15 Haziran 2011 Çarşamba
Başarılı Diyene Tahammül Edemiyorum
Ekonomiyi fonlara, transferi menajerlere, basketbolu sponsorlara, stadyumu Allah'a...
Kulüp yönetimini "futbol şube sorumlusu" kıvamına getirirseniz, Quaresma geldiğinde büyük başkan, Tabata geldiğinde yuuh! çekersiniz.
Oyuncu izleme komiteleriniz, stratejileriniz, tamamen kulübün menfaati doğrultusundaki planlamalarınız yok ise, getirirsiniz 3 tane güvendiğiniz menajeri, sizin adınıza yaparlar transferleri. Hem de en iyi isimleri...
"Amatör branşlarda para yok, buraya yaptığımız yatırım geri dönmüyor" diye neyi eleştirdiğini bilmez halde konuşursunuz, Fenerbahçe her branşta en iyi sponsor desteğini bulur, en iyi yapılanmayı yapar ve seni ezer geçer.
Her yılın şubat ayında çıkar boy boy ropörtajlar verirsiniz, zira şubat ayı lige veda ayıdır, kongre ayıdır. "Mayıs'ta kazmayı vuruyoruz..." dersiniz. Kendiniz dahil kimse inanmaz. Mayıs ayı geldiğinde kazmayı hatırlayan yoktur oysa ki, kimse size "ne oldu başkan?" sorusunu bile sormaz.
Etrafınıza bir sürü dalkavuk üşüşür hemen... "Beşiktaş yönetimi bu sene başarılı...", "Adamı eleştirecek yer arıyorsunuz..." diye.
Sorarsınız, hangi yönü başarılı diye... Quaresma'yı, Iverson'ı aldı diye cevaplarlar.
Beşiktaş başkanının görevi oymuş gibi...
Beşiktaş'ın kurumsal yapısına katkıda mı bulunmuş, kişilere bağımlı halimizi değiştirme yönünde adım mı atmış, Beşiktaş markası ve algısına katkıda mı bulunmuş, Beşiktaş'ın 3-5 senesinin planını mı yapmış, amatör şubelere çözüm mü bulmuş, Beşiktaş'ı kendi ayakları üzerinde durduracak hamleler mi yapmış, ekonomik yapıyı düzeltecek girişimlerde mi bulunmuş, Beşiktaş'ın daha çağdaş bir yapılanma içinde olması için kılını mı kıpırdatmış?
Beşiktaş başkanlık makamını Iverson transferine sıkıştırmaya devam edebilirsiniz. "Demirören bu sene başarılı çünkü eskiden Diatta, Schildenfeld..." le başlayan cümleler kurabilirsiniz.
Soru açık; Yıldırım Demirören Beşiktaş'ın futbol şube sorumlusu mu, yoksa başkanı mı?
Ben pek bir fark göremiyorum da.
Kulüp yönetimini "futbol şube sorumlusu" kıvamına getirirseniz, Quaresma geldiğinde büyük başkan, Tabata geldiğinde yuuh! çekersiniz.
Oyuncu izleme komiteleriniz, stratejileriniz, tamamen kulübün menfaati doğrultusundaki planlamalarınız yok ise, getirirsiniz 3 tane güvendiğiniz menajeri, sizin adınıza yaparlar transferleri. Hem de en iyi isimleri...
"Amatör branşlarda para yok, buraya yaptığımız yatırım geri dönmüyor" diye neyi eleştirdiğini bilmez halde konuşursunuz, Fenerbahçe her branşta en iyi sponsor desteğini bulur, en iyi yapılanmayı yapar ve seni ezer geçer.
Her yılın şubat ayında çıkar boy boy ropörtajlar verirsiniz, zira şubat ayı lige veda ayıdır, kongre ayıdır. "Mayıs'ta kazmayı vuruyoruz..." dersiniz. Kendiniz dahil kimse inanmaz. Mayıs ayı geldiğinde kazmayı hatırlayan yoktur oysa ki, kimse size "ne oldu başkan?" sorusunu bile sormaz.
Etrafınıza bir sürü dalkavuk üşüşür hemen... "Beşiktaş yönetimi bu sene başarılı...", "Adamı eleştirecek yer arıyorsunuz..." diye.
Sorarsınız, hangi yönü başarılı diye... Quaresma'yı, Iverson'ı aldı diye cevaplarlar.
Beşiktaş başkanının görevi oymuş gibi...
