4 Ağustos 2011 Perşembe
Ağustos Güncellemesi
asisttime aslında bütün bu süreci çok güzel özetleyen bir başlık atmış aşağıdaki post'unda sonsuz anlamsızlıklar diyerek. Çünkü içinden geçtiğimiz sürecin açıklaması bu, ve bu zamanlarda Beşiktaş'tan ve hatta futboldan zevk alabilmek için beynin anlam vermekle uğraşan bölümünü kapatıp, omurilik soğanı ile hareket etmek lazım. Her Türk asker doğduğu için böyle bir melekeye sahip olduğumu varsayıp, aşağıya bir iki kelam edeyim:
Vaka-i Carlos Carvalhal:
Öncelikle, kendisine "geçici" görev biçilmesi, yönetimin bir jesti olarak görülebilir. Lakin, ben kulübün anahtarlarını Jorge Mendes'e teslim ettiğimiz bugünlerde, "geçici" kavramına dahi inanamıyorum.
Hani geçen sene Schuster "kariyerinde başarı yok" diye eleştiriliyordu ya? Heh, Carvalhal Schuster'in katmerlisi. Beşiktaş, 13 yıllık kariyerinde çalıştırdığı 13. takım. Kendisi tam 5 defa kovulma şerefine nail olmuş, en uzun ilişkisi 2 yıl sürmüş bir hoca. Kariyerinin en başındaki nispi başarılardan sonra, bir daha belini doğrultamamış gibi duruyor kağıt üzerinde. Eh, bu haliyle de tam Mendesci transfer politikasına uygun bir isim olduğu su götürmez.
Gene kariyerine baktığımızda, kupa formatındaki turnuvalarda nispeten başarı yakaladığını, lakin lig formatında pek de tatminkâr sonuçlar vermediğini gözlemliyoruz. Klişe tabirle; "bekleyip göreceğiz".
Vaka-i Kobe:
NBA lokavt görüşmeleri oldukça berbat geçiyor. İki taraf uzun zamandır ilk defa iki gün önce görüştüler, ve de görüşme 2 saatten daha az sürdü, sadece tarafların ne kadar ayrı uçlarda olduklarını teyit etti. Lig Aralık ayına kadar kesinlikle iptal, ve de bütün sezonun oynanmayacağı ihtimali daha da yüksek. Her geçen gün daha fazla sayıda NBA oyuncusu "Evet, ben yurtdışına giderim" diyor.
Bu ortamda, Kobe'nin Beşiktaş forması giyme ihtimali çok az da olsa sürüyor tabii. Ben hala daha Kobe'nin Beşiktaş'a gelmeyeceği kanaatindeyim, lakin 3 hafta önceki kadar güçlü bir kanaat değil bu. (%0'dan %1'e çıktım diyelim)
Kobe, çocukluğunu İtalya'da geçirdiği için ve zaten bir noktada İtalya'da oynama planları yaptığı için, herhangi bir İtalyan takımında teklif gelirse daha ucuza oraya gidebilir. Beşiktaş'tan tabii ki daha planlı olan İtalyan takımları, lokavtın uzama ihtimali arttıkça gözlerini NBA piyasasına çevirmeye başladılar. Onun haricinde, Kobe'nin yakın zamanda diz operasyonu geçirdiğini biliyoruz, bu da karar verme sürecinde bir olumsuz etken olabilir. Kendisinin dolaylı yoldan "Beşiktaş'ta oynama ihtimalim yüzde 0" açıklaması da oldu çok yakın zamanda.
Fakat bu belirsizlik ortamında, Türk Havayolları sponsorluğu, Deron Williams faktörü gibi şeyleri akılda tutup da "Neden olmasın?" diyenleri de anlarım.
Vaka-i Fon:
Fakir Fukara Fon'u, ya da kısa ismiyle FakFukFon, 1990'ların favori Selahattin Duman-Levent Kırca stayla espri malzemelerinden birisiydi. Muhammed, Necip ve Atınç'ın haklarının fona devredilmesinden sonra, kusura bakmazsanız ben de bu espriye başvuruyorum.
Olumlu argümanlar var elbet: Türkiye kulüplerinin oyuncu pazarlamadaki sıkıntısı, hiç yoktan gelecek para vs. Lakin bu devrin anlattığı iki net olgu var:
1. Artık Mendes'in borusu Sûr borusu gibi ötecek Beşiktaş için. Ne zaman birini getirmek/götürmek isterse emrine amadeyiz.
