21 Ocak 2011 Cuma
Maç Yazısı: Beşiktaş - Bucaspor
5 gollü galibiyetin üzerine denecek çok da laf olmaz. Beşiktaş ilk yarıda Schuster'in en baştan beri yapmak istediğini harfiyen yaptı, ikinci yarı başladığında ise zaten herkesin kafasında bitmişti maç. Gene de iyisiyle kötüsüyle masaya yatıralım dikkat çeken noktaları.
I. Toplam Kalite Artışı
Sene başından beri ısrarla üzerinde durduğum bir nokta vardı: Beşiktaş eğer akışkan oyun oynayacaksa, bunu İbrahim Üzülmez ve Erhan Güven ile değil, Hilbert - Ekrem ve İsmail ile oynayacak. Bugün bu varsayımın sahaya tam etkinlikle yansımasını gördük. Beşiktaş oyunu sürekli pres ile ileriye yıktığında, İsmail'in İbrahim Üzülmez'den farklı ve de üstün olan yönlerini ortaya koyma fırsatı da ortaya çıkıyor. Bütün hücum varyasyonları Hilbert'in ayağına bakmayınca, kendisi enerjisini ve de yeteneğini optimum düzeyde kullanıp verimliliğini çok daha fazla arttırıyor. Bugün, İsmail - Simao ve Hilbert - Quaresma'nın hücum anlamında sağladığı katkı beni, tabirimi mazur görün, zevkin doruklarına çıkardı.
Geçen maç değerlendirmesinde, Beşiktaş'ın atıl kalan oyuncularının veriminin artışından söz etmiştim. Bunun yansımasını Nobre ve Aurelio bazında da görmeye devam ettik. Bugün maç sona erdiğinde Nobre'nin 2 golü ve de bir asisti (penaltı pozisyonu) vardı. Aurelio ise görevinden ne bir eksik, ne bir fazlasını yaptı.
Beşiktaş'ın ikinci yarıdaki başarısının sırrı bu ara başlık olacaktır. Hatta öyle ki, Beşiktaş'ın oyunu Bucaspor'u da farklı şeyler denemeye, daha yürekli ve basmakalıp olmayan ataklar denemeye yöneltti ikinci yarıda. Bu, belki de şu an içerisinde bulunduğum olumlu hava nedeniyle mübalağa da olabilir, ama gördüğümü yazmazsam ne kıymeti var...
II. Günah Dakikaları: 45. - 60.
Beşiktaş, ikinci yarıya başladığında, skorun verdiği rehavetten mi, teknik direktör direktifinden mi, alışkın olmadığından mı yoksa Bucaspor'un baskıyı bir heves ile arttırışından mı bilemiyorum (ki belki de hepsidir), topun arkasına geçmeye çalıştı. Beşiktaş'ın, sahadaki 11 oyuncu ile yapamayacağı bir şey varsa o da bu oyun stilidir. Nobre'nin bütün defolarının ortaya çıktığı (ortasahada pas yapmaya çalışma gibi), Guti'nin hücumsal yaratıcılığını kullanamadığı, ortasahanın iki yaşlı kurdunun veriminin fazlasıyla düştüğü, Beşiktaş defansının dar alanda yaşadığı uyum sıkıntısının göze battığı bu anlayış, Beşiktaş'ın en oynayamayacağı futbolun simgesidir. Oyuncuların total performans artışı olduğu gibi, total performans azalışı da gayet olabilir.
Bugün 63'te karambolden gelen gol olmasaydı (Nobre'nin Fenerbahçe günlerinde en iyi yaptığı iş), belki de bugün Manisaspor karşısındaki takımın bir benzerini izleyecektik. Her ne kadar Schuster golden sonra Fernandes'i soksa da oyuna, o kararını golden bağımsız mı vermişti, bilemiyorum, o yüzden de yorum yapamıyorum.
III. Almeida Gözetimi
Bugün çoğunluğun kanaati "Almeida kötü oynadı" şeklinde oluşacaktır, ki evet, Almeida toplu alanda yaptıklarına bakarsak parlak bir görüntü vermedi. Bizi Fink ve Hilbert konularında yanıltmayan borges'in sözlerini de unutmamak lazım: Almeida'nın iyi günü de, kötü günü de olacaktır. Fakat Almeida'nın bu takıma bu dizilişte sadece varlığı ile kazandırdığı ve Nobre'de vücut bulan önemli bir rol var. Bu rol, hem cezasahasına dalıp pozisyona boş olarak dahil oluyor, hem ortasahaya yardımcı oluyor, hem atak sürecinde dominant olmayan ama gene de etkili bir pozisyon üstleniyor vs. Noat sahte dokuz derdi buna, ben tekniğini fazla bilemediğimden meramımı anlatmış olmayı umut ediyorum.
