18 Ocak 2011 Salı
Arena!
Bu mesleğe başlarken ‘Kendime küfür ettirmeyeceğim’ demiştim.
Beceremedim.
Henüz çok başlarda kendi taraftarı olduğum, büyüdüğüm tribünlerden yedim küfrü.
Sonra zaman zaman ülkenin çeşitli yerlerindeki statlara gidip gelirken sorun yaşamaya başladım. Yolum kesildi, hesap soruldu vs.
Sağolsunlar taktir edenler çok daha fazlaydı, ama beğenmeyen, sevmeyen, nefret edenler de vardı doğal olarak. Ve en açık ifadesiyle tepkilerini ortaya koydular statlarda. Tribünlerde her zaman olduğu gibi... Doğasına uygun bir şekilde...
Zaman zaman internet dünyası biraz kulaktan kulağa oyunu etkisi yaptı. Bazen söylemediğim şeyler, yazmadığım yazılar için bile büyük tepki aldım.
İtiraf ediyorum. Birkaç kez bunun sıkıntısıyla mesleği bırakma noktasına kadar geldim.
Çünkü bazen “Bu işi ne pahasına yapıyorum?” diye sorduğumda verecek cevap bulamıyordum.
Ben de tribünde büyümüştüm. Benim de hoşlanmadığım insanlar ve tavırlar olmuştu. Ve ben de bu tip durumlar da tribünlerin doğasına uygun şekilde tepki vermiştim zamanında.
İşte onlardan birine dönüşme fikri dayanılmaz bir lanetti.
Çok az iş kolunda yaptığınız işin, gittiğiniz yolun eleştirisi böyle hemen, böyle çırılçıplak yüzünüze vurulur. Buna dayanmak kolay değil. Ancak yaşayınca anlayabilirisiniz.
Bazen o tepkiyi hak edersiniz ve bunu bilirsiniz. Bazen de yıldırıcı bir haksızlık yapılır size. İşte bu dayanılmazdır.
Bunlardan birinde bırakma kararını aldım. Gazeteme ve Ntvspor’a bildirdim. Aileme söyledim. Ama rahatlayamadım bir türlü. Omzumdan yük kalkmadı. Halbuki öyle olacağını düşünüyordum. Oturdum ve düşünmeye başladım.
Süleyman Seba geldi aklıma. Fatih Terim sonra. En önemlisi Özhan Canaydın. Sonra bir dolu futbolcu. Bir o kadar teknik adam. Şenol Güneş. Mustafa Denizli’nin bir amigodan kafa yediği görüntüler canlandı. Rahmetli Kazım Kanat’ın Vedat Okyar’ın, Turgay Şeren’in, Ercan Taner’in saldırıya uğrayışları. Rüştü Reçber. Arda Turan...
Bir dolu değer. Bir dolu insan... Tribünlerin sözlü ya da fiziki saldırısına uğramış onca değer. Bana kalırsa hiçbiri hak etmemişti...
Anladım ki her zaman tribün haklı olmuyor.
Bazen argümanları sağlam olsa da haklı olmuyor. Bazen haklı olsa da ayar kaçıyor.
Bunun nedeni çok da karmaşık değil...
Çünkü buranın adı laf olsun diye değil ‘Arena’...
Seyrantepe’de imar edilmiş o şahane stadyumun üzerinde yazan Arena ibaresi boşuna değil.
Statlar modern zaman arenalarıdır. Bu oyunun aktörleri de (maalesef biz de) modern zaman gladyatörleri. Ve buranın kendisine ait bir hukuku, bir davranış biçimi ve kaçınılmaz şekilde şiddeti vardır. Bunu ne kadar ehlileştirmeye çalışsak da bir yere kadar varabiliyor. Fazlası doğasını bozuyor.
Arenalar, gladyatörler, sezarlar ya da futbolcular için yapılmazlar. Onlara sadece saha yeter. Arenalar halkın için yapılır. İçlerindeki şiddet duygusunu dökmesi için. İnsanlar zafer ister, düşman ister, kahraman ister ve aslında kan ister. Arenalar bunun için yapılır.
Ve arenada kitleleri kontrol etmek imkansızdır. Rüzgârın ne zaman nereye döneceğini kestirmek de...
Cumartesi akşamı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın tepki görmesini buradan bakarak algılamaya çalışmak gerekir.
Yapılan doğru değildir. Evet ayıptır. Ve evet, haksızlıktır.
Ama eğer orası Arena’ysa doğaldır da. Daha önce Süleyman Demirel de, Mesut Yılmaz da bu tepkileri yaşamıştır.
Alın diyetinizi
Allahı var! Pazar gününe kadar Başbakanın ‘Ağzından bu stadı ben yaptım!’ diye bir şey duymadım. “Ben olmasam bu stat olmazdı” gibi bir ucuzculuğa da asla girmedi.
Bu toprakların kültürüne uygun olan yaklaşım da buydu. Yardım, iyilik, kolaylık yaparsın ama övünmezsin. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda tam da olması gerektiği gibi davrandığı açıktır.
Ancak şunu da söylemeli ki, onun adına bunu söyleyen çok oldu. Hem de sürekli ve bezdirici bir şekilde. Geri kalan herkesi yok sayarak.
Yani Sezardan çok Sezarcılar bir aydır sahneden inmediler.
İyi gitmeyen bir takım, onun yarattığı sıkışmışlık duygusu, büyük umut bağlanan Adnan Polat’ın başarısızlığı, hep parasızlıktan bahsedilen bir ortam vs. Kendisini hiç de iyi hissetmeyen bir camia tam da “Nihayet başardık. Şahane bir stadımız oldu” diye sevinirken onlara:
“Siz bir hiçsiniz, bir şeyi becerebildiğiniz yok!” demek doğru mudur!
