.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

10 Ağustos 2010 Salı

Ne olacağımıza bir karar versek?

Beşiktaş taraftarı, yaklaşık 2 aydan beri pek de alışkın olmadığı heyecanlar yaşamakta. Ezeli rakipleri Roberto Carlosları, Anelkaları, Hagileri, Riberyleri transfer ederken sıklıkla uzaktan izleyen ve onlarca yalandan yabancı transferiyle içi şişmiş olan taraftar, bu sene Q7,Guti, adı gündemden hiç düşmeyen Robinho derken resmen kendini kaybetmiş durumda.
Öyle ki, bu kendini kaybetme durumu tribünlerde “yetmez Demirören yetmez” tezahüratlarına ya da “çıldırt bizi başkan, çıkar bizi baştan” gibi pankartlara bile vesile olabilmekte. Daha geçen sezon Denizli maçını ve o tribünlerde yaşananları hatırlayanlar için gerçekten acı bir durum. Neyse, konumuz bu değil.

Özellikle bu sezon, taraftarın yönetimden ve camiadan beklentisi değişmiş durumda. Yapılan isimli transferler, gelecek diye dedikoduları aylardır ortalarda dolaşan yıldızlar derken tribünü artık hiçbir şey kesmez oldu. Durum öyle saçma bir noktaya geldi ki, başkandan Ibrahimovic’i alıp getirmesini, yanına Adebayor’u koymasını, en olmadı Robinho’yu paketlemesini isteyen taraftarlar türedi. Bu taraftarlar, resmi sitedeki geri sayımın forma tanıtımı için olduğunu görünce küfürler sallayacak, bunalıma girecek kadar akıl sağlığını yitirmiş durumdalar. (Çeşitli Beşiktaş haber sitelerinde siyah forma tanıtıldı haberlerinin altındaki okuyucu yorumları evlere şenlik)

İyi futbolcu izlemek, rakiplerin transferleri kadar ses getirmeyi dilemek elbette herkesin hakkı. Yalnıca bu isteğe sahip olana da bir söz söyleyecek değilim. Ancak bu istekten yola çıkan bazıları bir zamanlar bu durumu, “Beşiktaş’ı birinci sayfalara taşıyacağım” cümleleriyle teorize etmişti hatırlarsınız. Yeni bir taraftar, yeni bir tribün yaratma projesinin ilk adımları o günlerde atılmıştı. O yılların, yani 2000-2010 arası dönemin biriken tortularının hepsi yekün halinde bu yaz ortaya çıkıyor işte. Birinci sayfaya yerleşmek için reklamın iyisi-kötüsü olmaz anlayışlı bir yönetim; dünya yıldızlarının hepsini takımda isteyen, getirilemeyince sırf bu yüzden aklınca muhalefet edecek bir taraftar, bu gidişle herkes …lı olur kafasında bir kulüp basını; transfer geldikçe coşan, yapılamayınca da çok büyük ihtimalle infial yaratacak olan tribün bileşenleri…Tüm bu saydığım şeyler size siyah beyaz dışında başka renklere sahip bir takımı hatırlatmadı mı şehrin diğer yakasında ikamet eden?

Bu taraftar ve tribün çok uzun yıllardır ve belki en başından beri; stat içinde düzenlenen imza şovlarıyla değil, mütevaziliğiyle; dünyanın en büyük yıldızını getirmekle değil, altyapıdan yetişen pırlantalarıyla; en fazla paraya sahip olmakla değil, kulüp batmak üzereyken taraftarın düzenlediği kampanyayla kulübü kurtarmasıyla; en çok konuşan başkanıyla değil, en efendice susan büyük başkanıyla övündü. Taraftarlar yıllarca iki büyük rakibiyle arasında bir fark tanımlarken, oyuncu kalitesi-kulübün mal varlığı- dünya yıldızları ile değil halkın takımı olmakla gurur duydu. Ben hala kafamdaki bu değerlerle gurur duyuyorum. Belki yoklar, belki hiç olmadılar ama ben kendimi bu değerlerle Beşiktaşlı sayıyorum. Diğerlerinin her anlamda emitasyonu olan bir Beşiktaş ve Beşiktaş taraftarı istemiyorum. Ve yarın antrenmanı izlerken Robinho gelmiş mi diye değil, Necip ne yapıyor diye bakacağımı da biliyorum.

