.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

17 Mart 2011 Perşembe

Boş Küme

Yeni gelecek teknik direktör

Yerli olsun / Yabancı olsun
Ofansif oynatsın / Savunmayı boşlamasın
Kazanmayı temel alsın / Gençlere önem versin
Futbolculara dayalı düzene son versin / Guti ve Quaresma'nın seveceği biri olsun
Gerekirse basına ayar versin / Basınla tartışıp durmasın
Genç ve hedefleri olan biri olsun / Tecrübeli olsun

Ortak kümede kimse kaldı mı? Kalmadı, değil Beşiktaş için, dünyadaki hiç bir takım için böyle bir listeden teknik direktör bulamazsınız.
  • Futbol oyunu feragatlar oyunudur. Hücum ederken savunmadan feragat edersiniz, savunma yaparken hücumdan. Hangi dizilişle oynarsanız oynayın 11 oyuncunuz vardır. Hem ofansif bir oyun beklentisi içine girip hem Sivok ve Ferrari'den Mustafa Denizli takımı performansı beklemek futbolun gerçekleriyle uyuşmaz. O yüzden yılın 365 günü ofansif oynayan takımları savunma, savunma ağırlıklı oynayan takımları hücum yönünden eleştirebilirsiniz. Peki bir anlamı olur mu, size kalmış!
  • "Kazanmayı temel alsın ama gençleri de oynatsın..." diyenler, sizleri Arsene Wenger sevmezlere havale ediyorum. "Arsene Wenger Anadolu Lisesi..." , "Çocuklarla bir şey kazanılmaz..." kalıpları sizleri selamlıyor. Bakın bu da bir feragattır, gelecek için bugünü feda etmek veya bugün için geleceği feda etmek... Seçim sizin.
  • Bugün dünyanın en başarılı bazı teknik direktörleri defansif temelli taktikleriyle başarılı olmaktalar. Kıstasınızı "ofansif" olarak koyduğunuz anda, o teknik direktörleri dışarıda bıraktınız. Bugün dünyanın Beşiktaş'tan daha tanınmış, daha fazla geliri olan ve daha vizyoner bir çok takımı defansif temelli bir futbol anlayışıyla sahaya çıkmaktalar. Onlar teknik direktör seçerken "ofansif" oynatsın diye filtreleme uygulamıyorlar da, Beşiktaş neye güvenerek uyguluyor? Hücumdan mı feragat edeceksiniz, savunmadan mı? Not: "Sir" Alex Ferguson son Arsenal maçına 5 stoper, 2 bek, 1 ortasaha, 2 forvetle çıktı. O yüzden Beşiktaş kulübü teknik direktör filtrelemesinde Alex Ferguson yer almıyor.
Bugün yoldan geçen adamı çevir, futbol hakkında üç şey söyle desen; sistem, düzen, yapı kelimelerini kullanacaktır. Schuster sistem oturtuyor, oturtacak, artık Beşiktaş'ın bir sistemi olacak... Schuster gittiği gün "Gelen hoca, Guti ve Quaresma'yla anlaşabilecek kişilerden biri olsun..." 

Ne oldu futbolcuya dayalı düzen eleştirin? Ne oldu Beşiktaş'ın düzeni, sistemi? Schuster'in bıraktığı düzen! Guti düzeni diyorduk da, bundan diyorduk işte!

Genç, vizyoner desen; bizim dünya yıldızlarını yönetemez, ofansif desen; Alex Ferguson bile dışarıda kalabilir, Beşiktaş yetiştirme yurdu mu, tecrübeli oyuncularla devam etsin desen; Arsene Wenger dışarıda, Daum desen; yerel kalır, Schuster desen; onun futbol aklı buradan 40 yıl ileride olduğu için bünye kabul etmiyor, Beşiktaş'ın çocuğu desen; başarısız olduğunda hemen başka bir şeyin çocuğu haline geliyor...

Beşiktaş taraftarının -artık- o gelsin, bu gelmesin demekten öte, ortaya bir düşünce koyması lazım. En azından yönetim kurulunun bir düşünce peşinde yol alması için baskı unsuru olması lazım.

Daum mu gelsin yoksa Lucescu mu?
Ersun Yanal mı gelsin yoksa Rafael Benitez mi?

Bu sorular bizi en geç 1-2 sene sonunda yine başa döndürür.

Biz nereye gidiyoruz, hangi süreci planlıyoruz, 2 sene sonra nerede olmak istiyoruz.

ve belki de en önemlisi; Biz neredeyiz?

ve nelerden feragat edebiliriz?

