24 Aralık 2010 Cuma
Bir İlhan İrem Vardı #4: Sixten Veit
Simao ve Fernandes gibi akıllı transferlerin üzerine geçmiş defterleri karıştırmak, bu transferin mutluluğunu arttıracaktır diye düşünüyorum. E haydi o zaman gelin 21.yüzyılın başına gidelim sizinle.
Geçenlerde yuki the zorba ile transferleri konuşurken aklıma düşen bir adamdı Sixten Veit. "Keldi değil mi bu adam abi?" dedim, "Yok lan saçı vardı" dedi yuki. İşte sağdaki gibi bir adamdı Veit. Tabii o fizikle kendisine "kel" dediğimi duysa muhtemelen düşünme organımı oturma organlarımla komşu hale getirir ama neyse, zaten 3 ayda ne kadar Türkçe öğrenmiştir ki eleman, anlamaz herhalde.
Kısım I: Beşiktaş Öncesi
Genç futbolculuk kariyerine Traktor Oberbobritzsch ve Geologie Freiberg gibi iki takımda başlayarak futbolcudan çok tarım ve yeryüzü bilimleri üzerine ihtisas yapmış olduğu izlenimini veren Veit, amatör kariyerini de gene ismiyle müstesna bir takımda sonlandırıyor: FC Karl-Marx Stadt. "Parayı gördüm traktörü Marx'ı unuttum" mesajıyla modern sosyolojiyi kendisine hayran bırakan Veit, 1989 yılında ASG Vorwarts Leipzig forması giymeye başlıyor.
1991 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Almanya'nın birleşmesiyle 2. Bundesliga'ya katılan Chemnitzer takımına transfer oluyor Veit. Chemnitz şehrinin Alman tarihinde bir önemi var: İlk Alman lokomotifi bu şehirde yapılmış. Veit abimizin Andreas'ı kıskandıracak şekilde bir lokomotif fiziğine sahip olması da isabet oluyor tabii bu durumda.
Chemnitz kulübünde aradığını bulamayan Veit, 1994 yılında borç batağına batmış olan ve yeniden yapılanmaya çalışan Hertha Berlin kulübüne kapağı atıyor 95'te. Leipzig'den Berlin'e gitmesiyle çehresi değişen Veit abimiz, Hertha ile 1997 yılında Bundesliga'ya çıkıyor ve de yolunu Beşiktaş ile kesiştirecek kariyer noktası da bu oluyor. Hertha formasıyla 1. Bundesliga'da 81 maça çıkıp 6 gol ve 5 asist kaydediyor, ve de bu performansıyla takımın vazgeçilmezleri arasına giriyor demek isterdim ama 17 defa oyundan alınmış ve 15 defa da oyuna sonradan girmiş bu 81 maçta, dolayısıyla pek de vazgeçilmez değilmiş sanırım.
Kısım II: Beşiktaş Kariyeri
Veit abimizin Beşiktaş'a gelişi çok da kolay olmuyor. Adetten olduğu gibi "İstanbul'a geldiğinde gördüğü büyük ilgiden dolayı şaşıran Veit", o şaşkınlıkla imza için geldiği İstanbul'dan imza atmadan dönüyor 6 Haziran tarihinde. Haberde ismi geçmese de biz biliyoruz ki sorunun sebebi menajerin adı Juan Figer.
Sonra Veit abi 10 Haziran'da gençlik yıllarını hatırlayıp endüstriyel bir takım olan Energie Cottbus'a imza atıyor 10 Haziran'da rivayete göre. Tabii Cottbus'a imza atan adam sonra nasıl gelip Beşiktaş'ta oynar, bu sorunun cevabını da bizim spor medyasının engin yeteneklerine bırakıyorum.
Neticede geldi gitti derken abimiz en sonunda 15 Haziran'da, Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören ve İbrahim Altınsay'ın katıldığı (bu üçlüyü bir daha bir araya getirene tam yüzbin lira vereceğim) imza töreniyle resmen Kartal oluyor. Adının Sixten olmasından mütevellit kendisine 6 numaralı forma veriliyor, ama bu sadece benim hayalgücümün bir ürünü de olabilir.
