4 Ocak 2011 Salı
51 Puan Fenomeni
Beşiktaş sezon başında Guti ve Quaresma'yı transfer ettiğinde yer yerinden oynamıştı. Bu kadar kariyerli ve yıldız oyuncunun başına Schuster getirilmiş, Ernstli, Sivoklu, Bobolu kadro durdurulamaz olmuştu. Ligin tozunu atacak, tüm kupaları silip süpürecek ve rakipleri ezip geçecektik. Olması gereken buydu, basın gazı böyle veriyordu. Schuster'e öyle bir kadro verilmişti ki, yaşanan her puan kaybı onun yeteneksizliği ve başarısızlığı olacaktı artık. Ama işler beklendiği gibi gitmedi. Uyum sorunu, bitmek bilmeyen sakatlıklar, Schuster'in saha içi ve dışı bazı hataları, oyuncuların maç içinde yaptıkları basit hatalar vs derken ilk yarıyı liderin 14 puan gerisinde kapadık. Schuster bazı çooook bilmiş futbol yorumcuları tarafından hedef tahtasına kondu, olur olmaz eleştirildi, hatta hakarete varan yorumlara maruz kaldı.
Başkan duruma el attı. Kadroyu daha da güçlendirmek için düğmeye bastı ve Simao, Almeida, Fernandez transferleriyle Schuster'e ilk yarıdakinden daha iyi, 14 yabancılı bir kadro teslim etti. Sezon başında kurulan takım için "silip süpürmesi gerek, herkesi ezip geçmeli" diyen adamlar da yeniden ortaya çıkıverdiler. Trabzonspor ve Bursaspor kadroları ve yönetimleri üzerinden reyting getirecek polemik yaratamamanın, Galatasaray'ın ligden koptuğunun ilan edilmesinin, Fenerbahçe'nin kısmen dengeli gitmesinin üzüntüsüyle 51 puan fenomenini ortaya attılar. Onlara göre Beşiktaş artık uzay takımıydı, ligdeki tüm rakiplerinden açık ara üstün bir kadroya sahipti, alınan adamlar kadroya girdiği anda 40 yıldır burdaymışçasına oynayacaktı ve Beşiktaş 51 puana ulaşacaktı. Ulaşmalıydı. Aksi halde Schuster, kuyruğuna teneke bağlanıp gönderilmeliydi.
Planlarının alt yapısı şu cümlelerle örülüyordu; "Milne'in 3 yıl şampiyon olduğu ve önüne geleni ezdiği Metin, Ali, Feyyazlı kadrosu da, Mustafa Denizli'nin 19 yıl sonra çifte kupa kazandığı kadro da, Schuster'e sunulan kadro kalitesinin yarısı bile değildi." Takım kurulduğu gibi takır takır top oynayacak, uyum falan sorunları zaten yaşanmayacak, 14 yabancıdan 6'sı sıfır hatayla seçilecek, takım hiç sakatlık falan yaşamayacak, oyunculara yapılan ödemelerde aksaklıklar yaşandığında bu takıma negatif biçimde yansımayacak, Beşiktaş'ın önündeki rakiplerinin tamamı puanları kaybedecek ve Beşiktaş aradaki farkı kapatıp şampiyonluğa koşacak. Böyle olmazsa ne mi olur, bakın bu olur; "BEŞİKTAŞ 14 puan farkı kapatamazsa, şampiyon olamazsa, faturanın gideceği tek adres ama gerçekten tek adres var; O da Teknik Direktör Schuster."
Taraftar olarak bizler 17'de 17 bekleyebiliriz takımımızdan, bunu canı gönülden de isteriz. Bunu düşlerken futbolun bazı gerçeklerini göz ardı da edebiliriz hatta, kimse çıkıp bizden hesap sormaz. Ama ulusal basında yazılar yazan, televizyonlarda programlar hazırlayan, öğle yemeklerini yöneticilerle, akşam yemeklerini futbolcularla yiyen basın mensuplarının yukarıdaki satırları yazmasının tek bir anlamı olabilir; Schuster'in omuzlarına yük bindirmek. Sana böyle bir kadro verildi ama sen 17 maçta 51 puan "bile" alamadın diyebilmek için, en başta "fatura sana kesilir sonra" demek gerekir. Şimdi onlar sözlerini söylüyor, yaşanacak ilk puan kaybında ne yazacaklarını tahmin etmek de zor değil. Beceriksiz Schuster, Schuster istifa, taraftarın sabrı taştı vs. manşetleri havalarda uçuşacak, Beşiktaş bu adamların yeni reyting kapısı olacak, yaratılan kavga ve kaos ortamında onlar kazanacak biz kaybedeceğiz. Bunlar yıllardır var olma ve prim yapma taktikleri. Biz bu filmi daha önce çok gördük. Gün takımın arkasında durma günüdür. Ne hocanın ne de futbolcuların bu adamlara yem edilmeyeceğini ilan etmenin, sabır göstermenin ve Beşiktaş'ın sahada oynayacağı oyunu, göstereceği mücadeleyi alkışlama günüdür. Şimdiden söyleyeyim; Size bu takımdan ekmek yok ağalar...
Başkan duruma el attı. Kadroyu daha da güçlendirmek için düğmeye bastı ve Simao, Almeida, Fernandez transferleriyle Schuster'e ilk yarıdakinden daha iyi, 14 yabancılı bir kadro teslim etti. Sezon başında kurulan takım için "silip süpürmesi gerek, herkesi ezip geçmeli" diyen adamlar da yeniden ortaya çıkıverdiler. Trabzonspor ve Bursaspor kadroları ve yönetimleri üzerinden reyting getirecek polemik yaratamamanın, Galatasaray'ın ligden koptuğunun ilan edilmesinin, Fenerbahçe'nin kısmen dengeli gitmesinin üzüntüsüyle 51 puan fenomenini ortaya attılar. Onlara göre Beşiktaş artık uzay takımıydı, ligdeki tüm rakiplerinden açık ara üstün bir kadroya sahipti, alınan adamlar kadroya girdiği anda 40 yıldır burdaymışçasına oynayacaktı ve Beşiktaş 51 puana ulaşacaktı. Ulaşmalıydı. Aksi halde Schuster, kuyruğuna teneke bağlanıp gönderilmeliydi.
