29 Haziran 2011 Çarşamba
Mohamed Zidane
Yıldırım Demirören'in ilk başkan seçildiği seçimi hatırlar mısınız?
Dört başkan adayı vardı, hepsi kendi teknik direktörlerini daha seçilmeden önce açıklamışlardı.
Yıldırım Demirören -> Lothar Matthaeus
Erol Kaynar -> Klaus Toppmöller
Fikret Orman -> Jacques Santini
Affan Keçeci -> Paul Le Guen
Fikret Orman'ın teknik direktörü, dönemin Fransa Milli takımı teknik direktörü Jacques Santini olacaktı. İbrahim Altınsay daha sonra kaleme alacağı süreci şöyle bitirir;
28 Mayıs 2004-Montpellier
Santini basını atlatıp sabah kahvaltısına geliyor. Herkes memnun. "Artık Beşiktaşlılar Kupa'da Fransa'yı tutacak ama biz de sîzden Kupa'yı istiyoruz" diyoruz. Fotoğraf çektiriyoruz. Seçimde başarılar diliyor. Maçtan sonra Saint Etienne'e gidip eşiyle planlar yapacak ve bize dönecek. Eşinin ve yardımcısının haftaya İstanbul'a gelmesini kararlaştınyoruz.
Belgeleri alıp Montpellier'de bîr internet kafeden fakslıyoruz, fotoğraftan geçiyoruz... Yeniden uçağımızdayız. Rüya gerçek olmaya başladı. Denvall'in Türkiye'ye gelişinden daha önemli bir olay bu. Tasarladıklarımız olursa, rakiplerimizi ezip geçecek ve en az beş yıla damgasını vuracak bir takım yapacağız... Avrupa altımızda uzanıyor.
Sonrası
Pazar akşamı Kongre'den dönerken Hoca'yı arıyorum, Cep telefonu kapalı. "Mesaj bırakın" diyor... Daha sonra konuşacağız. 2 Haziran'a kadar bekleyecek ve Tottenham'a imza atacak. Avrupa Kupası'na davet edecek, "Çeyrek finale kalın geliriz" diye yanıtlayacağım. Ama o pazar akşamı sahil yolundan dönerken kötü bir Fransızcayla cep telefonuna şu mesajı bırakacağım: "Mersi Mister. Her şey için çok mersi.".»
Erol Kaynar'ın alacağını söylediği oyunculardan biri de Mohamed Zidan'dı. O dönem Youtube var mıydı, yok muydu, nereden izliyorduk bilemiyorum ama İskandinav savunma oyuncularını bir sağa bir sola yatırışları dün gibi aklımda. Mohamed Zidan Türkiye için dünyanın en iyi oyuncusu oluvermişti birden. Neredeyse gerçek Zidane ile karşılaştırılacak şekilde putlaştırılmıştı. İnternette dolaşan videoları, daha sonra büyük efsane olacak olan Matias Delgado'dan bile fazla ses uyandırmıştı. Camiadan baskılar gelmeye başladı, başkan kim olursa olsun Zidane'ı Beşiktaş'a kazandırsın diye...
Dört başkan adayı vardı, hepsi kendi teknik direktörlerini daha seçilmeden önce açıklamışlardı.
Yıldırım Demirören -> Lothar Matthaeus
Erol Kaynar -> Klaus Toppmöller
Fikret Orman -> Jacques Santini
Affan Keçeci -> Paul Le Guen
Fikret Orman'ın teknik direktörü, dönemin Fransa Milli takımı teknik direktörü Jacques Santini olacaktı. İbrahim Altınsay daha sonra kaleme alacağı süreci şöyle bitirir;
28 Mayıs 2004-Montpellier
Santini basını atlatıp sabah kahvaltısına geliyor. Herkes memnun. "Artık Beşiktaşlılar Kupa'da Fransa'yı tutacak ama biz de sîzden Kupa'yı istiyoruz" diyoruz. Fotoğraf çektiriyoruz. Seçimde başarılar diliyor. Maçtan sonra Saint Etienne'e gidip eşiyle planlar yapacak ve bize dönecek. Eşinin ve yardımcısının haftaya İstanbul'a gelmesini kararlaştınyoruz.
Belgeleri alıp Montpellier'de bîr internet kafeden fakslıyoruz, fotoğraftan geçiyoruz... Yeniden uçağımızdayız. Rüya gerçek olmaya başladı. Denvall'in Türkiye'ye gelişinden daha önemli bir olay bu. Tasarladıklarımız olursa, rakiplerimizi ezip geçecek ve en az beş yıla damgasını vuracak bir takım yapacağız... Avrupa altımızda uzanıyor.