2. Beşiktaş, bir spor kulübünden çok bir ticari işletmeye dönüşür halde. Stabil olmayan bir transfer gündemi, ve -adı sık anılan- Porto ile benzeşmeyen bir yapıda, uzun vadeli başarı ihtimali düşer.
Neticede dediğim gibi, sevinmek isteyen için her zaman bardak az da olsa dolu olacaktır. Fakat bu şartlarda bardağı tezgahın arka taraflarına koymak, benim açımdan akıl sağlığım adına daha olumlu bir hamle gibi.
Vaka-i Carlos Carvalhal:
Öncelikle, kendisine "geçici" görev biçilmesi, yönetimin bir jesti olarak görülebilir. Lakin, ben kulübün anahtarlarını Jorge Mendes'e teslim ettiğimiz bugünlerde, "geçici" kavramına dahi inanamıyorum.
Hani geçen sene Schuster "kariyerinde başarı yok" diye eleştiriliyordu ya? Heh, Carvalhal Schuster'in katmerlisi. Beşiktaş, 13 yıllık kariyerinde çalıştırdığı 13. takım. Kendisi tam 5 defa kovulma şerefine nail olmuş, en uzun ilişkisi 2 yıl sürmüş bir hoca. Kariyerinin en başındaki nispi başarılardan sonra, bir daha belini doğrultamamış gibi duruyor kağıt üzerinde. Eh, bu haliyle de tam Mendesci transfer politikasına uygun bir isim olduğu su götürmez.
Gene kariyerine baktığımızda, kupa formatındaki turnuvalarda nispeten başarı yakaladığını, lakin lig formatında pek de tatminkâr sonuçlar vermediğini gözlemliyoruz. Klişe tabirle; "bekleyip göreceğiz".
Vaka-i Kobe:
NBA lokavt görüşmeleri oldukça berbat geçiyor. İki taraf uzun zamandır ilk defa iki gün önce görüştüler, ve de görüşme 2 saatten daha az sürdü, sadece tarafların ne kadar ayrı uçlarda olduklarını teyit etti. Lig Aralık ayına kadar kesinlikle iptal, ve de bütün sezonun oynanmayacağı ihtimali daha da yüksek. Her geçen gün daha fazla sayıda NBA oyuncusu "Evet, ben yurtdışına giderim" diyor.
Bu ortamda, Kobe'nin Beşiktaş forması giyme ihtimali çok az da olsa sürüyor tabii. Ben hala daha Kobe'nin Beşiktaş'a gelmeyeceği kanaatindeyim, lakin 3 hafta önceki kadar güçlü bir kanaat değil bu. (%0'dan %1'e çıktım diyelim)
Kobe, çocukluğunu İtalya'da geçirdiği için ve zaten bir noktada İtalya'da oynama planları yaptığı için, herhangi bir İtalyan takımında teklif gelirse daha ucuza oraya gidebilir. Beşiktaş'tan tabii ki daha planlı olan İtalyan takımları, lokavtın uzama ihtimali arttıkça gözlerini NBA piyasasına çevirmeye başladılar. Onun haricinde, Kobe'nin yakın zamanda diz operasyonu geçirdiğini biliyoruz, bu da karar verme sürecinde bir olumsuz etken olabilir. Kendisinin dolaylı yoldan "Beşiktaş'ta oynama ihtimalim yüzde 0" açıklaması da oldu çok yakın zamanda.
Fakat bu belirsizlik ortamında, Türk Havayolları sponsorluğu, Deron Williams faktörü gibi şeyleri akılda tutup da "Neden olmasın?" diyenleri de anlarım.
Vaka-i Fon:
Fakir Fukara Fon'u, ya da kısa ismiyle FakFukFon, 1990'ların favori Selahattin Duman-Levent Kırca stayla espri malzemelerinden birisiydi. Muhammed, Necip ve Atınç'ın haklarının fona devredilmesinden sonra, kusura bakmazsanız ben de bu espriye başvuruyorum.
Olumlu argümanlar var elbet: Türkiye kulüplerinin oyuncu pazarlamadaki sıkıntısı, hiç yoktan gelecek para vs. Lakin bu devrin anlattığı iki net olgu var:
1. Artık Mendes'in borusu Sûr borusu gibi ötecek Beşiktaş için. Ne zaman birini getirmek/götürmek isterse emrine amadeyiz.