Beşiktaş'ın kurumsal yapısına katkıda mı bulunmuş, kişilere bağımlı halimizi değiştirme yönünde adım mı atmış, Beşiktaş markası ve algısına katkıda mı bulunmuş, Beşiktaş'ın 3-5 senesinin planını mı yapmış, amatör şubelere çözüm mü bulmuş, Beşiktaş'ı kendi ayakları üzerinde durduracak hamleler mi yapmış, ekonomik yapıyı düzeltecek girişimlerde mi bulunmuş, Beşiktaş'ın daha çağdaş bir yapılanma içinde olması için kılını mı kıpırdatmış?
Beşiktaş başkanlık makamını Iverson transferine sıkıştırmaya devam edebilirsiniz. "Demirören bu sene başarılı çünkü eskiden Diatta, Schildenfeld..." le başlayan cümleler kurabilirsiniz.
Soru açık; Yıldırım Demirören Beşiktaş'ın futbol şube sorumlusu mu, yoksa başkanı mı?
Ben pek bir fark göremiyorum da.
Etiketler:Gürcan Ulusoy
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
33 Yorum:
Taraftar basketbol/amator subelerine ne kadar onem veriyorsa baskan da o kadar veriyor, bu kadar basit. Kimse basari taraftari ceker vs hikayelerini anlatmasin. Ergin Ataman doneminde bu takim catir catir basketbol oynayip ligi lider bitirdi, yine Efes ve derbi maclari haric kimse gitmedi maclar. Heyecan derseniz Iverson getirildi (daha buyuk bir isim olamaz), acilis bile coluk cocuk gitti yahu. Taraftarimiz gercekten amator subeleri takip edip onemsiyor mu yoksa laf olsun torba dolsun diye mi bu konuyu gundeme getiriyor? Bir Banvit, PKSK, Olin taraftari kadar olamadiysak once kendimize bakacagiz. Amator subelerin geri donusumunun olmamasinin ve bu noktaya gelinmesinin buyuk bir nedeni de taraftardir.....
fenerbahçe taraftarı amatör branşlarda salonları full dolduruyorda bizim mi haberimiz yok? kariyeri bitmiş, yürüyecek hali olmayan allen iverson geldi diye salon dolacakmış. başka? jordan'da gelsin o zaman, ne de olsa o da büyük sporcu, değil mi?
taraftarın salon doldurmak gibi bir görevi yoktur. hiçbir branşı takip etmek gibi bir sorumluluğu da yoktur. ama kulübü yöneten, başkan olan adamın görevi kulübü doğru düzgün yönetmektir, başarı için elinden geleni yapmaktır.
sponsor yoksa amatör branşları kapatırım diyor adam. lan sen ortaya bir proje koydunda mı sponsor istiyorsun? geçmişte olan biteni gören adam niye sana sponsor olsun. adam sponsor olacak, para yatıracak, ama sporcuların parası dahi ödenmeyecek. ama suçlu taraftar, negzel lan. zaten her yerde duyuyoruz yıldırım demirören'in iş adamları arasında itibarının olmadığını, kim niye el atsın amatörlere.
ulan herşeyi geçtim, futbol bile yerlerde. transferde bir menajerin elinde oyuncak olmuşuz, son iki sezon ilk 3'e girememişiz ama öyle bir hava varki sanırsın avrupanın en başarılısı biziz.
son olarak, http://basketfaul.com/?islem=2&makaleID=8283 şunu gördüm az önce. tabi sorumlu taraftardır taraftar. kandırın kendinizi.
yazıda bahsedilen şeyler, "ideal" olanlardır. bu açıdan bakıldığında elbette eleştirecek çok şey bulunur ama burada yönetime olumlu yaklaşanların çoğunun düşüncesi, geçen sezon ve bu sezon yönetimin eskiye oranla daha iyi işler yaptığıdır, yoksa kimse yönetim mükemmel falan demiyor. ayrıca her zaman bu "ideal" şeyleri baz alarak kıyaslama yaparsanız, hiçbir yönetim sizin gözünüzde başarılı olamaz.
yönetimin başarısız olması da boş eleştirileri haklı çıkarmıyor. demirören burada milliyet ve vatan'ı satın aldığı için bile eleştirildi. hiçbir dayanağı yok ama mesele demirören olunca eleştiriyim de nasıl olursa olsun mantığı var.