Neticede nasıl Hilbert topla olan performansı ile taraftarı umutsuzluğa sürüklerken bile bu takımın en önemli isimlerindendi, Almeida'nın da, ne olursa olsun bu takım için önemi fazla.
IV. Yabancı Durumu
Beşiktaş'ın kadroya direkt yazılacak yabancıları konusunda sıkıntıları sürmekle birlikte, dış mihraklar gene yardımcı (!) olmaya devam ediyor bu hususta.
Şu an elimizdeki gerçekliğe bakalım: Bu takımdan bugün Hilbert, Quaresma, Simao, Guti ve Almeida'nın çıkarılması gereksiz. 6. yabancı tercihi şu noktada Sivok - Ernst ekseninde gidiyor. Bugün Sivok'un sakatlanması ve de Hilbert'in kart cezalısı duruma düşmesi Schuster'in imdadına yetişti gene, çünkü zorunlu olarak bir sağ bek alternatifi düşünmek zorunda kendisi. Orada Erhan Güven'i oynatmayacağını tüm kalbimle umut ederken, bir İsmail - İbrahim - Ekrem - Toraman Hilbert alternatifleri dörtlüsü elimizde durmakta an itibariyle.
En azından bize konuşacak ve de Beşiktaş'ın anahtarını anlamamıza yol açacak bir maç daha izleyeceğiz yakın zamanda, bu da alternatifleri kısa zamanda oluşturmak adına fena olmayan bir durum.
V. Özet Geç Lan
Beşiktaş bugün hepimizi, özellikle de maçın başında mest etti. Tribünlerdeki birikmiş heyecanın oyunculara da yansımasıyla acayip bir iş izledik en başta. Lakin bu "Beşiktaş olmuş!" demek değil. Bugün öföri havasına girersek, Hilbert'siz ve Sivok'suz çıkacağımız bir dahaki maçta hayal kırıklığı yaşayabiliriz.
İBB maçına kadar sakin kalmak lazım. Sonrasında gerekirse topluca gaza geliriz.
Not: Fotoğraflar NTVSpor'un websitesinden alınmıştır.
I. Toplam Kalite Artışı
Sene başından beri ısrarla üzerinde durduğum bir nokta vardı: Beşiktaş eğer akışkan oyun oynayacaksa, bunu İbrahim Üzülmez ve Erhan Güven ile değil, Hilbert - Ekrem ve İsmail ile oynayacak. Bugün bu varsayımın sahaya tam etkinlikle yansımasını gördük. Beşiktaş oyunu sürekli pres ile ileriye yıktığında, İsmail'in İbrahim Üzülmez'den farklı ve de üstün olan yönlerini ortaya koyma fırsatı da ortaya çıkıyor. Bütün hücum varyasyonları Hilbert'in ayağına bakmayınca, kendisi enerjisini ve de yeteneğini optimum düzeyde kullanıp verimliliğini çok daha fazla arttırıyor. Bugün, İsmail - Simao ve Hilbert - Quaresma'nın hücum anlamında sağladığı katkı beni, tabirimi mazur görün, zevkin doruklarına çıkardı.
Geçen maç değerlendirmesinde, Beşiktaş'ın atıl kalan oyuncularının veriminin artışından söz etmiştim. Bunun yansımasını Nobre ve Aurelio bazında da görmeye devam ettik. Bugün maç sona erdiğinde Nobre'nin 2 golü ve de bir asisti (penaltı pozisyonu) vardı. Aurelio ise görevinden ne bir eksik, ne bir fazlasını yaptı.
Beşiktaş'ın ikinci yarıdaki başarısının sırrı bu ara başlık olacaktır. Hatta öyle ki, Beşiktaş'ın oyunu Bucaspor'u da farklı şeyler denemeye, daha yürekli ve basmakalıp olmayan ataklar denemeye yöneltti ikinci yarıda. Bu, belki de şu an içerisinde bulunduğum olumlu hava nedeniyle mübalağa da olabilir, ama gördüğümü yazmazsam ne kıymeti var...
