21 Eylül 2010 Salı
Nasıl Hıncal Uluç Olunuyor?
Not: Bu bir özeleştiri yazısıdır bir yerde.
Not 2: Bu yazı geçen hafta Çarşamba yazıldı, lakin CSKA ve Fenerbahçe ile dolu gündemimizden çalmak istemedim, erteleye erteleye bugüne kadar geldi.
Bugün 20-30 yaş arasındaki spor izleyicisi demografiğine "Hıncal Uluç nasıl biri?" sorusunu yöneltsek, alacağımız cevap muhtemelen oldukça olumsuz olacaktır. Şimdi nedenlerini örnekle falan anlatmaya gerek yok, inatçı, muhalefet ve kendini tekrarlıyor diyelim özetle.
Peki Hıncal Uluç kötü ve kalitesiz bir yazar mı? Bence değil. Bu adam, çoğu insanca Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi spor dergisi kabul edilen Gelişimspor'un genel yayın yönetmeniydi. Herhalde kocaman yarım sayfa köşeyi de gazetede babasının hayrına vermiyorlar yıllardır. Belli bir birikimi, özgeçmişi var. Bunu yadsıyamayız.
O halde bu noktaya nasıl geldi Uluç? Sebebi şu: Zamana ayak uyduramadı, kendini yeni medyaya göre update edemedi. Söylemlerini, hala daha "kesin otorite" olduğu zannıyla yapmaya başladı, araştırmadan uzak kaldı. Kafasına uymayanı anlamak yerine reddetmeyi tercih etti. Hatalı çıktıkça, otoritesi sarsıldıkça da daha sert, daha keskin söylemleri benimsedi ki zirvede kalsın.
Bunu kenara koyup kendimize bakalım. Blog aleminde, belirli bir okuyucu kitlesine hitaben yazılar yazıyoruz, herkes interaktif bir şekilde okuyor, yazıyor, konuşuyor vs. Kendimizi, haklı olarak, spor medyasındaki insanlardan daha donanımlı görüyoruz yeri geldiğinde.
Lakin bu nüfusu az sanal dünyada dahi, yeri geliyor mensuplardan yüzeysel yorumlar gelebiliyor. "X hoca değil", "Y topçu değil", "Z hede hödö" şeklinde tespit yığınları. Altı doldurulmamış, yüzeye temas edip geçmiş bir sürü kelime öbeği.
Bizim jessie'ye sağda solda Hıncal Uluç yakıştırması yapılır mesela muhalefet yazılarından dolayı. Halbuki jessie, benim tanıdığım Hıncal Uluç olma yolundan en uzak adamlardan birisidir. Çünkü ne tespit yapsa, ne fikir belirtse altını doldurur, laf etmiş olmak için laf etmez (geyiğine dediği bazı şeyler haricinde).
Daha önce de yazdım, blog dünyasında en sevdiğim iki adam borges ve noatsamisa'dır. İkisinin de yüzünü görmüş değilim, ve hatta son 2 yıl içinde aynı ülkede bile bulunmuş değiliz onlarla muhtemelen. Ama öyle bir yazarlar ki, dediğine kesinlikle katılmasam bile ne düşündüğünü anlarım, o noktada gene de beslenmiş olurum.
Ama gelip de sen, bu beyninin algılarının hala açık olduğu ve genç olduğundan tecrübesiz olduğun zamanda "X hoca değil, Y adam değil, Z ile bir halt olmaz" falan dersen; ileride yaşın kemale erip de mızmızlanmaya başladığında Hıncal Uluç olursun işte. Sonra 6 sene boyunca, sadece başarı gelmedi diye küfrettiğin Tanjevic'ten özür dilersin "Pardon büyük hocaymışsın" diye. Halbuki Tanjevic hep aynıdır, zaafıyla, olumlu yönüyle kariyeri belli bir hoca. Schuster'e sallarsın hoca değil diye, adam 2 haftada 8 gol attırır takıma. Futbolcuların görev tanımını, psikolojisini falan unutup "Bu topçuysa ben Maradona'yım" dersin, o topçu hattrick yapar sen "Ulan şimdi nasıl kıvırsam" diye tavandaki fayansları sayarsın. 50 yaşına geldiğinde de NBA maçlarını, Avrupa Liglerini vs. eskisi kadar takip edemediğinden "Shaq adam değil", "Bu Belçika'da kim var ya?" falan dersin işte, kapasite o raddeye kadar düşer.
Ne yazarsan yaz, altını doldurma mesuliyetin var "beyin sahibi" bir insan olarak. O yüzden böyle temelsiz "hot zot" yazı yazanların Hıncal Uluç'a, Ahmet Çakar'a çemkirmeye zerre hakkı yoktur nazarımca, çünkü ileride kendileri de o hale geleceklerdir. Ben baştan uyarayım.
Not 2: Bu yazı geçen hafta Çarşamba yazıldı, lakin CSKA ve Fenerbahçe ile dolu gündemimizden çalmak istemedim, erteleye erteleye bugüne kadar geldi.