Kendisi hakkında basının klasikleşmiş kamp raporu izlenimi şu şekilde oluyor: "Veit düz oyuncu, soğukkanlı oluşu en büyük avantajı. Ama büyük işleri başaracak isim değil." O zamanlar Bank Asya olmadığından muhabirlerin mukayese yeteneği kısıtlı ne yazık ki.
Veit abimizin Beşiktaş formasını ilk giydiği maç 2-2 biten Bursaspor maçı. O maçta ilk golün asistini yapan Erman'a pası veren o. Sonra 4-0'lık Diyarbakırspor maçında 60. dakikada oyundan alınıyor ve yerine Ümit Bozkurt dahil oluyor oyuna. Buradan zaten ilk olumsuz sinyalleri alıyor Veit, zira oyundan çıkarken Daum'a "Was passiert, wer ist Uemit, das ist mein Position!" diye söylendiği rivayet olunur. Sonra Samsunspor ve İstanbulspor karşısında forma giyiyor, İstanbulspor karşısında kullandığı taç Bushi'nin golüne sebep oluyor, ve Veit abimizin Beşiktaş formasıyla son maçı da bu oluyor. Maç sonrası Milliyet gazetesinin Veit analizi ilginç: "Sağ kanatta fazla etkili olamadı, ortaları hep rakip kanatta kaldı." İlginç, zira Veit abimizin esas mevkiisi "defansif ortasaha" olarak tanımlanıyor. Zaten Bilal Meşe de Diyarbakır maçından sonra kendisine bir cümleyle değinmiş: "Veit'i hala çözemedik."
İlerleyen zamanlarda Beşiktaş'ın yabancıları Kjaer ve Stavrum (düzeltme: Stavrum sene sonunda kadar kalıyor) postalanırken sıra kendisine de geliyor tabii. Önce Denizlispor ile Ali Tandoğan karşılığında takas edilmek isteniyor, sonra Ali Eren affediliyor ve takıma geri dönüyor, Veit'ın da kontratı Kasım ayı sonunda feshediliyor.
Benim aklımda hala bir soru: Madem bu abi baktığım her futbol arşivinde "defansif ortasaha", biz niye sağ kanada koyduk? Sonra aklıma yıldız sol kanadımız Ricardinho geliyor, titreyip kendime geliyorum.
Kısım III: Beşiktaş Sonrası
Veit abi Beşiktaş'tan sonra kariyerine Union Berlin takımında devam ederken, bu tercihinin sebebini soran gazetecilere "Döner ist wunderbar" diye cevap veriyor. Union Berlin takımında 19 maça çıkıp bir gol atmasına karşın takımını bırakıyor, ve de kariyerinin son kontratı için doğduğu topraklara yakın bir takım olan Hallescher FC ile halleşiyor. Veit abimizin kariyerinin ilginç bir noktası da böylece başta ve sonda enteresan isimli takımlarda oynarken, en iyi zamanlarını daha düz isimli takımlarda geçirmesi oluyor.
Sixten Veit abimizin futbol sonrası yaşantısı hakkında pek bir fikrimiz yok, lakin elimizde Facebook'tan tedarik ettiğimiz yandaki fotoğraf var. Daha teyit edemedim (kendisi mesajıma cevap vermediğinden Beşiktaş'ı iyi anmadığını düşünüyorum), lakin bu Veit bizim Veit ise "Sixten Veit Consulting GmbH" adlı bir danışmanlık şirketi kurmuş ve yönetiyor demektir. Abimiz yetenekli olduğu kadar da akıllıymış demek isterdim ama yeteneğini göremeden gitti kendisi. Belki de bu fizikle model ya da SAT7 yıldızı da olmuş olabilir, bilemem. Birol Ünel dublorlüğü de olası alternatif kariyer planları dahilinde olabilir.
Bir de kendisiyle eğer bizde oynadığı 4 maç boyunca bir duygusal bağ kurmuşsanız, kendisinin forması Ebay'de satışa çıkmış. 12 Pound gibi makul bir fiyata tedarik edebilirsiniz. Ve hayır, satan ben değilim.