Başarıdan mı?
Gençlerden mi?
Yoksa Guti'den mi...

Yoksa hiç bir şeyden feragat etmek istemeyen, sonradan görmüş bir şımarık çocuk muyuz biz? 
Hayır demekte zorlanıyorum.

41 Yorum:

ozzie dedi ki...

@ Gurcan

Bugune kadar gordugum en guzel yazin. Ellerine saglik.

demetevler dedi ki...

bunları düşünebilen bi insanın oldugunu görmek sevindirici gercekten, kısır donguden sıkılmıs bir galatasaraylı isyanıdır

QuaresmA dedi ki...

Esas öncelikler ne, bunları analiz etmek lazım.

1) Bir kere bana kalırsa takımda bu kadar fazla yıldız varken ilk bakılması gereken şey, yıldızlarla çalışıp çalışamayacağı. Hikmet Karaman, Yılmaz Vural ve diğer düşük profilli yerli hocaları çıkarıyoruz. Buna Ersun Yanal da dahil bence. Magath'ı da çıkar, o antrenman temposuna dayanılmaz, altını oyarlar.

2) Ofansif/defansif futbol olayı çok abartılıyor bence. Akıl defansif, gönül ofansif futbol diyor. Burada değerlendirilecek şey; Guti, Quaresma, Simao'nun içinde bulunduğu bir defansif futbol var mı ? Zorlarsan çıkar ama zorlamak mı lazım ? Ofansif/defansif futbol tercihi önemli bir mevzu değil bence, daha doğrusu kadroya uyumlu taktik yapacak bir hoca lazım diyelim. Schuster gibi tek yönlü bir hoca değil de, elindekinden en iyi verimi alabilen çok yönlü düşünebilen bir hoca en iyisi olur. Mourinho Real Madrid'ine ofansif veya defansif diyebiliyor muyuz ? Defansif dersen, hücum gücüne ayıp. Ofansif dersen, defansif kalitesini es geçmiş oluyorsun. Aynısı bir nebze Lucescu Galatasaray'ı ve Beşiktaş'ı için de geçerli. Çok adamla defans yapıyordu ama hücumcular iyi olduğu için takım gol sıkıntısı yaşamıyordu.

3) Gençlere önem vermesi. Bence çok önemli bi madde değil. Yetenekli biri çıkarsa zaten formayı kapar. Toshack gençlere önem veriyordu da Nihat dışında hangisi bir yerlere gelebildi ? Kaç tanesi Süper Lig'de şu anda ? Sırf gençlere önem veriyor diye zorlama gençleri oynatanlar gelmesin.

4) Sistem hocası mı, taktisyen hoca mı ? Bence bu önemli. Yine ikisinin karmasını yeğlerim 60-65% sistem hocası, 35-40% taktisyen hoca gibi. Mustafa Denizli'yi çıkarıyoruz sistemsizlik yüzünden. Bence 4 puan aldığımız Şampiyonlar Ligi sezonu oldukça şey gösterdi. Berbat top oynuyorduk.

5) Türk futboluna/futbolcusuna hakim olması. Şimdi yine abartılı bir ihtiyaç bence ama iki aynı teknik adamdan ligi daha iyi bileni isteriz tabi. Motivasyon yeteneği yüksek olmalı hocanın. Yok ligi bilmeyen hoca gelecekse de öğrenmeye yatkın olup olmadığı önemli. Bana göre Almanya'nın daha batısından hoca gelmemeli Türkiye'ye. Belki bir de İtalyanlar. Fransa'dan gelen futbolcu ve hocaların burada başarılı olması tesadüf mü ? Tartışılır. Buradaki kaos ortamına yatkınlık önemli. Almanya'da ise kaos ortamı yok ama kan uyuşuyor Alman hocalarla genelde. Neyse Almanya ve doğusu dersek aklıma ilk gelenler Skibbe, Tuchel, Klopp, A. Grant, Ketsbaia, Mihajlovic. (Mihajlovic İtalyanlaşmış olabilir tabi biraz ama Lucescu da öyleydi.) Bilic overrated bence. Zico'ya, Scolari'ye falan gerek yok. Başarıya açlık çok önemli bence. Maaşı da az olsun.

