12 Ocak 2011 Çarşamba
Maç Yazısı: Manisaspor - Beşiktaş
Önemli bir maçtı, zor bir maçtı, ne olursa olsun 3 puan alınması önemliydi. Hedef yolunda kazanılan puanın günahı olmaz demek istiyorum ama, her ne kadar oyun mutlu etse de, uzun vadede bazı sorunlarla karşı karşıyayız.
I. Önsöz
Beşiktaş'ın sahaya çıktığı diziliş ve taktik, Schuster'in sene başında bize sunduğu doğrularına geri dönmek istediğini gösteriyor. O anlayışın anahtar kelimesi akışkanlık idi, ve de ön alanda oluşturulan baskıyla ve oyunun temposunun sürekli yüksek tutulmasıyla dönen toplar kazanılıyor, ataklar bunaltıcı hale dönüyordu. Fakat bu anlayışı, gerek sakatlıklar, gerekse gidişat yüzünden terk etmeye başlamıştı Schuster. Bu anlayış, biraz ılımlı hale getirmeye çalışınca karakterini kaybetmekte: Yani defansı geriye çekeyim, önliberoyu sarkıtayım, birazcık uzun top oynayayım falan diyemiyorsunuz. Kazanma yolunda bu maçlık değişiklikler yapılır, yapılmalıdır; ama hem öyle hem böyle oynamaya çalışmak için öncelikle en baştaki şeylerin oturması lazım. O yüzden ya bu yola girmeyeceğiz, ya da girdiysek oturtana kadar gideceğiz. (Ama Beşiktaş özelinde bu çok zor, yazının gidişinde değineceğim buna.)
İlk yarının sonlarına doğru maç yazıları yazmayı bırakmış, Schuster'e devre arasına kadar kredi verdiğimi söylemiştim. Bugün Schuster, kendi doğrularından vazgeçmediğini, istediği bir oyuncu kümesiyle akışkan oyunu devam ettireceğini gösterdi. Bu benim nezdimde, her ne kadar sahadaki futbola katılmasam da, olumlu bir hamledir. Bugün Schuster'in eleştirilmesi gereken konular var, lakin onlara yazının gidişatı içinde değineceğim.
II. İlk Yarı Resmi: Özgüven
Elimde olmayan sebeplerle maçın ilk 10 dakikasını izleyemedim, o yüzden görmediğim hususlar olabilir, baştan not edeyim.
Benim ilk yarıda gördüğüm Beşiktaş, senenin başındaki sistemini oturtmaya çalışan ve bu aşamada yaşadığı sancılar haricinde umut vaat eden Beşiktaş idi. Aurelio ve Guti'li ortasaha, ciğeri yettiğince baskı uyguluyor, kanatlardan bindirmeler ile toplar rakip yarısahada tutuluyor, rakibe minimum düzeyde atak şansları veriliyordu. Bu baskının getirdiği ise "Beş dakikada Beşiktaş" idi. Önce bu sene ziyadesiyle gördüğümüz duran top başarılarından birisi geldi ve Sivok eli boş gelmemiş oldu, sonra Nobre literatüre "sarhoş leylek vuruşu" diye geçmesini önerdiğim bir şutla skor üstünlüğünü Beşiktaş'a verdi.
İlk yarıda beni en çok mutlu eden ise takımın özgüveni idi. Futbolu, bilgimiz o yönde olduğu için, sadece gördüğümüz ile yorumluyoruz; fakat psikolojik etmenleri de unutmamak/varsaymak lazım kimi yerde. Beşiktaş'ın o ilk yarının sonu yaklaştıkça oluşmuş "Bu maçı alamayız hacı" havası yıkılmış gibi gözükmekteydi.
III. İkinci Yarı Resmi: Uzun Vadede Hüzün
İkinci yarıdaki Beşiktaş ise, Beşiktaş'ın sorunlarının tam olarak ne olduğunu gösterdi. Bu takımın yaşı var, başı var ne yazık ki. O yüzden bu akışkan futbolu sadece bir yere kadar oynayabiliyorsunuz. Schuster'in, ve Beşiktaş'ın da en büyük günahı bu: Bu futbol felsefesinin oturacağı takımın yaş ortalaması 30+ olamaz.
Gelelim maç hamlelerine: Schuster bu noktada sınıfta kaldı. İkinci yarının başlaması ile zaten bir "Aman skoru koruyalım" endişesi hakim düşünce olmuştu, Cenk kale vuruşu kullanırken zaman geçirmekteydi vs. 45 - 60 arası nispeten dengeli geçilirken, 60 - 75 arası Manisaspor'un hamleleri geldi, oyuna giren oyuncular forvet oyuncularıydı ve ortasaha iyice zayıflamıştı. Bu noktada Schuster'in ortasahaya yapacağı bir takviye, bir kan değişikliği maçı çok rahat götürmemizi sağlayabilirdi. Ya da belki başka bir düşünce, ama Manisaspor'un hamlelerine karşı Schuster hiçbir müdahalede bulunmadı, hele ki takımdaki yorgunluk emareleri aşikarken. Bu benim nazarımda affedilemez bir durum.
Neyse ki şans yanımızdaydı, ama o şans size bir gelir bir gider, hiç belli olmaz.