Not: Arşiv görüntüleri Milliyet Gazetesi'nden alınmıştır.
Geçenlerde yuki the zorba ile transferleri konuşurken aklıma düşen bir adamdı Sixten Veit. "Keldi değil mi bu adam abi?" dedim, "Yok lan saçı vardı" dedi yuki. İşte sağdaki gibi bir adamdı Veit. Tabii o fizikle kendisine "kel" dediğimi duysa muhtemelen düşünme organımı oturma organlarımla komşu hale getirir ama neyse, zaten 3 ayda ne kadar Türkçe öğrenmiştir ki eleman, anlamaz herhalde.
Kısım I: Beşiktaş Öncesi
Genç futbolculuk kariyerine Traktor Oberbobritzsch ve Geologie Freiberg gibi iki takımda başlayarak futbolcudan çok tarım ve yeryüzü bilimleri üzerine ihtisas yapmış olduğu izlenimini veren Veit, amatör kariyerini de gene ismiyle müstesna bir takımda sonlandırıyor: FC Karl-Marx Stadt. "Parayı gördüm traktörü Marx'ı unuttum" mesajıyla modern sosyolojiyi kendisine hayran bırakan Veit, 1989 yılında ASG Vorwarts Leipzig forması giymeye başlıyor.
1991 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Almanya'nın birleşmesiyle 2. Bundesliga'ya katılan Chemnitzer takımına transfer oluyor Veit. Chemnitz şehrinin Alman tarihinde bir önemi var: İlk Alman lokomotifi bu şehirde yapılmış. Veit abimizin Andreas'ı kıskandıracak şekilde bir lokomotif fiziğine sahip olması da isabet oluyor tabii bu durumda.
Chemnitz kulübünde aradığını bulamayan Veit, 1994 yılında borç batağına batmış olan ve yeniden yapılanmaya çalışan Hertha Berlin kulübüne kapağı atıyor 95'te. Leipzig'den Berlin'e gitmesiyle çehresi değişen Veit abimiz, Hertha ile 1997 yılında Bundesliga'ya çıkıyor ve de yolunu Beşiktaş ile kesiştirecek kariyer noktası da bu oluyor. Hertha formasıyla 1. Bundesliga'da 81 maça çıkıp 6 gol ve 5 asist kaydediyor, ve de bu performansıyla takımın vazgeçilmezleri arasına giriyor demek isterdim ama 17 defa oyundan alınmış ve 15 defa da oyuna sonradan girmiş bu 81 maçta, dolayısıyla pek de vazgeçilmez değilmiş sanırım.
Beşiktaş'ın başında 2001 yılında Daum'un getirilmesiyle beraber de, Almanya'dan tanıdığı bu lokomotifin de Beşiktaş macerası başlamış oluyor.
Kısım II: Beşiktaş Kariyeri
Veit abimizin Beşiktaş'a gelişi çok da kolay olmuyor. Adetten olduğu gibi "İstanbul'a geldiğinde gördüğü büyük ilgiden dolayı şaşıran Veit", o şaşkınlıkla imza için geldiği İstanbul'dan imza atmadan dönüyor 6 Haziran tarihinde. Haberde ismi geçmese de biz biliyoruz ki sorunun sebebi menajerin adı Juan Figer.
Sonra Veit abi 10 Haziran'da gençlik yıllarını hatırlayıp endüstriyel bir takım olan Energie Cottbus'a imza atıyor 10 Haziran'da rivayete göre. Tabii Cottbus'a imza atan adam sonra nasıl gelip Beşiktaş'ta oynar, bu sorunun cevabını da bizim spor medyasının engin yeteneklerine bırakıyorum.
Neticede geldi gitti derken abimiz en sonunda 15 Haziran'da, Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören ve İbrahim Altınsay'ın katıldığı (bu üçlüyü bir daha bir araya getirene tam yüzbin lira vereceğim) imza töreniyle resmen Kartal oluyor. Adının Sixten olmasından mütevellit kendisine 6 numaralı forma veriliyor, ama bu sadece benim hayalgücümün bir ürünü de olabilir.