Planlarının alt yapısı şu cümlelerle örülüyordu; "Milne'in 3 yıl şampiyon olduğu ve önüne geleni ezdiği Metin, Ali, Feyyazlı kadrosu da, Mustafa Denizli'nin 19 yıl sonra çifte kupa kazandığı kadro da, Schuster'e sunulan kadro kalitesinin yarısı bile değildi." Takım kurulduğu gibi takır takır top oynayacak, uyum falan sorunları zaten yaşanmayacak, 14 yabancıdan 6'sı sıfır hatayla seçilecek, takım hiç sakatlık falan yaşamayacak, oyunculara yapılan ödemelerde aksaklıklar yaşandığında bu takıma negatif biçimde yansımayacak, Beşiktaş'ın önündeki rakiplerinin tamamı puanları kaybedecek ve Beşiktaş aradaki farkı kapatıp şampiyonluğa koşacak. Böyle olmazsa ne mi olur, bakın bu olur; "BEŞİKTAŞ 14 puan farkı kapatamazsa, şampiyon olamazsa, faturanın gideceği tek adres ama gerçekten tek adres var; O da Teknik Direktör Schuster."
Taraftar olarak bizler 17'de 17 bekleyebiliriz takımımızdan, bunu canı gönülden de isteriz. Bunu düşlerken futbolun bazı gerçeklerini göz ardı da edebiliriz hatta, kimse çıkıp bizden hesap sormaz. Ama ulusal basında yazılar yazan, televizyonlarda programlar hazırlayan, öğle yemeklerini yöneticilerle, akşam yemeklerini futbolcularla yiyen basın mensuplarının yukarıdaki satırları yazmasının tek bir anlamı olabilir; Schuster'in omuzlarına yük bindirmek. Sana böyle bir kadro verildi ama sen 17 maçta 51 puan "bile" alamadın diyebilmek için, en başta "fatura sana kesilir sonra" demek gerekir. Şimdi onlar sözlerini söylüyor, yaşanacak ilk puan kaybında ne yazacaklarını tahmin etmek de zor değil. Beceriksiz Schuster, Schuster istifa, taraftarın sabrı taştı vs. manşetleri havalarda uçuşacak, Beşiktaş bu adamların yeni reyting kapısı olacak, yaratılan kavga ve kaos ortamında onlar kazanacak biz kaybedeceğiz. Bunlar yıllardır var olma ve prim yapma taktikleri. Biz bu filmi daha önce çok gördük. Gün takımın arkasında durma günüdür. Ne hocanın ne de futbolcuların bu adamlara yem edilmeyeceğini ilan etmenin, sabır göstermenin ve Beşiktaş'ın sahada oynayacağı oyunu, göstereceği mücadeleyi alkışlama günüdür. Şimdiden söyleyeyim; Size bu takımdan ekmek yok ağalar...
Etiketler:antidoto
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
60 Yorum:
Bu tiplerin en komiklerinden biri Fanatik'ten Orhan Yıldırım. Günaşırı bir bomba patlatıyor Schuster'e dair.
Fatih Tekke'yi oynatmayıp Ali Kuçikten yararlanma rizikosuna giriyor.
Schuster şu an ki kadrodan yararlanamayacağı adamları İstanbul'da bırakıp yerine 7 tane altyapıdan futbolcu alıyor.
Dediğin gibi gün takımın arkasında durma günüdür.
@ Antidoto
Schuster e fatura kesmek için 2. yarı maçlarına gerek yok bence.Schuster zaten ilk yarıdaki vurdumduymazlığı ve hatalı kadro seçimleri ile şampiyonluğu kaybetti.
Belediye maçındaki tek ön liberolu sistem,90. dakikada ki Holosko değişiklikleri, Erhan Güven in kurtarıcı olarak sahaya sürülmesi ve bunlar gibi onlarca şey.
Belki inanmayacaksınız ama Schuster in kovulmamasını en az sizin kadar istiyorum.Şu gelen oyuncuların birçoğununda Schuster olmadan bizim takıma gelmeyeceğinin de farkındayım fakat bu adamın artık kendine bir çeki düzen vermesi gerek.
Erhan Güven i kampa götürüp Rıdvan ı takıma almamak ne demek ?
Bu nasıl bir saçmalıktır benim aklım almıyor.Biz farklı bir futbol mu izliyoruz ?
Erhan Güven denilen adam yüzünden kaç maçta bu takım ziyan oldu ?
Bunu görememek nasıl bir antrenörlüktür ?
ne olursa olsun takımın özellikle Schuster'in arkasında durmak gerekir. çünkü Beşiktaş taraftarı uzun zamandır beklediği, arzuladığı kendi ruhuna uygun bi teknik adam görmekte takımın başında ve bu teknik adamı leş kargalarına yem etmek en büyük yanlış ve haksızlık olur. ne oyuncular, ne yönetim eğer ki biz başarıya ulaşacaksak bu kesinlikle Schuster'le olacaktır...
YD alt yapı yaptırtıyordur hocayı kovabilelim die :p
Besiktas ruhuna muhuna uygun olmasin antrenorumuz zaten. Besiktas taraftari bagirip cagiran, macta kufur eden, cok bagirinca destek verdigini sanan, takimina maddi katki yapmayan ve bunu haklin takimi gibi sacma bir ifadeyle aciklayan, takimina destekten cok zarar veren bir takimdir, Inonu'deki cezalara ve skorlara bakarsak bu gorunuyor zaten. Antrenorumuz bilgili, kaliteli, caliskan olsun yeter bana, asi inatci, insanlara tepeden bakan antrenor falan istemiyorum ben.
ah ah aynı şeyler kaç ayrı yerde daha konuşulacak
Takimdir yerine taraftardir olacakti, ozur.....
Bu arada Ridvan konusunda da hocaya birsey soylemek dogru da degil bence. Muhtemelen fiziksel sorunu vardir ki almiyordur, veya faydalanamayacagimizi dusunup kiralik gitmesini istemistir, tabii bunlari yetersiz bulup satilsin demedigini varsayarak soyluyorum.
Ki sagbeke altyapidaki Oguz'u da aldi, belki onu daha hazir ve iyi olarak gordu, bu konuda hakkini da yememek lazim, sonucta antrenmanlari yaptiran ve oyunculari bilen de o.
bu tayfa ne zaman bir takım için "çok güçlü oldular" muhabbetini başlatırsa ardından bir pislik çıkar kesin. 101. yıl cem papila felaketi yaşanmadan bir kaç hafta öncesi de başlamışlardı "bu takım durdurulamaz, ligin zevki kalmadı" diye. sonra olanlar malum.
@BJK4EVER
Hiçbir mazeret Rıdvan ın yerine Erhan Güven in takıma alınmasını açıklayamaz bana.Ne alt yapıdaki Oğuzu nede formsuz olduğunu düşünmesi.Geçen sene İsmail den çok daha iyi performans gösteren bir Rıdvan dan bahsediyoruz.Şundan adım gibi eminimki geçen seneki maçlardan hiçbirini izlemedi Schuster.
Allah aşkına Erhan Güven nedir abi!?
