.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

9 Ekim 2010 Cumartesi

Altyapı - Ön Libero değil Orta Saha

"Ön libero" denen mevki 1990'larda futbolun fizikselleşmesinin neticesi olarak ortaya çıktı. Özellikle 4'lü ve tandem (liberosuz) savunmanın standart hale gelmesiyle bu çizgi halindeki stoperlerin önünde rakip atakları ilk kesecek adam gerekliliğiyle başlayıp, zamanla orta sahanın yükünü çeken fedakar futbolcuya dönüşen futbolculara "ön libero" denir oldu. 1980'li yillarda bu mevkide oynayanlara "orta saha" derdik, daha ziyade de teknik oyuncular oynardı, Mehmet Özdilek, Oğuz Çetin, Cevat Prekazi gibi. Bu oyuncular ince bacaklı, fizik güçleri zayıf ama teknik oyunculardı. Orta sahaya kamp kurar, fazla geriye gelmez, ince ara paslar ve uzaktan şutlar atarlardı. Rakip ceza sahasına da giderlerdi, ama kendi defanslarına katkıları sınırlıydı. Ön libero konsepti bunu tamamen ters çevirdi. Defans çizgi olunca, defansın önüne ikinci bir hat kuruldu. Büyük takımlarda bile en az bir oyuncu böyle ikame edildi. Roma'da Emerson, Real Madrid'de Claude Makelele, Milan'da Gattuso bunun en iyi örnekleri oldular. Ülkemizdeyse bu tip oyuncuların ilk örnekleri Tayfur Havutçu ve Kemalettin Şentürk denebilir. Tabi bunların bizi kanser edip "benim işim defans" diyenleri de vardı. Misal, bizde Yasin Sülün, Galatasaray'da Bülent Akın ve Cihan Haspolatlı gibi. "Aman da ön libero ne önemli, ille de ön libero" derken 2000'li yıllarda yeni bir devrim oldu. İngiltere'de koşu hızlarını ve mesafelerini inceleyen ProZone programıyla 2002-2003 ve 2005-2006 sezonlarının kıyaslamalı analizleri yapılmıştı. Yapılan analiz, orta saha oyuncularının üç yıl öncesine göre tam iki kat daha fazla depar attıklarını gösterdi. Toplamda 90 dakikada koşulan mesafe fazla değişmemişti, ama artık bu mesafenin çok daha önemli bir bölümü yüksek hızda koşuluyordu. Üç sene gibi kisa bir sürede meydana gelmiş bu çok büyük değişime ancak devrim denebilir. http://www.timesonline.co.uk/tol/sport/football/article722711.ece Siz bakmayın bizim konsomatris teknik direktörlerinin "Yerli veya yabancı her hoca aynı antrenmanı yaptırır, bizim onlardan farkımız yok, devlet fırsat verse Şampıyonlar Ligi finali oynatırım" edebiyatına. Alex Ferguson'la, Mourinho'yla ya da Arsene Wenger'le aynı antrenmanı yaptıklarını sanmalarına kanmayın. Eğer teknik direktörler kendilerini yenilemiyorlarsa, eğer futbolcularına 2010 yılında, kendilerini 2002'de başarılı kılan antrenmanları yaptırıyorlarsa bile çağdışı kalmışlar demektir. ProZone programıyla yapılan 2003-2003 ve 2005-2006 analizleri futbolcuların ortalama koşma hızının ve atletikliğin arttığını, maç içindeki depar ve pas sayısının da arttığını gösteriyor. Üstelik pas yüzdeleri ve paslaşma hızları da bu üç yıl içinde artmış durumda. Futbol artık çok daha atletiklik, hız ve teknik gerektiren bir spor, ne o 1980'li yılların ince bacaklı, ince bilekli "teknik" futbolcuları, ne de 90'ların odun ama top kapan oyuncuları artık muteber. Artık ikisinin güçlü taraflarını birleştiren, gerektiğince basit oynayan, topu kontrol etmekle uğraşmadan tek dokunuş futbolu oynayıp defansın arkasına en hızlı şekilde sarkan futbolcular şu an en kıymetli futbolcular. Bir oyuncunun topu kontrol ederken zaman kaybetmesi demek rakip defansın yerleşmesi demek. Bir yanlış pas, akışkan bir atağın kesilmesi demek. http://www.pponline.co.uk/encyc/football-training-the-demands-of-the-game-and-the-attributes-required-for-specific-football-positions-41457 "Ön libero" denen terim bir ara geçiş donemini ifade ediyordu ve tedavülden kalktı. Artık tekrar orta sahalar geri döndü. Bu oyunculara "orta saha" denmelidir. Ama hem eskinin tekniği ve kıvraklığı, hem de 90'ların gücü ve atletikliğini temsil ediyorlar ve orta sahada oynuyorlar. Haliyle "ön libero" ya da "çapa" terimi onların futbolunu karşılamaya yetmiyor. SİMİTÇİ