6) İyi transfer yapabilmesi. Benitez'i at direk. İyi transferden kastım ise parayı bulup Dünya yıldızlarını alması değil, onu herkes yapar. Olay, başarıya aç, pek tanınmamış veya az tanınmış gençleri bulup çıkarabilmekte. Dzeko'yu Alman takımından önce görebilmekte. Futbolcular Beşiktaş'ı Katar takımı değil de, basamak olarak görmeli. Sırbistan, Polonya, Bosna Hersek'te iyi bir jenerasyon yetişiyor. Hırvatistan'da yetişti bile, kaçırdık onları.

can dedi ki...

Gurcan ozunde hakli. Takim olustururken bir takim kriterler belirleyip kararlar vermek ve bu kararlari verirken de bir seylerden vazgecmek gerekiyor. Bu da takima 30 ustu adamlari doldurup gelecegin takimini kurduk dememekle baslar mesela.

Ama Gurcan'in listesindeki karsitliklardan cogu gercek karsitliklar degil. Bir hoca genc ve tecrubeli olabilir, tipki futbolda defans yaparken ofans, ofans yaparken defanstan feragat etmenin gerekmedigi gibi. Besiktas'a lazim olan tam da bu "pseudo" karsitliklari asabilecek bir teknik adam degil mi? Elimizdeki kadro biraz yasli olsa da yine de is bilir bir teknik adamin elinde bir yandan gunu kurtarmaya, bir yandan da gelecegin Besiktas'ini yaratmaya musait.

Schuster ornegi artik iyice belirgin hale getirdi ki Besiktas gibi rezil yonetilen bir kulupte teknik direktorun basarili olabilmesi icin belli on kosullar olusmali. Hoca transferi kendi yapabilmeli, futbolcularla tek tek ilgilenip, gelisimlerina katkida bulunabilmeli, yonetimin yapamadigi kriz yonetimini yapabilmeli... diye gider bu liste.

Gurcan'in yazisini okudugumda denenmesi en uygun ismin Ersun Yenal olabilecegini dusundum. Tabii trajikomik olan su ki Besiktas yonetiminde bu isleri Gurcan veya bu forumun yazarlari kadar enine boyuna dusunup tartisan birileri olsa zaten bunlari dusunup tartismazdik su anda.

~Poseidon~ dedi ki...

Ersun Yanal nasıl bir marketing başarısıdır anlamıyorum. Bence fm'nin bir sonraki sürümünün kapağına Ersun Yanal'ı koysunlar. Kapış kapış gider.

Başarı için bazı değerlerden feragat etmeye gerek yok.
Sadece oyuncuların özellikleri konusunda yeterince gözlem yapabilen, taktiğini bunlara göre şekillendirebilen tecrübeli bir hoca gerekli bize.

tearkan dedi ki...

öncelikli olarak bizim yönetimi mümkün olduğunca geri planda bırakacak, kulübün medyayla, yönetimin takımla ilişkilerini denetleyecek ve düzenleyecek birilerinin bu kulüp içerisinde mutlaka bulunması lazım. bunu yapacak kişinin de bu ülkeyi, insanlarını ve işleyişi biliyor olması lazım. diğer bir deyişle nabza göre şerbet verebilmesi lazım. bu açıdan ben mustafa denizli gibi akil bir adamın sportif direktörlüğe getirilmesi taraftarıyım. onun döneminde yönetim-futbol takımı ilişkisi, futbol takımı-basın ilişki ve bunların düzenlenmesi tam da ihtiyacımız olduğu gibiydi. yönetim fazla ses çıkaramıyor ve mustafa hoca'nın akılcılığı sayesinde geri planda kalıyordu.

bu açıdan bakıldığında mustafa hoca'nın varlığını kabul edebilecek bir hoca bulmamız lazım. mesela tuchel. yada hepsini bir kenara bırakıp direk spaletti'yi alalım biz.

@ quaresma

mihajlovic mi? aman diyim. ayrıca hem maaşı fazla olmasın diyorsun hem de klopp diyorsun. dortmund'dan para gibi ekstra bir etken olmadan nasıl alacaksın ki klopp'u? skibbe'yi de geçelim. frakfurt'un hali ortada. tamam o kadro kafaya oynasın demiyorum zaten; ama 9 haftadır kazanamıyorlar ve hiç bir düzelme belirtisi yok. berbat top oynuyorlar. grant'ı da kabul ettiremezsin. adı var desen değil, genç desen değil.

QuaresmA dedi ki...

@ tearkan

Adı olmasın zaten. Şuna inanıyorum ben; zamanında birşeyler yapmış isimli bir teknik direktör Türkiye'ye daha fazla iş yapmak için gelmiyor genelde. Daha fazla para kazanmak için geliyor. Bu yüzden "birşeyler yapmış" değil de "birşeyler yapabilecek" olanı bulmak gerekiyor.

