.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

12 Aralık 2010 Pazar

Gidenlerden...

Stada giderken, o safi maneviyat yuklu yolda uzun duvarlarin arasinda asirlik cinar agaclarinin refaketinde ilerlerken, hele bir de yagmurluysa hava ben gibi formalar icinde stada ilerleyen yuregi kartallarin sayisi az ise, yalan yok tuhaf bir sevinc kaplar icimi. Kiskanc herifin tekiyim, Besikas`i paylasmak istemem kimseyle milyonlarla paylasmam gerektigini bile bile. Bu derin kiskancligin yaninda, kiskandigim insanlarin sevgisini de takdir ederim ustune, celiski iste... Herkes benim kadar sevmek zorunda da degildir tabi. Baska baska Besiktas oldugunu kabul etmiyorum, ama yaklasim farki diye bir sey var tabi. Besiktas`i beraber sevmekten en cok tat aldigim kisi anasinifinda yolumun kesisip 22 senedir beraber yurudugum bir guzel dosttan sonra, Besiktas`i en cok toplasan 10 saat ayni yerde zaman gecirdigim purplepurple'la beraber sevmeyi seviyorum. Bu blog boyle bir adamla tanismama vesile oldu. Internet'in kullanimin yayginlasmasindan sonra, cok sey degisti. En basta asklar degisti, sonra kacamaklarin adi one night stand oldu. 98'de internet kafeler yayginlasti. Google devriminden sonra, eksisozluk, youtube, facebook derken, sadece kendi hayatimin icin soyleyebiliyorum ki hayatimizin kafadan 3'te 1'i sanallasti. Bu sanallasma yasanirken bazi seyler yalanlasti. Kadikoy deplasmanina gitmemize birkac gun kala, hayatlarinda Inonu'de hazirlik macinda dahi destekte bulunmamis adamlarin bir dolusunun iletileri doner bicaklari, satirlarla doldu. Sevdanin pesinde olmanin maliyeti artti babam artti, bu yuzden kalkip kimseye "Sevgi eylem gerektirir." diyemem, kaldi ki bu maliyet benim de cok kez kesti onumu. Ha tabi asil konuyu unuttum, herkes Carsi'dan oldu. O kisim bambaska bir post konusu, oyle bir post ki blogun ilk gununden beri yazmak isteyip, bir turlu yazamadigim, dramatik bir populizm karsi populerite; daha dogrusu populerlesme hikayesi bu. Kafasinda cArsi yazan adam, o A'dan bihaber "Sivasli ayilar Istanbul'da ne arar" diye bagirmaya kalkti ki sukur guzel adamlar susturdu o kendilerinden bihaberleri. Kimi maca giderek sever Besiktas'i kimi gitmeden kimi de isteyip de gidemeden. Ama maca gitmeyen adam, maca giden gibi sevmeye kalkti, digerleri de bunu sanalda gordu, zaten gosterdikleri sevgi de sanaldi, egretiliginden dolayi cok da belirgindi bu sanallik. Sanal demek kotu demek degildir, yanlis anlasilmasin. Besiktas'in hayrina olabilecek her hareket benim icin takdir sebebidir. Eksisozluk'te, sanalin gobeginde bunlari yasarken bulduk birbirimizi. Guzel adam Beautiful Freak'in tabiriyle de kisa surede canimiz cigerimiz oldu burasi. Sozlukte birbirimizin mahlalarina zaten asinaydik. Herkes, kendi sevdigi sekilde anlatti burada Besiktas'i. Kimse, kimseye Besiktas' boyle sevemezsin, soyle sevmelisin demeye kalkmadi. Yorumcularin bir cogunun bile Besiktas'i nasil sevdigini bilir olduk. Mali denetimde calisan bir garip olarak, musteriden data bekledigim her bos zamanimi bloga bakinirken gecindim. Takdir edildi burasi, takdir edildikce de bireylerden tamamiyle bagimsiz sevindik. Blog odulleri diye bir sey duyduk, arkadaslarimizdan Shelbyl basvurdu, hatirladigim kadariyla en ufak bir reklam yapilmadan spor kategorisinde birinci olduk, bizi okuyanlar sayesinde. Bir dolu mac animi anlattim burada. Hatirladikca yuregimi sizlatan veya o an hissettigim heyecani tekrarlayarak... Besiktas'in hayatimin nasil de en ortasinda durdugunu, ne kadar sevdigimi kelimelere dokmeye kalktim elim dondugunce. Arkadaslarimla yasadigim ozel anlar da babanemin rahatsizligi sonucunda apartmanin bir daha hic tarhana kokmamasina duydugum huzun de aldigim bir is teklifini degerlendirmedikten sonra yasamaktan korktugum iska tehlikesi de burada satirlara dokuldu. Birkac haftadir, yen icinde kalmasi gereken tum kol kiriklari bu blogun postlari altina dokuldu. Olmamasi gerekirdi, yen icinde kalmasi gerekirdi. Oyle ki post altina tasinan problemleri, mahlalarini ilk kez gordugum insanlar bile tartismaya basladi. Besiktas adina yapilacak islerin olmasi gerektigi ve uzun sure boyle devam eden bir ortam kendi kendini tartismaya basladi. Kendimizi cok mu onemsedik, bir ara bundan korktum. Blogu takip eden bazi arkadaslarim "Olm neler oluyor derken" bazilari da "Nelerle ugrasiyorsunuz be abi" dedi. Burasi sallandi durdu. Su an sagdaki yazar listesini gordukce icim sizliyor. Tribunde taraftar sayisi azken, bana daha cok sevmek hakki dusuyor diye sevinen bir manyak olarak, ben bu platformda beraber olmaktan buyuk haz aldigim adamlarin gidisine cok uzuldum. O an farkettim dusuncemin ne kadar hastalikli oldugunu, yalan olmasin daha once cok kez anlamistim bunu. Cunku Besiktas o kadar buyuktu ki, bana sevebilecegim kadar sevgi dusuyordu, bunun siniri tribundeki taraftar degildi; benim yetebilirliligimdi. Guzel adamlar gitti buradan. Epey zaman once tribal enfexion gitti. Sonra gecen haftaki deprem ve artcilarinin neticesinde, jokond, yuki the zorba, kalashnikov, thug love, simplextablosu, moloztash, spirit (birinizi dahi unuttuysam kendimi Fenerbahce formasi giymis hissedecegim) ayrildi, bazisi veda ederek bazisi etmeden. Oyle ki cok takip edemedim de, yorumculardan bile veda edenler oldu. Ben uzuldum, ciddi anlamda canimi sikildi. Su an kalkip donecegiz deseler onlarin hatrina fener formasiyla fotograf cektirip avatar yaparim, o derece isterim donmelerini. Ama su an icin hepsine ben kendi adima tesekkur ediyorum, Besiktas'i onlarla sevebilme guzelligini yasattiklari icin. not: Fena halde kopuk bir yazi oldu bunun farkindayim. Zaten klavyeden de farkettiginiz uzere, deplasmanda yaziyorum bu yaziyi, hata kusur varsa affola...