2. Beşiktaş, bir spor kulübünden çok bir ticari işletmeye dönüşür halde. Stabil olmayan bir transfer gündemi, ve -adı sık anılan- Porto ile benzeşmeyen bir yapıda, uzun vadeli başarı ihtimali düşer.
Neticede dediğim gibi, sevinmek isteyen için her zaman bardak az da olsa dolu olacaktır. Fakat bu şartlarda bardağı tezgahın arka taraflarına koymak, benim açımdan akıl sağlığım adına daha olumlu bir hamle gibi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
11 Yorum:
ergin ataman'ın twitterden buyurduğuna göre kobe ile görüşmeler an itibariyle başlamış.
Dun Yildirim Demiroren Kobe ile yemek yemisti.
Bizimkiler inanilmaz israrci, bilmiyorum ikna edebilecek miyiz... Gerci Kobe'nin gizliligi seven bir kisiligi var, oyle bas bas bagirmaz anlasmaya varsa bile.
Bekleyelim, gorelim. Su an en gecerli umut, lokavtin cok uzun surecegi ihtimalinin fazlasiyla artmasi.
Öncelikle taraftar gözüyle bakalım: Necip'in Valencia'ya gidip (o dönemki Sociedad & Villareal karşılığı olarak atıyorum) orada sergilediği başarılı performans elbette gurur vericidir ama beni kendi kulübümde sergileyeceği başarılı performans daha fazla mutlu eder. Aynı Nihat'ta olduğu gibi. Nihat'ın attığı goller gurur vericiydi ama o golleri Beşiktaş formasıyla atması beni daha fazla mutlu ederdi.
Eğer Groningen, Lyon, Porto gibi takımların taraftarları değilseniz; oyuncu satışının taraftarı memnun etmeyeceği gerçeğini kabullenmelisiniz. Kulübün kasasına kaç para girdiği önemli değil, Necip benim takımımda oynamalı. O para benim cebime girmiyor sonuçta. Ha eğer Groningen, Lyon, Porto gibi takımların taraftarı olsam oyuncu satışı beni memnun edebilirdi çünkü yöneticilerin aynı bölgeye 5'te biri fiyatına aynı kalitede/potansiyelde bi oyuncu alacağına güvenebilirdim.
Peki biz Nihat ve İlhan'ı 5'er milyondan sattık. Bana kalırsa ikisi de değerinin üzerine satıldı. (Nihat henüz işlenmemişti ve Toshack zaten her transferinde kazık yiyordu, İlhan ise müzmin sakattı) Elimize geçti 10 milyon. Peki biz o paranın kaç katını harcadık bu adamların yerini doldurabilmek için ? Ne yazık ki Beşiktaş tipi kulüplerde parlatılmış oyuncunun satışı hiç de mantıklı bi seçenek değil. Kulübün yakın dönem genetik kodlarıyla oynamadığınız sürece.
Şimdi ise eğer bilgiler doğruysa Necip + Mami + Atınç'ı değerlerinin üzerine satıyoruz. Yönetimsel anlamda doğru bi hamle, şu anda. Ama biz bunun ardından doğru hamleleri asla yapamıyoruz ? Ancak bu defa Mendes ile ilişkiler söz konusu. Bu "kazık atarak" yaptığımız satışlardan umutlu olmamın tek sebebi Mendes'ile kurduğumuz iyi transfer ilişkileri. Bunların sonucunda Portekiz'in diplerinden çıkabilecek yeni bi bebeyi ilk bize önermemesi için hiçbir sebep göremiyorum.
Daha önceki bi konuda bazı arkadaşlar Necip - Mami - Atınç'tan gelecek paranın Kobe'ye gidişinden rahatsız olmuşlar. O arkadaşlar güzelce "basket takımını iplemiyorum" da diyebilirlermiş. Messi'nin aylık yaklaşık 1 milyon dolara kiralanabilme olasılığı ne kadar güzel görünüyorsa, Kobe'nin "kiralanmasının" söz konusu olması da aynı derecede hoş.
Teknik direktör mevzusunda ise; madem yardımcı antrenör de olabilecek düşük profilli bi teknik direktör gerekiyordu; Portekiz'in Yılmaz Vural'ı yerine Türkiye'nin Yılmaz Vural'ını yeğlerdim. Hem para da almazdı. İstiyorsanız Mendes'in tüm listesini alın ama hocayı Mendes'den almayın - Mourinho hariç tabi.
Bu 3 futbolcunun satisi nasil olacak, yani ne zaman satilacagina fon mu karar verecek yoksa klup mu?