IV. Genel Sorunlar
Defans çizgisinin bu derece önde olması tolere edilebilir belki, ama stoperlerinizden birisi İbrahim Toraman ise ve de ortasahanızın yükünü 33+ iki adam çekiyorsa, ve de açıklarınızdan birisi savunma namına hiçbir şey yapma yanlısı değilse bu iş olmaz. Bu kadar yüksek savunma ile oynayan iki takım var benim izlediğim: Blackpool ve Barcelona. Birisi hakikaten sahada mutlu olmak için oynuyor ve hedefi yok, diğeri ise bu işin kitabını yazmış halde. Beşiktaş'ın ise bu kadro yapısıyla sistem oturtma vs. şansı yok.
İkinci sorun ise Quaresma. Takımdaki yaratıcı oyuncu sayısı azken, Quaresma'nın topla oynama sevdası ve delilikleri tolere ediliyordu, lakin artık bir hüviyet oturacaksa Quaresma o topu bırakacak. Geçenlerde muhabbette bahsi geçmişti, Beşiktaş'ın en iyi iki oyuncusu Simao ve Guti'dir, Quaresma ancak 3. olur bu kadroda. Robinho'yu istemediğim için deli ithaf edildiğim zamanlarda bahsettiğim sıkıntı, bugün Quaresma özelinde vuku bulmakta olabilir, umalım ki geçici bir durum olsun. Ama kazanma yolunda bu kadar bencillik tolere edilemez. Bir maç düşünün ki, Nobre Quaresma'dan daha faydalı işler yapsın, kıyamet alameti bu. 2012 yaklaştı herhalde.
V. Enseyi Karartmamak İçin
Almeida varlığı ile takıma çok şey getirecek bir adam. Onun varlığı takımda yeni bir rol açtı, ve o rolü bugün Nobre elinden geldiğince doldurdu. Bu isim yarın Nihat olur, öteki gün Bobo olur vs., ama bu yapı, takımın özgüveni ile beraber umut veren başka bir unsur.
Simao'ya laf edeni zaten bütün Hint ve Yunan tanrıları gelip çarpar. Takımın tam ihtiyacı olan oyuncu, ucuz maliyet, yüksek kalite... Ne diyelim.
Schuster'in, Ersan'ı bu yapıya monte edeceğini, ortasahada rotasyona gideceğini, ve de sakatlıkların minimal olacağını düşünürsek önümüzdeki maçlara daha umutla bakabiliriz. Bir de Schuster'in öğrenme eğrisinin hızlandığını varsayarsak.
VI. Özet Geç Lan
Bugünkü maç, biraz doğru, ondan fazla yanlış barındırdı. Kadronun yeni şekli umut verici, özgüvenin geri gelmiş olması, atıl kalan oyunculardan (Aurelio, Nobre gibi) alınan faydanın maksimuma çıkarılması doğrular. Defansif aksaklıklar, oyuna müdahale eksikliği, takımın yüksek yaşı ve de başımızda sallanan sakatlık kılıcı ise şunu dedirtiyor: Hala 47+ puan bekleyen varsa soğuk suyunuzu şimdiden içiniz.
Not: Fotoğraflar www.ntvspor.net sitesinden alınmıştır.
I. Önsöz
Beşiktaş'ın sahaya çıktığı diziliş ve taktik, Schuster'in sene başında bize sunduğu doğrularına geri dönmek istediğini gösteriyor. O anlayışın anahtar kelimesi akışkanlık idi, ve de ön alanda oluşturulan baskıyla ve oyunun temposunun sürekli yüksek tutulmasıyla dönen toplar kazanılıyor, ataklar bunaltıcı hale dönüyordu. Fakat bu anlayışı, gerek sakatlıklar, gerekse gidişat yüzünden terk etmeye başlamıştı Schuster. Bu anlayış, biraz ılımlı hale getirmeye çalışınca karakterini kaybetmekte: Yani defansı geriye çekeyim, önliberoyu sarkıtayım, birazcık uzun top oynayayım falan diyemiyorsunuz. Kazanma yolunda bu maçlık değişiklikler yapılır, yapılmalıdır; ama hem öyle hem böyle oynamaya çalışmak için öncelikle en baştaki şeylerin oturması lazım. O yüzden ya bu yola girmeyeceğiz, ya da girdiysek oturtana kadar gideceğiz. (Ama Beşiktaş özelinde bu çok zor, yazının gidişinde değineceğim buna.)
İlk yarının sonlarına doğru maç yazıları yazmayı bırakmış, Schuster'e devre arasına kadar kredi verdiğimi söylemiştim. Bugün Schuster, kendi doğrularından vazgeçmediğini, istediği bir oyuncu kümesiyle akışkan oyunu devam ettireceğini gösterdi. Bu benim nezdimde, her ne kadar sahadaki futbola katılmasam da, olumlu bir hamledir. Bugün Schuster'in eleştirilmesi gereken konular var, lakin onlara yazının gidişatı içinde değineceğim.
Nobre burnunu çarpıp "Ah!" demeden 3 saniye önce...
II. İlk Yarı Resmi: Özgüven
Elimde olmayan sebeplerle maçın ilk 10 dakikasını izleyemedim, o yüzden görmediğim hususlar olabilir, baştan not edeyim.
Benim ilk yarıda gördüğüm Beşiktaş, senenin başındaki sistemini oturtmaya çalışan ve bu aşamada yaşadığı sancılar haricinde umut vaat eden Beşiktaş idi. Aurelio ve Guti'li ortasaha, ciğeri yettiğince baskı uyguluyor, kanatlardan bindirmeler ile toplar rakip yarısahada tutuluyor, rakibe minimum düzeyde atak şansları veriliyordu. Bu baskının getirdiği ise "Beş dakikada Beşiktaş" idi. Önce bu sene ziyadesiyle gördüğümüz duran top başarılarından birisi geldi ve Sivok eli boş gelmemiş oldu, sonra Nobre literatüre "sarhoş leylek vuruşu" diye geçmesini önerdiğim bir şutla skor üstünlüğünü Beşiktaş'a verdi.