II. Günah Dakikaları: 45. - 60.
Beşiktaş, ikinci yarıya başladığında, skorun verdiği rehavetten mi, teknik direktör direktifinden mi, alışkın olmadığından mı yoksa Bucaspor'un baskıyı bir heves ile arttırışından mı bilemiyorum (ki belki de hepsidir), topun arkasına geçmeye çalıştı. Beşiktaş'ın, sahadaki 11 oyuncu ile yapamayacağı bir şey varsa o da bu oyun stilidir. Nobre'nin bütün defolarının ortaya çıktığı (ortasahada pas yapmaya çalışma gibi), Guti'nin hücumsal yaratıcılığını kullanamadığı, ortasahanın iki yaşlı kurdunun veriminin fazlasıyla düştüğü, Beşiktaş defansının dar alanda yaşadığı uyum sıkıntısının göze battığı bu anlayış, Beşiktaş'ın en oynayamayacağı futbolun simgesidir. Oyuncuların total performans artışı olduğu gibi, total performans azalışı da gayet olabilir.
Bugün 63'te karambolden gelen gol olmasaydı (Nobre'nin Fenerbahçe günlerinde en iyi yaptığı iş), belki de bugün Manisaspor karşısındaki takımın bir benzerini izleyecektik. Her ne kadar Schuster golden sonra Fernandes'i soksa da oyuna, o kararını golden bağımsız mı vermişti, bilemiyorum, o yüzden de yorum yapamıyorum.
III. Almeida Gözetimi
Bugün çoğunluğun kanaati "Almeida kötü oynadı" şeklinde oluşacaktır, ki evet, Almeida toplu alanda yaptıklarına bakarsak parlak bir görüntü vermedi. Bizi Fink ve Hilbert konularında yanıltmayan borges'in sözlerini de unutmamak lazım: Almeida'nın iyi günü de, kötü günü de olacaktır. Fakat Almeida'nın bu takıma bu dizilişte sadece varlığı ile kazandırdığı ve Nobre'de vücut bulan önemli bir rol var. Bu rol, hem cezasahasına dalıp pozisyona boş olarak dahil oluyor, hem ortasahaya yardımcı oluyor, hem atak sürecinde dominant olmayan ama gene de etkili bir pozisyon üstleniyor vs. Noat sahte dokuz derdi buna, ben tekniğini fazla bilemediğimden meramımı anlatmış olmayı umut ediyorum.
Neticede nasıl Hilbert topla olan performansı ile taraftarı umutsuzluğa sürüklerken bile bu takımın en önemli isimlerindendi, Almeida'nın da, ne olursa olsun bu takım için önemi fazla.
IV. Yabancı Durumu
Beşiktaş'ın kadroya direkt yazılacak yabancıları konusunda sıkıntıları sürmekle birlikte, dış mihraklar gene yardımcı (!) olmaya devam ediyor bu hususta.
Şu an elimizdeki gerçekliğe bakalım: Bu takımdan bugün Hilbert, Quaresma, Simao, Guti ve Almeida'nın çıkarılması gereksiz. 6. yabancı tercihi şu noktada Sivok - Ernst ekseninde gidiyor. Bugün Sivok'un sakatlanması ve de Hilbert'in kart cezalısı duruma düşmesi Schuster'in imdadına yetişti gene, çünkü zorunlu olarak bir sağ bek alternatifi düşünmek zorunda kendisi. Orada Erhan Güven'i oynatmayacağını tüm kalbimle umut ederken, bir İsmail - İbrahim - Ekrem - Toraman Hilbert alternatifleri dörtlüsü elimizde durmakta an itibariyle.
En azından bize konuşacak ve de Beşiktaş'ın anahtarını anlamamıza yol açacak bir maç daha izleyeceğiz yakın zamanda, bu da alternatifleri kısa zamanda oluşturmak adına fena olmayan bir durum.
V. Özet Geç Lan
Beşiktaş bugün hepimizi, özellikle de maçın başında mest etti. Tribünlerdeki birikmiş heyecanın oyunculara da yansımasıyla acayip bir iş izledik en başta. Lakin bu "Beşiktaş olmuş!" demek değil. Bugün öföri havasına girersek, Hilbert'siz ve Sivok'suz çıkacağımız bir dahaki maçta hayal kırıklığı yaşayabiliriz.
