.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Meğer Biz Neymişiz

Şu 17’de 17 muhabbeti gereğinden fazla büyütülüp, anlamsızca bir saldırı malzemesi haline getirilmeye çalışılıyor. Evvela şunu belirtelim ki, Beşiktaş 2.yarıya lider ve en yakın takipçisinin 6-7 puan önünde girseydi, Portekizlilerin üstüne bir de Messi takviyesi dahi yapılsa, kalıbımı basarım ki 17’de 17 lafları telaffuz edilmezdi. Zira, tam kazandım derken, kaybetmenin eşiğine gelmeyi de, hepten kaybetmeyi de en iyi Beşiktaş ve Beşiktaşlı bilir. Hiçbir zaman da bu tip söylemlerin bir parçası olmamıştır. Aksine, emin adımlarla hedefe koşarken bile ‘’Beşiktaş adının olduğu her yerde, acaba vardır’’ diye de endişesini dile getirmiştir. Çünkü hep bunu görmüş, bunu bilmiştir. Yaşanılanlar bir şekilde bu düşünceye sevk etmiştir. Evet, 17’de 17 ilk bakışta fazlasıyla iddialı ve abartılı geliyor, ama bunu telaffuz ederkenki konum ve zamanlamayı da göz ardı etmemek gerekiyor. Şöyle ki, oluşturulan kadroyu baz alıp da lig öncesi ya da liderken bu iddiada bulunmak ile 14 puan gerideyken bunu ortaya atmak arasında dağlar kadar fark var. Bugün Bank Asya’ya göz kırpan Kasımpaşa’nın hiçbir taraftarı gelecek haftadan itibaren üst üste 5 maç kazanacaklarına ihtimal vermez, ama son 5 haftada alacakları 15 puan ile ligde kalma ihtimalleri belirse, "5’te 5 neden olmasın ki?" derler; ya da Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiği vakit ilk bakışta herkes Old Trafford deplasmanına 0 puan yazarken; beklenmedik kayıplar sonrasında ''Manchester’ı yenersek son maça umutla bakarız'' havası kaçınılmaz olur ve bir bakmışsın maç arefesi formayla yatağa girecek kıvama gelmişsin; halbuki yola çıkarken senin için çok uzak bir ihtimaldir bu, ama işte hedeften sapmalar olunca başlangıçta hayal olarak gözüken her şey, bir şekilde gerçekleşebilirmiş gibi geliyor ve son çare olarak buna inanmak istiyorsun. Dolayısıyla benim gözümde 17’de 17, yüksekten uçmaktan ziyade tutunacak bir dal ve umuttan ibaretti, eminim ki taraftarın büyük bir kesimi de bu düşüncedeydi, lâkin bu inancı yansıtırken yıldızlı ve iddialı kadronun tadını çıkarmaktan kendini alamayanlar da kimilerince antipatik karşılanıyordu (bu konuda kimseyi suçlayamıyorum, yılların birikimi ve susamışlık der geçerim) Bir an için 2.yarıya başlarken Trabzon’la yer değiştirip, lider olduğumuzu varsayalım ve mevcut fikstürle yola çıkalım. Fenerbahçe’nin 9 puan önündeyiz, Galatasaray ve Trabzon zaten yarış dışı. Eh biz de Beşiktaş olarak evimizdeki derbileri aldıktan sonra 9-10 puanlık kayıp bile bizi şampiyon yapacaktır. Üç aşağı beş yukarı herkesin ortak hesabı ve temennisi bu olacaktı ve yine adım gibi eminim ki ‘’bu yıldızlarla 9-10 puan kaybedeceğimize gerçekten inanıyor musun?’’ diyen bir Allah’ın kulu çıkmadan, herkes 3-4 maçlık kayıpları olağan karşılayıp, peşinen razı bir tavır sergileyecekti. O yüzden; Beşiktaşlılık, şunları şunları gerektirir diye ahkâm kesmektense, Beşiktaşlılığın biraz da bu hesapları yapmaya mecbur kalmak olduğunu anlamak gerekiyor. Tüm bunların ışığında Beşiktaş taraftarının 17'de 17 hesaplarını, Fenerbahçe taraftarına has antipatiklikteki bir güç veya özgüven sarhoşluğu ile karıştırmamak lazım. Tüm hadise taraftarın bir umuda tutunma isteğidir; yoksa biz bilmiyoruz sanki Beşiktaş'ın 16'da 16 yapsa bile gidip son maçta, son saniyede hepimizi 10 yaş birden yaşlandırabileceğini.

15 Yorum:

Ahaahahh hocam son paragraf Fenerbahçe için daha geçerli.Adamlar 2 şampiyonluk verdi son maçta :)

Kimse 17'de 17 %100 olur demedi.Birkere 17 maçın kaç tanesinde tam kadro olacağımız bile belli değilken böyle bir şeyi kim söyleyebilir ki.Tamamen bir umuttu olmadı ve yine çoğunluk sorun etmiyor :) Acayip adamlarız vesselam.

15'te 15 olur mu :)

esgo dedi ki...

Sen son hafta Denizli'de şampiyonluğu bıraktıktan sonra yine son Trabzon maçı öncesi aynı iddialı söylemlerde bulunmayacağın için son paragraf sen ben için geçerli dostum :)

esgo dedi ki...

Olayı f.bahçe cephesine kaydırmaya da pek gerek yok esasında; Beşiktaş liderse ''minumum kayıplar'' üzerinden şampiyonluk hesabı yapar, geri düştüyse ''maximum kazançlar'' üzerinden ... Bu hep böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Bu ruh hali yeni bir şeymiş gibi, olayı büyük oranda transferlere mâl edip, Beşiktaş ve Beşiktaşlılık bu değildi diye üfürmenin anlamı yok.

helldoradotcom dedi ki...