Skibbe'nin son dönem başarısızlığında sakatlıkların da etkisi var sanırım. Bi ara tüm stoperleri aynı anda sakatlanmıştı yanılmıyorsam. Tek sorunu her zaman çok iyi başlayıp kötü bitiriryor, ama tek suçlu o mu ? Mesela Galatasaray'a şahane top oynatıyordu ama kimilerine göre yerliler altını oydu ?

can dedi ki...

@ Poseidon

Ersun Yenal marketing basarisi mi? Gittigi butun takimlarda basarili olmus ve guzel top oynatmis, Turkiye futbolunda 2 haftada 14 gol ve 2. Goztepe mucizesini gerceklestirmis, yaptigi transferler hala kapis kapis giden, 3 buyukleri calistirmadan milli takima kadar gelmis, ordan da Hakan Sukur olayi ile basariliyken gonderilmis bir adamdan mi bahsediyoruz? El insaf yahu!

Schuster'in Getafe'de yaptiklari, sadece futbolculugu hatrina Real Madrid'in basina gecirilmesi basari ama Ersun Yenal bir marketing olayi. Vay be! Insan Ekrem arkadasin forumda yerli yersiz kullandigi "ilkel milliyetcilik" kavraminin aynadaki ters yansimasini goruyor bazen. Zorla Ahmet Cakarlastirmayin insani :)

QuaresmA dedi ki...

Ersun Yanal bence de marketing başarısı. Mesela başka bir başıkta da bir arkadaş "winner" bir koç olduğundan bahsetmiş Ersun Yanal'ın. Birşey kazanmadan nasıl winner oldu acaba ? :) Tamam Gençlerbirliği ile UEFA'da çeyrek finali kıl payı kaçırması neredeyse kazanması kadar önemli de, o zamandan beri birşey göremiyoruz kendisinden. Milli Takım'dan kovulduğunda da grupta üçüncüydü. Belki sonuna kadar beklenmeliydi ama başarılı değildi sonuç olarak. Hakan Şükür sistemine uymuyordu ama Ersen Martin uyuyordu vs. Bari daha iyi bi bahane bulsaydı :)

Ankaragücü başarısı da eskide kaldı artık. Futbolda zaman aşımı vardır, çünkü futbol gelişir. Ersun Yanal'ın 2 takımda başarılı olup, 3 tanesinde başarısız olması onu Beşiktaş'a layık bir teknik direktör yapmaz. Böyle düşünülmesi ise bence kendini iyi pazarladığından.

Ha her takımda iyi kadrolar kuruyor ve konuştuğu zaman futbolu bildiği belli oluyor ama onlar da nereye kadar ?

Massaro dedi ki...

@Quaresma'ya katiliyorum

bize isimli degil kendini gelistirebilecek genc bir adam lazim.

Ersun Yanal diyor insanlar, Trabzon verildi, milli takim verildi, ne basarisi var. Bu begenmediginiz Hikmet Karaman'a hangi buyuk takim verilmis?

@Poseidon'a
katiliyorum, bize sistem hocasi falan gelmesin. Adam gelecek yine, futbolcularin sisteme uygun olmadigini soyleyecek 10 tane yeni transfer.

Gelecek hocanın kariyerinde mutlaka Real Madrid veya Barcelona olsun.Sadece Getafe kurtarmaz.Q7,Guti kaçabilir :(

Yerli oyuncuların hepsini kovsun.Yoksa sisteme direnip hocamızı sabote ederler :(

İlk 3 senesinde bok gibi top oynatıp,hiçbir başarı kazanamayan ama 4.senesinde şampiyonlar ligini aldıran hoca familyasından olsun.

Basınla taşak geçip kendini düşman etsin.Zira bir hocanın birincil görevlerinden biri basınla taşak geçmesidir.Daum gibi yalaka hocalar istemiyoruz.

Mutlaka çok iyi bir futbolcu olsun.Biz de hocamıza eleştirinlere sen koskoca .....'dan daha mı iyi futbolu bileceksin diye savunabilelim.

Kariyerinde hiçbir başarısı olmasa da Biliç gibi küpe taksın,rock gruplarında solistlik yapsın.

Massaro dedi ki...

isyankar olsun, alayina gider yapsin,

Alman veya Fransiz olsun ki bize haddimizi bildirsin surekli.