İlk yarıda beni en çok mutlu eden ise takımın özgüveni idi. Futbolu, bilgimiz o yönde olduğu için, sadece gördüğümüz ile yorumluyoruz; fakat psikolojik etmenleri de unutmamak/varsaymak lazım kimi yerde. Beşiktaş'ın o ilk yarının sonu yaklaştıkça oluşmuş "Bu maçı alamayız hacı" havası yıkılmış gibi gözükmekteydi.
III. İkinci Yarı Resmi: Uzun Vadede Hüzün
İkinci yarıdaki Beşiktaş ise, Beşiktaş'ın sorunlarının tam olarak ne olduğunu gösterdi. Bu takımın yaşı var, başı var ne yazık ki. O yüzden bu akışkan futbolu sadece bir yere kadar oynayabiliyorsunuz. Schuster'in, ve Beşiktaş'ın da en büyük günahı bu: Bu futbol felsefesinin oturacağı takımın yaş ortalaması 30+ olamaz.
Gelelim maç hamlelerine: Schuster bu noktada sınıfta kaldı. İkinci yarının başlaması ile zaten bir "Aman skoru koruyalım" endişesi hakim düşünce olmuştu, Cenk kale vuruşu kullanırken zaman geçirmekteydi vs. 45 - 60 arası nispeten dengeli geçilirken, 60 - 75 arası Manisaspor'un hamleleri geldi, oyuna giren oyuncular forvet oyuncularıydı ve ortasaha iyice zayıflamıştı. Bu noktada Schuster'in ortasahaya yapacağı bir takviye, bir kan değişikliği maçı çok rahat götürmemizi sağlayabilirdi. Ya da belki başka bir düşünce, ama Manisaspor'un hamlelerine karşı Schuster hiçbir müdahalede bulunmadı, hele ki takımdaki yorgunluk emareleri aşikarken. Bu benim nazarımda affedilemez bir durum.
Neyse ki şans yanımızdaydı, ama o şans size bir gelir bir gider, hiç belli olmaz.
IV. Genel Sorunlar
Defans çizgisinin bu derece önde olması tolere edilebilir belki, ama stoperlerinizden birisi İbrahim Toraman ise ve de ortasahanızın yükünü 33+ iki adam çekiyorsa, ve de açıklarınızdan birisi savunma namına hiçbir şey yapma yanlısı değilse bu iş olmaz. Bu kadar yüksek savunma ile oynayan iki takım var benim izlediğim: Blackpool ve Barcelona. Birisi hakikaten sahada mutlu olmak için oynuyor ve hedefi yok, diğeri ise bu işin kitabını yazmış halde. Beşiktaş'ın ise bu kadro yapısıyla sistem oturtma vs. şansı yok.
İkinci sorun ise Quaresma. Takımdaki yaratıcı oyuncu sayısı azken, Quaresma'nın topla oynama sevdası ve delilikleri tolere ediliyordu, lakin artık bir hüviyet oturacaksa Quaresma o topu bırakacak. Geçenlerde muhabbette bahsi geçmişti, Beşiktaş'ın en iyi iki oyuncusu Simao ve Guti'dir, Quaresma ancak 3. olur bu kadroda. Robinho'yu istemediğim için deli ithaf edildiğim zamanlarda bahsettiğim sıkıntı, bugün Quaresma özelinde vuku bulmakta olabilir, umalım ki geçici bir durum olsun. Ama kazanma yolunda bu kadar bencillik tolere edilemez. Bir maç düşünün ki, Nobre Quaresma'dan daha faydalı işler yapsın, kıyamet alameti bu. 2012 yaklaştı herhalde.
V. Enseyi Karartmamak İçin
Almeida varlığı ile takıma çok şey getirecek bir adam. Onun varlığı takımda yeni bir rol açtı, ve o rolü bugün Nobre elinden geldiğince doldurdu. Bu isim yarın Nihat olur, öteki gün Bobo olur vs., ama bu yapı, takımın özgüveni ile beraber umut veren başka bir unsur.
Simao'ya laf edeni zaten bütün Hint ve Yunan tanrıları gelip çarpar. Takımın tam ihtiyacı olan oyuncu, ucuz maliyet, yüksek kalite... Ne diyelim.
Schuster'in, Ersan'ı bu yapıya monte edeceğini, ortasahada rotasyona gideceğini, ve de sakatlıkların minimal olacağını düşünürsek önümüzdeki maçlara daha umutla bakabiliriz. Bir de Schuster'in öğrenme eğrisinin hızlandığını varsayarsak.
VI. Özet Geç Lan
Bugünkü maç, biraz doğru, ondan fazla yanlış barındırdı. Kadronun yeni şekli umut verici, özgüvenin geri gelmiş olması, atıl kalan oyunculardan (Aurelio, Nobre gibi) alınan faydanın maksimuma çıkarılması doğrular. Defansif aksaklıklar, oyuna müdahale eksikliği, takımın yüksek yaşı ve de başımızda sallanan sakatlık kılıcı ise şunu dedirtiyor: Hala 47+ puan bekleyen varsa soğuk suyunuzu şimdiden içiniz.
Not: Fotoğraflar www.ntvspor.net sitesinden alınmıştır.