Başbakan’ın mağrur duruşuna geri kalanlar da eşlik edebilseydi Arena yine aynı tepkiyi verir miydi?
Haksızlık mı? Evet. Ayıp mı? Evet!
Bir ev sahibini, kiracısına hayırlı olsun ziyaretine gidip yuhalanması gibi mi? Sanki biraz öyle!
Ancak öte yandan insanın kafasına da bu kadar kakılmaz ki!
Ben mesleği bırakma kararını Arenaların ruhunu bildiğim anladığım için değiştirdim. Olup biteni, tepkiyi hak ettiğimi düşündüğüm için değil.
Başbakana gösterilen tepkiyi de böyle ele almak gerekir.
Zaman herkesin hakkını verir.
Erdoğan’ın hakkı da tıpkı Özhan Canaydın’ın hakkının verildiği gibi zamanı geldiğinde verilir.
Arenalar ise hep aynı kalacaktır. Doğasına uygun olarak. Direkt, acımasız ve hesapsız!
Mehmet Demirkol - Milliyet
Etiketler:mehmet demirkol marpione
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
11 Yorum:
çok kasmışsın m.demirkol. mustafa denizli'ye kafa atmakla, başbakanı yuhlamayı aynı kefeye koymak saçma başlı başına. futbol hayatın içinde bir şey. stadyumlarda. ama sadece stadyum içinden olayı çözmek yetmez.
bence bu yorum mehmet demirkol için çok sıradan olmuş. başbakanı bir şekilde haklı çıkartma çabasını anlayabilmek mümkün değil.
Edebi olmuş, gözlerim yaşardı, filmi de yapılır bu hikayenin. de konuyla ne alakası var?
Suya sabuna dokunmadan bu kadar herhalde...
Anaakim medyada makul olan muhaliflik cizgisinde diyecegini demis.
Esasen protesto sonrasi tutumu elestirecek insanlarin bile cumleye "Ayip mi? Ayip. Haksizlik mi? Haksizlik. Yersiz mi? Yersiz." diye girmeleri canimi sikiyor. Insan babasina kolay kolay karsi cikamiyor tabii.
Demirkol'dan daha nerede oldugunu belli eder bir tavir beklerdim. Yaziyi okuduktan sonra konuyla ilgili hicbir fikri olmadigini anliyor insan. elbet vardir bir fikri sonucta GS lisesini kazanacak kadar akilli bir adam ama dile getirmeye yuregi yetmemis belli ki!!
Bu meselede sadece bir taraf suclu degil. Adam gayet net anlatmis ne demek istedigini.
Shelbyl haklı, protestoyu savunmak isteyenler %99 yumuşak girişler yapmak zorunda kaldı fikrini beyan etmeden önce. Küfür edilmedikten sonra bu ülkede cumhurbaşkanı bile protestoya maruz kalabilir, ama kimse bunu diyemiyor...yazık, neo-osmanlı hayali vatandaşımızın zihninde gerçekliğe çok çabuk dönüşmüş.
http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/besiktas/turgay-demir/18-01-2011/40-milyon-dolar-ne-olacak-baskan/306703.aspx bakalım ve ibret alalım: 25 yıl önce GSli Muhammed'e Mami denilebiliyordu ve dini hassasiyetler zedelenmiyordu, ya şimdi? mahalle baskısına başka bir örnek
Faşizmi ıslıklamak ne zaman haksızlık oldu? Sen haksızsın Demirkol.
gökhan zan'ın 10 ferrari ettiği paralel evrenden selamlar sana demirkol..
beni bir kez daha şaşırttın demirkol..
işte tam da bu yüzden sıradan hümanizmden, sistemin arka bahçesi yedek lastiği sosyal demokrasiden haz almıyorum, alamam da..
gerçek anlamda hümanizm kurumları karşısına alabilme yeteneğidir, müktedirlere cephe alabilme kapasitesidir, pratiğidir..
şu yazından sonra sen de sıradansın artık mehmet demirkol..
senden umudumu kestim demiyorum, seni hala seviyorum hatta..
ve biliyorum ekşibeşiktaştaki şu yorumumu okuyacaksın, burayı takip ediyorsun, arada göz gezdiriyorsun..
sana şunu söylüyorum,
en tehlikelisi mağrurluk edebiyatıdır,
en tehlikelisi mağdurluk edebiyatıdır,
franco'lar da stad yaptırdı, yaptırır,
ve stadın adını "general franco stadı" koyması gerekmez..
işbu stadı "ben yaptırdım" demesi gerekmez..
herşeyden önce ve herşeyden ötesi,
bir memleket kraldan çok kralcılarla malulse,
buna zaten lüzum yoktur..
bunu da en iyi krallar bilir..
soytarılar efendimiz çok yaşa diyorsa, diyecekse, bundan eminse kral,
kralın çıkıp ben yaptım demesine lüzum yoktur, demez de..
krallar zekidir, kurnazdır, despottur ve doğası gereği iğrençtir, asalaktır..
neden çıkıp ben yaptım desin ki,
ortaya fırlayıp "kralım sen yaptın" diyebilecek kadar aşağılık soytarılar gırlayken..
bundan daha kendi içinde çelişik bir yazı yazmamıştın bugüne kadar..
bir daha da yazma lütfen..
gökhan zan'ın 10 ferrari ettiği paralel evrenden selamlar sana demirkol..
http://www.daghanirak.com/?p=1151