Sonrası
Pazar akşamı Kongre'den dönerken Hoca'yı arıyorum, Cep telefonu kapalı. "Mesaj bırakın" diyor... Daha sonra konuşacağız. 2 Haziran'a kadar bekleyecek ve Tottenham'a imza atacak. Avrupa Kupası'na davet edecek, "Çeyrek finale kalın geliriz" diye yanıtlayacağım. Ama o pazar akşamı sahil yolundan dönerken kötü bir Fransızcayla cep telefonuna şu mesajı bırakacağım: "Mersi Mister. Her şey için çok mersi.".»
Erol Kaynar'ın alacağını söylediği oyunculardan biri de Mohamed Zidan'dı. O dönem Youtube var mıydı, yok muydu, nereden izliyorduk bilemiyorum ama İskandinav savunma oyuncularını bir sağa bir sola yatırışları dün gibi aklımda. Mohamed Zidan Türkiye için dünyanın en iyi oyuncusu oluvermişti birden. Neredeyse gerçek Zidane ile karşılaştırılacak şekilde putlaştırılmıştı. İnternette dolaşan videoları, daha sonra büyük efsane olacak olan Matias Delgado'dan bile fazla ses uyandırmıştı. Camiadan baskılar gelmeye başladı, başkan kim olursa olsun Zidane'ı Beşiktaş'a kazandırsın diye...
Ne günlerdi ama...
Başkan Yıldırım Demirören olunca Mohamed Zidan'ın transferine veto geldi. Gerekçesi ise, Beşiktaş'ta o dönemde top oynayan Ahmed Hassan'la ikisinin Afrika Kupası'na gidecek olmalarıydı.. Bir Mısır'lı karar, iki Mısır'lı zarar hesabı... Ben o gün, madem iki Mısır'lı fazla, o zaman Ahmed Hassan'ı satsınlar dediğimi hatırlıyorum. Videolardan ben de etkilenmişim...
Zidan oradan Almanya'ya geçti. İrili ufaklı Alman takımlarında bazen başrol, bazen yardımcı, bazen kötü adam rolleri oynadı. Beşiktaş'a gelseydi kariyeri ne şekilde gelişirdi, Erol Kaynar başkan olsaydı Santini ile neler yaşanırdı, Beşiktaş'ın bugün başkanı kim olurdu, Beşiktaş ne alemde olurdu bilinmez.
Bugün o seçim gününe dönme şansımız olsa, diğerlerinin ne getireceğini bilmeden "evet!" derdim. Yıldırım Demirören başkan olmasın da hangisi olursa olsun... İşin garibi, ben bu cümleyi o gün de kurmuştum.
Etiketler:Gürcan Ulusoy
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
15 Yorum:
ne oldu bizim cezalandırılan basketçilerin durumu?
(yanlış yerde mi sordum)
Fikret Orman'ın teknik direktör adayı Topp-Möller, Affan Keçeci'ninki de Paul LeGuen miydi sanki. Sırf LeGuen için Keçeci kazansın diye dua etmiştim. Ama sanki Erol Kaynar'ınki LeGuen'di gibi hatırladım şimdi düşününce. 7 sene geçmiş..
Ben ogünlerde Fikret Orman başkan olsun istiyordum. Ancak şunu kabul edelim tribünlerin büyük kısmı Demirören'i istiyordu. Ya da ben öyle algıladım. Herkes Aziz Yıldırımdan etkilenmiş bizim de Aziz yıldırım tipinde başkanımız olsun istiyordu. Başkan adaylarının tv programlarını hatırlıyorum mesela, Fikret Orman2ın bir sürü projesi varken Demirören sadece babam bana bilmemkaç milyon dolar verdi, şunu alacağım bunu alacağım diyordu. Taraftar da mutlu oluyordu. geçen süreçte Demirören hala proje üretmek yerine şunu alıyorum bunu alıyorum diyor, taraftarın büyük kısmı da halinden memnun :(
2004 yılında Youtube yok, internette video paylaşımı kısıtlı. Mohamed Zidan'ı bizim bıdık Muhammed gibi Star Tv'de Telegol'de seyrettik bir akşam, hayran kaldık. Sırf bu yüzden ve elbette İbrahim Altınsay faktörüyle Erol Kaynar olsun istemiştim başkanımız. Fikret Orman'ı da severdim, efendi adamdı, temiz yüzlüydü. O olmazsa o, o olmazsa o dediğimi adım gibi hatırlarım. Affan Keçeci'yi hiç sevmedim, babasını da sevmezdim. Demirören ise sanırım nötr duygularımın adamıymış ya da öyle çok kötü izler bıraktı ki bu 7 senede, ondan öncesini hatırlamıyorum, bilinç'altıma alıyorum, pozitif veya negatif bir bağlantı hafızası kuramıyorum.