25 Yorum:

Yurt disina Duz siyah forma siparisinin neden olmadigini kime sorabiliriz? Klubumuzun Halka Iliskiler bolumu gibi bir departmani mevcutmu?

Bu yorum yazar tarafından silindi.
sozcelyk dedi ki...

beşiktaş çarşıdaki kartal yuvasına siyah forma gönderemeyen bir kulübüz ,bu konularda fenerbahçe'den örnek almalıyız net.

ayrıca formaların üstüne isim yazdırabilme imkanınız varken yazdırın yoksa yakında demirören'in şirketini temsil edeceksiniz o bölgede , ve yazıyı da totonuza yazacaklar.

ayrıca guti.haz yazdırmak istediğinizde sığmıyor yæ cevabını veriyolar max 6 karakter sığarmış font öküz gibi olduğu için sığmıyormuş o da tek tipmiş filan , abi quaresma da elli harf var dedim o basılıp geliyor dedi netcede Guti.H ile kaldık.

sozcelyk dedi ki...

bin kere resmi siteden yalanlanmasına rağmen forma geri sayımını robinhoyla adebayorla açıklamak ve olmadığında hakaret etmek en hafif ifadeyle gerizekalılıktır , forza komedi gibi ne alakası var robinhoyla dedin mi 50 kişi üstüne çullanıyor.

'''Bu taraftar ve tribün çok uzun yıllardır ve belki en başından beri; stat içinde düzenlenen imza şovlarıyla değil, mütevaziliğiyle; dünyanın en büyük yıldızını getirmekle değil, altyapıdan yetişen pırlantalarıyla; en fazla paraya sahip olmakla değil, kulüp batmak üzereyken taraftarın düzenlediği kampanyayla kulübü kurtarmasıyla'''

önceden lafı geçmişti tekrar edeyim bahsettiğin kitle olması gereken beşiktaşı temsil ediyor olsa bile beşiktaşı sadece o kitleyle açıklayamazsın , ''ne olmuş ya bu taraftara'' dediğin taraftar dün yıldırım demirören yeter dediyse rakiplerinin anelka ribery hagi elano hamlelerine tabata holosko nobreyle karşılık verdiğimiz içindi , ''beşiktaşlıkık duruşunun ayaklar altına alınıyor olmasından veya çok çabuk değişiyiruz nereye gittiğimiz muamma''dan değil.

ben hiç şaşırmıyorum forza veya haber1903'e.

tathar dedi ki...

altına imza...
aramıza hoşgeldin.

SeçmeSapan dedi ki...

Galatasaray gibi yapmasın allah beşiktaş'ın sonunu
Onlar kendisini kaybetti halleri ortada

mustafa dedi ki...

@sozcelykk , radyoda Itır Abla , Köyiçindeki Kartal Yuvası ile klüp arasında problem olduğunu bu yüzden o Kartal Yuvasını işleten şahsın yeni ürün getirmediğini söylemişti .

Buda bahane değil tabi böyle durumların sorunların olmasıda acı.

Mustafa Kaya

Dendi, denen oldu.

Ben birkac zaman once kendi muhakememi yaptim. Benim icin Besiktas vazgecilmez degil, o degerler bitince de ben Besiktasli olmayi birakirim, gider baska takim secerim, zor degil.

Su an sirf benim kafada insanlarla hala daha muhabbet paylasabiliyor oldugumdan Besiktas'i tutuyorum, ona zeval gelmesin.

Adsız dedi ki...