Kuran nimet çarpsın 1 ay idman yapim ondan daha iyi oynarım sağ bekte.İleri çıkmam adam da geçirmem yanımdan
Izlemedigi zaten belli, sezon basinda Zapo ile ilgili (2 takimda sampiyonluk yasamis, kalsin) aciklamalarini unuttunuz mu? Ama bu adam oyle iste, ne birinden bilgi aliyor, ne kendisi calisip bazi seyleri goruyor. Antrenmanda Ridvan'in fiziksel olarak yetersiz gozukmesi muhtemel, ki zaten ciliz bir yapisi var, performansi da hafif dusuk ise adam yanlis degerlendirir, potansiyeli hakkinda fikri yoktur. Schuster'in nelerini gorduk, bu saattten sonra Ridvan'in gonderilmesine de sasirmam....
Ayrıca Schuster Rıdvan'ı sözde sezon başından beni düşünmüyormuş. Nerede görmüş, izlemiş ve beğenmeyip postalamaya karar vermiş ayağı kırık adamı. Yazılanlarda bizi yanıltıyor olabilir
Zaten sorun Rıdvanı kampa almamak değil erhanı almak e erhanın olduğu sağ bekte de sokaktan adam çevirsen de aynı performansı(?) alırsın.
Schuster ilk geldiği günden beri zaten bu çok bilmiş ve futbol ahlakından nasibini alamamış adamlar tarafından topa tutulmaya başladı.
Bir takım kafaları gaza getirmek, uyarıyorum diye diye takımın ve taraftarın psikolojisini bozmaya çalışmak ancak Beşiktaş'ın düşmanı veya iktidar hırsına sahip odaklar tarafından yapılacak iştir.
Bu takım kazanır, bu takım kaybeder bizler Beşiktaş taraftarı olarak her sonuca sahip çıkmalıyız.
@BJK4EVER
taraftar konusunda söylediklerini ciddiye almıyorum önce onu belirteyim.
"hocamız bilgili olsun" hay hay
"hocamız kaliteli olsun" hay hay
"hocamız çalışkan olsun" hay hay
ama hocamız ne kendini ne beşiktaşı bu bi b.ktan anlamayan adamlara ezdirmesin. yani "beşiktaşın sistemi yok mu?" dediklerinde "efendim aslında sistemimiz var işte şurda şu oynuyo, dizilişimiz şudur, hücumda şöyle oynamak istiyoruz, savunmayı ilerde kurmak istiyoruz" cart curt demesin "evet yok" desin ve o soruyu soranı da o zihniyete sahip adamları da tek kelimeyle g.t etsin.
ya da tekme atmaktan başka şey yapmayan takımlara puan kaybettiğimiz zaman leş kargası gibi tepemize üşüşenlere karşı net bi şekilde bu ülkede oynanan futbolu teşhis edebilsin. "onlar da çok iyi oynadı, tebrik etmek lazım" demesin.
ya da artık bıktırma noktasına gelen hakem "hata"larına karşı "olur tabi böyle şeyler, hakemler de insan hata yapabilirler" demesin. yapılanların çok hafif anlamda "saygısızlık" olduğunu belirtebilsin.
gelelim rıdvan konusuna. rıdvan kaç aydır futbol oynamıyor? nerdeyse 1yıl oldu bu adam maça çıkmayalı. ee antrenmanda sen, ben izlemiyoruz ki bu adamı, fizik olarak hazır mı, performansı istenen seviyeye geldi mi, ya da orda oynayabilecek ekrem, hilbert, toraman gibi adamlardan herhangi bi fazlası var mı, bunları bilmeden burdan atıp tutması çok kolay ama hiç doğru değil. evet erhan güven dediğimiz zat bence de futbolculuk yapmaması gereken birisi. gtisin modellik falan yapsın ama futbolsu olmakla çok yanlış bi yol seçmiş bi kişi. zaten onun için transfer görüşmeleri devam ediyor. antalyaspor'du galiba görüşüyolardı en son ne oldu bilmiyorum.
ama dikkat etmemiz gereken asıl nokta şu; Schuster dediğimiz adam genç takımdan 7 oyuncuyu götürüyo kampa. necip ve ali ile birlikte 9 yapıyo. hangi hoca bu kadar genç oyuncuyu bırakın kampa götürmeyi sadece izlemiştir? necip dediğimiz adamı hiç çekinmeden ilk 11 başlattı mı bu Schuster? başlattı. sakatlıklardır, şudur, budur ali'yi şak diye koydu mu ilk 11e? (fatih tekke gibi bi adam varken hem de) koydu. muhammet vardı hatırlarsınız. hani barcelona istemişti nerde bu muhammet? kampta. peki ya çalışkan, bilgili, kaliteli kategorisine girer mi bilmem ama(bence girmez) denizli ne yapmıştı? sezon başında almıştı a takıma sonra hooopp tekrar genç takıma. yani bu Schuster efendi "hadi bu sene şampiyon olalım sonra ben de rahatlarım"ın hesabını yapmıyo demek ki. bu adam gelecek senenin, ondan sonraki senenin, ondan sonraki senenin... takımını oluşturmaya çalışıyo. ortada olan bu. haa şimdi derseniz ki "o zaman guti-simao gibi 30u geçmiş adamlar ne arıyo bu takımda?" ee tecrübe dediğimiz şey her takım için geçerli bişey. milan gibi er türlü başarıyı yaşamış bi kulüpte maldini diye bi adam 40 yaşına gelene kadar stoperlik yaptı. hem de gelen giden oyuncular olmasına rağmen o kaldı. ee tecrübe lazım demek ki.
Kampa goturmesi ne fark eder ki, her buyuk takim hazirlik kampina minimum 3/4 adam goturuyor, 2 hafta sonra kayboluyorlar. Bu genclerden kac tanesi oynayacak ona bakmak lazim.
Kaldi ki gencleri oynatmasinin da benim icin hicbir onemi yok, benim icin genc veya yasli futbolcu yoktur, iyi oynayan ve kotu oynayan oyuncu vardir.
O zihniyeti got etmek istiyorsa Schuster bunu sahadaki sonuclarla yapacak, hatta got etmek istiyorsa gidip Konyaspor'da antrenorluk yapacak ve o futbol sistemini orada oynatip basarili olacak. Birsey gosteremeyip hala konusana da hem kel hem fodul derler.
