.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Biraz

- Ben Mustafa Denizli olsaydım, Lig Tv'de bu sene Beşiktaş'ın maçlarını yorumlarken utanıyor olurdum. ki kendisinden de öyle bir elektrik alıyorum sanırım seyrederken. Ya da öyle hissettiğini düşünüyor olmak hoşuma gidiyor. bilmiyorum. ama, 0 taze 1-0 geriye düşmüş Mustafa Denizli tebessümü, bu sene ekran karşısında Beşiktaş'ı yorumlarken karşımıza çıkan tebessüm ile oldukça aynı. "Bu sezon böyle oynayabilen bir takımı nasıl da dizginlemiştim ama geçen sezon di mi Şansal?" derse bir program, gider elini öperim.
- Schuster'e, birkaç ay içinde bir takımın karakterini eksi ile çarpıp önümüze koyabildiği için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir de, ezberci-cahil Türk spor basınına, "tabi şimdi Türkiye'yi tanıyor olması büyük avantaj" argümanını ortaya koydurtmadı, o yeter. Zaten yeni gelen futbolcu/direktör için bu saçmalığı kullanma eşiğini de çoktan geçtik, o yüzden artık rahatız. Bundan sonra, aklına söyleyecek bir şey gelmeyince, "Türkiye'yi tanımıyor oluşu handikap tabi" diye gelen ilk kişiye yakın tarihten Schuster örneği verebileceğiz. Ötekileri çoktan unuttu çünkü Kuş beyinliler.
- Rodrigo Tabata, şu sıralar sadece Matias Delgado'nun paragöz oluşu sebebiyle kadroda olabildiğini hiç düşünmüş müdür? Biraz düşünebilir. Bütün pas hatalarına, pozisyon alamayışlarına ve son vuruş etkisizliğine rağmen hala "çalışıyor" gibi görünüşünü de, gözlerinin çekik oluşu bir nebze açıklıyor. Çünkü başka bir şey açıklayamıyor. Gözler çekik olunca, "çin-japon" algısından dolayı, ne yaparsan yap iş yapmış gibi görünüyorsun demek ki...
- Fenerbahçe Maçının son dakikasında, içeri kat edeceği yerde çizgiye inip zaman geçirmeye çalışmasından sonra bu hafta Nobre gerçeği ile bir defa daha karşılaştık. Guti Trabzonspor yarı sahasının ortasında gözünün içine araya kaçsın diye bakarken, kendisinin kaleye sırtı dönük yeriye doğru koşuyor oluşu bence artık söyleyecek söz bırakmıyor kendisi hakkında. Hala kendisini övecek bir şeyler bulabilmek, bu sebeple çok büyük bir maharet. "hava toplarındaki üstünlüğü" ve "mücadelesi" sanırım en büyük savunulabilir tarafı hala bu adamın. Onda da çıktığı hava toplarının %70'inde faul yaptığı, geri kalan %30'unda da kafasında sargı ile maça devam ettiği aklıma geldiğinde rahatlıyorum. Mücadele santrfor oynamak için yeterli ise, Fink oynasın.
- Teofilo'nun da en az Nobre ve Nobre savunucuları gibi bir futbol cahili olduğunu, ikinci yarıda kalemize soldan yaptıkları bir atakta, atağa ofsayt halinde ısrarla devam etmesinden ve arkadaşı (kim idi hatırlamıyorum) kendisine pas vermeyip şut çektiğinde sinirlenip önünü gösterdiğinde fark ettim. Trabzonspor'lulara da allah sabır versin.
- Rijkaard'a olunduğu kadar bana da destek olunsa, bir yerden sonra benimle de başarı gelir bence.
Şimdilik böyle, İyi günler.

22 Yorum:

Ben Schuster'in huyuna hastayım arkadaş.Önce düzgün giden takımı gösteriyor başkana.Sonra Delgado diye bir çomak sokuyor takım paldur küldür düşüyor,Delgado şut.Sonra sırayla Nobre,Tabata ve Erhan Güven çokmaklarını ara ara sokuyor.Büyük ihtimalle onlarda şutlanacak özellikle Tekke takıma girdikten sonra Nobre daha oynayamaz sanırım.Adam bunların kazma olduklarını sistemi bozduklarını ardarda iyi ve kötü maçlarda gösteriyor resmen.Hani göz doktorları göze mercek koyarda bu nasıl oldu derler ya onun gibi birşey :D

Ben Rijkaard'a suç bulmuyorum.Bugün Ernst ve Necip Gs'de olsa bambaşka şeyler konuşuyor olurduk.Adam iyi kötü oyunun 2 yönünü oynayan adamlar istiyor sen gidip stoper gibi adam olan hücuma katkısı sıfır Cana ve orta saha çizgisinden geri geçmeyen defansa katkısı sıfır Misimovic'i alıp getiriyorsun.Sarp'la Özbek'le Barcelona gibi futbol oynatsın diyorsun.Buldular yumuşak adamı ne futbolcusuna laf edebiliyor ne yönetimine, ne derlerse he canım diyen bir adam :)

Pamukk dedi ki...

tabata
nobre
holosko
değişmeleri lazım bu adamların

fabianernst dedi ki...