Quaresma'yi stoper, Guti'yi solbek oynatsin ki bazilari hala cikip adamin bir bildigi vardir beyler, antremanda oyuncusunu bizden yakindan goruyor desin.

Kendisiyle ozdeslesmis birseyi olsun kurdan gibi, serce parmagi yuzugu gibi, Gazi esofmani gibi ki bilinc altimizda adam istikrarli fikri olussun.

Kamp yaptırmasın.Barcelona da kamp yapmıyor.

Massaro dedi ki...

Gelir gelmez gecmis yillarin en basarili 3 oyuncusunu sisteme uymuyor diye takimdan kesip oynatmasin.

Devre arasi, sistemime uygun oyuncu istiyorum diye 4 tane transfer yapsin.

Sene sonu hala basarissizsa, dunyada sistemime gore futbolcu yok henuz diyip basina ve kelle avcilarina haddini bildirsin.

tearkan dedi ki...

@ bobo

ama yerli oyuncuların hepsini kovarsa yabancı sınırlamasından dolayı ilk onbiri oluşturamaz ki.

QuaresmA dedi ki...

Hazır defansif futbol demişken, şöyle hücumda yeterince yaratıcı ama defansif bir kadro yapasım geldi.

Cenk
Toraman - Ersan - Sivok - İsmail
----Fernandes - Ernst - Necip
Simao -------- Guti
Quaresma

Ancelotti Milan'ını andırdı biraz. İsmail wingback gibi ileri-geri, tam çizemedim onu :)

Spalletti 4-6-0'ı varsa bizim neyimiz eksik ? :)

QuaresmA dedi ki...

Simao sağ açık, Guti forvet arkası bu arada. Asimetrik diziliş çizmek zormuş bilgisayarda :)

Yaziyi okuduktan sonra buraya baktim da, ironinin dibine vurmussunuz gencler aman nazar degmesin.

Sertug Ozgur dedi ki...

Yorgan gitti ama kavga bitmedi, ne schustermiş arkadaş.

skib bıraktı belki de ama gitti arkadaş, demek ki sıkıntı sadece sarı melek değil de fikir ayrılığı yaşadıklarımızmış.

gökhan dedi ki...

valla kusura bakmayın kişisel eleştiri yapıcam,

saygıdeğer ve çok sevgili gürcan ulusoy, başkalarının fikirlerine fazla takıyorsun. memlekette milyonlarca insan var, hepsinin yaşam koşulları farklı, hepsinin hayata bakış açıları farklı, hepsinin hayattan beklentileri farklı. bu kadar insandan tek bir fikir çıkmasını nasıl bekleyebiliyorsunuz?

malum, futbolda başarıya tek bir yoldan ulaşılmıyor. birisi parayla, birisi altyapıyla, birisi gençlerle, başkası defansif anlayışla, ötekisi ofansif anlayışla... nasıl başarının tek bir yolu yoksa, milyonlarca kişiden oluşan bir kitleden de ortak bir fikir çıkmaz. birisi barcelonanın sistemini beğenir, ötekisi realin. bundan kime ne?

"Beşiktaş taraftarının -artık- o gelsin, bu gelmesin demekten öte, ortaya bir düşünce koyması lazım"

ciddi ciddi böyle birşeyin mümkünatı var mıdır? milyonlarca insan var yahu, nasıl tek bir fikir çıksın?

herkesin beşiktaş'ı farklıdır abicim. başkalarını yargılamayı bırakın. benim dediğim doğrudur, benim gibi düşünmeyen yanlıştır yoldadır diye diye bi ton gerginlik yaşadınız burda. hala nasıl bu kadar inatçı olabiliyorsunuz anlamıyorum.

sonuç olarak bu kadar insanın istediği tek şey var,o da başarı. başarı gelirse herkes tatmin olur ve susar. bugün denizli'ye defansif oynatıyor diye lanet okuyanlar, man. utd. maçında sonra adamı sir ilan etmişlerdi. gelecek teknik direktör özveri göstersin, bu işe kafa yorsun yeter, elbet başarı gelir.

Mutlaka hücum futbolu oynatsın.Çünkü CL'de başarı kazanan bizim çapımızdaki takımlar hep hücum futbolu oynayarak başarılı olmuşlardır.Savunma futboluyla Avrupada başarı kazanılmaz.

demetevler dedi ki...

basarıya ulasmak icin tabiki bircok yol vardır, ancak amacın salt basarı oldugunu sen nerden cıkardın? amac ortaya bir karakter koymak ve ona sadık kalmak. basarı gelince sen susarsın dedigin gibi,ama gurcan susmaz iste,dogru bildigini, dogru oldugunu dusundugu seyi ısrarla söylemeye,desteklemeye devam eder. aslında yazının ana fikri bu ama sen anlayamamıssın olayı. basarı yolunda hersey mubah olmamalı diyor, etik diyor, kişilik diyor. bu kadar insanın tum istedigi basarı olmasın diyor.