Taraftar konusunda istersen ciddiye al istersen alma, ama gercekleri soyluyorum. En basitinden Q7'nin olmadigi ilk lig macinda 25.000'den az taraftar gelmisti bu sezon, ki o zaman ligden kopuk bir halde de degildik. Sen o taraftara iyi taraftar vs diyorsan senin bilecegin is, ama bir kez daha bu sene Inonu'deki maclarda neler yaptik, ne gibi cezalar aldik bir daha bak bence.....
hangi cezalardan bahsediyosun. allah aşkına yapma yaa. bursa maçından sonra verilen cezayla ilgili gerekçeyi okudun mu bilmiyorum ama aynen şunlar yazılıydı. "beşiktaş-bursaspor açndaki SAHA İÇİ olaylar nedeniyle 2 maç saha kapatma ve seyircisiz oynama cezası ve bilmem kaç bin para cezası" bursa maçında ne yaşandı stad içinde 2 maç hem saha kapatma hem seyircisiz oynama gerektirecek?
ama gs.nin samiyendeki gençlerbirliği maçındaki olaylara sadece para cezası veriliyor. ve kalıbımı basarım ki bursa maçında stad içinde yaşanan olaylar para cezasından fazlasını gerektirecek olaylar değildi.
ceza anlamında bakıyosak eğer neye göre bakıyoruz onu da belirleyelim istersen. adalet dediğimiz kavram gerçekten ciddi anlamda işliyor mu işlemiyor mu? bu cezalar gerçekten adil bir şekilde veriliyor mu verilmiyor mu? bunlara bakalım sonra ceza konusuna geri dönelim.
senin için genç-yaşlı değil iyi-kötü varsa kusura bakma ama türkiye'de herhangi bi takım seni kesmez. seb git sadece Barcelona'yı tut o zaman. ama sadece onları tut. çünkü hangi takıma bakarsan bak en az bir pozisyonda defolu oyuncu bulursun. hatta barca'da bile bulursun da neyse. haa bu arada neye göre iyi futbolcu? neye göre kötü futbolcu? holosko mesela iyi mi kötü mü? genel itibariyle, potansiyel olarak bakarsak evet iyi bi futbolcu hatta para kazandırabilecek bi futbolcu ama an itibariyle bakarsak kötünün de kötüsü bi futbolcu. kriterimiz ne olacak iyi-kötü futbolcu karşılaştırmasında?
eğer sadece sahadaki sonuca odaklandıysan kusura bakma ama leş kargası diye tabir edilen basındaki gruptan ne farkın var ki? oyun önemli değil sonuç önemli diyosan yazık. evet oyun olarak da bi barca topu oynamadık tabii ki ama bişeyler yapmaya çalışan bi takım var ortada. bi sistem, bi anlayış yerleştirmeye çalışan bi teknik adam var takımın başında. sen bunları görmezden gelirsen olmaz işte orası.
Ceza illa saha kapama anlaminda degildir, para cezalari da baya var. Illa bu seneye bakmaya da gerek yok, gecmis senelere de bakmak lazim. Bazi konularda adaletsizligin oldugunu bende dusunuyorum, ama taraftarimizin surekli kendini yuceltmesi ve sutten cikmis ak kasik gibi gormesini sacma buluyorum. BJK taraftari biraz da aynaya bakmalidir, Quaresma Guti diye sayikladi herkes, adamlar geldi forma satislari hala tatminkar degil, millet cikip butcem yeterli degil vs diyor, ama ayni adamlar sigara da iciyor vs, bence bunlar dogru degil. Forma alamiyorsan bile yapabilecegin bir katki yaparsin, ama merchandising gelirleri tirt su anda.
Biz haklin takimiyiz, anca gidip bagiririz diyen bir topluluk var, ama sonra Holosko'ya laf atiliyor, sonra baskan cebinden para verip Holosko yerine Quaresma'yi alinca ve kulup borc batagina dusunce de yeter Demiroren deniyor. Dogru mu bunlar?
Genc meselesini de yanlis anladin sanirim. Demek istedigim sey, genc oyuncu oynatmasi benim icin hicbirsey ifade etmez. Benim icin yerli-yabanci, genc-yasli vs yoktur, iyi oynayan oyuncu vardir kotu oynayan oyuncu vardir. Biri cikar yine kor topal katki yapan Holosko yerine yetekensiz A.Kucik'i oynatinca hocayi tebrik eder, ben tebrik etmem yanlis bulurum. Oyuncu yeterliyse ve iyiyse oynar, hoca kalkip fiziksel olarak yetersiz Ridvan'i oynatsa ve bu bize zarar verse bazilari alkislar, helal olsun der, ben alkislamam. Onu anlatmaya calisiyorum.....
evet kartal yuvası yeteri kadar gelir elde edemiyor, ürün satışları yerlerde. katılıyorum sana. ama şurdan bakmamız lazım olaya bi de; fb fenerium gibi bi markayı nasıl yarattı? sadece taraftarının desteğiyle mi? adamlar her yere açtılar abi feneriumu. ve bunu yaparken sadece fb olarak hareket etmediler. yanlarına çok öenmli markaları aldılar ve beraber yürüdüler. adım başı fenerium açtılar. çok önemli mola tesislerine -yurtdışından gelen vatandaşlarımızın da uğrayabileceği tesilere- gidip açtılar bi şube. peki burda taraftarın payı nedir? evet taraftar gidip ürün alıyo ama bunu çok vefakar olduğu için yapmıyo. hem üretilen ürünler gözlerine hoş gelen, albenisi olan ürünler hem de fiyat olarak da gayet uygun ürünler.
peki dönelim bakalım aynı pencereden beşiktaşa. bugün hala kartal yuvası açılmayan şehirlerimiz var -ilçeyi, semti geçtim şehir var- ve buralara tırlar en iyi ihtimalle 2-3 yılda bir gidiyor. ürünlere bakalım. mesela burda hepimizin gördüğü bir guti t-shirt ü vardı ne oldu ona? neden kartal yuvası yetkilileri bir el atmaz bu olaya? neden bu t-shirt ü farklı tasarımlarla piyasaya sürmezler? neden taraftarın bu kadar beğendiği bi t-shirt ü sahiplenmezler? veya bu kadar büyük yıldızları getiren yönetim neden bu yıldızlara özel ürünler hazırlamaz? hiç değilse guti, quaresma, simao gibi yıldızlara yönelik anahtarlıktır, kalemliktir, t-shirt, sweatshirt vs. hazırlamazlar? en basitinden nouma gibi artık markalaşmış eski futbolcun arken elinde neden bunu değerlendirmezsin? ya da ne bileyim ben ernst gibi karakteristik futbolcuları neden kullanmazsın? hepsini geçtim ibrahim üzülmez gibi artık beşiktaş dediğin zaman direk akla gelen bi adam var senin elinde. neden ona yönelik ürünler hazırlamazsın? şapka, sweat vs. hazırlayıp neden piyasaya sürmezsin?
evet taraftarımızda yani bizlerde de suç var daha çok ürün almalıyız, daha çok "lisanslı" ürün almalıyız ama kulüp olarak taraftarın önüne daha çok seçenek sunmalısınız herkese hitap edebilecek ürünleriniz olmalı sizin. yeni doğmuş bebeğinden, liseye giden gencine, anne-baba olmuş insanlara, nine-dede olmuş yaşlılara kadar her kesime çok çok geniş yelpazede ürünler üretmeniz lazım. sadece forma basıp, 4-5 çeşit t-shirt koyup, 1- çeşit şapka, anahtarlık, kalemlik vs. koyup da taraftarın karşısına çıkarsanız tabii ki istediğiniz seviyede satış gerçekleştiremezsiniz.