@ övünç @ pamuk
bencede adam açık açık ya beyler benden bir şey istiyorsunuz iyi guzel de bunlarin gitmesi lazım yoksa beni niye aldiniz demeye getiriyor işi..ocakta transfer gelicek gibi duruyor..çunku bu taktik veya bu anlaşıyla tabata holosko nobrenin kabiz verimsiz oyunlarini gorunce iyice bakın bunlarin bozuk parça bize doğru durust adam lazim mesajini veriyor..şu açık bana gore eger tranfer olmazsa q7 ve gutiye dayanrak boyle adamlari kadroda tutarsak eğer arda baros kewell uçgenindeki gs ye doneriz..olasi bir sakatlık veya formsuzlukta dumeni kiracak duzeltecek admlar yok bizde o yuzden transfer yapılmali bu trio nun yerine daha iyileri gelmeli yoksa q7 li guti kadro ya yazık olacak

carlito dedi ki...

"Fenerbahçe Maçının son dakikasında, içeri kat edeceği yerde çizgiye inip zaman geçirmeye çalışmasından sonra bu hafta Nobre gerçeği ile bir defa daha karşılaştık."

hay ağzına sağlk, ben de maç sırasında inanılmaz sinirlenmiştim nobre'nin bu hareketine ama sonra yazmayı unutmuşum, iyi ki gündeme getirdin tekrardan..
nobre'nin bu davranışı futbol bilgisinin ve tekniğinin son derece kısıtlı olmasının yanında, aynı zamanda vizyonunun da ne kadar dar olduğunu göstermekte diye düşünüyorum..
veya Beşiktaş'ın Fenerbahçe'den daha küçük bir kulüp olduğunu, kadıköy'de beraberlik almanın bizim için başarılı olduğunu falan zannediyor.. (eğer öyleyse bu takımda işi yok zaten)

nobre hala bu takımda yer alıyorken (artık bu sezonun sonunda gönderileceğini tahmin ediyorum) kendisinden yararlanabileceğimiz yegane zamanlar; skor olarak önde olmadığımız, rakibin kapandığı ve ceza sahasına bol orta yaptığımız son 20-30 dakikalarda oyuna girip Bobo'ya destek olacağı zamanlardır.. kaldı ki, Fatih Tekke sağlam ve formda olursa eğer, buna da gerek kalmayacaktır..

marpione dedi ki...

sanki o ofsayt olduğu halde top isteyen -ve pozisyon geçtikten sonra da ısrarla şikayet eden- burak yılmaz'dı gibi kalmış aklımda. ya ben karıştırıyorum ya da benzer iki pozisyon var.

Kalten dedi ki...

O akıl fakiri Burak Yılmaz'dı evet

Unknown dedi ki...

kadrodan Guti ve Quaresma ciktimi kadro derinligimizin nasil oldugunu gorebiliyoruz, kaldik yine Sol acikta Yusufun geri vites calimlarina..

BJK4EVER dedi ki...

M.Denizli'nin imkan oldugu zaman nasil ofansif futbol oynatabildigini Yusuflu Revivolu Rapajicli FB'de gormustuk. Su an bile gollerimizin cogu Q7 sayesinde geliyor, yine Guti'nin oyun kurmasi ve oldurucu paslari inanilmaz onemli onun icin. Bu 2 oyuncu olmadan BJK'nin ne yaptigini Trabzon macinda gorduk, Holosko ve Nobre'ye talim eden M.Denizli'den ne degisik yapabildi Schuster? M.Denizli'yi elestirmem arkadas, adamin elinde defansif olarak saglam, ofansif olarak formsuz ve vasat oyunculardan kurulu takim vardi. Gecen sene formsuz olup Schuster doneminde parlayan kim var? Nihat mi? Yusuf mu? Tabata mi? Nobre mi? Belki biraz Bobo o kadar, takimin gucunu yine 2 buyuk transfer cekiyor, ki o transferler M.Denizli icin yapilsaydi o da o verimi alirdi bence.

Ekrem Ph.D. dedi ki...

@BJK4EVER

Mustafa Denizli tarz olarak benim en sevdigim hocalardan biridir, cok iyi taktisyendir, kurt hocadir. Gecen sene herkes elestirirken ben onu savunmusumdur.