İBB maçına kadar sakin kalmak lazım. Sonrasında gerekirse topluca gaza geliriz.
Not: Fotoğraflar NTVSpor'un websitesinden alınmıştır.
Etiketler:maç yazısı,semioticus,Shelbyl
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
33 Yorum:
ben bu geçiş döneminde ernst'i ilk 11de tutmalıyız diyorum. yabancı sayısında sıkıntı varsa ve nobre formda diyorsak almeida'yı yedeğe çekip ernst-aurelio-guti ortasahasıyla çıkalım trabzona. ayrıca ekremi sağbek görmek istemiyorum. hilbert gene savunma az çok yapıyor ama ekrem.... ı ıhhh
Almeida'siz Nobre, leblebisiz boza gibi olur.
@fitneci
Ekrem'i gormek istemiyorsan direkt olarak Erhan'i goreceksin, cunku Toraman'i orada hic oynatmadi hoca.
Almeida bu mac gercekten kotuydu, ama dikkat ettim ceza sahasinda cok iyi pozisyon aliyor, ozellikle kucuk takimlara karsi leblebi gibi gol atacak bence, bugun denk gelmedi o kadar. Ki gol noktasi disindaki alanlarda da basariliydi bence.
Ekrem iyilestigi zaman bu takimda direk Ekrem oynar. Baska care de yok zaten. Ben begeniyorum onu, bence kotu oyuncu degil, Hilbert'le oyle cok abartilacak kadar bir fark yok aralarinda. Sivok'u oynatabilmek cok daha onemlidir benim gozumde.
Manisa maçında olduğu gibi 2. yarını söylediğin bölümlerinde ki tempo düşüşü gerçekten enteresan.Nedeni yorgunluk desek değil .
Almeida'nın rolü gerçekten önemli.Adam inanılmaz üstün fiziken ve her topu istediği biçimde istediği adama indirebiliyor duvar olarak oynayıp ara pası atabiliyor ve rakip defansı gerçekten yıpratıyor.Bobo fizik olarak hazır olsa Nobre'nin rolünde oynadığında her maç 5 atarız ama onun o kadar koşmayacağı da ortada.
Quaresma'nın 2 maçtır bitirici hamlelerde akıllara zarar tercihler yapması hayra alamet değil.Zaten kafa o kadar bassa bizim takımda oynamaz.Herifte muazzam bir yetenek var gerçekten dünyadaki en teknik 2-3 adamdan biridir heralde.Tek ihtiyacı biraz topsuz alan oyununu geliştirmesi ki sanırım bu konuda lüzüm görmüyor maalesef.Seviyorum keratayı ama işler yolunda gitmediğinde bu hareketler göze batacak.
Real Madrid'in nasıl gerizekalılarca yönetildiğini bir kez daha gördük .Bu adamı nasıl bedavaya aldık lan hemde senede 2.5m € alıyor.Gidince ne yapacağız hiç bilemiyorum ... Walla Bjk'dan çok şu adam gerçek efsane olsun diye istiyorum bizim takım Uefa'yı alsın ...
İlk yarı harikaydı ama asıl test maçları ts ve belediye olacak,hadi hayırlısı
yahu bu ekrem neymiş be abi. yani adamı bilmesek alves, ramos hatta maicon sanacağız.
ekrem'in en iyi olduğu dönem bile sorunluydu arkadaşlar. ciddi bi sakatlık geçirdi bu sezon formunu tutması bile mümkün olmayacaktır. bi de ekrem genç bi oyuncu değil. 80 doğumlu yani yıl hesabı yaparsak 31 yaşında.
hilbert ile ekrem arasında dağlar kadar fark var!
kma ağzına sağlık
ekremle hilbert arasında fark az diyenlere soruyorum, ekrem'le erhan güven arasındaki farkları sıralar mısınız? bir bek olarak ama, mesela ekrem'in defansif yeteneklerinden bahsedelim ilk.