başkan konusunda ise; ben sanmıyorum ki dün "yeter" diyenler bugün "padişahım çok yaşa" desinler. sadece şu an hiçbir kulübe gelmemiş çaptaki oyuncular beşiktaşa gelmiş durumdalar. ve bunu getiren yönetimdir. evet borç batağında olduğumuz bir gerçektir. ama şu an için beklemekten başka şansımız yoktur. hadi "yeteeerrr" diye bağıralım hep bir ağızdan ve diyelim ki kongreye gidildi ne olacak? başkan değişecek mi? veya başkan adayı çıkacak mı? geçen seneki kongre herkese gösterdi ki beşiktaş bu bataktan çımadan başkan falan değişmeyecek. bu bataktan nasıl çıkacağız peki? parayla. parayı nerden bulacağız? futbol takımının elde edeceği başarılar sonucu elde edilecek gelirler şu anki tek çıkış yolumuzdur. ve bu yolda ilerlerken can-ı gönülden inanıyorum ki Schuster en büyük yardımcımız olacaktır. yok eğer biz bu yolda tökezler ve düşersek işte o zaman dünkü "baba bana kulüp al" yazısı net bi şekilde ortaya çıkar. artık "beşiktaş jk" değil "resmi" olarak "demirören a.ş" ismini de alırız.
17 maçta 47 puandan aşağısını alırsa sarı melek başarısızdır.haa hoş benim gözümde zaten başarısızdır da bunu biz çok bilmiş fitbol izleyicilerine laf söyleyenler için yazdım.
17 maç
en az 47 puan
en az 47 gol
en az 13 maç üst üste kazanmak
ve inönüde rakiplere tek puan vermemek bence shusterin seneye de bu takımın başında kalması için gerekli şartlardır.
şusterin beşiktaş'ın ruhuna uygun olması ne demek?
beşiktaş ruhu rakipler hakkında saçma sapan konuşup, maç boyunca bezgin bekir suratı ile oturmak mıdır?
dayıya laf yok ama gençlere çok önem veriyo, 7 tane genç götürmüş ama rıdvan'ı götürmemiş. herhalde rıdvan'ın bacağı falan koptu, yoksa başka hiçbir neden erhan kampa alınırken, onun alınmamasını haklı çıkaramaz.
Barcelona 17 maç 46 puan 53 gol
Manchester United 19 maç 41 puan 41 gol
Milan 17 maç 36 puan 29 gol
Dortmund 17 maç 43 puan 39 gol
Lille 18 maç 32 puan 33 gol
PSV 19 maç 41 puan 53 gol
Anderlecht 22 maç 50 puan 48 gol
Trabzonspor 17 maç 42 puan 40 gol
tabloya bakarsak tüm takımlar teknik direktör değişikliğine gitmeli. (Anderlecht 5 maç fazla oynamış) hele Ferguson'lu Manchester 17 maçta 37 puan toplamış (son 2 maçtan 1ini kazanmış 1i berabere bitmiş) onlar bence tüm takımı yenilesinler. Barcelona ise o kadroya ve futbola rağmen 46 puanda kalmış. (Madrid'e 5 atmalarına rağmen) Milan'ın zaten hali ortada. adamlar toplaya toplaya 36 puan toplayıp 29 gol atmışlar. yazık valla dünya futbol ne halde.
Peki beşiktaş ne yapmalı-ymış;
17 maç (min)47 puan (min) 47 gol
ama bunlar yetmez-miş
İnönü'de 0 puan kaybı, ve en az 13 maçlık galibiyet serisi. vay bee Schuster ne büyük adammışsın sen nasıl bi beklentiye soktun insanları...
rıdvan ile schuster arasında kişisel bir olay olmuş diye okumuştum cartalete'den 1 ay önce filan.
Cartalete olayı şu an açıklamam ama schuster haklı, rıdvan eğer takımdan giderse o zaman söylerim ne olduğunu gibisinden yazmıştı.
başlığın konusu ne biz ne tartışıyoruz :)
kolpa medya!!!
@yılmaz
hepsine eyvallah da forma almayan birisi nasıl beşiktaşlıyım diyebilir ki?
fanatizm diyosan hiç merak etme sen emin ol senden daha fanatik birini illa ki buluruz...
Herseyden once antidoto'nun ellerine saglik. Ne kadar hakli oldugunu anlamak icin burda elinde hancerle "17 macta 47 puan alamazsa kellesini isteruk" diyenlere bakmak yeterli.
Bundan once hemen hemen hicbir konuda anlasamadigim bjk4ever'a da taraftar elestirisinde kismen hak veriyorum. Bilet almayan, urun almayan sonra da ahkam kesenlere ben de yeter diyorum. Hatta burada birisi daha gecen gun utanmadan sikilmadan "kombine almiyorum, forma almiyorum ki Demiroren gitsin" tarzi bir inci sallamisti, sinirimden cevap bile yazmadim asiriya kacarim diye. Bu takimi ne Demiroren, ne Quaresma, ne Metin-Ali-Feyyaz ne de sevinmek icin sevdik. Besiktas en azindan benim icin hicbir zaman bir tercih olmadi dolayisiyla hicbir birey beni bu renklere ihanet ettiremez. Yonetimini, sporcularini, hatta taraftarini bile elestiririm ama asla desteklemekten vazgecmem, vazgecemem.
Ridvan konusunda da su kadarini soyleyeyim: Schuster bugune kadar yaptigi en dogru belki de en yanlis isi yapiyordur, bilinmez. Ancak bugun burada ruff'in yaptigi gibi kayitsizca elestirmenin cok dogru veya cok iyi niyetli oldugunu dusunemiyorum. Bizim bilmedigimiz, kendisine vahyedilen bir neden varsa bizimle paylassin. Bu konuda daha kapsamli bilgi edindikten sonra ben de Schuster'i elestirebilirim ancak su anki kisitli bilgilere dayanarak konusmak, sallamaktan baska birsey degildir. Yetenegi, potansiyeli ne olursa olsun, bu takimin cok yakin zamanda gordugu Gokhan Zan ve Batuhan ornekleri var. Sakatlar sonrasinda toptan korkar hale gelmis de olabilir ya da genc yasta parayi gorunce havalara girmis olabilir. Nerden biliyoruz boyle olmadigini? Dedigim gibi Schuster hata yapiyor da olabilir ama su an itibariyle hicbirimizin cok birsey soylemeye hakki yok. Ha "Schuster de Hagi gibi cikip oyuncularini basin toplantilarinda acik acik elestirsin, biz de futbol degil Brezilya dizisi seyredelim" diyorsaniz onu bilemem.
Bir de lutfen, begenin, begenmeyin, ancak Schuster'in genc oyunculara verdigi sanslari gormezden gelmeyin.