Deplasmanlara maç günü gitsin.Otel parasından tasarruf edelim.

Adam gibi adam olsun.Soyadının son 2 harfı am olsun.

demetevler dedi ki...

alıntı yapmamısım, yazdıklarım gökhan ın yazısına cevaptır.

Küme düşsek bile en az 10 sene başımızda kalsın ?! Bunun sebebini ben de bilmiyorum.

Ligimizi ciddiye almasın zira ciddiye alınacak bir ligimiz yok adam,şimdi gelip İskender Alın'a önlem mi alsın çok saçma !

makavel dedi ki...

birileri sürekli yılmaz vural ve hikmet karaman'ın ihtimaller dahilinde oldugundan bahsediyor bu şakamı??fehfkjehfkh

Ekrem Ph.D. dedi ki...

@bobo

Komik misin sen afacan?

gökhan dedi ki...

@demetevler

yav etik, kişilik bunlar bambaşka şeyler. ben sadece saha içine bakarak söylüyorum. ayrıca gürcanın kendi fikirlerine de birşey demiyorum. herkesin beklentileri başka.

""Bugün yoldan geçen adamı çevir, futbol hakkında üç şey söyle desen; sistem, düzen, yapı kelimelerini kullanacaktır. Schuster sistem oturtuyor, oturtacak, artık Beşiktaş'ın bir sistemi olacak... Schuster gittiği gün "Gelen hoca, Guti ve Quaresma'yla anlaşabilecek kişilerden biri olsun..."

Ne oldu futbolcuya dayalı düzen eleştirin? Ne oldu Beşiktaş'ın düzeni, sistemi? Schuster'in bıraktığı düzen! Guti düzeni diyorduk da, bundan diyorduk işte!"

benim itirazım şuna. yok böyle birşey. herkesin beklentileri başkayken, şu doğrudur diye diretmek yanlış. koskoca bir kitleden bahsediyoruz. tek bir birlik oluşturalım, tek bir fikir olsun, herkes onun arkasından gitsin demek ütopyadır.

istediğiniz kadar itiraz edin, olay başarıdır, herkesin beklentisi de başarıdır. schuster'i geçin, o özveri göstermedi, sallamadı. atıyorum van gaal geldi, istediği kadar kişilik kazandırsın takıma, istediği kadar doğruları yapsın, deli gibi hücum oynayan bir takım oluştursun, başarı gelmezse gider. futbol sen, ben veya bir başkası tatmin olsun diye oynanmıyor. yola koyulan herkes başarılı olmak için çabalıyor. geri kalan herşey boş.

can dedi ki...

@ gokhan

Basarinin ne oldugu konusunda anlasamamamiz muhtemelse de tabii ki basari bekliyoruz; butun taraftarlar bekler.

Ama Turkiye'deki 3 buyuklerin en basarisizini tuttugumuza ve takim da degistirmedigimize gore aidiyetimizi basari disinda terimlerle ifade etmek ve bu terimlere uygun bir teknik direktor aramanin utopik bir tarafi yok. Sen bir sey dersin, baskasi baska sey...Besiktas'i tanimlama ve anlamlandirma cabasidir bu.Bir hegemonya mucadelesidir.

Sorun (hatta trajikomik) olan, taraftarlar olarak Demiroren'e yenildikten ve bizzat Carsi tarafindan ="ihanete" ugradiktan sonra bu mucadeleyi teknik direktor uzerinden yapmamiz. Schuster kultunun bu kadar buyumesi de, simdi kafasi kesilmis tavuk gibi olmamiz da hepsi bu maglubiyet psikolojisinden.

BJK4EVER dedi ki...

Gelecek antrenor kulubesinden cikip oyunculari atesleyip direktifler vermesin. Kulubede mal mal oturup etrafina bakinsin, orasini burasini karistirsin, tam uykuya dalmak uzere olan dedeler gibi otursun. Zira oyuncu zaten kulubeye bakmiyormus, evet.

BJK4EVER dedi ki...