10 Yorum:

BJK4EVER dedi ki...

Onlibero kavraminin kalktigina katilmiyorum, sadece cift yonlu orta alanlar daha revacta ve klasik 10 numara tamamen kalkmak uzere o kadar. Gunumuz futbolunda hala N.de Jong, Mascherano, Poulsen, Sissoko, Busquets gibi gercek onliberolar hala var, o orta saha dedigimiz adamlar eskiden de vardi (Seedorf, Di Livio, Guerrero, Munteanu, Ince, Almeyda, Conceicao ilk cikarabildiklerim). Sadece 4-3-3 sisteminin daha cok revacta oldugundan daha cok cift yonlu oyuncu var ve bu oyuncularin degeri artti. Bence on libero kavrami daha onemli, hatta daha da onemli oldu, cunku onliberolar o cift yonlu oyuncularin performansini da arttiriyor, bizde de Aurelio-Ernst seklinde goruldu bu zaten.

alper dedi ki...

bence de ön libero kavramı kalkmadı aksine en az 2 ön libero ile oynama zorunluluğu geldi fitbola.benim anladığım kadarıyla artık fitbol iyice basitleşti.1 kaleci-4 defans-2 ön libero koyacaksın.en ileri havadan etkili yerden şutu olan ve stoperlerle boğuşmadan sağa sola deplase olabilecek birini koyacaksın.sorun 2 ön libero ile o en ilerideki adam arkasında ki 3 lüyü bulmakta.o üçlüden 3 üde çok iyiyse şampiyonlar ligi 2 si iyiyse uefa biri iyiyse türkiye ligi şampiyonu oluyorsun zaten.burada kilit olan o 3 lünün iki kenarındaki adamının gerçekten kenar ve forvet oyununu bilen adamlar olabilmesi.öyleyse zaten uzak ara yapıyorsunuz.

shibby dedi ki...

@alper bence 2 ön liberoyla oynama zorunluluğu diye bişey yok ya abartmışsın biraz :)

Türkiye'de iyi oyuncuların varsa istersen 3-6-1 oyna 90 puanla şampiyon olursun.Ayrıca üst düzey futbolda defansif ön liberoların tedavülden kalktığına da inanmıyorum.En populer örnek Barcelona halen bir defansif orta saha ve iki amc'yle oynuyor.Xavi,mascerhano box to box oyuncu değiller bence.

Alper,Ziya Doğan bence hehe

marpione dedi ki...

Simitçi pek güzel olmuş yazı, eline sağlık.

Tutku dedi ki...

Yazıya katılıyorum ama bence bu konuda Türkçe'de ve Türkiye'de yaşadığımız inanılmaz bir kavram kargaşası var. Misal box-to-box terimini öğrendi millet güya, Xavi ve Iniestaya box-to-box diyorlar, halbuki onların bu rolle alakası yok. Ön libero terimi de ha keza. Gavur adam Anchor Man demiş buna, diğer defansif ortasahalara da Defensive Midfielder demiş. Diller, sistemler ve bu sistemlerin takımlarda uygulanışları o kadar farklı ki, Mourinho'nun 4-2-3-1'i ile Almanya'nın ki arasında dağlar kadar fark var. Ama bizim yorumcular o 2'liye hep 2 ön libero deyiverip geçiyorlar. Karışık bu konular, bloglar, yorumlar yetmez anlatmaya.

@bjk4ever eğer almeyda ve conceicao iki yönlüyse, ben de Hagi'yim :)

Noat Samisa dedi ki...