Nufüs müdürlüğünde çalışan birileri yok mu buralarda? Aslında araştırsak Hilbertte kesin bi laz taraf vardır zira o burun ve tipin başka açıklaması yok.Uzak akraba kontenjanından türk yapabilirz belki.Hem böylelikle ekrem mi oynasın erhan mı oynamasın tartışması da son bulur:P
@kma
Inan ki o kadar fark yok. Ekrem de gucludur, mucadelecidir, hatta Hilbert'den daha hizlidir. Gecen sene oynadigi donemlerde goller de atmisti. Dedigin kadar kotu bi adam olsa Avusturya Milli Takimi'nda oynamazdi. Tamam Avusturya Milli Takimi cok kaliteli degil ama Avusturya'da baska adam mi yok ki Ekrem'i oynatiyorlar?
Erhan'in defansif yetenegini Konya macinda gorduk zaten, ki kendisi stoper orijinli dusun! Ekrem (saglik bir Ekrem tabii) ile Erhan kiyaslanmaz bence. Hilbert de bence Ekrem'den ustun, ama pasaport farki rol oynayabilir burda. Ekrem ile Hilbert gayet iyi kiyaslanabilir, ikisi de cift cigerli, gidip gelir, mucadeleden kacmaz, yetenek/teknik eksikliklerini disiplin ve devamlilik ile kapatirlar. Erhan ise dumduz topcu, yeteneksiz, kotu, ofansif olarak kisitli, mucadele ve fiziksel acidan yetersiz, neredeyse hicbir artisi yok adamin. Tek artisi defansin her yerinde oynayabilmresi ve yerli olmasi o kadar, ki bence de bu yuzden kalmali ve kaliyor da, tamamen kotu gunler icin.
@fitneci
Hilbert de aslen sag bek olmadigi icin defansif olarak yetersiz zaten. Ekrem ondan daha cabuk ve hizli.
Kimse kusura bakmasın şu beklerdeki defansif özellik mavalından bıktım arkadaş. Özellikle şu stoperden bozma bek hayranlığı olan yerli hocalarımızdan sonra iyice tiksindim. Mesela bıraksın Hilbert arkasına 10 tane adam kaçırsın Toraman oynamasın, Hilbert oynasın.
Ve yahut sakız gibi ağızlarda olan ama İsmail'in defansı kötü gibi laflardan o kadar sıkıldım ki..
Ha bak caner gibi zaaf gösteren bir oyuncu söz konusuysa orası ayrı, o çok uç bir vaka.
Son derece doğru tespitler olan bir yazı. Ben maçtan zevk almaya baktım. Bir de Quaresma eleştirilmeye başlanır gibi olmuş genel olarak. Bırakalım futboldan biraz zevk alalım, zaten quaresma'yı bunun için de almadık mı biraz. Şu yaşından sonra mı değişecek.? Takım arkadaşları sorun yapmıyorsa sorun yok. Şu takımın sihirbazı Quaresma'dır hala ve ben her seferinde ayağına top geldiğinde heyecanlanıyorum.
bu sistemle oynarsak nihat'tan da istedigimiz verimi alabiliriz en azindan oyle umuyorum, bugun nobre'nin ustlendigi rol tam onluk... dilerim hayal kirikligi yasatmaz ben hala kendisinden vazgecmis degilim... siz ne dersiniz?
bence bobo almeida 2lisi de böle bi düzende oynancaksa etkili olabilir bobo cünkü hızlı gelişen ataklarda topu alıp sürüp gol atabilen bir oyuncu almeida da duvar olup baya bir pozisyon hazırlayabilir bobo ya
@Ekrem M.Sc
ekreme adaş kontenjanından ekstra bi sempatin var herhalde. :)
şu 6 yabancı kısıtını hilberti keserek aşma fikri yüzünden ekrem badem gözlü oldu. kadroda öyle yabancılar var ki karizması en zayıf hilbert olduğu için ilk yedek düşünülen adam oluyor. e bu fikri savunmak için ona bi alternatif bulmak lazım, kim: "ekrem"
ekrem şampiyon olduğumuz 2008-2009 sezonunda beklenmedik bi çıkış yaptı. denizli bile kadroda pek düşünmüyordum ama oyunuyla fikrimi değiştirdi demişti. denizli "joker" oyuncuları da sever. tek maçta aynı oyuncunun 3 değişik pozisyonda maç tamamlaması onun için satranç hamleleri gibidir. bu anlamda o sezon ekrem bi çok boşluğu doldurdu. sağ bek, sağ açık, sol açık, sol bek hatta ön libero oynadı. ama geçen sezon oldukça vasat hatta kötü bir tablo çizdi.
beşikraşta rolünü tamamladı bence. katkı da verdi. şampiyonlukta ciddi rolü de vardır. ama artık azad edelim şu adamı.