1 Yerli olsun / Yabancı olsun

Benim icin pasaportu onemli degil. Ama karizmasi, karakteri onemli. Yabanci/yerliden ziyade Turkiye'yi ve oyunculari taniyor mu o onemli, oyuncularin uzerinde hakimiyet kurabilecek mi o da onemli. Uc orneklerini (Schuster, Calimbay) gorduk zaten, yani yerli/yabanci tartismasi anlamsiz.

2 Ofansif oynatsın / Savunmayı boşlamasın

Bu tartisma cok anlamsiz, ekstremlerden bakiyoruz gene. Saf ofansif futbolla birsey olmayacagini gorduk, saf defansif futbolla da olmaz. Su anda bakarsak, R.Madrid defansif mi ofansif mi oynuyor? Cok fazla pozisyona giriyor, ama orta sahada 2 onliberosu hep var ve kontrollu oynuyorlar. Peki ya Manchester? Defansi muthis, pozisyona da rahatca girebiliyor, gerektiginde baski da kurabiliyor, gerektiginde 9 defansciyla cikip Arsenal'i net bir skorla da yenebiliyor. Takim illa ofansif veya defansif oynayacak diye birsey yok, isin puf noktasi zaten gerektiginde defans, gerektiginde ofans yapmak ve bir isi yaparken digerini boslamamak. Yoksa saldirin koclarim ileri veya yigilin ceza sahamizin icine demekle olmuyor bu isler.

3 Kazanmayı temel alsın / Gençlere önem versin

Gencler benim icin kriter degildir. Yenilmek ugruna yeteneksiz gencleri oynatacaksa gelmesin, gencler tecrubelilerden iyi iken sirf tecrube ve korkaklik adina onlari tercih etmeyecekse o da gelmesin. Genc oyuncu iyiyse zaten formayi kapar tarzinda dusunenlerdenim. Esas olan kazanmaktir, kazanmak da genclerle olabilecekse oynatsin.

4 Futbolculara dayalı düzene son versin / Guti ve Quaresma'nın seveceği biri olsun

Kesinlikle bu da dengede olmali. Gerekirse oyuncularina sahada sarilip cossun, ama disiplini de elden birakmasin. Disiplinsizligin ve lakayitligin nelere yol acabilecegini bu son haftalarda gorduk zaten.

5 Gerekirse basına ayar versin / Basınla tartışıp durmasın

Basina veya herhangi birine ayar verecekse bunu sahada yapsin. Saha disinda otup saha icinde rezil olmasin bir zahmet.

6 Genç ve hedefleri olan biri olsun / Tecrübeli olsun

Tecrubeli ile kasit buyuk burunlu, egoist, kariyeri olan adam ise olmasin. Tecrube iyidir, ama dogru sekilde kullanilirsa. Aragones, Schuster, Rijkaard olacaksa tecrubesiz olsun daha iyi.

7 Sistem hocasi olsun/taktisyen olsun

Asil onemli nokta budur. Sistem nedir once onu tartismak lazim. Sahaya ciktiginiz formasyon mu, oyun mentalitesimi, ana hucum silahi mi, nedir? Ben kaliplasmis bir sistemden yana degilim, maca ve ortama gore bir takim her turlu taktigi oynayabilmeli. Schuster'i elestirdik cok, ama mesela GS macindaki 11'i, degisiklikleri, mac plani mukemmeldi. Bir takim gerektiginde bunu da yapabilmeli. Sen belirli bir sablon belirlersin, o sablonda kim ilk 11 oynayacak bellidir, rotasyon bellidir, oynamalar bellidir, iste sistem o'dur. Mesela Lucescu doneminde 1 mac haric (Lazio) tum resmi maclarda 3-5-2 oynadik. Ama her mac ayni sekilde oynamiyorduk. Ozellikle ic saha maclarinda cogu zaman Ilhan-Ahmet veya Ilhan-Pascal cikiyordu, bazen Pancu orta sahaya geciyordu, sag acik Okan Koc oluyordu ve daha ofansif oynuyorduk. Yeri gelince de tek forvette Ilhan'i birakip Pancu'yu geriye alip 3-5-1-1 sekline burunuyorduk. Dogru olan da budur zaten. Sistemci ve istikrarci arkadaslar hep Avrupa'da basaridan bahsediyor, ama hem Avrupa hem Turkiye'de ise yarayacak ve bizi basariya goturecek sistem nedir onu anlatsinlar bize bilelim. Zira 2 yerde de cok ayri futbol oynaniyor mesela. Ben kadro ve sablon istikrarindan yanayim, oyun tarzi ve 'sistemi' ise versatile olmalidir bana gore.