Etiketler:maç yazısı,semioticus,Shelbyl
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
45 Yorum:
Ortasahayı aurelio ve guti gibi 2 yaşlı adama bırakırsak her maç 2. yarıalr oyundan düşeriz.Bugün şans bizimleydi attık da kaç maç böyle kurtarcaz kıçı? Umarım tek ortasaha tercihi sadece bu maçlıktır. Son olarak necip skat falan mıydı?
Shelbyl +47 puan biraz ekstrem olmus, ama soyle bir soru sorayim: baska bir antrenor ve oyun duzeni ile simdiki duzenden daha fazla puan toplama ihtimalimiz var mi sence?
konuyla alakasız ama merak ettim,
http://www.iffhs.de/?10f42e00fa2d17f73702fa3016e23c17f7370eff3702bb1c2bbb6f28f53512
şu sıralamanın kriteri nedir.
Schuster'in bana göre bugün hamlelerinde geç kalması, ilk yarının verdiği umutlu ve mutlu halimi kararttı. Aslında yabancı kontenjanının verdiği dengesizlik olmasa bir değişiklik yapacağını düşünürdüm fakat yine de bir şeyler yapmalıydı.
Bir de şu ibrahim toraman artık dayanılmaz olmaya başladı malesef.
Nobre ise ilk yarı tüm sezonluk futbolunu oynadı:)
Bu kadronun her turlu +47 puan toplama ihtimali cok zayif zaten de, Schuster o ihtimali guclendirecek bir sey yapmiyor su anda.
en alternatifsiz oyuncu hilbert gibi duruyor. yabancı kontenjanında ilk düşünülen isim olmasına rağmen onun alternatifi olabilecek biri yok şu an kadroda.
ekrem bu yoklukta çok şey beklenen bir oyuncu haline geldi ama bu kadar uzun bi sakatlıktan sonra hilbertin yarısı olarak bile döneceğini sanmıyorum. ayrıca ekrem "kendi ekseni etrafında döndü" dağ'ın en iyi halini bile biliyoruz.
toramanı sağ bek olarak düşünenler var ama bugün de görüldü ki toraman geçen seneyi mumla aratır durumda. sağ bekte olmayacağı açık.
erhan'ı söylemeye gerek yok sanırım ama hilbertten ödün verildiği anlarda ne yazık ki alternatif erhan olacak gibi duruyor.
kadrodaki yabancı kontenjanı açısından schuster'i en çok sıkacak konu bu olacak sanırım.
Mahalle maçında şu leylek vuruşu ile gol atan sevinmez bile
Guti
Harika bir yazı olmuş, ellerine sağlık. 2 li orta saha bu yükü kaldırmaz bu açık. Ancak 3 lü oynadığımızda ise Ernst -Fernandes den birisi oynayacağına göre, 6 yabancı sıkıntısı doğacak. Bence eğer Q7 böyle oynayacaksa yedek kalsın. Neden Avrupa kuluplerinde barınamadığı da ortada. Bugün gerçekten rezaletti. Tamam iyi niyetli, hırslı ama takıma zarar verdi gerçekten. Simao gerçekten çok ağırbaşlı, disiplinli oynadı. Sanki 40 yıllık Beşiktaşlı gibiydi. Hilberte verdiği pas da mükemmeldi.
Q7 bu futboluyla ancak Simao nun yedeği olur, kusura bakmasın. Fernandes'i pek tanımıyorum ancak cartalete blogunda onu sahte 7 olarak kullanabilir diye yazmıştı. Eğer öyle olursa Necip - Mehmet A. - Guti orta üçlüsü önlerinde Simao -Almeida- Fernandes daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. Fernandes bu yıl bazı maçlarda Tabata nın yaptığı gibi içeri katederse, Hilbertin de önünü açabilir.
Yapma be abicim, 1 mac kotu oynadi diye yedek mi kalsin? Bu takimda Aurelio mutlaka oynamali, hatta Aurelio-Ernst-Guti ideali ilk yarida gordugumuz gibi. Ilerideki Portekizliler de kalmali. Geriye 1 yabanci kaliyor, o da duruma gore Hilbert (Ersan-Ibo) veya Sivok (Ersan-Ekrem/Ibo) olur. Fernandes icin duzeni bozmaya gerek yok, Fernandes anca Avrupa donusu Guti/Ernst icin alternatif olur, Hilbert de Portekiz'lileri yedekler. Hoca Toraman'i sagbek dusunmedigine gore orada sikinti var, ya Hilbert oynayip Sivok yedek kalacak ve gobekte 2 yerliye kalacagiz ya da Erhan/Ekrem oynayacak. Bence en guzeli:
Cenk
Ibo Sivok Ersan Iso
Aurelio
Ernst Guti
Q7 Hugo Simao
Rustu
Ekrem Ibo Ferrari Ibo
Fernandes
Onur Necip
Hilbert Bobo Nihat
Quaresma'nin kotu oynamasi 1 maclik bir durum degil, oyle degerlendirirsek yanlis bakariz olaya.
Quaresma sene basindan beri ayni delilikleri yapiyor: Topu aliyor ve topla mesafe kat ediyor, 5 denemesinin en az 3'unde topu kaybediyor, her mac en az 2 isabetsiz trivela mi rabona mi ne karin agrisiysa ondan yapiyor, sol ayagini kullanmiyor vs. vs.
Ama neydi ilk yarida? Alternatifsizdi. Tek yildizdi, Guti'den sonraki tek kreatif adamdi.
Daha Quaresma'ya bu takim alternatif cikartti mi bilmiyoruz. Yani Simao - Fernandes kanadi isler mi islemez mi, denemedik. O yuzden erken kanaat olusturmamak lazim.
