.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

8 Haziran 2011 Çarşamba

Özeleştiri

"Yoldaş" ile birlikte sol kültüre şaka yollu mal edilmesinden mütevellit ne solun ne de sağın ziyadesiyle ciddiye almadığı bir kavram oldu özeleştiri. Fakat madem ki "ne sağcıyız ne solcu futbolcuyuz futbolcu", ben kendi adıma sezon performansımın bir değerlendirmesini yapmak isterim.

- Bu sezon öğrendiğim (daha doğrusu yeniden öğrendiğim diyelim) en büyük şey, kulüplerin finansallarının standart muhasebe ve piyasa işleyiş kurallarından farklı olduğu oldu. Beşiktaş'ın sessiz sedasız, bir kalemde 90 milyonluk vergi borcu silinince, futbol kulüpleri dışarıdan bir otorite tarafından denetilmedikçe bu saçmalıklar sürecek, onu tekrar gördüm.

Bu bağlamda, sene başında "Quaresma bir risktir, tutmazsa zarar görürüz" eleştirimin bu ortamda atıl kaldığını düşünüyorum. Hoş, Quaresma'nın altından Jorge Mendes gibi apayrı bir bela çıktı, ama bu konulardaki tutumumu değiştireceğim. Bu demek değil ki yanlış gördüğümü söylemeyeceğim, asla öyle bir şey yapmam. Ama bu eleştirilerimin sonuna "sonucu kötü olur" diye bir şerh koymak anlamsız bu şartlarda. (UEFA daha da ciddileşene dek)

- Guti transferine "Kimbilir kaç milyon bonservis verilir?" düşüncesiyle bir yorumluğuna tepki göstermiştim. Sonra işin gerçeğini birkaç saat içinde öğrendim. Bu da yaptığım bir hataydı, insan arada iki düşünmeyi unutup bir söyleyiveriyor.

- Nihat'ın bu sene psikolojik baskıdan arınacağını, ve hatta önemli bir oyuncu olarak geri döneceğini savlamıştım. Yanıldım, daha doğrusu kamp performansı beni yanılttı. Hiçbir oyuncu hakkında kesin kanaat bildirmem halbuki. Bunu da yeniden hatırladım.

- Schuster'in sezon sonuna kadar görevde kalmasını, aksi takdirde ya isimli hocanın geleceğini ya da "bizim çocuk" Tayfur Hoca'nın görevde kalacağını ve de bunun faydalı olmayacağını söylemiştim. Tayfur Hoca hakikaten görevde kaldı, lakin kendisi bir adet kupa aldı öyle ya da böyle. O yüzden, gelecekteki eleştiri hakkımı saklı tutarak şimdilik hakkını veriyorum kendisinin.

Şimdi müsaadenizle bir-iki içimde kalan mevzuyu da yazayım:

- Duyumcular hakkında yazın ortasında takındığım tutum nedeniyle -yer yer acımasızca- eleştirilmiştim. Zaman bize olması gerekeni gösterdi.

- Taraftar algısının transfer odaklı hale geliyor olmasını onaylamayınca "romantik" vs. diye adlandırılmıştım. Bu yaz transfer konusunda insanların daha temkinli yaklaşıyor olması, Forlan sevdasının fazla harlanmaması güzel oldu, Beşiktaş tarihin ona uygun gördüğü konuma geri döndü. Biz geçen seneki romantikliğimizle kaldık.

Bu kadar. Kafanızı şişirdiysem affola.

7 Yorum:

Mayor dedi ki...

Estagfurullah. Hepimizin ozelestirisi olabilir bu. Burda yorum yapanlar yazi yazanlar hicbirimiz aslinda yarinin ne gosterecegini bilmiyoruz, hepimizin algisi, bilgisi zevki farkli o yuzdende insanlar sosyal medya denen seyi icat etti, mutlu mesut kullaniyor. Muhim olan birbirimizin kalbini kirmamak, bozmamak, fanatikligi zarar vermek icin degil bazi ortak seyleri yuceltmek icin kullanmak aksini yaparsakda senin yaptigin gibi bunun ozelestirisini yapmak.

BJK4EVER dedi ki...