Men In Black filminde bir alet vardı cos diye hafıza silen, Guti ve Quaresma o etkiyi yaptı bizim şaşkınlarda. Şaka bir yana bence kimse bir yaz içerisinde 180 derece değişmedi, biz azınlıkta kalmış gerçek Beşiktaş taraftarı profilini bütün Beşiktaş taraftarı öyleymiş gibi düşünüyoruz yıllardır, yüceltiyoruz kafamızda. Duygusal davranıyoruz, "benim gibi düşünüyor ki Beşiktaş'ı tutuyor" diye romantize ediyoruz. Bence 5 sene önce de bu adamlar bir iki süslü transferde kendilerini kaybetme potansiyeline sahipti, olan bu yaz oldu. Ha o zaman daha az olurdu, bugün daha çok. Nedeni de yıllar geçtikçe yeni nesil gençlik ile populizmin doğru orantılı ilerlemesi derim, onlardan hiç ümidim yok ne yazık ki. Türkiye'de futbolla ilgilenen insan portresi de az buçuk belli, eğitim düzeyi de. Peki eskiden herkes yüksek lisans mezunu muydu, hayır. Ama en basitinden maçlara gittiğimde yanımdaki taraftar profilinin gün be gün bozulmakta olduğunu görüyorum. Ben daha çok sosyolojik açıdan ele alıyorum olayı, Beşiktaş tribünlerindeki değişim Türk insanındaki değişimdir. Etik değerler önce bizim insanımızdan, sonra da Beşiktaş'tan kaybediliyor. Elitist felan değilim, kızmasınlar sonra bana, "halkın takımı" Beşiktaş'ın tribünleri, doğal olarak halka göre biçimleniyor. Son yıllarda neler neler unutuldu bu ülkede, Demirören'in yaptıklarını unutmaları artık beni şaşırtmıyor. İnsanımız çok değişti, daha da değişecek.

Ben "gercek Besiktas taraftari" soylemine de karsiyim, onu da belirteyim. Herkesin Besiktas'i kendine. Bana batan, Besiktas taraftari profilini genelleyip sonra bu samimiyetsizlikleri sindirmek olur.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

sonra da gelip ekşi beşiktaş'a, "hala bunları mı konuşuyorsunuz" derler... ben de sorarım, hala bunların konuşulduğu tek bir mecra mı kaldı? bırakın da biz konuşalım.

Adsız dedi ki...

Gerçek Beşiktaş taraftarından kastım "Ben herkesten daha iyi Beşiktaş'lıyım" demek değil zaten. Robinho çılgınları bana göre klasik Beşiktaş taraftarı değil, en büyük arzuları transferleri kendileri yapmışcasına arkadaşlarına hava basmak olan ergenlerdir.

E herkesin Beşiktaş'ı kendine dersen samimiyetsizlikleri sindirmekle aynı kapıya çıkar. Herkes dilediğince yaşasın o zaman Beşiktaş'ı, kafasına göre takılsın, ama bu durumda senin veya benim de çıkıp taraftardan yakınmaya veya ikiyüzlükükten dem vurmaya hakkımız yok.

sozcelyk dedi ki...

beşiktaşı terk etmek için tükenmemiz gerekiyor , quaresma transferinin ardına threepoint'le ahmet dursun'u eski kapalıyı beşiktaş belgeselini izleyip konuşabiliyorsak guti transferinin ardına jessie'nin olanca pesimistliğiyle :) yozlaşmış futbol kültürümüzü konuşabiliyorsak tükenmemişiz demektir.

sozcelyk dedi ki...

ilk orjinal formam kırmızı 26 ilhan mansız'dı sonraki 100.yıl özel forması, şimdikiyse 14 guti.haz

çok çabuk değişiyoruz.

desenize Kartal yuvasi daha besiktasta hizmet veremiyor, yurtdisinami verecek..durum vahim arkadaslar, forma almak istiyorum fakat almak istedgim formayi alamiyorum, ulan ben sana nasil kaliteli taraftar projesi ciziyim simdi? sira taraftarda diyorsunuz alacak urun yok. pes!!!!