Ama Schuster'le ikisinin cok farkli tarzlari oldugunu gormezden gelemeyiz. "Quaresma ve Guti Mustafa Denizli'nin elinde olsa yine bu seneki gibi ayni sekilde oynardik" gibi bir anlam cikiyor soylediklerinden. Hayir, asla oynamazdik, cok daha farkli bir sistemde oynardik. Schuster'in Besiktas'i, dar alanda oyanamaya calisan, defansi onde kuran ve topa sahip olmaya calisan bir takim. Ic saha ve deplasman farketmiyor, bu boyle. Bu oyunun Denizli'nin kafasindaki sistemle uzaktan yakindan alakasi yok.

Denizli'nin elinde bu kadro olsa nasil mi oynardi? Ozellikle deplasmanlarda Q7'den tipik bir kontratak oyuncusu gibi faydalandigini gorurduk. Kadikoy ve Trabzon'da tipik bir defansif kontratak futbolu gorurduk ve o maclari belki de kazanabilirdik, o apayri bir konu. Ama Schuster bu takima birsey katmamistir demek haksizlik olur, adam yepyeni bir sistem oturtmaya calisiyor. Guti ve Q7 oynamadigi zaman bile bunu gormek lazim. Bu sezon ilk defa Trabzon deplasmaninda %51 topla oynama oraniyla %55 barajinin altinda kaldik, bu sezon kendi oyunumuzu rakibe kabul ettiremedigimiz tek mac o mactir. Schuster'le birlikte form olarak kendini gelistiren futbolculara en buyuk ornek de Ernst'dir.

Cipher dedi ki...

BJK4EVER'a katılıyorum, Denizli'nin elindekilerle daha iyisini yapan çıkarsa o zaman bir kıyaslama yapabiliriz. Adamın elinde oyunu ileriye taşıyacak oyuncu yoktu, bu işi Yusuf'a yaptırmaya çalışıyordu. Bu kadroyu Denizli yönetsin oyun mantalitesi farklı olabilir ama Schuster'in topladığı puanı, hem Avrupa'da hem ligde, toplar kanaatindeyim. (Quaresma'yı Denizli mi istemedi, Quaresma mı Denizli'yi istemedi bilemiyoruz. Guti de Schuster olmasa gelmezdi falan onlar ayrı mevzuu)

Ayrıca bir başka nokta daha var, geçen sene Denizli rotasyon yapınca millet demediğini bırakmıyordu. Şimdi Schuster yapınca mantıklı oluyor hem de şunu da rotasyona soksun moduna giriyoruz. Denizli mi Schuster mi derseniz tabiki Schuster derim ama Denizli'nin de hakkını bu kadar yememek lazım. (dipnot: Q7+Guti: 7 gol 10 asist)

alper dedi ki...

mustafa denizlinin elinde bu kadro olsaydı fink-ernst-necip-aurelio dörtlüsü sahada olurdu.tello da onlara destek verir ileride delgado tek forvet oynardı.o adamda azıcık utanma olsa bu sene lig tv'De maç izlerken intihar etmesi lazım.çok değil 2 sene daha dursa bizde amatör kümeye yelken açmıştık.akhisar belediye ile falan maç yapardık şimdi kıran kırana.

abiler ablalar yapmayın etmeyin... denizli günlerini hemen unutmayın. denizli'nin yaptığı rotasyon değil herkesi farklı mevkide oynatma çabasıydı bobo bi sol açık bi sağ açık bi forvet oynardı. tabata bi solda bi önlibero.toraman stoper sağbek önlibero... onun zamanında ibrahim kaş'a talim ettik bi ara. denizli'nin hiç bir gence güvenmediğini de biliyoruz. s.özkan'ı genç saymazsak tabii :)

Beşiktaş'ı buhranlı günlerden çıkardığı için M.Denizli'ye teşekkür borcumuz var elbette ama o bir geçiş sürecinin öznesiydi ve artık yok. Ve benim nazarımda

Schuster > Denizli >>>> Ertuğrul.

Allah bi daha bize ertuğrul'u tartıştırtmasın. Ricardinho'nun Serdar Özkan'ın önlibero oynadığı günlerden bugünlere...

özür dileyerek; denizli'nin en büyük fetişi olan tello'yu unutmayalım :)) Solbek, sol açık, sağ açık, forvet arkası, ortasaha...

BJK4EVER dedi ki...

Tamam, Denizli ofansif oynatmiyordu, ama elindeki malzeme kaliteli ofansif oyuna izin vermiyordu. Diyelim ki su an yine Schuster var, kadro ayni, ama sadece Quaresma ve Guti yok. Takim zevk verir miydi ve su an ayni puanda olur muydu? M.Denizli'yi elestiren arkadaslar bu soruya samimiyetle cevap versin sadece....

Jokond dedi ki...