Kamp surecini ciddiye almadigimdan su anda yorum yapmanin gereksiz olduguna inaniyorum. Besiktas'in yeni hali hala daha sekillenmedi, o zamana kadar saha ici faktorleri konusmak bosuna kafa yorgunlugu getirir.
Fakat ligin ikinci yarisinda Erhan Guven'i sahada sag bek olarak gorursem Schuster'e en agir elestirileri ben getirecegim.
valaa medya toplumu çok güzel şekillendirmiş.. ekşibeşiktaşta bunun nacizane bir örneği konumunda malesef..
gramsci'nin hegemonya dediği mefhum bu olsa gerek..
özellikle şu shuster meselesi bu işin turnosol kağıdı..
herkesin içinden birer hıncal birer sergen firliyor..
adam tbmm bütçe görüşmelerini bu ciddiyetle izleyip eleştirmez..
çıkmış futbol denen zevk oyununu ipten adam alacak avukat edalarında tartışıyor..
endüstriyel futboldan kaçış yokmuş anladık, e be kardeşim zihinlerde mi tutsak..
şurada antidodo ve bir kaç arkadaşım dışında özgür ve zevk alarak futbolu düşünebilen/yaşayabilen/hissedebilen çok az kişinin olduğunu üzülerek görüyorum..
ben yine ve sadece, işi tekrardan kendimce şamataya vurup;
Forza Schuster Dayı !! diyorum..
belki bir kişiyi körü körüne savunmak büyük hata. putlaştırır gibi. ancak schuster'i ben şahsen putlaştırıyorum. körü körüne.
çünkü yukarıda yılmazın dediği ve benimde daha net kafamda bir çerçeve oluşturmamı sağladığı bir mesele var, malesef insanlar bağımsız düşünme konusunda bu kadar tutsakken, çıkıp trt de türkçe özürlü yorumculara aylık 100 milyar maaş olarak akarken verdiğim vergiler, kendimce bir don kişöt yaratıyorum. yanımda kimle ve hangi objektif mukakemeyle savunacağım ki schusteri? yahut olumsuzluklarını eleştireceğim?
adam çıkıp beşiktaş halkın takımıymış peh, saçmalık diyorken (bazı kavramları yeni keşfetti herhal), bir diğeri forma almayandan beşiktaşlı mı olurmuş diyorken.
putlaştırıyorum. ki en azından o süreyi bir puta veririz böylece. sonunda putlar devrilirse devrilsin.başka çaresi yok, çünkü bu kirlilikte bağımsız ve tutarlı düşünebilen yok. "karakterli" çok ama çok az.kelle isteyen çok. kellesi çalışan çok az.
beşiktaşı da putlaştırıyorum schusteri de sebayı da livornoyu da adana demiri de karabükü de st pauliyi de..
çünkü en azından zevk alıyorum.
Erhan Guven ilk yari bitmeden takimdan gonderilmeliydi. Takimin en zayif halkalarindan biri su anda.
Bi de basina bant falan takiyordu sezon basinda. Schuster de Sergio Ramos'a benziyor bu velet diye mi oynatti bunu nedir, hala oynaticam diye ugrasiyor :)
Halkin takimi olmasini elestirmiyorum, sadece bunun bir ozur olarak kullanilmasini elestiriyorum, ne yorumlar goruyoruz neler. Bir yerde herhangi bir forma satisi reklami cikinca veya merchandising rakamlari aciklaninca bakin, mazeretler hemen hazir:
'Zor geciniyoruz, cebimizde 5 kurus paramiz yok, haklin takimiyiz, biz fakiriz, formalar pahali, formalar guzel degil vs'.
Ama sonra Holosko'yu elestir, yildiz iste, Quaresma gelince buyuk baskan de, oyle olmuyor iste. Eger ki Besiktas halkin takimiysa o zaman Jessie'nin de dedigi gibi Holosko Besiktas'tir, o zaman Holosko'lari isteyeceksin. Kaldi ki cebinde 5 kurusu olmayan adam internet'e girebiliyor (kafe veya evinden neyse), ne kadar komik, degil mi? Gecim sikintin olabilir, her turlu sikintin olabilir, ama dunyada en cok sigara tuketen bir topluluk olarak gunde 1/4 paket sigara kesemiyorum BJK icin de demeyeceksin, bu boyledir.
Ha, bence zaten halkin takimi zaten sacma bir laf. Halk nedir? Halk demekle kast edilen alt tabaka veya orta tabakanin bir kismi. Simdi Turkiye'nin buyuk bir bolumu bu tabakadan olusuyorsa mantiken en cok taraftar bizde olmali, peki neden bu acik ara boyle degil? Simdi biri cikacak diyecek ki BJK semt takimidir, ondan oyle, e sizde bir karar verin o zaman semt takimi mi halkin takimi mi?
Bu tur sifatlara takilmiyorum zaten, halkin takimiymis bilmemneymis, bana ne yahu? Bos sifatlar iste, gereksiz seyler. Ama Besiktas'a 5 kurus faydasi olmayan, bile bile korsan urun alan adamin da sonra transferleri begenmemesi sinirime dokunuyor, mesele budur.....
"Bagimsiz ve tutarli" dusunmenin yolu, kisilerden, objelerden ve olaylardan bagimsiz olarak bir fikir yapisi olusturmak ve de o fikir yapisi dahilinde bir gun ak dedigine oteki gun kara diyebilmekten gecer.
"Tutarlilik" inatcilik degildir, tutarliligin yolu surekli degismekten gecer.
Biz ise, kafamizdaki fikir dogrultusunda bir seyi "dogru" belleyip, sonra o seyin tartismasiz egemenligini kabul ediyoruz, onu koru korune savununca da tutarli oldugumuzu zannediyoruz.
Bunu daha once de yazmistim. Gunumuz topllum yapisindaki en buyuk cikmazlarimizdan biridir bu:
http://komunaliskembe.blogspot.com/2010/07/degismez-dogrular.html
asli'nin "gordugu cikmaz yuzunden baska bir cikmaza girmesine" boyle bir alternatif sunabilirsek tartismalar saglikli olabilir ancak.
@bjk4ever
şöyle demişsin;
.............