Ama Quaresma bu mac istisnai derecede kotu oynamadi, oyle dusunursek bence hata etmis oluruz. Abdurrahman Celebi etkisi kayboldu sadece Simao ve Almeida ile hucum toparlaninca.
Valla en kötü quaresma böyle olsun diyorum ben.
Bazılarımız fena halde üründül'ün gazına gelmiş olabilir farkında olmadan.
Bir de şu sol ayak mevzusu ise, adamın sol ayağını kullandığını pek görmedim ben. yani rabonası sol ayağından daha kuvvetli olduğu için kulağı tersten tutuyor bana kalırsa.
Rabona ne ise yaradi be abi su gune kadar? :)
Urundul'un gazina gelme konusunda icim rahat, zira ben bunu hep diyordum. (bkz: ben demistim ekolu)
Geyik bir yana, ben esasta durum tespiti yapiyorum, yani Quaresma soyle oynasin boyle oynasin gibi bir temennim yok. Quaresma'nin kaptirdigi toplar daha cok goze batacaktir artik, bu psikolojik bir fenomen.
Quaresma ancak Guti ve Simao'nun arkasında 3. yıldızdır, böyle oynayacaksa yedek kalsın vs. okuyunca dehşete kapıldım.
Bugün Quaresma 5 denemesinin 3'ünde top kaybettiyse, 2'sinde adamını geçmiş demektir. Eğer son vuruşları, son pasları iyi yapabilseydi bugün 1 gol, 3 asistle falan biterdi. Tabi o son hareketlerin hepsini başarıyla yapabilseydi burada değil Real Madrid'de oynardı. Ama o son dokunuşları iyi yaptığı zamanlar da oldu/olacak.
Quaresma'nın futbolu çok verimli olmayabilir ama bizim gibi hücumda kaos futbolu oynayan takımlarda her türlü iş yapar. Quaresma'nın olayı verimlilik değil zaten efektiflik. Ömer Aysan'a karşı berbat bir maç çıkarabileceği gibi Maicon'u paspas da edebilir.
Öte yandan yazıda Simao'nun Quaresma'dan daha üstün bir yıldız olduğu söylenmiş, ki katılmıyorum.
Öte yandan Ömer Üründül'e bağlamak gerekirse Simao futbolu biliyor, bu yüzden bugün iyiydi ama Quaresma'ya kıyasla daha sistem adamı bir kanat. Bu yüzden takımın onu daha iyi kullanma yolları olmalı. Quaresma kadar hızlı ve teknik olmadığı için kendi pozisyonunu kolay yaratamıyor, bu yüzden diğerlerinden (özellikle Hilbert, İsmail ve Guti'den) daha fazla yardım almalıydı.
meleke quaresma'nın soluyla ilgili bir yazı yazmıştı, niye fazla kullanmadığıyla ilgili:
http://spor.milliyet.com.tr/quaresma-nin-solu/ugur-meleke/spor/sporyazardetay/21.11.2010/1316468/default.htm
@shelbyl
Quaresma rabonasiyla bir asist yapmisti kupa macinda.
http://www.facebook.com/video/video.php?v=1352634875205&oid=154129251294635&comments
@Quaresma
Simao da gayet teknik ve hizlidir, peynir ekmek gibi adam eksiltebilir ama egoistlik yapmaz. 1-2 mac sonra gorursun.
Quaresma'nin sol ayagini kullanmamasi bir sorun degil bir gercekliktir. Isterse protez ayakla oynasin, bana batmaz. Quaresma'nin solunu kullanmamasi, solla kolaycacik yapilacak isi sagla yapmak zorunda hissetmesiyle sorun olur.
Gene Quaresma'nin adam gecmeye calismasi da bana batmaz, cunku Quaresma'nin misyonu odur bir yerde. Ama sagda Hilbert/Holosko ortada Nobre-Tabata varken "Adam denemezse kim deneyecek?" derim, sagda Simao ortada Almeida-Guti varken "Biraz da oraya don ulan?" derim.
Ve evet, Simao ve Guti Besiktas icin Quaresma'nin oldugundan daha onemlidir. Simdi bunu tartismak gereksiz yere farazi olur, sene sonunda bir daha konusuruz.
Tabiki Simao ve Guti'nin olduğu yerde 3. adamdır . Toraman'ın olduğu yerde de Ersan Nestadır , Piquedir .
herkesin hemfikir olduğu bir durum var; yabancı kontenjanının önemi.
hilbert'i severim ama eğer sınırlı sayıda yabancı oynatma hakkımız varsa, hilbert ilk kesileceklerden biridir ama şuster sayesinde adam alternatifsiz kaldı.
erhan güven'in hala kadroda olduğu bir takımda rıdvan şimşek yoksa bu skandaldır, rezalettir. rıdvan çok iyi oyuncudur, değilse bile olacaktır veya beşiktaş'ı rıdvan kurtaracak demiyorum ama bacağı falan kopmadığı sürece erhan güven yerine bu çocuğun takımda olması gerekir.
en kötü ihtimal ne olabilir? erhan güven'den daha kötü olmaası mümkün müdür rıdvan'ın?
Erhan Guven acayip bir hikaye. Hani bu takimda en cok elestirilen Nobre'nin, Holosko'nun, Tabata'nin, Nihat'in vs. oyle ya da boyle fayda sagladigi, ekstra katkida bulundugu anlar oldu. Erhan'in boyle bir tane ani yok.
Yukaridaki adamlar kollektif yurege "Ulan galiba duzelecek, dur bakalim" umudu serpebildi yeri gelince, Erhan bunu bir kere yapamadi.