8 Ve goz ardi edilemeyecek nokta ise personnel management ve psikoloji. Takimi dipten cikarabilirsin, motive edebilsin, oyuncularini idare edebilsin, bu noktanin ulkemizde saha icindeki teknik direktorlukten bazen daha onemli hale geldigini biliyoruz.

Bu 8 kriterin 6-7'sine sahip olsun basari gelir zaten.

gökhan dedi ki...

@can

ben beşiktaş'ı başarıları için sevmiyorum zaten. yada başarısız olursa sevgim azalmayacak. belki de başarısız oldukça daha fazla bağlanıyorum.

ama bu benim başarı istememe engel değil. sonuçta yola çıkmadaki amaç başarı. bunun da bi ton yolu var. yönetim, belki de ilk defa bir teknik direktöre karışmadı. o yüzden burada ki tek suçlu schuster'dir.

tabi benim burda bahsettiklerim tamamen saha içi. saha dışında olan bitenden fazlasıyla tiksinmekteyim. geçen yıl bir fırsat vardı elde ama sonucu ortada. o yüzden artık yıldırım demirören ve yönetim eleştirisi yapmayı anlamsız buluyorum. çünkü ne dersek diyelim gitmeyecek, belli.

sanırım ben derdimi tam olarak anlatamadım. benim itirazım farklı fikirlerin bu kadar takıntı oluşturması. kimsenin ne düşündüğü, ne istediği beni ilgilendirmez, başkasını da ilgilendirmemeli. bu kadar kalabalık bir toplumda da tek bir fikir çıkmaz. yani hadi birleşelim, yönetimi baskı altına alalım fazla ütopik geliyor bana.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

taraftar hiç şüphesiz bir araya gelip uzlaşamaz. lakin genel eğilimler vardır.

bugün x kulüp x geleneğine sahipse, y kulüp y geleneğine sahipse, dünyadaki bir çok kulüp diğerlerinden belli noktalarda ayrılıyorsa beşiktaş da ayrılır.

beşiktaş için karar mercii hiç şüphesiz, yönetim kuruludur. lakin onlar da taraftara göre konum alıyorlar.

taraftar yani onlara göre müşteri talep edecek onlar da uygulayacak.

biz daha iyi bir beşiktaş'ı talep etmezsek, onlar da bunu vermek için çaba sarfetmeyeceklerdir.

örneğin geçen sene yapılan yönetim protestoları belki de bu sene atılan doğru adımların nedenidir.

bu seneki adımlar bana göre yine doğru değil ama saygı duyuyorum çünkü taraftar bunu istedi, onlar bunu yaptılar.

gönül ister ki, yönetimimiz vizyoner olsun, taraftarı da alsın yukarıya taşısın ama yönetimimiz taraftar bilincinin 10'da 1'ine sahip değil.

üzgünüm durum bu. benim gördüğüm bu.

yönetim taraftardan daha düşük pozisyondaysa, taraftar el atacak da yükselecekler.

başka çaresi yok.

taraftar talep edecek
kongre üyeleri talep edecek
onlar da yapacaklar

beşiktaş bugün başarısızsa onca kongrede beşiktaş konuşulmadığı için, oy atanlar beşiktaş dışı sebeplerden oy attıkları için başarısız.

dolayısıyla, bir noktada insiyatif almak lazım.

taraftarın isteğini ortaya koyması lazım.

bu ne kadar az mümkün ise, beşiktaş da o kadar başarıya uzak.

BJK4EVER dedi ki...

Adalı, “Schuster faydalı olamayacağını düşünüp ayrıldı. Yanlış zamanda oldu, ancak sonuç bu. Merak etmeyin, yeni sezonda ondan daha kariyerli, büyük başarılara imza atmış, sadece Avrupa değil Dünya futbolunda da bilinen bir teknik direktörle anlaşacağız” dedi. Bu sözlerin ardından yabancılar rahatlarken, akıllara Scolari geldi ...



Insallah dogru degildir, yine Benitez/Scolari tarzi bir adam gelecektir demektir bu. Bu seneki rezillikler yetmedi herhalde, tutturmuslar kariyer, dunya kulubu vs diye. Ulan sen daha UEFA'da ceyrek finale cikamiyorsun Benitez senin neyine, D.Kiev'den 8 gol yiyip mi dunya kulubu olacaksin? Ayrani yok icmeye.....

Yorum Gönder

Ara