Bende biraz oz elestiri yapayim konu acilmisken.
Nihat beni feci yaniltti maalesef, bekledigim cikisi bir turlu gerceklestiremedi, ama ayrilirken ne kadar iyi bir Besiktas'li oldugunu gosterdi en azindan.
Onun disinda Ferrari performans ve hareketleriyle destegimi hak etmedigini gosterdi maalesef.
Guti kendisinden bekledigim ve emin oldugum forvet arkasi performansini bir turlu gerceklestiremedi, sezon basinda dusundugum Ernst-Guti orta sahasinin tamamen balon oldugu goruldu.
Birde Necip pozitif anlamda yaniltti, cok gelistirdi kendini.

ozzie dedi ki...

Herşeyden önce Shelbyl'i kutluyorum. Hepimize lazım böylesine olgunluk!

Ben de kirli çamaşırlarımı dökeyim:

- Geldiği günden istifa kararı aldığı güne kadar Schuster'i destekledim. Bu istifa kararını başka bir klüple anlaştığı için almadığının ortaya çıkması en azından bir teselli oldu, en nihayetinde istifa etmeyi bilmek de bir meziyettir. Ancak Schuster'in Türkiye Ligi'ni ciddiye almadığı yönündeki eleştirilerin doğruluğu artık aşikar. Sistemini oturtmaya çalısmasına saygı duydum ama oyuncu seçimlerindeki inatçılığının (özellikle Necip ve ikinci yarıda Ernst konusunda) takıma pahalıya mal olduğunu görmemek imkansız. İstikrar saplantım bazı şeyleri daha önceden görmemi engelledi.

- Ersan'ın opsiyon işinin bu kadar bokunun çıkacağını tahmin edemeyenlerdendim.

- Serdal Adalı'nın farklı türde bir yönetici olduğunu sanmıştım. Ancak zaman içinde YD'den daha iyi pazarlık yapabilen ancak mantık olarak çok da farklı olmayan bir insan olduğu ortaya çıktı. Umarım basın toplantılarından ve mahalle tüccarı kafasıyla yapılan sözlü anlaşmalardan uzak durmayı öğrenmistir.

- Nihat'ın çıldırdığı maçtan sonra onu çok acımasızca eleştirdim. Gidişi ve yakın zamanda verdiği demeçler onun halen bildiğimiz, sevdiğimiz Nihat olduğunu kanıtladı. Yaptıklarının değilse bile onun kişiliğinin destekçisi olmam gerekirdi.

- Quaresma transfer edildiği gün babama "Dünya futbolunun en büyük primadonnasını aldık, geçmiş olsun" diye mesaj atmıştım. Bahse girecek olsam "Sene sonu gelmeden UEFA'lık oluruz" derdim. Çok şükür ki o bizi sevdi, biz de onu sevdik.

- Almeida transferi sonrası çıkan fon tartışmalarını biraz paranoyak bulmuştum. Ancak Mendes bağlantısının özellikle bu son Sidnei transferinden sonra ciddiye alınıp yakından takip edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Görüldüğü üzere hemen hemen hiç bir konuda haklı çıkmamışım. Aferin bana.

BJK4EVER dedi ki...

O fon olayi konusunda henuz karar vermek icin erken bence. Onun kokusu ileride feci cikacak sanki.....

ayrıca Nihat bildiğimiz sevdiğimiz Nihatmış diyosunuz ama eğer beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra "Artık para ikinci planda olacak" lafını etmişse bence bilmediğimiz sevmediğimiz Nihatmış Nihat. Beşiktaş resort&spa center mıydı da para birinci plandaydı? adam gibi 2 maç oynamadan 2 sezon geçti be gerçekten üzülüyorum. kaldı ki eğer Beşiktaş aşkına hırslansaydı "bana aldığımın yarısını verin 3. sezon kendimi göstericem" derdi.

Kalten dedi ki...

Bir yerlerde Nihat'ın üst üste sakatlanınca sözleşmede yazan ücretini düşürmek için yönetime başvurduğunu okumuştum, ama Demirören reddetmiş. Ne kadar doğru bilemem.

Adsız dedi ki...

o haberler birkaç defa çıktı. nihat'ın sözleşmesinde indirim istediği ama demirören ve adalı'nın "sen oyununa bak"* dediği yazıldı muhtelif zamanlarda. (*: alo simao ben forlan)

motivasyon olsun diye delgado'ya 2küsürM+kaptanlık veren demirören'den beklenecek bir cevap.

Yorum Gönder

Ara