Her futbolcuya bir rol bicilebilecegine inanirim ben. "Daha iyisi olana kadar en iyisi bu" diye degerlendiririm yani oyunculari. Lakin Erhan'i hicbir yerde degerlendiremiyorum ben, mumkunati yok. Stoper desek degil, sag bek desek degil, hicbir yeri yedekleyemiyor, hangi pozisyon icin dusunulse 3. adamliktan oteye gecemez. Acayip isler.
Quaresma o hareketleri yapmak,o topları kaptırıp üstüne alkış almak için Beşiktaş'a geldi hocam.Dünyada salt yetenek bakımından ilk 5'e girecek bir adamdan bahsediyoruz.Quaresma bir Ronaldo mantalitesine sahip olabilse zaten bize gelmezdi .
Schuster'in oyuna müdahale edemeyişide beni fazlasyıla düşündürdü.2. yarıda golü yiyeceğimiz o kadar belliydiki.
Biz yapıyoruz tespiti,Ömer Üründül bile yapıyor.Manisa orta sahada sorunlu diyor ,orta saha çıkardı forvet aldı diyor,kadroları eksik diyor,zaaf büyüyebilir diyor ve adamlar 3 forvetle,devşirme orta saha oyuncularıyla , Guti,Quaresma,Simao'lu bir orta sahadan daha fazla top yapıyor,ellerini kollarını sallayarak ceza sahasına giriyor gol atıyorlar.Böyle bir rezillik,böyle bir saçmalık olmaz.Herkesin dediği gibi bugün şans bizden yanaydı.Sezon başında Delgado-Ernst olarak denenip rezil olan sisteme neden geri dönüş yapılır anlamak mümkün değil.Guti derinde pozisyon alınca yan paslarda hata yapıyor pozisyon veriyor gol yiyoruz diye dedik ama al işte,Guti rakip kaleye yakın oynayınca çok etkili diyoruz yok arkadaş Guti illa geride oynasın götü düşsün 50 dakikada , 34 yaşında adamı box to box oynatıyorsun aferim Schuster ... Şimdi bana ama Nobre ofansif orta saha gibi oynadı diye gelmeyin ...
Guti'yi Allah başımızdan eksik etmesin.Guti forması aldığım için kendimle gurur duyuyorum :)
Spirkerin Almeida sevgiside bambaşkaydı :)
sol ayağı kullanmak da sol eli kullanmak gibi haram mı acaba belki ku7 öle düşünüyodur :) o değil ömer üründül'ün guti için "yæææ pasları iyi ama fizik olarak yetersiz" lafına siz de benim kadar sinirlenmediniz mi? ulen adam aurelio'dan daha çok koştu dün be. daha çelimsiz diye neden fizik olarak yetersiz deniyor anlamadım. en ta*aklı ortasaha oyuncuları bile 2 kişi oynayacaksa kanatlardan defansif yardıma ihtiyaç duyuyor, guti mi duymayacak??
kabul edelim bu taktikle manisa'ya dün 3 attık ama her zaman atamayabiliriz. her maçta da 2 gol rahat yeriz. nobre istediği kadar kassın, yeri yedektir, onun yerini ernst almalı, guti daha ileride daha rahat bi pozisyonda değerlendirilmeli.
q7'nin dünkü yaptıklarını konsantrasyon eksikliğine veriyorum. şelbil her maç böyle dese de katılmıyorum, yanlış şut tercihini herkes yapabilir ama dün bundan başka bişey vardı q7'de. sanki yeni portekizlilere "burada ben kralım" mesajı vermeye kastı ve başarısız oldu. umarım bu havasını devam ettirmez.
ayrıca toraman da henüz hazır değil, kilo almış, konsantrasyonu henüz toplayamamış. ama hazır olacak. hemen yemeyin kaptanınızı, çok severim toramanı.
hiç kimse almedia'ya değinmemiş,
ben değineyim bari.
ilk yarıda sağdan hilbert'in ortasınsa uzak direkte topa doğru bir yüklenişi vardı ki!
uzan yıllardır beşiktaşta hava topuna bu kadar güçlü çıkan ve topa kafayla bile allah ne verdiyse vuran bir adam görmedim. adam resmen tüm vucuduyla yüklendi.
bu defans hattıyla işimiz çok zor. sanki yeni yetmez tandemciler gibi ofsayt çizgisini bozuyorlar(ilk gol)
şuster gene herşeyi ben bilirim havalarında, dk 70 küsür olmuş insan bir adam alır çıkarır oyundan. düşüyor işte ortasaha ikinci yarıda.
@okka
Bir de frikik öncesi topa bakışı ve gerilmesi harikaydı. Ben bile ekran başında tırstım, kalecinin de benden farklı hissetmediğini düşünüyorum.
Kaleci demişken, kale arkasından atılan maddeler ve bu yüzden oyunun durması da can sıkıcıydı :(
@enorton
Aaa evet cok iyi bir nokta, ona deginecektim ama unutmusum. Hani hep denir ya munferit olaylar diye ota boka, yalniz dunku hakikaten munferitti sanki. Kameralar abimizi tespit etti, bundan sonrasi kaleci Ilker ile o abi arasindadir.
@Ovunc
Quaresma o hareketleri yapmak icin geldi de, o hareketlere bizim fazlasiyla ihtiyacimiz vardi. O ihtiyacimiz azaliyor kadronun toplam kalitesi arttikca. Arshavin'in Arsenal'de yedek kaldigi bir dunyada her sey olabilir.