Kendisi hakkında basının klasikleşmiş kamp raporu izlenimi şu şekilde oluyor: "Veit düz oyuncu, soğukkanlı oluşu en büyük avantajı. Ama büyük işleri başaracak isim değil." O zamanlar Bank Asya olmadığından muhabirlerin mukayese yeteneği kısıtlı ne yazık ki.
Veit abimizin Beşiktaş formasını ilk giydiği maç 2-2 biten Bursaspor maçı. O maçta ilk golün asistini yapan Erman'a pası veren o. Sonra 4-0'lık Diyarbakırspor maçında 60. dakikada oyundan alınıyor ve yerine Ümit Bozkurt dahil oluyor oyuna. Buradan zaten ilk olumsuz sinyalleri alıyor Veit, zira oyundan çıkarken Daum'a "Was passiert, wer ist Uemit, das ist mein Position!" diye söylendiği rivayet olunur. Sonra Samsunspor ve İstanbulspor karşısında forma giyiyor, İstanbulspor karşısında kullandığı taç Bushi'nin golüne sebep oluyor, ve Veit abimizin Beşiktaş formasıyla son maçı da bu oluyor. Maç sonrası Milliyet gazetesinin Veit analizi ilginç: "Sağ kanatta fazla etkili olamadı, ortaları hep rakip kanatta kaldı." İlginç, zira Veit abimizin esas mevkiisi "defansif ortasaha" olarak tanımlanıyor. Zaten Bilal Meşe de Diyarbakır maçından sonra kendisine bir cümleyle değinmiş: "Veit'i hala çözemedik."
İlerleyen zamanlarda Beşiktaş'ın yabancıları Kjaer ve Stavrum (düzeltme: Stavrum sene sonunda kadar kalıyor) postalanırken sıra kendisine de geliyor tabii. Önce Denizlispor ile Ali Tandoğan karşılığında takas edilmek isteniyor, sonra Ali Eren affediliyor ve takıma geri dönüyor, Veit'ın da kontratı Kasım ayı sonunda feshediliyor.
Benim aklımda hala bir soru: Madem bu abi baktığım her futbol arşivinde "defansif ortasaha", biz niye sağ kanada koyduk? Sonra aklıma yıldız sol kanadımız Ricardinho geliyor, titreyip kendime geliyorum.
Kısım III: Beşiktaş Sonrası
Veit abi Beşiktaş'tan sonra kariyerine Union Berlin takımında devam ederken, bu tercihinin sebebini soran gazetecilere "Döner ist wunderbar" diye cevap veriyor. Union Berlin takımında 19 maça çıkıp bir gol atmasına karşın takımını bırakıyor, ve de kariyerinin son kontratı için doğduğu topraklara yakın bir takım olan Hallescher FC ile halleşiyor. Veit abimizin kariyerinin ilginç bir noktası da böylece başta ve sonda enteresan isimli takımlarda oynarken, en iyi zamanlarını daha düz isimli takımlarda geçirmesi oluyor.
Sixten Veit abimizin futbol sonrası yaşantısı hakkında pek bir fikrimiz yok, lakin elimizde Facebook'tan tedarik ettiğimiz yandaki fotoğraf var. Daha teyit edemedim (kendisi mesajıma cevap vermediğinden Beşiktaş'ı iyi anmadığını düşünüyorum), lakin bu Veit bizim Veit ise "Sixten Veit Consulting GmbH" adlı bir danışmanlık şirketi kurmuş ve yönetiyor demektir. Abimiz yetenekli olduğu kadar da akıllıymış demek isterdim ama yeteneğini göremeden gitti kendisi. Belki de bu fizikle model ya da SAT7 yıldızı da olmuş olabilir, bilemem. Birol Ünel dublorlüğü de olası alternatif kariyer planları dahilinde olabilir.
Bir de kendisiyle eğer bizde oynadığı 4 maç boyunca bir duygusal bağ kurmuşsanız, kendisinin forması Ebay'de satışa çıkmış. 12 Pound gibi makul bir fiyata tedarik edebilirsiniz. Ve hayır, satan ben değilim.
Not: Arşiv görüntüleri Milliyet Gazetesi'nden alınmıştır.