Futbol dışındaki branşlara da futbol taraftarlarının gitmesi beklenmemeli. Her branşın ayrı bir grup meraklısı vardır. Neden basketbol ya da diğer branşlara kimse gitmiyor, çünkü böyle bir alt yapı oluşturulmadı. Diğer branşlara para ayrılmıyor, başarı elde edilemiyor, taraftar grupları da oluşmuyor... Basket takımı da bir süre iyi giderse, bir iki sansasyonel olay yaratılırsa, bir iki ilginç beyanat ve hareket yapılırsa taraftar grubu oluşur... Bu ruhun oluşturulmadığı bir takıma A. Iverson'ı getirirsen çoluk çocukla oynayıp gider evine...
http://www.ntvspor.net/haber/dunyadan-futbol/42330/barcelonalilar-da-aglar
bak şu laporta'ya, koca barcelona'ya sponsor bulamamış. halbuki aziz yıldırım ne güzel buluyor.
Beşiktaş Jimnastik Kulübü Yıldırım Demirören tarafından ele geçirilmiştir.
Olmayan muhalefet, duyarsız -veya- şakşakçı taraftar, emir kulu kongre üyeleri, iş bilmez üçüncü sınıf Beşiktaş medyası yıllar içinde bu hadiseye çanak tutmuştur.
Yönetimin kısa hatta uzun vadede değişmesini beklemek hayalciliktir. Bu yönetimden istikrarlı ve sağlıklı bir başarı beklemek hayalcilikten de öte, aptalca bir teslimiyet olur. Amatör branşları tartışmak komik geliyor futboldaki durum söz konusuyken...Neremiz doğru ki?
Ben Beşiktaş'ın birilerinin elinde böylesine oyuncak olmasını içime sindiremiyorum. Ancak hayret vericidir ki bütün camiada Demirören olsun da ne olursa olsun gibi bir hava var. Beşiktaş camiası tartışmayı, konuşmayı, farklı bir fikir ortaya koymayı unutmuş bana kalırsa.
Beşiktaş camiası Yıldırım Demirören karşısında tüm medeni cesaretini kaybetmiş durumda.
O zaman da ben soruyorum, Demirören koca bir camiayı hipnotize edebilecek gücü nereden alıyor?
@BJK4EVER
"Taraftar basketbol/amator subelerine ne kadar onem veriyorsa baskan da o kadar veriyor, bu kadar basit"...
Bu nasıl bir yorumdur arkadaşım etme eyleme. Ne demek bu? 100 yıllık kulübü sirke çevirdiler biz de ayna tutuyoruz. Bu kulübün tek amacı popüler sporları oynamak mıdır Allah aşkına?
Futbola ayrılan para kadar para ayrılsın demiyor kimse. Ama -hiç değilse- voleybol erkek takımı da küme düşmesin bi zahmet. Ne yani galatasaray 100 m€ mu ayırıyo diğer branşlara. Ayıp be. Valla senin söylediğin başkanın söylediğinden de ayıp.
Klübü kendisine borçlandırıp,herhangi birinin bırak rakip olmayı muhalefet dahi yapamamasını sağlamak.Beşiktaş başkanlığı sayesinde özellikle avrupada iş ilişkilerini güçlendirerek yatırımlar yapmak.Dün kendisine küfür edenlerin bugün alkışlamasını sağlamak.Aynaya baktığında kendisini başarılı buluyordur herhalde.
@yilmaz
Yanlis anlamissin, ki burada basketbolu ciddi anlamda takip eden az sayida kisiden biriyimdir. Demek istedigim olay, sanki BJK'de basketbol kulturu var da Demiroren bu kulturu bozmustur. Zaten 50 yilda 1 tane sampiyonlugumuz varken bunu niye bu kadar sorun ediyoruz ki? Mesela Bilgili doneminde amator branslarda cok mu iyiydik? O donemde Efes sampiyon oluyordu da simdi rakibimiz F.Bahce oluyor diye mi bu yaygara? Taraftarimiz cidden bu branslara onem veriyor da mi tepkili yoksa laf olsun diye mi? Taraftar ortalama bir lig macinda o salonu doldurdu mu ki tepki gosterebilsin? Benim bu olaya bakis acim sudur; madem ki BJK'ye sponsor olmak isteyen firmalar yok ve BJK'ya yakisacak yarismaci bir takim kurulamiyor, takimda parlayan oyuncular 1 yil sonra parasini alamadigi icin takimdan ayriliyor ve bu branslara yatirim yapacak butcemiz yok, kapatilsin o zaman. Son care buysa yapacak birsey yok. Yonetimi elestiren arkadaslar bir alternatif sunabilir mi?