Fitneci'nin "Ben kralim burada" teorisini tuttum ben, ekstra bir motivasyon saglamis olabilir, bilinmez.
Simao'nun takımda olması ben oynadığı verimli futbolunun yanında başka bir yönden de sevindiriyor.
Benim ileriki dönemde umduğum Simao'nun Quaresma'ya abilik yaparak takım oyunu mevzunu çocuğa aşılaması. Hem meslektaş (Kanat adamları) hem hemşeri olmaları hem de Simao'nun Quaresma'dan büyük olması nedeniyle Simao'nun bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu düşünüyorum.
Belkide daha önce görmediği bu nedenle de kendini mental olarak yeteri kadar geliştiremediği mentorluğu Simao'dan görecek.
Hilbert'in alternatifsiz kaldığı bir takım..
Almeida'nın yanında bir forvetle neler yapabileceğine şahit olduk dün özellikle ilk yarıda.Kafa ve ayağıyle indirdiği toplar çok iyi idi.Simao'nun topu her seferinde olumlu kullanması,Guti'nin elinden geldiğince mücadele etmesi artılar.
Fakat takım aşırı dengesiz.
Heyecan verici bir ilk yarı,sonrasında haliyle düşen bir orta saha.
Kimseden vazgeçilemeyecek bir hal almış kontenjan meselesi.
Değişim isteniyorsa öncelik Üzülmez-Köybaşı değişikliği olmalıdır.Defansif anlamda herhangi bir profesyonel takımda oynamaması gereken bir adam ne yazık ki Köybaşı.
Guti'nin sonradan oyuna girdiği bir 4-2-4 mantıklı olur muydu acaba diye düşünüyorum ama vazgeçemiyorsun.
İşler çok karışık.Schuster'in hamlede gecikmemeliydi.Beklemesinin nedenini anlamış değilim ve gerçekten bu ortasaha ise planı +47 ciler manager oynasın !
Bu takım beni ilk yarıda tekrardan aşık etti..Gümbür Gümbür idi koşullar göz önüne alındığında.
Böyle olmalı! Yenilsek de kazanacaktık.
@enorton
çok haklısın.
"adam top oynamayı biliyor".
almeida almanya'dan geldi. orda ne yapıyorlarsa topçulara. top oynamayı öğretiyorlar.
sadece ernst yada almeaida değil. (zaten ernst çok o ayrı bir adam)
mesela şu an gözden çıkarılan fink.
adam nerde ne yapılması gerektiğini ne yapılmaması gerektiğini, kime nasıl pas verileceğini, topa nasıl vurulacğını çok iyi biliyor. yani top oynmayı biliyor. yetenekleri sınırlı olabilir ama işi biliyor.
sırf amc diye oynatılan tabata'ya verilen şans, fink'e verilseydi çok daha farklı olurdu şuanki durumumuz. yemin amcde tabata yerine fink oynasa daha çok gol atar daha çok asist yapardı.
mesela hilbert. bu adamı sol açığa da koysan orayı de 1-2 maç sonra kavrayacaktır. adamlar çünkü işin özünü biliyor. bak işte adam hiç bilmediği halde sağ bek oldu çıktı. 90+ da attığı deparlar yeter.
mesela ben olsam penaltıcıyı direk ernst yaparım. guti attığı zaman içimde hep bir "acaba" var? ama ernst olduğu zaman biliyorum ki o penaltıyı ernst kaçırmaz kaleci kurtarır.
nuri şahin, hamit altıntop..vs almanyada bu işi öğretiyorlar arkadaş. kim ne derse desin.
Sayin Shelbyl, yazinizdan asagida alintiladigim kisimla ilgili yorum yazmak istedim:
"...fakat psikolojik etmenleri de unutmamak/varsaymak lazım kimi yerde..."
Yukaridaki soyleminiz psikolojik etmenlerin futboldaki etkisi konusunda yetersiz kalmis. Psikolojik etmenler sadece futbolda degil hayatin her alaninda en onemli etkenlerden biridir. Ornek olarak, Sivassporun belirli bir noktaya geldikten sonra sampiyonluga inanarak yarisi surdurmesi, Bursasporun keza yine belirli bir noktaya geldikten sonra sampiyonluga inanarak sampiyon olmasini verebiliriz.
Bu gorusumden hareketle, Quaresma bu takimdan kesilemez. Istedigi kadar kotu ve bencil oynasin, Schuster onu kesmeyecek. Cunku su anda sahip oldugumuz takimi yaratan aslinda Quaresmadir. O yedek kalirsa Simao da, Almeida da, Fernandes te zihinsel olarak etkilenecektir. Quaresma, Besiktas Futbol Takiminin su anda kilit tasidir.
Eger bir hata yapilir da Queresma`ya takimda 3. en iyi futbolcu oldugu hissettirilirse ve "psikolojik" olarak cokertilirse, butun Besiktas futbol takimi cokecektir.
Saygilarimla.