"Halk demekle kast edilen alt tabaka veya orta tabakanin bir kismi..Simdi Turkiye'nin buyuk bir bolumu bu tabakadan olusuyorsa mantiken en cok taraftar bizde olmali, peki neden bu acik ara boyle degil"
.............
halk kendisi için en iyi olanı ne zaman ekseriyetle keşfedebilmiş ki türkiyede? darbe anayasasını oylarken mi misal? :)
şu sözün antitez olarak değil, aksine ispatında kullanılabilir beşiktaşın halkın takımı olduğu tezinin..
neyse çok ciddiyetli konuşulmasına karşıyım şu aşamada bu konuların.
biraz eğlenmeli. sergen olmamalı..
hoş sergenin cukkası da sağlam,
biz fakirlerin çenesi yorulmasın..
ha bir de;
hiç forma almadım hayatımda..
lakin çok veledi beşiktaşlı yaptım yıllar yılı.. ne formalar aldırmışımdır allah bilir:)
bir de şunu diyim; düz mantıktan kaçalım..
shelbyl
sana katılıyorum.
fakat benim yorumumu daha dikkatli okursan şayet, zaten "gordugu cikmaz yuzunden baska bir cikmaza girmek" dediğin pozisyonumu bizzat kendim de ironik buluyorum, anlarsın. ki senin dediğin konumun bilincinde olan bir kişi bir hareket tarzı geliştirir. schusteri putlaştırmak yanlış görünebilir, ama bu kabul etmelisin ki geçici bir süre (özellikle forza/çarşı cephesinde) brz tepeden inmede olsa yapıldı ve işe de yaradı. burda putlaştırmayı brz alegorik kullandım tabi ki. hemen çağrışımınız islamiyet öncesi toplumdaki objeler olmasın;)) bunda tabi ki yönetimin ve taraftarın geçmiş deneyimlerinin de payı var. hatta şunu söyleyebilirim, bağımsız düşünebilme ve tavır koyabilme konusunda en ilerideki kulüp biziz türkiyede. taraftarın etkisi.
mevzu tabi ki bahsettiğin gibi çıkar yolu üretebilmekte.
yukarıda yılmaz çok güzel açıklamış. iş biraz da çingenelikte belki. itaatsizlikte. medyaya basına idareye vesaire
bir yandan besiktas taraftari olarak besiktasin amator ruhtan kopmamasini izlerken diger yandan cok kasinti,elestiri yapma zorunlulugu altinda kasilmalarini pek anlayamiyorum.ben bu isin zevk ve tutku kismindan gittikce uzaklastigimizi dusunuyorum.aslinda ekonomi uzerine,futbolda siddet uzerine cok guzel ilgi ile takip ettigim yazilar oluyor fakat bir yandan fanatizmi elestirenlerin diger yandan "fanatik" elestiriler yapmalarini pek de anlamli bulmuyorum.
@asli
Kendi ironikliginin farkinda oldugunu fark etmistim zaten, lakin herkesin boyle bir ozfarkindalik gelistiremeyecegi asikar. Bir de ben bu tur durumlari "kaygan zemin" olarak goruyorum, o yuzden senin pozisyonunu anlasam da, oraya geliste cekincelerim olusuyor.
Yani teoride ayni, pratikte farkliyiz.
Antidoto'nun medya elestirisi dogru, ama ona karsi nasil mucadele edecegiz? Zaten medyanin pohpohunun farkinda olamayan bir insana, karsit gorusu de ayni sertlikte empoze etmek ters tepkiye yol acabilir. Ama tabii bunu deneylemedim ve kanitlamadim, zira isin icinde insan faktoru var.
Olay iyice teoriklesmeden soyle baglayayim: Guzel bir topluluk dinamigi icin hepimiz lazimiz :)
@ shelbyl
aynen, fazla teori aşık usandırır ;))
mevzubahis beşiktaşk diyorsak, en kestirme olarak şunu söyleyebilirim;
"bilgi sahibi olmadan, fikir üretmeyelim, üretenleri de kaale almayalım..."
ve Schuster'e sahip çıkalım.
Çokları hatırlamaz. hoca ilk geldiğinde basın toplantısında ağzından ilk çıkan sözcük "altyapı" idi.
geçen şu 6 ay boyunca hocanın samimiyetine giderek daha da inandım..
post için hemen her dediğinin altına rahatlıkla imza atabildiğim yazar antitodo'ya teşekkürler.
perde açıldı, film başlıyor.
tahminim odur ki; 41 puan da bize yeter. şampiyonlar ligi kafi.
uefa ise bambaşka bir konu. işte orda işleri akışına bırakalım. misal kievden fark da yiyebiliriz, finale çıkar spalettinin makina sistemine fark da atabiliriz..
muhammed (p.a.f) da A takıma yükseldi.final de 16 yaşında olacak..
biraz rahat olalım :)
@yılmaz
bazan fena halde senin zeki demirkubuz olduğundan şüpheleniiyorum:))))
şayet öyleysen itiraf et :P
@ aslı
allah allah, niye ki?
gıcırdayan bir kapı sesi mi duydun :))))
@yılmaz
:))
Konuyla alakasız devam edicem belk ama taraftarın forma alma zorunluluğunu anlayamıyorum, bende seneden seneye forma alıyorum ama hiç bir taraftar forma almak zorunda değil
evindeki beyaz atleti, siyah tekstil boyasıyla boyarsın, olur sana forma. Kimse bunu yapanın benden daha az beşiktaşlı ya da daha çok beşiktaşlı olduğunu söyleyemez
burada taktik, ekonomi filan hepsi çok güzel konuşuluyor,yeri geliyor bende dahil oluyorum fakat aslında hiç biri zerre umurumda değil, klubün borcu, transferleri, taktikleri filan beni ilgilendirmiyor. benim klüple öyle bir bağım yok, klüp bana istihdam sağlamıyor, karnımı doyurmuyor. borcu varsa üzülürüm, kar etse para benim cebime mi girdi derim.
saçma sapan, izah edilemez bir sevgi taşıyorum beşiktaş'a. yenerse seviniyorum bitiveriyor, yenilirse tüm hafta üzülüyorum. ben küçükken o sebalı tadelle reklamındaki çocuk niye ben değilim ulan diye ağlamış üzülmüş bir insanım. Adamın elini öptüğümde, küçücük beşiktaş formamı imzalattığımda halen unutamadığım bir anı olarak beşiktaş adı geçen heryerde aklıma gelir. o formayı cocğum, torunum hepsi giysin istiyorum.
Şimdi bu normal bir düşünme şekli değil diyenler olabilir, buna hak veririm. Ama benim klüple gönül bağım var, transferleri yaparlar eleştiririm sevinirim. bu benim cebimden klube ne kadar para aktardığıma bakmaz. Taraftar olarak zaten normal bi adam değilim, ulan insan kendine bu eziyeti yapmaz normal bi adam olsa.
Ben, 2002-2003 yılına kadar hakim olan zihniyetten yanayım, beşiktaş halkın yönettiği takım olduğu için halkın takımıdır. cebinde parası olanların içine sıçıp, yerine beşiktaş emekçilerinin durumu düzelttiği takımın taraftarıyım. Baba Hakkı, klubü düzlüğe çıkarıyor sonra gelip gene zor duruma sokuyorlar gene iş bize düşüyor dediğinde, kendisinin nasıl bir insan olduğu konusunda iki kere düşünmem. Emekçi adam işte, beşiktaşa gönlünü vermiş, hayatını vermiş, saçmasapan ama ulvi bir uğurda kendine eziyet ediyor belkide. Bende taraftar olarak öyleyim. Seba'nın Aziz Yıldırım'ı karşısına alıp futbol insanlığı dersi verdiği gün ben bu adamın elini öptüm ulan diye gururlanmışımdır.