bu amatörler konusu beşiktaş'ın "büyük"lüğü konusunda bir turnusol olacak bence. hepsinde başarılı olamasa da, her sporda yarışmaktır bana göre büyük kulüp olmak.
beşiktaş sadece futbol büyüğü olma yoluna mı gidecek? fenerbahçe "spor"da almış başını giderken, keza galatasaray'da ona ayak uydurmaya başlamışken hem de.
fenerliler ve gaassaraylılar derler ya, "iki büyük" diye. bunu hiç takmazdım, çünkü söylemin altı sağlam değildi.
beşiktaş'ın kalibresi ne olursa olsun peşinden gideriz ayrı mesele ama; bu YD'nin yarattığı güce tapan, büyüklüğü transferler, yıldızlar olarak tanımlayan taraftar güruhu farkına varsınlar: beşiktaş büyük bir spor kulübü olmaktan uzaklaşıyor.
öte yandan; bursa ile, ibb ile, ankaragücü ile aynı seviyeye çekti bazıları bizim futbol takımını. 16 numara giyilemiyor takımda ya, böyle birşey olabilir mi haşmet. (retorik)
ben futbol taraftarıyım. kadronun tamamı altyapı da olsa, dünya karması da olsa, hangi seviyede lig olursa olsun, giderim beşiktaş'ın peşinden.
beni basketbol'a çekti daha önce beşiktaş. apodaca'lı sinan güler'li kadro. daha önce el-amin'li kadro. bunu istikrarlı hale getirmek lazım, sponsorlardan alınan parayı futbola aktarmayı değil.
@BJK4EVER
Eskiden de basketbol subesi cok basarili degildi, ama hic "Basketbolcularin parasi odenmedi", "Hentbolculara kol saati", "Amatorleri kapatalim" muhabbetlerini duymazdik.
Amerika'da Cumhuriyetciler, son 10 yildir surekli "vergi indirimi" istiyorlar. Tezleri su: Bu olursa ekonomi buyuyecek. Lakin ironi surda ki, zenginlere vergi indirimi veriliyor surekli ama ekonominin buyudugu yok. Niye? "Cunku hukumet harcamalari yeterince kisilmadi daha". Bakiyorsun, vergi indirimi olmasa zaten hukumet harcamalarinin kisilmasina gerek kalmayacak ve borc kapanacak.
Hah bizim durumumuz da ayni bu. Sen kulubun finansallarinin icine et, sonra "Amatorden para gelmiyor, kapatmak lazim." E dogru duzgun yonetsen kapatmadan oluyordu?
@Tuco Salamanca
Hocam, yonetim ne yaparsa elestirelim diye bir mantramiz yok bizim. Bu blogda yonetimi oven yazilar da yayinlandi, ovulebilir isler yaptiklarinda.
Cati hala akiyor, ama akan yerin altina kova koydular diye yonetimi alkislayalim mi yani, bu mudur?
Ben yonetimi alkislayinca yonetim ozguven kazanmiyor. Yonetimin hepimizi dizecek kadar ozguveni var zaten. Ben yonetimin eksiklerini gundeme getirmeliyim o yuzden.
Turkiye insaninin, halka karsi iktidar ile, devlet ile empati kurma ihtiyacindan basliyor bunlar da, oraya girmeyeyim simdi.
ciddi anlamda üzülüyorum bu haberleri okuyunca. daha geçen gün fb-gs arasında oynanan harika bir final serisi maçı öncesi serkan erdoğan'ın takımdan ayrılıp banvit'e gittiği haberleri çıkmıştı. basketbolcuların aldığı paraları az çok biliyoruz. yahu bir bebe parasına takımın yerlilerini oluşturmak mümkünken biz hala taraftar ilgi göstermiyor bahanesiyle yaklaşıyoruz olaya. eh biz böyle dedikçe başkan da buna dayanıp basketbol için gelen sponsorlukla delgado'yu alıyor işte.
eğer spor kulübü diyorsak çıkıp da amatör şubelere ilgi yok demenin manası da yok. eğer spor kulübü değilsek kapatalım ciddi ciddi amatör şubeleri. tabi bu durumda da spor kulübü olmaktan çıkıp bir futbol kulübü olan beşiktaş futbol anlamında ortaya ne koydu diye sorarlar adama.
eyy kongre üyeleeri.. görevinizi adam gibi yapın bu klübe sahip çıkın.galatasaray kongre üyeleri kadar olamyor msunuz?
ibra etmeyin,imza toplayın vs vs.
ama bişeyler yapın..
yeter yahu..