Beyler amma karsi ciktiniz ekrem'e. Hilbert orada iyi isler cikartiyor ama ekrem'in de orda siritacagini sanmiyorum ben. Oyle bir maclik falan koyarsan kotu performans gosterebilir ama duzenli oymarsa ayni isi yapabilir hilbert ile. Muhtemelen de zaman icerisinde gorecegiz orda bu ikisi arasinda bir rotasyonn
ben hilbert manyağı değilim, hilbert oynasın ernst/guti/simao/fernandez/almeida'dan biri yedek kalsın demiyorum ama ekrem'in bek performansını belli ki unutmuşsunuz ve üstüne üstük hilbert'in artık defans yönünde hatasıza yakın bir performans çizdiğinin farkında değilsiniz. defans işte böyle bir şey, bir süre hata yapılmayınca "defansif yön saçmalığı"na dönüyor laf. neyse ekrem bizim topçumuz, çıksın oynasın bakalım umarım sizin hatırladığınız gibi döner.
Ekrem'in defansif yonu de yetersizdir, cogu kisi bilmese de o da aciktan bozma bek. Bu zaafiyeti gecen seneki Antep ve K.Pasa maclarinda net gormustuk. Ama iste ayni zaaflar Hilbert'te de var, o da aciktan bozma. Bugunki gereksiz mudahele ve sari kart ornek, Manisa macinda 2-3 kere ofsayti bozmasi ve Simpson'dan cok kolay calim yemesi de guzel ornek. Zaten birbirlerine yakin olduklari icin alternatif olabilirler deniyor.
@fitneci, abi bence ekrem konusunda iki tarafin kendince bakis acisi var. Muhtemelen schuster orda ekrem'i oynatincaya kadar da bilemeyecegiz sonucun ne oldugunu. Hatta belki oynatsa da bilemeyecegiz, her mac farkli her kadro ve oyun yapisi farkli. Bizimkisi olsa olsa zihin jimnastigi :)
@lakerda, ben bazi soylediklerine anlam veremedim. Bek denilen adam zaten defansin parcasi degil mi? Esas son yillarda artan olay ofans da yapabilen, adam bulma cabasi. Bizde delinho haricinde tam orijini bek olan adam yok. Erhan guven'i futbolcudan saymiyorum. Kalan hilbert, ekrem ve ismail sonradan bek rolune soyunan adamlar, dogal olarak defansif zaaflari var. Ekrem 30 yasinda, ondan artik bir sey ogrenmesini bekleyemeyiz. O ne biliyorsa cikip oynayacak. Hilbert de genc degil ama temeli saglam, zamanla adapte olabildi. Gene de zaaflari oldugu kesin.
Ismail ise ayri bir olay. Yasi genc fakat ogrenmiyor. Geldiginden beri somut bir ilerleme gozleyemedik ve hala benzer hatalari yaptigini gorebiliyoruz. Benim tek tek mac ezberim berbattir ama genel olarak ismail'in oynadigi her macin yorumlarinda onun defansif hatalari gecti bugune kadar. Hatta bence hucumunu da gelistirmedi, hala cok savruk ortalar yapiyor, kolayi zora sokuyor vs. Eger uzun vadede sol beki kapmak ve orda kalici olmak istiyorsa defansif anlamda daha iyi olmak zorunda. Bunu bekliyoruz ondan.
Yasi genc, duzgun terbiyeli de bir adam. Bence buyuk sehir ortamina alismasi da zaman aldi. Insanlarin hayatlarinda bazi donemler olur bir aydinlanma ve ilerleme yasanir. 24-26 yas araliginda olur bunlardan bir tane. Eger hazirsan, calismissan, dogru yerdeysen bir anda kolayca artar kapasite. Sanirim onu beklememiz gerekecek Ismail icin. Mutlaka defansif anlamda sinif atlamasi sart. Cok para ve emek harcandi, karsiliginda elbet beklentiler yuksek. "aman canim hucumda varyete yapsin da defansi nasilsa hallederiz" diyemiyorum ben.
