. carlos döneminde ise durum şu, dizilim yapılmış kağıt üstünde 4-3-3 ama kağıttaki gibi duruyorlar adamlar sahada stoperler ceza alanı önünde ortasaha çizgisi gerisinde bir kişi, önünde iki. forvetler de diğer ceza alanı önünde. kısacası şu oyun boyuyla bir halt oynayamayacak bir takım. ne kontra, ne kontrol, ne defans, ne de hücum yapılamıyor. oyunun boyu bu denli uzun olunca üst üste 10 pas bile başarı sayılır.

tearkan dedi ki...

@ makavel

son iki lig şampiyonluğundan ve ispanya süper kupası şampiyonluğundan birini o kadroyla aldı real.

ha avrupa dersen zidane'nin leverkusen'e salladığı voleden beri avrupa'da kupası yok zaten real'in.

JANiTSCHAR dedi ki...

En çok Nobre'nin röveşatayla attığı golde kaval kemiğiyle yaptığı vuruşa hasta kaldım :)

Kaval kemiğini eski Fenevli Hindi Tunçay'la,Nobre kadar maharetle kullanan başka topçular görmedim.

Demem o ki İsmail'in ortasına Almeida'nın attığı golde,gelen o topu Nobre gol yapamazdı.

Nobre o topa vurur ve O top kale direğinin dibine çarpar bizde direkten dönen topun sesiyle sinir olur,sonra da başlardık saydırmaya.

Adsız dedi ki...

Bunun bana göre tek nedeni artık Beşiktaş'ı gitgide DEMİRÖREN ÇİFTLİĞİ' ne döndüren acınası yönetim anlayışı. Başka bir açıklaması yok.

makavel dedi ki...

Ben Hikmet karamana bile razıyım Hatta Yılmaz vuralda olur..

makavel dedi ki...

Öyle bir teknik ekibimiz varki mübarek seçmece.. kondisyener Alman Yardımcı hocalar birisi carlos portekizli, diğeri kaan dobrowski polonya asıllı türk ,abileride içerde Allah kurtarsın ..
geçen lig tv de bir kare vardı.. carlos ve kaan dobra muhabbet ederken..kaan hoca carlosa adres soran turist gibi bakıyordu..BU takım iyi takım arkadaşlar..lucesku kendi gelmiyor oğlu gelse bari.

Yorum Gönder

Ara