@shelbyl
Abi finansal durumda tamamen haklisin, orasi dogru. Ama yonetim son donemde bu konuya dikkat ediyor, bu donemde de Forlan'dan maliyeti yuzunden vazgectiler mesela. Hos, Bebe'nin 1 milyon euroluk kiralama bedeli cok fazla, ama o ayri konu. Yonetimin hatalari var ve onlari kenara koyuyorum, ama tek hatali yonetim de degil, bunu da kabul etmek lazim. Taraftar da yeterince ilgi gostermiyor amator subelere, onu demek istiyorum. Yoksa yonetimin amator subelere karsi olan tutumu hicbir sekilde savunulamaz. Ama taraftar yonetimi suclayana kadar kendi bakis acisini da degerlendirip elestirsin bence.
endüstriyel bir alandan bahsediyoruz.
tshirt satamayan adam müşteriyi suçlayabilir mi? bizimkisi o hesap.
ortaya bir ürün konuyor. bu örnekte basketbol.
sonra taraftar gelmiyor deniyor. taraftarın kapalı kapılar ardındaki ismi; müşteri.
ürününü satamıyorsan ya kaliteni arttırırsın yada fiyatını düşürürsün. beşiktaş gibi bir kulüp fiyatını düşüremez. o yüzden kalitesini arttırmak durumunda.
önce bi taraftar gelsin sonra yatırım yapayım denemez.
sen yatırımı yaparken müşterini pardon taraftarını da organize edeceksin.
özet not;
taraftar basketbol branşına ilgi göstermiyorsa bu da yönetimin suçu.
çünkü ürünlerini doğru satamamışlar demek ki.
bundan 10 sene evvel fener seyircisi beşiktaş seyircisinden daha fazla mı ilgileniyordu basketbolla? hayır. ee bu aradaki fark nasıl oluştu?
Olin Edirne'de cok mu kalite var? Veya Banvit'te? Ben adim gibi eminim ki taraftar gereken ilgiyi gosterse burada da iyilesmeler olur. Adamlar Iverson'i getiriyor bir umutla, adam gelmesine ragmen maca 100 kisi gitmiyor yahu. Bu durumda taraftarin sikayet etmeye hakki var mi?
yaklaşık 2 hafta önce yıldız kız basketbol takımı fenerbahçe ile sakarya'da yarı final oynadı. arkadaşlar aracılığıyla bikaç bilgi geldi maçtan sonra.
diğer branşlar ne durumdadır meçhul fakat kız basketbol acınak halde. takıma ait 2 takım forma var siyah ve beyazdan oluşan. takımın bundan başka forması yok. buraya kadar her şey normal gelebilir belki fakat durum şudur ki 3 farklı yaş grubu aynı formayı kullanıyor. işin daha da içler acısı tarafı aynı durumun antreman malzemelerinde bile aynı olması.
bizde durum ne kadar kötüyse ters orantılı fenerbahçe'de de o kadar mükemmel ve fenerbahçeli kızların anlattıklarına göre aziz yıldırım'ın bütün kızlarla tek tek ilgilendiği.
işin ilgi boyutunu geçtim de beşiktaş yönetimi altyapıdaki o çocuklara forma-antreman malzemesi veremeyecek kadar aciz mi? ve bütün bunların hiç bir yerde yazılıp-çizilmemesi, kimsenin umursamaması, herkesin yıldız futbolcu hayali içinde olması...
futbol takımında nelerin döndüğü belli değil. bir menajerin yönettiği takım haline geldik ve genel itibariyle taraftarın umurunda olan tek şey; yıldız kaymaları,
erkek basketbol manşetleri süslüyor,
erkek voleybol küme düşmüş,
futbol altyapısındaki çocuklar konteynırda üzerini değiştiriyor,
baskebol altyapısındaki kızlar aynı eşofmanları giyip, aynı formalarla maçlara çıkıyorlar.
büyüklük nedir, ne ile ölçülür, kişiden kişiye değişen kavramlar. fakat acı ama gerçek şudur ki sportif anlamda fenerbahçe emin adımlarla hep bahsetikleri o tek büyük olma yolunda ilerliyor.
ve bizim internette ki en büyük taraftar oluşumumuz, en büyük taraftar grubumuzun resmi sitesi diye adlandırılan site bugün acınası bir giriş sayfası hazırlıyor.
tüm bunların olduğu yerde "demirören akıllandı" ya da "eskiye nazaran doğru işler yapıyor" demek bazı şeylerin tükendiğini ortaya koyar.