12 Yorum:

sozcelyk dedi ki...

tek kişi için sevmediğim nadir yerlerdendir burası,herkesin ayrı bir güzelliği var bende; jessie'nin pesimistiliğini de severim jokond'un tahlillerini de severim shelbyl'nin bakış açısını da severim threepoint'in romantizmini de severim tribal'in mizahını da severim.

isim olarak takılmadan sadece yazılan yazı üzerinden yüzlerce yorum yaptım. severek cevap verdim cevap aldım,nefret ettiğim yd'nin yeniden seçilmesinin ardından oluşan karamsar havayı hep birlikte soludum sonra quaresma guti raul zidane figo real madrid clasico yeter demirören esprilerine aynı ailedenmiş gibi gülerek katılmaya çalıştım.

ama ne olduysa yazılan yazıyı değil de yazan kişinin ismini eleştirmeye başladığımızda oldu,artık yazdıklarımızı değil yazanların yaklaşımlarını eleştirir olduk, birbirimizin beşiktaşlılığını sorgulamaktan beşiktaş'ı sevemez olduk. aylar geçtikçe popularitesinin artmasından mıdır nedir ekşibeşiktaş olarak değil ahmet'in mehmet'in beşiktaşla ilgili şöyle böyle salladı denildiği yer oldu burası.

eskisi kadar uğrak da olamıyorum artık çünkü biliyorum ki her açılan postun altında senin beşiktaşlılığın şu sen şucusun sen bucusun denildiği bir yer artık ekşibeşiktaş , son günlerdeki diğer ismiyle 'ekşın'beşiktaş.

eskiye doğru değişir mi yıkım devam mı eder bilemiyorum ama bu noktaya geleceğini tahmin edememiştim.

bu oluşum böyle olmamalıydı. sozcelykk'nın son cümlesi herkes için geçerlidir sanırsam. kimse bu noktaya geleecğini tahmin edememiştir.

spirit dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Esyanin tabiati iste abi. Ne muzik gruplari, ne partiler, ne dergiler, ne ortakliklar... Omru uzun olanlar dahi birkac sarsinti geciriyor. Olmuyor iste, caktirmadan duzeltmeye calisiyorsun daha da fena oluyor, bilmiyorum cozumu nedir, bilen varsa soylesin.