Tutku çok doğru şeyler söylemiş. Box-to-box orta saha yalnızca klasik 4-4-2'de vardır, nitelemenin sebebi de belli. İki ceza sahası arasında bu şablonun orta saha oyuncularından başka biri, ara mevki yok. Tüm alan onlara ait. Toplamda yaklaşık 10 çeşit orta saha oyuncusu var, bunların farkları var ve bu en iyi işleyen reçetedir, en iyi orta saha bileşimi budur diye bir şey de yok. Kupa şampiyonu büyük takımlar hepsi ayrı ayrı incelenebilir.

Önlibero ise silinmek bir yana, bu sezon gerçekten geri döndü. Üstelik 90'lar öncesinde oynandığı hale yakın bir şekilde ve kıyıda köşede kalmış bir takımla değil, direkt olarak Barcelona'yla.

Bizde de Aurelio 94'ün Dunga'sına yakın şekilde bu işi yapıyor.

Ne 10 numaranın, ne de önlibero'nun silindiğini, sileneceğini sanmıyorum. Sadece rolleri biraz revize ediliyor. İleride tekrar geçmişe dönülebilir. 2010 DK'da da görüldüğü gibi futbol kendi helal dairesinde sık sık geziyor zaten.

alper dedi ki...

bu ülkede hüseyin cimşir-turgay bahadır şampiyonluk gördüler,yaşadılar.ve hala şampiyonluğun en büyük adayı olup hala zirvedeler.üzerinde düşünmek lazım.geçen yıl ozan ipek-volkan şen formu bu yıl ise sadece volkan şen formu ile lerliyorlar.öyle çok derin anlamlar arayıp yabancı kelimelerle süslenmiş bir oyun değil bu meret fitbol ya.koşacaksın-basit gol yemeyeceksin-duran toptan gol atmayı başarabileceksin-ve top ayağında iken uygun anda hızla ileri gidebileceksin.bunları yaparsan karşındakli tırmalasın dursun 90 dakika.tabela seni yazar.matheus-vieira-cambiasso-dunga-busquets-effenberg vs vs bunlar çok gol attıkları ve attırdıklaır için büyük topçular değildir kolay gol yemeyi engelledikleri için büyük topçulardır.moorinho bile madride önce gol yememeyi öğretiyor .ilerideki 3 lüye ise nasıl olsa bir gol atarsınız görevi verilmiş durumda.

TA dedi ki...

çift ön liberonın mantığı modern futbolun kanat akınlarına ağırlık vermesidir.

bekler ileri çıkıyorlar.hemde bazen 2 bek birden ileri çıkıyor.bu durumda stoperler kanatlara yaklaşıyor.2 ön liberoda stoperleşiyor ve orta alanda rakibi ilk karşılayan oyuncu oluyor.

4-2-3-1 derken 6 savunmacı değil son 5 yılda 4 savunmacı olarak görülebilir.bekler defansın değil orta sahanın ve hücumun birer aktörü olarak çıkıyorlar.

kanat akınlarının öncelenmesinin nedeni rakiplerin göbeği çok sağlama almasıdır.göbekte geniş alan bulmakta zorlanıyor takımlar.oyunu kanatlara yaymamk lazım.bunun içinde hücumcu bekler önem kazanıyor.kontra yememek içinde hücuma çıkan beklerin yerine stoperler kayıyorlar.ön liberolar ise rakibi ilk planda karşılayan oyuncular.

tek bek'in ileri çıkması durumda da ön liberolardan biri hücuma katkı sağlıyor.diziliş 3(bek+iki stoper)-1(tek ön libero)-6 durumu.
maçlarda iki durumda gerçekleşir.

2 bekin hücuma çıkmasında ise diziliş kanatlara kaymış 2 stoper ve önlerin 2 ön libero.

@alper

bursasporun şampiyonluğunda ali tandoğanın katkısı tartışılmaz.bir bek. genel olarakta kanat oyuncularının verimliliği başarıyı getirmiştir.yani modern futbolun doğrularını yapmıştır.

volkan şen ali tandoğan ikilisi sağ kanatta ve sol kanatta ozan ipek.
yani 3(2 stoper bir bek-keçeli)-1(hüseyin)-6 dizilişi hücumda iken.
burda sağ stoper sağ savunma kanadına yaklaşıyor.kayma olayı.

özetle ön liberoların varlığı hiçbir zaman bitmeyecek.futbol sadece top sende iken oynanmıyor.top rakipte ikende oynanıyor.

Yorum Gönder

Ara