@Brother Ali

Yok benim dedigim su: Eger Carsi, tribun grubu, yonetim vs. her kim/ne ise cikip "Besiktasli durusu", "renkli takim", "sosyal farkindalik", "halkin takimi" falan diye konusacaksa itirazim var.

Yok ama hala daha bunlari konusmayacaksak, bu yolda ilerlersek "farkimizin" kalmayacagini anlamissak, ve bundan rahatsiz degilsek, o zaman bana susmak duser.

Askere gidenler bilir nasıl bir kültür şoku olduğunu.Bir gidersin balık görünce kaçan adamlar,Çanakkale deyince o ne diyen adamlar,nüfus cüzdanı çıkarılmamış adamlar görürsün.Bütün ülkeyi kendi arkadaş ortamı gibi sananları fena çarpar.

Taraftarlığında hiç farkı yok.Hala Pascal diye bağıranlar,şarabıda içeriz esrarıda çekeriz diye tezahürat besteleyenler,2 gün önce ana avrat küfür ederken bügün çıldırt bizi diyenler,tribünde adam bıçaklayanlar.

Ne sanıyordun herkes senin gibi taraftar mı olacak? Bu profil değişmez arkadaş,hani derler ya 3-5 kişinin yaptığı mal edilemez diye.Ediliyor arkadaş.Hepimizi adam bıçaklayan,2 gün sonra değerlerini satan,ömründe Pascal'dan başka 2-3 maç mücadele eden adam görmemiş muamelesi yapıyorlar.

Haa başka takım taraftarlarında yok mu ? onlarda da var.Ülkenin gerçeği bu , kısacası demek istediğim Beşiktaşlı duruşunun kaybolması , sadece kötü yönetimden,kötü taraftarlıktan kaynaklanmıyor.Kötü sosyolojiden cahillikten,fakirlikten,standartsızlıktan,görmemişlikten kaynaklanıyor.

AQ-47 dedi ki...

beşiktaşlılık duruşu bahsini kapatsak ve bir futbol takımına futbolun çok ötesinde anlamlar yüklemeye çalışmasak belki gerçeğe döneriz...Övünç'ün dedikleri çok doğru, esrar çeken de adam bıçaklayan da bu takımı senin kadar seviyor, "yok yok onlarla ben aynı takımı destekliyor olamayız, dolayısıyla onlar gerçek beşiktaşlı değil" dersek kendimizi kandırırız...kafanızdan duruş uydurup ondan sonra bu tip adamları duruşa uygun değil diye aforoz da edemeyecğinize göre en iyisi bizim takımın da ancak ve sadece bir futbol takımı olduğu gerçeğiyle barışmamız şart bence.

Antidoto dedi ki...

Ben bu taraftarın başka türlü olabildiği yılları da biliyorum arkadaş.80'lerde Beşiktaşlı taraftarların nasıl bir duruş içinde olduklarını yaşadım bizzat, daha eskisini dinledim yalnızca. Şampiyonluk gelmeyince stadını yakanlara inat, 92-93'te 8 gol haberi gelince Dolmabahçe'den başı dik ve gururla ayrılan taraftarları biliyorum ben. Kimileri dünyanın en iyi kalecisini getirirken, altyapısından yetiştirdiği oyuncularının o kaleciyi perişan etmesiyle övünen taraftarlarla yaşadım ben. En basiti babamı biliyorum yahu, onun rakı masalarında Beşiktaşlı olmanın ne demek olduğunu bana anlatışını biliyorum.
Yani ben olması gerekeni değil, yakın zamana kadar zaten olanı anlatıyorum. Elbette tüm Beşiktaş taraftarının böyle insanlardan oluştuğu, hiç şimdiki gibi insanlar olmadığını söylemiyorum ama başka adamlar da vardı diyorum ve o adamlar bu kulübe başkan da oluyordu diyorum. Anlatabiliyor muyum???