Bugün 20-30 yaş arasındaki spor izleyicisi demografiğine "Hıncal Uluç nasıl biri?" sorusunu yöneltsek, alacağımız cevap muhtemelen oldukça olumsuz olacaktır. Şimdi nedenlerini örnekle falan anlatmaya gerek yok, inatçı, muhalefet ve kendini tekrarlıyor diyelim özetle.
Peki Hıncal Uluç kötü ve kalitesiz bir yazar mı? Bence değil. Bu adam, çoğu insanca Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi spor dergisi kabul edilen Gelişimspor'un genel yayın yönetmeniydi. Herhalde kocaman yarım sayfa köşeyi de gazetede babasının hayrına vermiyorlar yıllardır. Belli bir birikimi, özgeçmişi var. Bunu yadsıyamayız.
O halde bu noktaya nasıl geldi Uluç? Sebebi şu: Zamana ayak uyduramadı, kendini yeni medyaya göre update edemedi. Söylemlerini, hala daha "kesin otorite" olduğu zannıyla yapmaya başladı, araştırmadan uzak kaldı. Kafasına uymayanı anlamak yerine reddetmeyi tercih etti. Hatalı çıktıkça, otoritesi sarsıldıkça da daha sert, daha keskin söylemleri benimsedi ki zirvede kalsın.
Bunu kenara koyup kendimize bakalım. Blog aleminde, belirli bir okuyucu kitlesine hitaben yazılar yazıyoruz, herkes interaktif bir şekilde okuyor, yazıyor, konuşuyor vs. Kendimizi, haklı olarak, spor medyasındaki insanlardan daha donanımlı görüyoruz yeri geldiğinde.
Lakin bu nüfusu az sanal dünyada dahi, yeri geliyor mensuplardan yüzeysel yorumlar gelebiliyor. "X hoca değil", "Y topçu değil", "Z hede hödö" şeklinde tespit yığınları. Altı doldurulmamış, yüzeye temas edip geçmiş bir sürü kelime öbeği.
Bizim jessie'ye sağda solda Hıncal Uluç yakıştırması yapılır mesela muhalefet yazılarından dolayı. Halbuki jessie, benim tanıdığım Hıncal Uluç olma yolundan en uzak adamlardan birisidir. Çünkü ne tespit yapsa, ne fikir belirtse altını doldurur, laf etmiş olmak için laf etmez (geyiğine dediği bazı şeyler haricinde).
Daha önce de yazdım, blog dünyasında en sevdiğim iki adam borges ve noatsamisa'dır. İkisinin de yüzünü görmüş değilim, ve hatta son 2 yıl içinde aynı ülkede bile bulunmuş değiliz onlarla muhtemelen. Ama öyle bir yazarlar ki, dediğine kesinlikle katılmasam bile ne düşündüğünü anlarım, o noktada gene de beslenmiş olurum.
Ama gelip de sen, bu beyninin algılarının hala açık olduğu ve genç olduğundan tecrübesiz olduğun zamanda "X hoca değil, Y adam değil, Z ile bir halt olmaz" falan dersen; ileride yaşın kemale erip de mızmızlanmaya başladığında Hıncal Uluç olursun işte. Sonra 6 sene boyunca, sadece başarı gelmedi diye küfrettiğin Tanjevic'ten özür dilersin "Pardon büyük hocaymışsın" diye. Halbuki Tanjevic hep aynıdır, zaafıyla, olumlu yönüyle kariyeri belli bir hoca. Schuster'e sallarsın hoca değil diye, adam 2 haftada 8 gol attırır takıma. Futbolcuların görev tanımını, psikolojisini falan unutup "Bu topçuysa ben Maradona'yım" dersin, o topçu hattrick yapar sen "Ulan şimdi nasıl kıvırsam" diye tavandaki fayansları sayarsın. 50 yaşına geldiğinde de NBA maçlarını, Avrupa Liglerini vs. eskisi kadar takip edemediğinden "Shaq adam değil", "Bu Belçika'da kim var ya?" falan dersin işte, kapasite o raddeye kadar düşer.
Ne yazarsan yaz, altını doldurma mesuliyetin var "beyin sahibi" bir insan olarak. O yüzden böyle temelsiz "hot zot" yazı yazanların Hıncal Uluç'a, Ahmet Çakar'a çemkirmeye zerre hakkı yoktur nazarımca, çünkü ileride kendileri de o hale geleceklerdir. Ben baştan uyarayım.
Etiketler:Blog Dünyası,semioticus,Shelbyl
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
4 Yorum:
blog dünyası kendi Hıncal'larını yarattı.
selam ben hıncal,schustere hoca değilsin demek istiyorum
Ben Hıncal ı seviyorum. Görüşlerinin %70 sine katılmasam da seviyorum. Onu rahmetli Kenan Onuk'un dinlediği gibi huşu içinde dinliyorum. Terminolojisinden kelimeler katıyorum dağarcığıma. İkna kabiliyetini hayranlıkla izliyorum...Bazen telefon sapığım gibi oluyor. Ona kızmamak ona yapılacak en büyük kötülük biliyorum ama ben gene de Hıncal ı seviyorum.
Hıncal Uluç'u bende seviyorum ama...