Pekçok Beşiktaş yazarı bunu söylüyordu zaten.Demirören'İn kafasında da bu var.İleride futbol A.Ş. ve derneği tamamen ayırmayı düşünüyor.Verdiği borçlar karşılığında Futbol A.ş.'nin sahibi Demirören olacak.Dernekte normal tüzüğüyle yola devam edecek.Tabi amatör branşlardan da dernek sorumlu olacak.Bu durumda derneğin maddi olarak ayakta durması için gayrimenkulleri ve tesisleri de üstüne yaparlar muhtemelen.Bu sırada,Beşiktaş jk(dernek) her 3 yılda bir başkanını seçmeye devam edecek.Yani iki başkanlı bir kulüp olacağız eğer böyle bir durum olursa.
Yunan kulüpleri ve bazı Alman kulüpleri de bu şekilde yönetiliyor.Futbolun başkanı ayrı,basketbolun ayrı Pana ve Olympiakos'da.
Türkiye de ise bu modele iki örnek var.Adanaspor ve Göztepe.Göztepe'de Futbol A.Ş.'nin sahibi Altınbaşlar,dernek ise borçları nedeniyle batmış vaziyette.Onun için Göztepe,ismini kullanarak ürün çıkartamıyor,devletten arazi kiralayıp tesis yapamıyor falan vs.. ama bizde öyle bir durum olmaz.Borçların tamamı gene Futbol A.Ş'nin üzerine olur.
Adanaspor'un durumunu ise net bilmiyorum.Futbol A.Ş.'nin sahibi Bayram Akgül ama dernek ne alemdedir,bir bilgim yok.Zaten küçük camialarda pek sorun olmuyordur derneğin akibeti.
Tabi bu ayrılma durumu iyi mi olur kötü mü olur bunu şimdiden kesitremiyorum.Bir sürü riskleri de var,avantajları da.
r.d.s bobo
Geçen sene bir heyecanlanmıştım "Acaba yönetim akıllandı mı, vizyonunu genişletti mi" diye.
Öyle değilmiş.
Bu sene kel düştü, takke göründü.
Defalarca tecavüze uğramış birinin "Çok şükür bu sefer götü kaptırmadık artık sadece oramız buramız elleniyor" tarzı tesellilerindeyiz.
Göreceli bir gelişmeyi arayan bulur.
Ancak, belki de Beşiktaş'ı sevdiğimden daha çok iğrendiğim Aziz Yıldırım bile bazı şeyleri çözer hale geldi.
Bizim başkan amatör şubelerin kapısına kilit asma hazırlığındayken Fenerbahçe'de amatör şubeler amatörlükten çıktı, hemen her alanda Türkiye'nin zirvesinde ve uluslararası başarıların ya takibinde ya da eşiğinde.
Büyük kulüp olmanın ne olduğunu Aziz Yıldırım'dan öğrenir hale geldik ya, daha ne desek boş.
Aq bu cümleleri yazdığıma bile inanamıyorum, iyice tadım kaçtı...
Yazara +1.
Secim sirasinda Yildirim Demiroren'i desteklemedim, onun oncesinde Serdar Bilgili'yi de desteklememistim. Bu adamlar bu kulubun civisini cikardilar. Nereye gidiyoruz belli degil. Benim gorebildigim kadariyla Demiroren Turk futbol tarihinin en kotu baskanidir, Metin Asik'lar, Tahsin Kaya'lar bile daha iyiydi. En azindan onlar cekip gitmesini biliyorlardi, kulubu ele gecirmeye calismiyorlardi.
@somos 'un yorumu zaten Demirören'in ne kadar başarılı olduğunu ortaya koyuyor... Zaten şu ana kadar da kimse Demirören'in başarılı olduğunu söyleyemedi. Çünkü ortada tek bir başarı bile yok...
Demirören'i de Bilgili'yi de babaları şirketten uzak dursunlar yeter diyerek Beşiktaş'ın başına geçmelerine yardımcı olduklarını düşünüyorum. İkisinin de yönetim becerileri ortada. Zamanla Demirören'in kulüp yönetmeyi öğrendiği söyleniyor. Çünkü yönetmeyi bilmiyorlar ki...