@tathar, sağol varol abi. hoşgördüm...

AQ-47 dedi ki...

Başka türlü adamlar hala var, ben de babamdan dinledim çoğumuz gibi, şikeler, 8-0'lar, daha öncesinde arabalar, doping iğneleri de oldu...ama bir de şunu düşünün, başımıza Demirören gibi bir başkan gelebiliyorsa, bir gün de arabacı, iğneci, 8-0'cı bir şube sorumlusunun ya da başkanın gelmeyeceğini nerden biliyorsunuz???? Ki Sinan Engin'le çok yaklaştık o çizgiye...Şimdi kalkıp Sinan bizim duruşa sahip değil yae dersek kim bizi ciddiye alır? Bu ihtimalleri gördükten sonra aslında duruş meselesinin başkanlara ve kişilere bağlı olduğunu da düşünüyorum...Diğer takımlarda da senin benim gibi adamlar var, o adamlar da 1960larda 70lerde stadlarını yakmıyorlardı...

Antidoto dedi ki...

Sinan Engin'le o çizgiye yaklaşılmasına duyulan isyanı da içeren bir posta, "kafanızdan duruş uydurup ondan sonra bu tip adamları duruşa uygun değil diye aforoz da edemeyecğinize göre en iyisi bizim takımın da ancak ve sadece bir futbol takımı olduğu gerçeğiyle barışmamız şart bence" diyebiliyorsun hacı. sonra da diyorsun ki ben de babamdan dinledim Beşiktaşlılığı. O zaman baban da uyduruyordu ya da sen babanı iyi dinlemedin...
Beşiktaş sadece bir futbol takımı değil, çünkü futbol sadece topun çimler üzerinde yuvarlandığı bir oyun değil. Milyon anlamı, çağrışımı, politik öznesi-nesnesi olan bir olgu, sosyolojik bir olgu. Sen sadece futbol takımı olarak görüyor ve misal Q7'nin gelişini ekonomik, psikolojik, kültürel, sosyolojik neden ve sonuçlarından koparıp ele alıyorsan seninle aynı şeyi izlemiyoruz demektir..

@AQ-47

Tam olarak aynı şeyi söylüyorum.Bunun Türkiye ile ilgisi var.
Bunun temelde Beşiktaşla ilgisi yok son dönemde uç örnekler bizden çıktığı için yazdım yukarıdakileri.

Kaybolan Beşiktaşlı duruşu değil, kaybolan Türk duruşudur ... Bunu Beşiktaş'a indirgemek bana pek mantıklı gelmiyor.

Seba şimdi başkan olsa çok şey değişeceğine inanıyorsak izole bir çevrede yaşıyoruz demektir.Ne futbol 80lerdeki futbolla aynı nede taraftarlık 80 lerdeki ile benzerlik gösteriyor.

Pamukk dedi ki...

beşiktaş çarşıdaki kartal yuvası kapanıyor forma fln beklemeyin ordan
yönetimle ters düşmüşlermişmişmiş

AQ-47 dedi ki...