Sonra onca sarsintidan ve uzuntuden sonra, Ertugrul Saglam'in o topluca hic takdir etmedigimiz sozleriyle uzatilan mikrofonlara "Hayat devam ediyor" demekten baska da bir sey yapamiyorsun.

Tuco Salamanca dedi ki...

Blogun geldiği son nokta gerçekten üzücü. Umarım gidenler döner.

okka dedi ki...

"Ama maca gitmeyen adam, maca giden
gibi sevmeye kalkti..."

şu cümlenin ne demek istediğini. manası bir türlü anlamadım.

şeref bey stadına 10 dk yürüme mesafesinde olan birinin, yılda bir kez beşiktaş şehire gelsin de izleyelim diye bekleyen birini anlamasını beklemem , çok mu yüksek bir beklenti acaba?

bilmiyorum yazıyı 2-3 defa okudum. belki de yanlış algıladım. eğer öylese özür dilerim.

gnyz dedi ki...

shelbyl'nin dediği gibi eşyanın tabiatındanmıdır nedir oluyor böyle şeyler. Bu kadar takipçisi yorumcusu yazarı olan her forumda blogda bu tür şeyler yaşanmıştır. son bir kaç aydır yazılanlardan çizilenlerden işin bu noktaya geleceğide apaçık ortadaydı.

purplepurple dedi ki...

eline sağlık kardeşim.

okka; maçlara gitmeyen beşiktaşlı'nın sevgisini, maça giden beşiktaşlı'nın sevgisini kimse teraziye koyup tartamaz. isparta'daki bir beşiktaşlı bizden daha çok seviyor olabilir beşiktaş'ı. karşılıksız aşk muhabbetine girilirse, sizden daha yoğun yaşıyorum ben o aşkı da diyebilir. her zaman da saygı duyulur onlara.

ama kabul edelim ki anlayamacağı bazı hisler de vardır. öldür allah anlayamaz. ve o hissi yerinde yaşayanlarla aynı jargonu kullanmaya kalktığı noktada, olmaz; üstüne uymaz, eğreti olur. jargonun aslını bozar. threepoint'in bahsettiği budur diye tahmin ediyorum. bu yorumdan ziyade, nesnel bir durumdur. politik doğrucu olunacak diye gerçekleri yazmaktan kaçınmamak lazım.

threepoint dedi ki...

aslında gayet vasat yazmışım, purple'ım anlamış ve ne demek istediğimi söylemiş. bir de orada 3 tipten bahsettim, maça giden, gitmeyen ve gidemeyen. ortada bahsi geçen, maddi gücü olup, çekilecek fiziksel külfeti kaldıramayan insanlar. yoksa şehirlerine, hatta bırak şehirlerini komşu şehirlere Beşiktaş'ın geleceği gece uyku uyuyamayan, karşılamadan uğurlayışa kadar Beşiktaşları'yla beraber olan yüreği kartalların kalbini kırdıysam affola. Yani, yanlış anlaşılmış o kısım.

molosztash dedi ki...

Aynen shelbyl'in dediği gibi, eşyanın tabiatı galiba.

Sanırım vazo bir kere kırıldı ve bir araya gelme sinyali görünmüyor. Üzmeyelim kendimizi. Böyle oldu, yapacak bir şey yok.

Hakikaten burada tanıştığım herkese gayet büyük bir saygı duyuyorum

Selamlar arkadaşlar...

okka dedi ki...

@purplepurple ,@threepoint

sizin yorumlarınız doğrultusunda yazıyı tekrar okuyunca, sanırım şimdi ne demek istendiği daha iyi anladım.teşekkür ederim.

zaten aksi bir fikrin çıkması, yani "maça gelmeyen adam,takımı sevemez arkadaş" düşüncesinin çıkması bu oluşumun yapısına ters.

matiasemilio dedi ki...

gelinen nokta hakkaten ziyadesiyle üzücü..tek avuntum purplepurple'ın devam ediyor olması..zira daha önce de belirtmiştim,kendi Beşiktaşımı görürüm onun yazılarında..

Yorum Gönder

Ara