Basketbol açısından tek çıkış yolu Efes ile birleşmedir bence... Efes bu işi yıllardır çok iyi yapıyor ama taraftarı yok, arkasında medya desteği yok... Tuncay Özilhan'ın da iyi bir Beşiktaş'lı olduğunu bilmeyen yok. Bence bu iş ciddi ciddi oturup konuşulmalı...
Genel anlamda transferler - Mendes olayında ise Ozzie'nin aşağıdaki ifadesine aynen katılıyorum.
****Defalarca tecavüze uğramış birinin "Çok şükür bu sefer götü kaptırmadık artık sadece oramız buramız elleniyor" tarzı tesellilerindeyiz.****
Eskiden 2 liralık oyuncuyu 10 a alıyorduk, 10 liralık oyuncuları 2 e satıyorduk. Şimdi ise 8 Liralık oyuncuyu 10 a alıp, 10 liralık oyuncuyu 8 e satıyoruz. teselli bulanlar burdan buluyor... Eleştirenler ise biz 10 liralık oyuncuyu 10 a hatta 8e alıp, 5 liralık oyuncuyu 10 a satmalıyız diyor. Ayrıca tek adama bağlı kalmamalıyız, neden 20 futbolculuk bir portfoyden oyuncu seçiyoruz diyorlar... Diğer taraf ise eskiden kafamıza göre adam alıyorduk da ne oluyor, Diatta holosko Tabata gibi adamlar alıyorduk diyor...
Burda herkes haklı :)
Birkaç ergen dışında Demirören'e kimse çok başarılıdır demiyor da;Ben kendi adıma ,son 2 senede yapılan hamleler neticesinde futbol yönetimine başarısız da diyemem.
Quaresma ve Iverson geldiği için söylemiyorum bunu.İddia ettiğiniz gibi dalkavuk veya yalaka değilim yani.
Yapılan yabancı transferlere bakıyorum.Almeida dışında gelen transferlerin hepsi piyasa değerlerinin altı değerlerle takıma kazandırılmış.Quaresma Beşiktaş'a transfer olmadan 2 sene önce,20 milyon euroya transfer yapmış bir oyuncuydu.Keza Fernandes de aynı sınıfta.Simao'nun ise kalitesi tartışılmaz.Bonservis parası vermeseydik 6 ay sonra sözleşmesi biteceği için büyük olasılıkla bizi tercih etmeyecekti.Bebe ve Sidnei ise kiralık gelen oyuncular.
Yerli isimlere bakıyorum bir de.1 milyon euroya Cenk Gönen transferi büyük iş.Ersan'ın 2+2 milyon euroya alınması başarıdır.Orhan Şam'ın 3.5 milyon euro ettiği bir ortamda,Pektemek'in 4 milyon euroya alınması gene karlı bir transfer.
Bununla beraber Beşiktaş'ı 7-8 sene götürecek bir yerli iskeleti oluşturulmuş durumda.Ersan-Cenk-Necip-Pektemek-İsmail 5'lisinden bahsediyorum.Ben,Seba döneminden beri hep böyle genç ve potansiyelli bir iskeletin özlemini çekiyordum.
Kısacası 2 sene içerisinde az paraya iyi takım kurulmuş.Bu söylediklerim size birşey ifade etmiyorsa veya futboldan anlamıyorsanız,transfermarkt sitesindeki 2 sene önceki takım değerleri ve şimdiki takım değerlerini kıyaslayarak en azından Fener ve Gs'den daha başarılı olduğumuzu görebilirsiniz.
2 sene önce Gs ve Fb'den takım değeri olarak 30 40 milyon euro gerideydik.2 senede toplam 16 17 milyon euro para harcayarak Gs'ı geçmiş ve Fener'e yaklaşmış durumdayız.Aynı süre içerisinde ise hem Fener hem Gs bizden daha fazla para harcamışlar.
Bu durumu ben Demirören' mal etmiyorum pek tabi.Bu düzelen transfer poltikası,Serdal Adalı'nın kişisel gayreti ve Mendes'le çalışmaya başlamımızın üründür ama siz de sırf yıldız transferleri yüzüne Demirören'i büyük başkan ilan eden ergenler için sanki futbol takımında skandal işler yapılıyormuş gibi millet aptal yerine koymayın ve aynı fikirde olmadığınız insanlara hakaret etmeyin lütfen.