Ben babamı iyi dinledim de, sen beni pek dikkatli okumadın heralde hacı, uydurulan şey babandan/babamdan dinlediklerim değil...Duruş yeni üretilmiş bir laf, kitlelere kendilerini önemli hissettirmek için, gazı almak için, diğerlerinden farklı olduklarını düşündürtmek ve bundan dolayı övünmelerini sağlamak için, ne dersen de...Beşiktaş, temelde diğer istanbul kulüplerinden daha az bütçesi olmasına rağmen yetitridiği oyuncularla benzer başarıları yakaladığı için topluma hitap etmiş, özellikle 80 öncesi politik ortamda düşük bütçesi nedeniyle düşük gelirlilere sempatik gelmiş bir takım. Sosyolojiside psikolojisi de ya da her ne anlam yükleyeceksen o da buradan geliyor. İnsan yığınları MAF ve diğer altyapı mucizeleri olduğunda Beşiktaş'ı daha çok tercih etmeye başladılar, yine aynı sebepten: fakiriz ama altta kalmayacağız...bütün bu devrimci, anarşist vb. söylemlerin bence kökeni bu. 1903'te, 1920'de, 1940'ta da devrimci, solcu ya da halkçı adamların sadece beşiktaş'ı tuttuğuna ya da diğer takımlardan uzak durduğuna inanıyorsan boşa yazışıyoruz. O kadar yazmışsın ama şuna değinmemişsin, renklilerin tarzda bir başkan gelme ihtimali olduğuna göre ve taraftar başkanı seçemediğine göre bir futbol takımının ahlakı/namusu/duruşu neye kime endekslidir? Biz Sinan'a tepki koyduk, süper, peki nasıl tekrar geri gelebildi? Senin koyduğun tepkinin artık birşeye yaramadığını önce Denizli maçında yenilen dayaktan sonra da seçimin sonucundan anlaman gerekir.

görkem dedi ki...

şimdi öncelikle şunu düşünmek lazım;neden beşiktaşlı olduk?sizi bilmem ama ben eğer dedem fanatik bi beşiktaşlı olmasaydı belki de koyu gsli arkadaşımdan etkilenip o takımı tutacaktım.sonuçta takım tutmaya karar verdiğimiz yaşlar 7-8 yaş gibi daha o sosyolojik kavramları algılayamayacağımız,irdeleyemeyeceğimiz yaşlar;ama siz irdeleyebildiyseniz ve evet en doğrusu bu deyip bu takımdan etkilendiyseniz saygı duyarım.ancak büyük çoğunluğun abisinden,babasından,amcasından,arkadaşından etkilenip takım tuttuğu bir gerçek.en yakın örnek benim kardeşim .küçük yaşta bu kavramların hiçbirinden haberi olmadan beşiktaşlı yaptım onu zaten anlatsam da anlamazdı.
şimdi burdan yola çıkarsak aslında değerlerden dolayı beşiktaşlı olmuyoruz,beşiktaşlı olduktan sonra aklımız ermeye başladıkça takımımızın değerlerini özümsüyoruz.ancak o değer olarak gördüğümüz şeylerin 'nerde o eski ramazanlar' dediğimiz gibi değişmeden kalması imkansız bir olay.o zamanlar stadlar yanmıyordu evet zaten insanlar birlikte de maç izliyordu ama o zamanlar insanlar kapılarını belki bu kadar kitleme gereği duymuyordu, çocuklarını rahatça sokağa salabiliyordu,korku yoktu.o zamanlar takımın kaptanı,abisi ne derse o oluyordu,altyapıdan metinler aliler çıkıyordu şimdi ise batuhan,serdar ve türevleri çıkıyor.sözleşme yapmazsanız basar giderim diyorlar.e sen hem bu profesyonelliği destekliyorsun hem de o altyapıdaki amatör ruhu istiyorsun ,işte bu olmaz.o zaman sadece sözle imza atılıyormuş.şimdi o alttan gelen oyuncu profili de yok,kaptan profili de yok,olamaz da.bu sadece değişen yönetimlerle de açıklanabilecek bişey değil,toplumumuz,değer yargılarımız,herşeyimiz değişiyor ve biz de bu yapının bir parçasıyız.sen o zamanı görüp beşiktaşı onlarla özdeşleştiriyorsun,benim kardeşim ise quaresmayı aldık diye arkadaşına hava atıyor onun beşiktaşı da bu.yarın yönetim değişir bambaşka bir politika izlenir(serdar bilgili örneği gibi) giderler sıfırlanır,sıradan oyuncularla takım kurulur vs.önemli olan her değişimde beşiktaşlılığımızı mı sorgulayacağız sizi bilmem ama benim beşiktaşlılık eşiğim o kadar aşağıda değil..

Yorum Gönder

Ara