@ Eser Gokulu
Katiliyorum. olimpiyat kerbelasinda antifutbol oynayan bir takima 10 kisi son 15 dk'ya kadar hukmedebiliyorsan yeter de artar. varsin 17'de 17 yapmasin. bana her mac baskili ve bol pozisyonlu mac izlettirsinler yeter.

Tuco Salamanca dedi ki...

@helldoradotcom

lütfen artık rakiplerin oynadığı futbolu boşverip, kendi oynadığımız topa bakalım.

adamlar "anti-futbol" oynuyorsa, bunda bizi ilgilendiren taraf ne? oyun kuralları dahilinde olduğu sürece, isterse 11 adam ceza sahasında bekleyebilirler.

rakiplerden işimizi kolaylaştırmalarını mı bekliyoruz? bugüne kadar böyle laflar yoktu, bu da şusterin getirdiği yeniliklerden olsa gerek.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

ben de rakiple ilgilenmemek taraftarıyım...

tai dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Muratonovic dedi ki...

futbolda 17'de 17 diye bise yok.. bugun barca'yi koyun bank asya'ya, yine 17'de 17 olmaz..

kkkam dedi ki...

Luce bile yapamadı el insaf Şuster efendinin sistemsiz futbolu ile 2'de 2 yapamaz bu takım.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

peki o zaman şunu soralım.

arkadaşlar, 17'de 17 zorunluluğu gökten zembille inmedi ki?

ligin ilk yarısındaki ibb maçında da savunmayı rakip ceza sahasına kurdun 3 puan verdin.

verdin
verdin
verdin

14 puan fark yedin.

17'de 17 beklentisi, bunun sonucu.

barcelona bile 17'de 17 yapamaz, o yüzden schuster başarısız değil.

peki 14 puan farkı rıza çalımbay mı yedirdi bize?

BJK4EVER dedi ki...

O degil de, kim cikariyor bu laflari Ulvi'nin dedigi gibi?
Bu lafi meydana atan S.Buyuka ve S.Engin idi, oradan medyaya sicradi, ki onlar bizim agzimidan demec verilip iddia edilmis gibi konusup durdu. Bizim kulupten bir yoneticinin, antrenorun veya futbolcunun boyle bir demec verdigi var mi? Hayir yok, tam tersine yalanlandi bu 17de 17 olayi. Ki buradaki ankette bile 51 puana inanan kimse yoktu, taraftar da cikarmadi. Medyamiz harbiden muhtesem, kendi bir laf cikarip gerceklesmedikten sonra bizim camiayla yuzlestirebiliyor, inanilmaz.

Bogac dedi ki...

Beşiktaş'ın İBB maçını kazanamayacağı ve Fener'in Trabzon'u yeneceği kabak gibi ortadaydı. Bu haftada Fener Manisa'yı yenemeyecek, Trabzon sidik zoruyla Antalya'yı belki yener, Beşiktaş Karabük'e büyük aksilik olmazsa 3'ten aşağı atmaz. Çok takılmayın 17'de 17'ye. Her hafta üstteki bir takımla kapayalım farkı problem olmaz. Yeter ki içerideki büyük maçları (Kayseri de dahil) ve Bursa maçlarını kayıpsız geçelim. Bu takım seneye kesin Şampiyonlar Ligine gider de ön eleme oynar mı oynamaz mı Mart ortası belli olur.

Önemli olan takımın bu sene her kulvarda sonuna kadar gidip maç yapma alışkanlığını kazanması. Porto gibi bir proje takımı olma yolunda hızla ilerliyoruz bu çok mühim.

Gerçek olan şu ki yenildik üzüldük ve psikolojik eşik vardı onu aştık. Herhangi bir hafta yenilsek (misal İnönü de Fener) çok daha ağır olabilirdi. Puan farkı hala 12, 4 maç demek. 4 maç üstüste kazanabilecek mi bakalım üsttekiler.

Uzatmayım... Hafta sonu ne demek istediğimi zaten yaşayacaksınız.

tearkan dedi ki...

Ligin üstü üste galibiyetrekoru bile 13 maçkenzaten aklı başında kim 17de 17 yapacağız demiş olabilir ki?

Şansal'la Denizli'nin ortaya attığı bir şey bu. Denizli Ertuğrul takımın başındayken bizim maçları yorumlar ve Delgado'yu da gizli kalmış Maradona gibi anlatırdı. Onların lafıyla da Sinan gaza geldi işte.

İşin komik yanı bu lafı sanki biz söylemişiz gibi dalga geçenler şimdi de 17de 17 yapamayacağız diye dalga geçmeye kalkıyor.

Bogac dedi ki...

Eklemeden de edemeyeceğim. Bu takım her hafta yenilse bile bu projeye inanmış. Kısa vadede reel bir başarı olmasa da uzun vadede bu çalışmalarının karşılığının geleceğini biliyor (stat ,sportif başarılar). Bu beni oldukça mutlu ediyor. Rüzgarın önündeki saman çöpü gibi bir günlük galibiyetle acayip nutuklar atmıyor. Cehennem bilmem ne olsa bile Fenerbahçeliyim nasıl bir mantıktır, sene sonuna doğru kovacan ama Aykut'u. Proje takımı demiştim ya. Bu projenin canlı bir parçası olmak çok güzel. Aynen devam! Bizde bir Porto,Villareal, Tottenham, Dortmund neden olmayalım ki?

Kalten dedi ki...

"Proje takımı" söylemini beğendim. Uzun zaman sonra ilk defa kararlar belirli bir izana sahip adamlar tarafından alınıyor. Maç kaybetsek bile uzun vadede ümitsizliğe kapılmıyor olmamızın sebebi de biraz bu

Yorum Gönder

Ara