Etiketler:Bir İlhan İrem Vardı,semioticus,Shelbyl,Sixten Veit
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
27 Yorum:
çok hoş bir üslupla yazılmış eline sağlık.. 4 maçlık Beşiktaş kariyerinde bırak duygusal bağ kurmayı, hafızamda bile zor yer tutmakta kendisi :)
böyle bir kariyeri olan adam Beşiktaş'a nasıl alınır getirilir, hele ki bu işe İ.Altınsay gibi bir adam nasıl dahil olabilir, ben de bunu çözene 100bin lira veriyorum! :)
stavrum sezon sonuna kadar takımda kaldı sevgili shelbyl.
Juan Figer miydi harbiden menajeri yoksa makara mı yaptın orada
Kel olan hengen miydi yoksa?
hengen'in sırma gibi sarı saçları vardı. schaefer'in de bildiğin fırça. dökük saçlı bir tek necat aygün vardı, almanya'dan gelen gurbetçi, bu kel muhabbeti oradan mı geliyor?
Munch de kele calardi bak.
Aslinda Ernst'in kelligini Alman onlibero stereotipi yapip Veit'a da yansitmis olabilirim, algi sasmasi olmustur.
Haklisin threepoint, sene sonuna kadar kalmisti Stavrum. Milliyet arsivindeki haberde "Norveçli Stavrum'dan sonra Veit'ın da gönderilmesi gündemde" diye bir tabir gorunce kafam karismis benim de.
Tamam kel olan ernstti o zaman:)
Juan Figer konusunda makara yaptim, lakin kendisi Ze Roberto yoluyla Bayer Leverkusen'e nufuz etmisken Daum'la bir iki is cevirmis olabilir arada, hic belli olmaz :P
Rahmetli Vedat Okyar'ın lafı ile et mi balık mı anlayamamıştık.
Stavrum deyince bir golü vardı sol çaprazdan falsolu bir vuruşla uzak doksana asmıştı. Başka da bir şey hatırlayamadım. Suç onda mıydı, yoksa Mansızla aynı takımda olmasında mıydı bilemiyorum.
O sene gelen yabancılara bakınca sağolsun Daum baya bir katkı sağlamış bize ikinci gelişinde. Yerine geldiği, sağlık sorunlarını sebep gösterip sözleşmesini fesh eden Scala'yı da anmadan edemedim bunu düşününce.
Scala sozlesmesini fesh etmedi, sozlesmesi fesh edildi. Sozlesmesi fesh edildiginde butun Turkiye Scala'nin istifasini bekliyordu zaten. Scala'nin "Bana oyun oynadilar" diye aciklamalari da oldu daha sonrasinda.
Kendisi hakkinda "ciddi saglik sorunlari var, bir daha calisamaz" dendi, sonra Scala 1 sene sonra gidip Shakhtar'i sampiyon yapti, uzerine bir de Spartak Moskova calistirdi.
Daum'un tam davasinin patladigi zamanlarda oluyordu tum bunlar bu arada.
Hayat ne tuhaf vapurlar filan.
O bana oyun oynadılar açıklamalarını ayrılmadan önce yapmış sonra da ayrılmış gibi kalmış benim aklımda.
Daum'un yabancılarından sonra Scala'yı andım deyince kötü manada anmışım gibi anlaşılmasın bu arada. Scala'yı da ve onun zamanında çıkan gri formayı da takdir ederim. :)
Sanki bi sure Scala'nin gonderilisinin ahini cektik gibi. Cidden terbiyesizce gonderilmisti.
Sahsen severdim ben kendisini.
Danışmanlık şirketi kurduğuna göre yeteneksiz olduğu kadar akılsızmış da demek ki :)
Bu arada Ilhan Irem demisken ben de butun Eksi Besiktas halkina "isik ve sevgi" dileklerimi sunuyorum.
Thomas Hengen ve Oliver Schafer'i de unutmamak lazım. 3 yıl sonra bu köşede Fink de anılır.