Bek cok pis mevki, karsindaki kanat oyuncusu iyiyse yakar maci iki atakta. Hele ki su oynadigimiz duzende herkes defansin arkasina diyagonal paslarla adam kacirma planlari ile sahaya cikarken daha da onemli. Ismail bazen leyla gibi dolaniyor defansta, adaminin nerde oldugunun bile farkinda olmuyor. Takip ettigi adama yeterince yakin durmuyor, adamlarin kosu yollarini kapatacak pozisyona girmeyi unutuyor vs. Bunlari hep gelistirmesi lazim.
Ben ekrandan izleyebiliyorum maclari ancak. Stadyumda izleyenler belki farkli seyler yazabilirler hakkinda.
Ben ismail'i kötü bulmadım. sol tarafı fişek gibi deldi. simao ile uyumu maçlar geçtikçe artacaktır. defansif yönden beklentimiz çok yüksek olmamalı. dünyada her ikisini yapan bek azken beşiktaşın komple özellikleri olan iki beke sahip olması imkansız. hilbert ve ismail tr standartlarının üstündedir, bu da yeter.
almeida da görevini yaptı bence. birkaç maç sonra daha net ortaya çıkacak takımın durumu. guti, q7, simao, almeida pas trafiği yerli yerine oturacaktır.
Özellikle inönüde oynadığımız maçlarda ilk 20 dk bu baskıyı yaparsak kolay geçeriz diye düşünüyorum. Keza zaman geçtikçe gol gelmeyince anadolu takımlarının sertlikleri ve direnci de artıyor. AMa ilk 15-20 dk da gol geldi mi artık savunma da yapamıyorlar.
Oyunda kopukluklar vardı özellikle 45-60 arası ne oynadık bilemedim. Onun dışında güzel oynadık, yine kronik defans hatamızı yapıp golü yedik ancak böyle oynadıktan sonra golleri attıktan sonra yesek de olur :)
İsmail ve Hilbert çok iyi oynadı bence. Ekrem i sağbekte hiç beğenmem. Denizli sağ veya sol ilerde kullanırdı onu daha çok. Sağ bekte ise Toraman ya da İ.Kaş hatırlarsanız. Birkaç maç sağ bek oynadığında çok büyük hatalar yaptı, BJ4EVER bahsetmiş. Bence Hilbert ondan kat be kat daha iyi. Q7 özellikle ikinci yarı Hilberte hiç destek vermedi. Bu biraz sıkıntı olacak ilerki maçlarda. Onun dışında herşey çok güzeldi. Bu takımda Bobo, Ernst, Fernandes yedek kalıyor gerçekten müthiş bir kadro oluştu. Yönetimi ve hocayı da tebrik etmek gerekir transferlerden sonra.
Trabzon maçı çok önemli, basın bu maçı bekliyor. kazanırsak şampiyon ilan ederler bizi, kaybedersek hoca istifaya döner. İnşallah herşey Beşiktaşımız için iyi olur...
Dün akşam statda izlediğim takım eksikleri olmasına rağmen bence sınavı geçti.
Özellikle Guti'nin devre arası kampını iyi geçirdiğini düşünüyorum. Topsuz oyunu da maçın büyük bölümünde oynamaya çalıştı. Zaman zaman Quaresma'nın kademesine bile girdi.
Dahası müthiş top dağattı. Bu haliyle alternatifsiz tek adam olduğunu gösterdi.
Takımda kalite yüksek olunca bazı defolar ortaya çıktı. Toraman gibi Ersan gibi. Zaman zaman hata yaptılar. Özellikle de sıkıştıkları anda Almeida'ya topu şişirmeleri kendileri için kötü bir alışkanlık.
Almeida demişken, çok kötü oynadı gibi yorumlar okudum yukarda. Katılmıyorum kesinlikle. Çok etkili oynamamış olabilir fakat atakların gelişiminde hep etkin rol almaya çalıştı. Bir kere kesinlikle sürekli hareket ederek yer değiştiriyor. Ayrıca hava toplarında topu indirmiyor adeta koşu yoluna pas atıyor.