Ernst'siz orta saha olmaz
Hoşgeldin be Sivok
Bencil Q7
ve beni sinir eden maç
golü yiyince basket maçımızı açtım 2 gol attık
basket maçında son saniyelerde sinir yaşarken kaçtım tv başından son saniyede basketi bulduk
penlatı atılacakken uğursuz koltuğumdan kalktım gol oldu
tüm sorun bendeymiş.
sağ bek lazım yerlisinden vol 1234567890
hilbertin bindirmelerinin benzerini yapacak çok yerli yok.
ayrıca az önce okuduğum bir şeyi sizle paylaşmak isterim:
"Quaresma bildiğiniz gibi. Oyunun içersinde öyle mükemmel işlere imza atıyor ki alkışlamamak elde değil. Teke tek de geçemeyeceği hiçbir oyuncu yok. Beşiktaş'ın en büyük özelliği iki kanadı çok iyi kullanması olacak."
sanlı sarıalioğlu'nun bugünkü yazısı... yahu her gün yaz da bugün yazma bunu di mi?
hilbert gibisi yok da, hangi yabancıyı keseceksin bari savunması olanından bulsak
yabancı sınırı kalksın dertler biter :p
Daha ilk resmi mactan, taraftar olarak neden Quaresma - Simao ikilisini sanal bir sidik yarisina sokuyoruz ki...Ikisinin de teknik ancak farkli oyun karakterlerine sahip oldugunu zaten biliyoruz...Düne kadar, canim cicim aman sakatlanmasin ölene kadar bizde oynasin denilen bir oyuncuyu, takima sadece üst düzey bir teknik oyuncu daha geldi diye hemen bir mac sonunda kendine oynuyor, takima ayak uyduramiyor, cok bencil mahalinde etiketler yapistirmak kusura bakmayin ama büyük simariklik
@ shelbyl:
Bence Simao'yu yeterince izlememişsin veya iyi analiz edememişsin. Tekniği ortalamanın üzerinde, hızı ortalama ama ayağı çok düzgün bir kanat oyuncusu olduğu benim gözlemim. Yani adam geçme konusunda Quaresma'nın yaptıklarının yarısını yapamaz. Yaparsa da şapkamı yerim. İkisi farklı işlerin adamı. Quaresma Amerikalı guard, Simao ise Yugoslav şutör.
Takım oyunu ile mi daha fazla pozisyona gireriz, yoksa Quaresma'nın zorlamalarıyla mı ? Esas sorulması gereken soru bu. Yok Quaresma'nın zorlamaları olmayacaksa bu takımda ne işi var ? İşi yok diyorsanız, Beşiktaş ayarındaki bir takımın Quaresma'yı reddedebilme/yedek bırakabilme lüksü var mıdır ?
birisi benimle iletisime geçerse eğer site giriş ayarlarının düzeltilmesine yardımcı olurum. benimde bir blogum var blogger etki alan adıyla alınmış. www.franzkafkatr.com
mail adresim iletisim@franzkafkatr.com
kupadaki fikstür ve puan durumuna baktım. grubu analiz etmek gerekirse:
bizim için tek maç kaldı o da içerde trabzon maçı. yenersek kesin çıkıyoruz.
4 puanı olan g.antep belediye grubun iddasız 2 takımıyla maçı kalmış. konya şeker ile içerde ve manisa ile dışarda. gaziantep belediye bu 2 maçtan 4 puan çıkarırsa gruptan kesin çıkıyor ki iddiasız takımlarla oynaması açısından mümkün gibi. 3 puan çıkarsa da gruptan çıkma ihtimali oluyor. bu ihtimallerde trabzon veya beşiktaştan biri kupaya devam edemeyecek demek.
bjk-ts maçı iki takım için de final maçı olacak. trabzon eksik olan içerde manisa maçını yenmiş olarak gelirse beraberlik trabzona yarayacaktır.
kupada devam için 26 ocaktaki trabzon maçını kazanmak gerekiyor.
Bizim sutoglani H.Karaman istiyormus Manisa'ya. Sutoglani Yigit Incedemir veya Yigit Gokoglan ile takas edelim iste, yeter bize. O stoperleri Huseyin de dikkatimi cekti iyi oyuncu, sagbek icin Omer Aysan da dusunulebilir.
Karaman yaptığı açıklamada;
" Yönetimimize Tabata'yı istediğimi söyledim. Ben Tabata'yı kadromda görmek istiyorum. Bundan sonrası Beşiktaş yönetimi ve Manisaspor yönetimine kaldı. Gelişmeler hakkında hiç bir bilgim yok. Ben düşüncelerimi iletirim yönetimimizden sonucu beklerim. Transferin bugün yada yarın olumlu yada olumsuz kesinleşmesini bekliyoruz. Olmassa bizde başka bir isime yöneleceğiz." diyerek sözlerini tamamladı.
- HABER1903 -
Muhabbet acayip bir yere geldi, yarin obur gun "Shelbyl boyle dediydi" demeyesiniz diye altini ciziyorum: Ben Quaresma yedek kalir/kalmalidir falan demedim :)
Quaresma'nin Besiktas takimi icin onemi, Almeida ve Simao'nun katilimiyla azalmistir. "Quaresma kotu/onemsiz futbolcu" falan da demiyorum, ama ilk yaridaki Quaresma'yi ikinci yarida goremeyiz, gormemeliyiz.
Quaresma hala daha bu takimin yildizi, ama benim gozumde Simao ve Guti'den sonra gelir. Bu subjektif degerlendirmenin de objektif yargisi olamaz zaten. Futbol akli ve begenisi ile alakali bir durum.
http://www.youtube.com/watch?v=78linuqsLiU
Shelbyl nin dediklerini ters anlayıp Quaresma'nın şu ana kadar performansından memnun olunmayan tek maçı üzerine oklarını çeken arkadaşlar lütfen izleyin. Hatırlayın. (sakatlıktan yeni çıkıp maça girmişti)
Tabatayı manisaya çakarsak işlem tamam...Q7 konusunda shelbyl haklı, önemi azaldı, önemi azalmadı. şimdi daha az yorulacak, (isterse) daha etkili olacak...