Benim bildiğim bu tip anlaşmalarda söz hakkı her zaman kulüptedir. Kulüp satmak istemezse verir parasını fona (faiziyle beraber) oyuncuyu satmaz.
Geçen Özgün Özülgün twitter'dan satış rakamlarını yazdı.
1800 küsür kombine, 100 e yakın forma satılmış. Bu ortamda sıcak para ihtiyacını ben normal karşılıyorum. (Eğer ki konu sıcak paraysa)
zaten bizim olan 3 futbolcu için (fon satmak isterse) para mı ödicez yani. dangalaklık.
Tabii orası oyle eğer bu gençlerde diğer "yıldız adayları" gibi (Batuhan, Serdar Özkan vs...) silinip giderlerse o aldığın parayı çatır çatır ödetirler.
ha tutar da bir kulüp 30 M € teklif eder sen satmazsan o zaman bu da dangalaklık olur. Aslında durum tamamen futbolcunun performansı ile alakalı.
Sonuçta yatırım bu çocuklar yıldız adayı olduğu için yapılıyor.
lokavtın uzun sürecek olması oyuncuları ikna edebilme açısından belki yararlı olur; ama diğer yandan da avrupa kulüplerinin de işin içine girmeye başlamasına neden olur sanki.
kobe'nin öncelikli tercihi çin yada italya olacaktır. çin'deki sıkıntılar (her takımın sdc. bir oyuncu alabilecek olması, ligin bize göre daha geç başlayacak olması vs.) bizim için avantaj. avrupa'da bu oyunculara istediklerini verebilecek takımların daha planlı ilerlemesi de bir diğer avantajımız. bu iş netliğe kavuşur da bu sene ligin oynanmayacağı falan açıklanırsa hiç şansımız kalmaz. bence bizimkiler biraz da bu nedenle ısrarcı ve aceleci davranıyor.
bu arada deron'un bugün resmi sitede yayınlanan fotoğraflarındaki forma reklamını görünce yd'nin ısrarı başka nedenle de olabilir tabi.
Bu fon olayı yanlış yorumlanıyor gibime geliyor.
- Öncelikle şu 7 yıllık Yıldırım Demirören döneminde hiçbir zaman ekonomi için futbol takımından fedakarlık yapıldığını görmedik.Onun için de şu anda takımın en çok katkı veren oyuncusu Necip'in satılacağına hiç ihtimal vermiyorum.
- Fon 4 milyon euro'yu verince Necip'in ömür boyu bonservisine ortak olmuyor.Sözleşme bitiş tarihine kadar Necip satılmazsa fon 4 milyon euro yu geri alıyor.Yani bizim Necip'i fona ortak etmemiz Necip'i ileride satmak isteğimizden değil sıcak paraya ihtiyaç duymamızdan ileri geliyor.Malını ipotek edip bankadan borç almak gibi bir şey bu kısacası.
-Fon denilen şeyin bonservisine ortak oldu diye,futbolcunun sözleşme haklarına da sahip olacağı iddiası bence saçma.Diyelim ki Mendes devre arasında Necip'e müşteri buldu.Bizim onayımız olamadan Necip'i gidip yurt dışına satacak.Öyle mi ?
İşin hukuğunu bilmiyorum ama akla,mantığa,kulağa hiç mantıklı gelmiyor.Sadece Fifa'nın bu tür parçalı bonservislere,fonlara sıcak bakmadığını biliyordum sadece.Daha fazlasını bilen varsa söylesin.
-Belki başta söylemem gerekiyordu ama şimdi sonda söylüyorum.Yönetimin Necip'i satma gibi bir düşüncesi olduğuna inanmıyorum ama eğer böyle bir düşünceleri varsa çok büyük mallıktır bu.Kaliteli yerli oyuncu zaten zor çıkarken bulmuşsun cillop gibi orta saha oyuncusunu neden satarsın.Ortada Fb örneği var.Her branşta en kaliteli yabancıları kadrolarında bulundurmasalar da yerli kalitesiyle malı götürüyorlar.Necip Real Madrid,Chelsea seviyesinde olsa azad edelim,gururumuz olsun diyeceğim de maksimumumu Atletico Madrid'dir Necip'in.Satılmasının bana makul gelen hiçbir açıklaması olamaz.
Alania ile eşleştik normalde Rus liginde derece yapmış takımdan korkardım ama kupayı alıp 2.lige düşmüşler.