Kırılma anıdır o seçim, başka bir Beşiktaş'a yol almanın 2.adımı ve belki de çığrından çıkma seçimidir o seçim. Ve seçimler karar verir hayatımıza, yolumuza, kaderimize, sonumuza... Allah Sonumuzu Hayır Etsin!
çarşı demirören'i istiyor denirdi o yıllarda. baba parası çok diye mi yoksa 100. yılın futbol şube sorumlusu diye mi tam hatırlamıyorum. ikisi birden de olabilir.
seçme şansım olsa, demirören dışındaki adaylardan birinin kazanıp bu günlere öyle gelinmesini isterdim. şimdiki gibi kötü durumda olmazdık.
Sonradan konuşmak kolay da, teknik direktör adaylarının hepsi de birbirinden kötüymüş. Tabi o zamanlar Mattheus Partizan'ı şampiyon yapmış gelecek vaad eden hoca, Santini Lyon efsanesinin yaratıcısı, Le Guen devam ettiricisi, Toppmoller Leverkusen vs.
demirören'in en büyük vaadi kapalı tribündeki orta locaları yıkıp orayı çarşıya tekrar vermekti. çarşı demirören olsun istedi tabi.
başa gelen çekilir !!!!!!!
O değil de bu adam yüzünden gs ile kardeş takım olduk gs en nefret ettiğim takımdır fener şampiyon olsun gs küme düşsün itiraz etmem adamların ne kadar kansız oldukları sözlükteki Beşiktaş'ın TT Arenada maaçlarını oynaması için açılan başlıkta belli.Nasılda nefretlerini kusuyorlar sanki babalarının malı o stad.YD başımıza gelen en büyük felakettir diyerek sözlerimi bitiriyorum.
galatasaraylılar arena'nın açılış döneminde beşiktaşlı bir kısım taraftarların kendilerine olan desteğini çabuk unutmuş anlaşılan. beşiktaş isterse arena'da oynar, buna galatasaray kulübü de taraftarı da set çekemez.
beşiktaş'ın da üzerinde gerçi bu olay. beğen ya da beğenme siyaset falan filan giriyor işin içine. bizim işimiz değil neyse.
geçmişte inönü'nün kira bedelinin yarısını karşılamak istemediği için olimpiyat'a gitmişti galatasaray. beşiktaş gsgm ile anlaşıp kira bedeli konusunu hallederse, ortak kullanım için bir düzenleme yapılır.
iki tarafın da liseli ergenleri karşı bu duruma tabi, kim takar onları. en mantıklısı arena'da oynamak. beşiktaş yönetimi de bir jest yapar, uluslararası bir çim firmasıyla falan anlaşırsa iyi olur.
beşiktaş taraftarının olası bir stad yenileme durumunda, arena ismi altında fikir birliği yapması gerekli.
Yıldırım Demirörenin Bilgili başkanlığında İnönü korşdorlarında GS li Bülentle boğuştuğu görüntü hala aklımda. O zamandan beri ben de yazınıg sonundaki görüşü ypaylaşıyorum.
Tabi olaylı o maç bir dönemin sonu oldu. Demirören bir dahaki yönetimde yer almadı ve hatta muhalif oldu diyebiliriz. Sonrasında "malum" Fener maçı ve önce Tribünler değişti sonra herşey...
hımmm, evet, sen demiştin.
ben o gun Erol Kaynar'i istiyordum, ama hatirliyorum insanlar hep Kivanc Oktay- Yildirim Demiroren gelsin bizi ucurur diye tutturmustu. Erol Kaynar'i Sebanin neslinde diye istemiyordu kimse.
Bence Fikret Orman veya Affan Kececi olsa bugun daha kotu durumdaydik.
Belki de dönüm noktası Hüsnü Güreli'nin hiçbir listede yer almamasıydı. Seçim öncesi mali durumun iyi olduğunu hatırlıyorum, ki o zaman da abuk adamlara abuk paralar verilmişti. (Ümit Bozkurt, Erman Güraçar, Fazlı Ulusal, vs...) Hüsnü Güreli veya benzer birikimde bir yönetici Demirören' e hop diyebilirdi!
Sonuçta kim gelseydi daha kötü olmayacağımızı düşünüyorum. Ama tabii bunu şimdi düşünüyorum. O zaman ben de YD' yi istemiştim. Bir de şunu unutmayalım; o yıllarda Beşiktaşımızda borç harç ödenmeyen para durumlarını yaşamamıştık. Seba zaten malum. Bilgili de mali konuları iyi götürmüştü