Bugünkü tabloyu ve değişimi sadece Q7 ve Guti'ye bağlamak yanlış olur. İki farklı teknik direktörün ortaya koyduğu iki farklı mentalite var. Bugün Beşiktaş sadece hücum oyuncularıyla değil topyekün atağa kalkıyor. Q7'nin çizgiye inmesini, Guti'nin ara paslarını rahat verebilmesini bu oyun düzenine borçluyuz. Ernst'in son iki sezondaki performans farkı bile her şeyi açıklamaya yetiyor. Evet doğrudur bu hücum anlayışı Guti ve Quaresma sayesinde zenginleşiyor, ilerliyor ama kökeninde yine toplu değişim ve hoca etkisi söz konusu...

Pamukk dedi ki...

nankörler :O

yarın gutinin q7nin oynamadığı ve kazandığımız gün gelecek ve o zaman da hilbert yoktu geçen sene mi dicez? Lucescu'nun elindeki hücum gücü çok mu süperdi, kaan dobralar pancular muhteşem oyuncular mıydı...

kimse denizliden muhteşem hücum oynatmasını beklemedi, geçen sene hücumu defansı bırak biz açıkçası futbol oynamıyoduk. birileri kafasına göre bir şeyler yapıyodu ve maç kazanıyoduk. beşiktaş gene bireysel yetenekle kazandı lafını az mı duyduk? bu sene de bireysel yetenekten kazandığımız oluyor ama oynadığımız oyun bireysel yetenekle yarışacak seviyede. Kadro kalitesi ve schuster'in Türkiye adaptasyonu biraz daha artarsa daha güzel şeyler görebiliriz.

Schuster türkleşirse ama o kötü işte. şimdiden basınla didişmeye başladı.

marpione dedi ki...

ben denizli'yi bir kaç kez izleyebildim maraton'da. gayet usturuplu konuşuyor beşiktaş hakkında. hiç öyle "ben olsam öyle olurdu" ya da "bizde böyleydi vs" tavırları yoktu.

denizli tüm hatalarının yanında çok kritik bir zamanda çok kritik hizmeti sundu bize. üstelik kaf dağının ardında duran bir şampiyonluğu aldı. keşke hala da bir şekilde görevde olabilseydi. hatta iddia ediyorum sadece her hafta perşembe günleri schuster ile 1 saatlik görüşme yapsalar lig maçlarından önce alman'ın bütün kararları daha sağlıklı olur.

barfilozofu dedi ki...

ben olaya çok farklı bir açıdan bakacağım. sezon başı schuster ferrari'yi düşünmediğini ve göndermek istediği zaman burda herkes veryansın etti. ben o zaman anladım schuster'in oyun mantalitesini... Ne mi? adam defastaki adamın bile hucum yapmasını istiyor. doğru dürüst pas çıkartamayan sadece sağa sola pas veren birisi ferrari. üstelik duran toplarda etkin bir kafa vuruşu filanda yok. gökhan zan'dan bile kafa topuna çok kötü çıkan bir adam, ferrari... Ferrari ne zaman iyi? mustafa denizli gibi bir teknik direktörün varsa iyi. geçen sene trabzon maçında olduğu gibi. yani statik olduğu zaman... şu anda beşiktaş öyle bir takım değil. hala schuster ferrari'yi takımda düşünmüyor. öyle bir sistem kurmak istiyor ki oyunu 45-50 metreye yığıp işi bir an envel bitirmek istiyor. fenerbahçe maçının ilk 20 dakikasını bakın. Beşiktaşın 1 tane forveti var, bana göre. o da bobo. bobo'da tam bir forvet, değil. ama en büyük özelliği sırtı dönük çok iyi işler çıkarması. o yüzden bu takımın iyi bir forveti yok. kıssadan hisse şudur ki ferrari sivok geldiğinde devra arası gönderilip iyi bir forvet alınmalı.

Bellamy. dedi ki...

Yıl 2010 ve Mustafa Denizli'yi savunan adamlar var.

schuster'in ferrari'yi gönderme fikrinden vazgeçtiğini düşünüyorum. ferrari sakatlanmadan önce banko 11'de oynamaya başlamıştı. zaponun toramanın yemediği çalımları yemiyor adam kabul edelim. fener maçında verdiğimiz pozisyonların gol dışındakileri defansın uyumasından geldi. hele penaltıdan önce dia'nın kaçışını uyuyarak takip eden toramanın pozisyonu...

ve ayrıca teknik direktör kadro neyi elveriyosa onu yapmalı, "taktiğime uymuyor" deyip 5 transfer isteyen adama "birader, taktiğini değiştir o zaman" demek gerek.

fabianernst dedi ki...

kor olur badem gozlu olur in beşiktaş vol 14324314314 :)..serdar ozkan delgado yakinda nobre ile holsko ve erhan guven ayrilirsa gene bu satirlari okuyacagiz :)

Yorum Gönder

Ara