Sol ayağı gerçekten iyiymiş. Bunu bir kaç pasla bile bize gösterdi. Ön yada arka direk koşularını bıkmadan her pozisyonda deniyor, bunlar önemli. Kendisi dün çok harika bir maç çıkarmadı fakat öyle kötü felanda değildi kesinlikle.
bu yazıyı yazan arkadaş sanırım endüstri mühendisi.maç yazısının analizinde endüstri mühendisliği terimleri kullanmış:)
buarada bu beşiktaş defans sorununu halledebilirse çook can yakar çook.
q7 maçın başında iki net pozisyonda almeida'yı göremedi. görseydi muhtemelen almeida çok moralli başlardı 2. sezona. 5. golün tekrarında gördüğüm, takımın attığı gollere sevinemiyor stresi yüzünden. bunu yenmek lazım.
keşke tabatayı iyi bir türk sağbekle takas edebilsek... var mı tavsiyeniz yönetime mesaj gönderelim :))
su andaki yabancilarimiza eger sirf isim olarak (yani fiziksel etkenlerin disinda bakarsak) hilbert mi ekrem mi erhan mi sorusu cok yorabilir bizi. Ama benim kanim zaten Schuster dinlendirme olayina (ozellikle orta sahada cok gidecektir) zira 3 kupada oynuyoruz ve boyle devam ederse subat ve mart aylari yogun olacak bizim icin. hilbert de dinlenecektir, guti de, ernst de... buradaki tek mesele sanirim ekrem'i veya erhan'i veya ridvan'i hazir tutabilmek. (bu da aslinda zor is - chelsea'de ferreira mesela uzun sure oynamayinca iyicene dokuluyor).
Bir de sunu soylemek istiyorum. Beni oyun falan tabii ki cok memnun etti aslinda. Ancak iki olay ayrica mutlu etti.
1- Her golden sonra, su ana kadar inanilmaz basarilar yasamis futbolcular bile cocuklar gibi seviniyorlar. Guti, Simao, Q7 hepsi kucaklasip beraber seviniyor. Bu bir takim icin onemli bence.
2- Takim cok eglenerek ve gulerek oynuyor. Bu rakip takimla dalga gecmek falan anlaminda degil. Ilk yarinin sonunda Guti Q7'ye anlasilmasi zor bir pas atti ya, orda mesela ikisi de tebessum ediyor. Nobre Q7'nin pasinda golu atamiyor; o da guluyor, Q7 de guluyor. Bu kadar eglenerek ve zeck alarak oynayan en son besiktas takimi MAF'li kadroydu diye dusunuyorum
beyler puan farkı 2 kapandı hadi hayırlısı (vınnn vınnn)
HAYDİ OLİMPİYATA!
Trabzon'un sezonun ilk yarısında Olimpiyat Stadı'na hatırı sayılır bir taraftarla gelmesi olay olmuştu. Takımımızın bu hafta böyle bir taraftar desteğine ihtiyacı varken ve taraftar rekoru kırma şansını yakalamışken gelecek haftasonu İBB maçı için seferber olalım ve o stadı dolduralım derim.Herkes bu kampanyaya bir şekilde destek olursa onbinler olarak olimpiyata akarız bu haftasonu..
Kaldı 12!
Uzun zamandir burdaki guzel muhabbete dahil olmak istiyordum. Kismet Buca macinaymis. Acikcasi mactan once temkinliydim. Ama maci bu kadar kolay bu kadar farkli skora tasimamiz, tribunler, kimi zaman sahada olan biten mest etti beni. Sahi biz en son ne zaman bes atmistik? Bir turlu animsayamadim. Bu bile bir seye isaret.
Onumuzde cok zor maclar olacak. O zamana kadar arada siritan uyum sorunu asilirsa bu yeni kadro yapisinin bizi nereye tasiyacagini daha net gorebiliriz. Maclari televizyondan izlerken Almeida'yi vasat, Simao'yu ise eh iste buldum. Ama sadece Almeida'yi hava toplarinda yakin marke etme zorunlulugu ve artik sadece Quaresma'nin oldugu kanadi degil, iki kanadi da savunma belasi Buca gibi inatcilasabilen bir takimi cozmeye yetti. Onumuzdeki maclarda defansif arizalari gidermek icin Sivok'un bu takima katilip Toraman'in kesilmesi sart gibi gozukuyor. Ernst'in olmadigi bir takim ise dusunemiyorum bile. Bu da konuyu gene talihsiz Hilbert'e getirdi galiba.
Bu arada "Bisyar" arkadas sosyolog olma ihtimalin var mi?
ts ve ibb maçından sonra ne halt olduğumuz net ortaya çıkar
altıüstü dandik bucaya 5 attık-atmayanı dövüyolarmış hemen şımarmak yersiz:P