O değil de bu Veit; Dardai'li, pijamalı kaleci Kiraly'li, Rekdal'lı, Preetz'li Hertha da iş yapıyordu ama bu Veit'tan Regional Bundesliga'da 100 tane olduğu gerçeğini değiştirmez. Ne haddine 1.3 milyon mark istediyse :)
benim de kendisiyle ilgili hatırladığım yegane şey, eşinin boyunun uzunluğudur. gazeteler de ufak bir haberde "işte bayan veit" demiş ve boyunun sixten kadar büyük olduğunu yazmıştı. sarışındı. ve manken gibiydi.
şu yazıda içimi en çok acıtan kelime BUSHİ idi.O ne gol atmıştı bize be.stavrumu beğenirdim aslınd ama çok sakin sessiz ve ağır biriydi sanki.
Stavrum bize gol kralı olarak mı geldiydi, yanlış mı hatırlıyorum acaba?
benim eskilerden hatırladığım kel yabancı bir tek wilson var. gerçi o daha eski dönem, gordon'un askerlik arkadaşı. gene de fener'e o kel kafasından çıkan sesin taa tribünde duyulduğu bir gol atmışlığı var gibi hatırlıyorum. başka da yaptığı hiç bir işi hatırlamıyorum zaten :) böyle al yanaklı klasik ingiliz bir abimizdi.
güzel yazı olmuş eline sağlık. erol kaynar tarafından sözleşme imzalanan ve türkiye'ye getirilen mohamed zidan'ı da bir ilhan irem vardı serisi için tavsiye etmek istedim. beşiktaş yılları olmaz belki ama bir kaç günü olabilir en azından : )
@batistuta35 ayrıca stavrum orta saha değil miydi hocam sen ne yaptın?
stavrum santrfordu, ustelik besiktasa geldiginde bir degil birkac farkli ligde gol krali olmustu diye hatirliyorum biri iskocya biri norvec falan seklinde. tabi salliyor da olabilirim. rizeye iki tane gol atmisti, o guzel gol bunlardan biriydi sanirim. aslinda cok iyi bir santrfordu bence ama doku uyumu tam yakalayamamistik. bir de felsefe mi sosyoloji mi sosyal bir bilimden doktorasi falan vardi bu vatandasin, istanbula sandik sandik kitapla gelince bizim spor medyasi sasirmisti baya.
Sixteen Veit ..
Fazlasıyla düz idi.. Bir Zlatko Yankov değildi:)zira o da düz idi fakat yanlış yerde oynatıldığını anımsıyorum Veit'in.
O kadar düz bir kadromuz vardı ki,yaratıcı oyuncu postuna bürünmüş Baya,sol açık Bayram,Veit-Tayfur-Yasin-Ümit... uhh uhh ..
Stavrum yüksek toplar haricinde bir numarası yoktu.Kötü İskoç Ligi'nden sanırsam en çok gol atan 2. adam olarak gelmişti.Takım otobüsünde maçlardan önce kitap okuduğundan bahsedilirdi.Dün gibi hatırlarım...
Elle tutulur Nihat-İlhan vardı ki Nihat da satılmıştı aynı yıl sanırım..
abi stavrum oyle uzun boylu hava toplarina cok hakim bir adam degildi (yani kotu degildi ama esas olayi hava topu degildi), cok atletik de degildi, topsuz oyunda duracagi yeri bilirdi son vuruslari cok netti teknigi de fena degildi, tam o yillarin ingiliz futbolunun santrfor tipi olarak tanimlayabilecegimiz bir adamdi bence. Daum adami hic gercekten izlemeden kasetten aldim falan demis sonra da cizmisti bence oynatsak cok faydali olabilirdi gordugumuz yabanci oyuncular arasinda tuttuklarimdan bir tanesiydi pek oynama sansi bulamamis olmasina ragmen.
Yıllar sonra okudum gururlandım,Benim beşiktaşta izlediğim en iyi almanlar ; Stefan Kuntz , Marcus Münch , Andreas Beck ve Mario Gomez
Hele Stefan Kuntz un , 1995 te İstanbuldaki 3-1 lik Rosenborg maçında canlı izledim. Harbiden şiir gibi oynadı . O maç Beşiktaş için klüp tarihi dönüm maçı. SorasınDa Rosenborg yıllarca şampiyonlar liginde Abone olmuştu