Benim cebimde ne olduğu, ne çıktığı klubü bağlamaz, benim bağım öyle değil, yaparım yapmam. Bunu yapmazken en kral futbolcuyu da isterim, Ronaldo'yu da, Messi'yi de bir gün BJK forması giyerken hayal ederim. Formamı alırım almam, almayana laf etmem, alanada iyi yapmışsın derim.
BJK Holosko'dur filan denileceğine, BJK Seba'dır Baba Hakkı'dır, klüp bunları unutuyor unutturuyor diyin, yeni nesil bu muhteşem insanları bilmiyor diyin, siktir edin klubün borcunu filan.
Bu konularda çok doluyum, bazı arkadaşlar üzerlerine alınmasın lütfen.
yazının sahibi antidoto'ya, ilker kaçmaz'a, yılmaz'a ve aslı'ya çok çok teşekkür ediyorum.. gece gece nasıl yazılarınızla nasıl moral verdiniz bana anlatamam, sağolun varolun..
özellikle ilker kaçmaz ilk göndermiş olduğu post ile beni bayağı bir zahmetten kurtarmış, eline yüreğine sağlık ;)
@sarper
senin yazını da şimdi okudum, senin de eline sağlık birader..
6-7 tane orjinal, 4-5 tane de el yapımı Beşiktaş formasına sahip biri olarak da "forma satın almadan taraftar mı olunur" şeklindeki saçma ötesi cümle hakkında yazdığın tüm görüşlerine aynen katılıyorum..
@yılmaz
biraz geç olacak ama beşiktaş'ı oransal olarak en çok işçilerin tuttuğunu neye istinaden söylüyorsun? yani bu senin kişisel gözlemin mi yoksa bu konuda yapılmış istatistiki bir çalışma mı var?
oy verirken bile sınıfsal tercihten uzak insanların sınıf bilinçli bir şekilde bir takımı tutabileceklerine gerçekten inanıyor musun?
hadi diyelim dediklerin doğru, bundan ne sonuç çıkarmalıyız? beşiktaş halkın takımı ama fb yada gs değil çünkü onları burjuvalar, küçük esnaf ve serbest meslek sahipleri tutuyor.
şu "halkın takımı" olayını gerçekten anlamıyorum. bütün takımlar halın takımıdır, kimse uzaydan gelmedi bu ülkeye ve türkiye'de sadece ekonomik sınıflar vardı, politik sınıflar değil, yani kimse sınıfına göre parti yada takım tutmaz, burası avrupa değil, sınıf bazlı tahlilleriniz hepsi havada kalıyor.
@ Yilmaz
Sen "Forza Schuster Dayi" diye bitirmissin ben de "Forza Yilmaz Dayi" diye selam cakayim dedim. Ellerine saglik.
@ Ozzie
Kısıtlı bilgi ile eleştirmiyorum kayıtsızca da eleştirmiyorum.Sezon başından beri eleştiriliyor Schuster bu hareketi ise benim için bardağı taşıran son damla olmuştur.Hadi Rıdvan ı geçtim Erhan Güven in kampa çağırılması bile skandaldır.Destek olacağız diye bu kadar saçmalığa da göz yumamam.
Erhan Güven bir maça sağ bekte ilk 11 başladığı zaman veya kurtarıcı olarak sokulduğu zamanda bu şekilde konuşacak mısınız çok merak ediyorum.
Arkadaş nasıl Burak Bıyıktay'ın bileti kesiliyorsa,Schuster'inde bileti kesilir başarısız olursa.2. yarıda en az 42 puan alması gerekiyorsa bunun sebeplerinden biride kendi yaptığı denyo tercihlerdir.Schuster'in başarılı olmasını çok istiyorum ama olmazsa olmaz aga.Bu adamlar Avrupa Kupasında oynamayan takımda durmazlar,Avrupa'da oynamayan takım bu adamların parasını veremez ...
Bence Erhan Güven maç başı parasının %60'ını filan Schuster'e veriyor olabilir.Zamanında Necat Aygün vardı.Daum bunu yeniyor olsakta, yeniliyor olsakta her maç 90. dakikada oyuna sokardı.Sonradan çıkmıştı dedikodusu %50/50 kırışıyorlarmış diye ...
@ tuco salamanca
"sınıfsal tahlilleriniz havada kalıyor demişsin" de ben tahlil falan yapmadım ki. öte yandan allah aşkına yazdığımı dikkatli oku hangi yorumumdan çıkardın ki bu dediklerini, hatta ben demişim orda beşiktaşın halkın takımı olmadığına dair başkanından başlar yüzlerce emare sayarım diye.
fakat beşiktaş benim hissiyatımda "halkın takımı". bir çoklarının da öyle. ben analiz yapmıyorum, beşiktaşı hissediyor yazıyorum. sizin bu inanılmaz ciddi tespitkar havalarınızı hayata da yansıtalım o vakit aşk denen şey de yalan olur. "ya birader ilk o kızı gördün, ya görmesen nolcaktı, başkasına aşık olcaktın, bana maval okuma" diyip geçin etrafa.. neyse..
@ ozzie
teşekkür ederim :))
@ carlito
tesekkur ederim ya ben de carlito ismini ve yorumlarını gorunce bu blogda kafamda öyle bir imgelem oluşmuş ki olur olmaz shuster'i eleştirenlerin mekanını basan mafya babası havasında böyle, içim rahatlıyor :P :P
neyse az uyudum herhalde dün belki de ondandır :))
izmirde bir takımda menejer olarak çalışan bir arkadasım var...rıdvan alındıgında ona sormustum...antep seviyesinde bile değil demişti
@aslı
gece gece güldürdün, allah da seni güldürsün :))
halkın takımı olayına farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum ben.. hiç düşündünüz mü, neden fenerliler veya cimbomlular da çıkıp "hayır biz halkın takımıyız, banane banane biziz halkın takımı" diye ağlamıyorlar? bilindik ağlaklıkları düşünüldüğünde böyle olması gerekmez mi? neden onlar da bu ünvanı bizim gibi sahiplenmeye çalışmıyorlar, niye yani?
sebebi açık; onlar bizim gibi hissetmiyorlar ki, hatta bunun anlamını bile bilmiyorlar..
yılmaz arkadaşım da "hissiyat" derken bunu kastediyor olmalı..
Benim için dünkü maçın en önemli anı;Toraman'ın kaptanlık pazubandını Guti’ye uzatması ve Guti'nin pazubandı alıp, ama hiç düşünmeden İbo’nun koluna takmasıdır.