Sadece futbol takımını değerlendirerek değil de Beşiktaş'ın tüm organları ve branşları ile nasıl yönetildiğine bakalım. Eğer bir formayı üç farklı yaş grubu takımı kullanmak zorunda kalıyorsa, yukarıdan bakanlar aşağıyı göremiyor demektir. Bunun adı da başarısızlık.
banvit yada olin örnekleri ile beşiktaş'ı bir tutamazsınız. bandırma, edirne gibi şehirlerde basketbol maçları spor müsabakası olmanın ötesinde o şehir için ciddi anlamda kültürel bir faaliyet konumunda. dolayısıyla bu takımların maçlarına giden seyirciyi direk takımın başarı yada kalitesiyle açıklayamazsınız. yani bu takımların kalite - seyirci oranıyla beşiktaş'ı kıyaslamak mantıklı, akılcı değil.
ayrıca beşiktaş'ın kafaya oynadığı dönemlerde taraftar geliyor diye mi iyi takım kuruldu sanki? takım iyiydi ve sonrasında seyirci gelmeye başladı. zaten birincil sporun futbol olduğu bir ülkede bu durum gayet normaldir. üstelik şunu da belirtmek lazım; basketbolda belli bir seviyenin üstünde takım kurmanın öyle abartılacak maaliyetleri yok.
son dönemde yaşanan olaylarla iş başarıdan yada iyi bir takım kurulmasından çıktı artık. (basketbolla ilgili olmayanlar bile sırf eleştirmek için eleştiriyor mantığıyla yaklaşanlar var olaya, onlar için söylüyorum) bekir, serhat ve cüneyt'e yapılanlar tek kelimeyle ayıp, terbiyesizlik. gerçi kaptan haluk'a hakkını aradı diye şeref yalçın'ın yaptıklarını düşününce şaşırmıyorum artık olanlara. olay basketbol, voleybol olayından çıktı artık. olay beşiktaş çatısı altında bulunan sporcuların maruz kaldıkları, olay beşiktaş'ın ayaklar altına alınan onuru.
sinan bolat diyorlar! ya yemin ediyorum, futboldan anlamıyor bizim yöneticiler. tayfur'a güveniyorum, bozsun şu işi ne olur. cenk'e güven verip bu takımın birinci kalecisi sensin demek lazım. sakatlığında rüştü var. o yoksa sal umut'u en son ihtimal. rüştü bırakınca bonservisi elinde bir yedek alınır. CENK CENK CENK. kalede rekabet olmaz!
Sinan Bolat'ı izlemişliğim yok, sırf Avrupa'da oynuyor diye geçen sene aldığımız Ramazan gibi abartılıyor olabilir ama eğer en azından Onur Kıvrak ayarındaysa alınmasında sakınca yok bence. Beşiktaş çapındaki bi takımın esas amacı oyuncu yetiştirmek değil. Cenk'in de istediğimiz seviyeye geleceği kesin değil. Eskişehir maçında yediği gol hala aklımdan çıkmıyor. Kale kritik bi bölge ve mümkünse en iyisi oynamalı.
Bence de Sinan'a gerek yok, 3 tane cok iyi kaleci oldukca gereksiz. Cenk var, yedek olarak Rustu var, 3. kaleci olarak da Umut Kaya var, seneye Korcan da donecek. Sinan Bolat transferi su an luks ve gereksiz olur, onumuzdeki sene Rustu futbolu birakinca Korcan ve Umut'un durumuna gore dusunulebilir.
......................m size bişey olmasın!
adnan polat bile boktan da olsa bi stad yaptı. bizim adam cr7 ile sevgili gibi geziyor.
cevher gs ile anlaşmış. serkan da banvit'e gitmişti zaten. yahu yabancı oyuncu her türlü bulunur bizim için önemli olan, başarıya giden yerli oyuncular bunu anlamak bu kadar zor mu? ergin hoca gitmiş olabilir bir şeyden haberim yok diye açıklama yapıyor. cidden rezil haldeyiz.
Besiktas'a sormuslar neden her bir seyin egri diye, basimda tupcu tasiyorum da ondan demis.Kulup maddi ve manevi olarak mum gibi erirken hala bazi taraftarlar Demiroren yonetimlerini savunuyor, basarili oldugunu, transfer politikasinin duzeldigini iddia ediyor ya, adam evimize girip salona sicsa yeridir.Her gun ayri bir rezillik!
Butun olan bitenlere ragmen duzeyli elestirilere devam edebilen arkadaslarin sabrina hayran olmamak elde degil. Laf carptirma, ironi filan degil.Artik kufretmekten baska bir sey gelmiyor icimden.