.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Gündoğdu

Beşiktaş - İBB
21 Ağustos 2010

Helsinki maçına hem hafta içi, hem de 19.00’da başlayacağı için kendimi ne kadar hazırlayamadıysam bu maçtan önce de bir o kadar hazırdım. Çizgili formamı almış biraz acelem olduğu için arkasına Necip -18 yazdıramadan üzerime giyip çıkmıştım. Semtte bir arkadaşla buluşup önce otopark çaybahçesine gidip sessiz sakin gazete çay keyfi yaptık. Kadro ne olur ne olmaz, Robinho geliyor mu falan derken saat 17.00 gibi Elma’ya geçelim dedik. (Bu arada iki yazıdır Elma’nın reklamını yapıyor gibiyim resmen, öyle bişey yok, sonraki maç Şairler Parkında olacağız) Elma ve köyiçi tarafına ramazan teğet geçmiş olacak ki, keyifler yerindeydi. Tabi Kazan gene “Sonu bayram olan tatlı bir ayrılık yaşarız her Ramazan” yazısını asmış, kepenklerini kapatmıştı. Elma’da sakin başlayan oturum kalabalığın ufak ufak tezahüratlarıyla ısınmaya başladı. Gündem yoğundu, halk oylaması, Robinho, Fenerbahçe, Galatasaray sırayla elden geçti.  Maç öncesinin en gözde tezahüratlarından bir derleme yapmam gerekirse;

Real’den Inter’den topçu almayın
Taraftarı çıldırtmayın
Robinho’da neyin nesi
Gelsin artık Lionel Messi
--------------------------------
Ölümüne Hayır! (Anayasa değişikliğine dair)
-------------------------------
Sen benim her gece efkarım
Gözümdeki yaşım sigara dumanım .... (bu rahat bi 6-7 tekrar yaptı, gırtlaklar patladı, nümayiş oldu, coşuldu, coşturuldu)

Saat yaklaştığında bizde artık semtin bütün elektiriği ile maça hazırdık. Dedik ki haydi buyrun Dolmabahçe yollarına. Bu sene farkedilen bir şey var ki, üzerinde orjinal yeni forma olan insan sayısı gözle görülür bir şekilde artmış. İmkanı olan almış yani. Ve benim görebildiğim Quaresma, formalarda Guti’nin önünde. Maçtan önce insanlarda takıma karşı güven üst düzeydeydi. Tabi kadronun ne olduğunu henüz bilmiyorduk. Beklentiler fazlasıyla yüksekti. Yani şöyle söyliyeyim, Beşiktaş UEFA’da yoluna devam ederken beklenti şampiyonlar liginde yarı final gibiydi. Artık nasıl olacaktı bilemiyorum ama böyleydi işte. O yüzden İBB maçını bir kaç “aslında zor maç” kelamı dışında kaale alan yoktu.

Stada girdiğimde maçın başlamasına yarım saatten biraz daha fazla zaman vardı. Yeni ve eski açık büyük oranda dolmuş kapalı hala yükünü almakla meşguldü. Kapalıda alttan üste el yordamıyla çekilerek yapılan taraftar transfer çalışmaları hummalı bir şekilde devam ediyordu. Helsinki maçında Cenk Gönen’in üzerinde şahane bir kırmızı kaleci forması vardı ve maç sonunda 99 numaralı o formayı kapalı altın ortalarına doğru atmıştı. Bu maçta gene kapalı altın en altına inip bakınırken sırtında 99 yazan kırmızı bir forma gördüm. Yakalayan çocuk hemen sırtına geçirmiş gelmişti. Bu arada maç öncesinde yeni açık tribününden tezahürat organizasyonları yükseliyordu. Yeni açık coşmuş, sağlı sollu bölünerek karşılıklı tezahüratlar yapmış ve sonunda “kapalı kapalı” diye bağırarak karşılıklı tezahürat isteğini belirtmişti. Ancak bizim kutunun bir huyu var, kendi başlatmadığı tezahürata katılmıyor kolay kolay. Yeni açık bir kaç kere ıslıklayıp gaza getirmeye çalıştıysa da Çarşı hiç oralı olmadı. Bunun üstüne yeni açık bu sefer eski açığı tezahürata davet etti ve kabul gördü. Stadın birbirine en uzak mesafelerinde bulunan bu tribünlerin karşılıklı tezahüratı bittiğinden yeni açıktan kapalıya gönderme “ooh oooh” şeklinde, biraz çocukça da olsa geldi.

Futbolcular sahaya çıkar çıkmaz ilk önce “Necip Uysal” diye bağırıldı. Ancak Necip ilk 11’de yoktu. Bunun üzerine Quaresma’dan başlayarak yumruk şovlar kabul edildi. Isınmadan sonra takımlar son hazırlıklar için soyunma odasına gittiler ve geri ilk olarak İBB geldiğinde bütün tribünden gökgürültüsü gibi bir “Yere yatsana, yere yatsana, Abdullah Avcı yere yatsana” tezahüratı yükseldi. Önceki sezonlarda İnönü’de İBB ile oynadığımız maçları hatırlayanlar bu tezahüratın nedenini iyi bilirler. Ve maç bu sefer üçlüyle değil omuz omuzayla başladı. Tribün hissiyatı şuydu, bir an önce gol bulalım, hatta farkı erkenden ikiye çıkaralım ki makara başlasın. Ama işte o gol bir türlü gelmedi.

Yaptığımız ataklardan sonra “oooley saldır Beşiktaşım” tezahüratı sıkça tekrarlandı. Sonra Kapalı üst alt başlayan “Kartal gol gol” sırayla yeni açık, numaralı, eski açık ve bütün stad olarak yapıldı. Tabi yeni açık tribünündeki bir grubun bu kapalıyla karşılıklı yapılan tezahürata katılmadığını söylersem şaşırmazsınız herhalde. 

Tribünler sabırsızlandıkça organize tezahüratlar azaldı, yerini kutunun tek başına sürüklemeye çalıştığı marşlara ve kalanların söylenmelerine bıraktı. Beşiktaş sahada istediğimiz golü bulamıyordu bir türlü, ve biz gol ha geldi ha gelicek, yükleniyoruz dediğimiz bir anda arkaya sarkan bir topla golü kalemizde görüverdik. Yediğimiz golden sonra artık işin eğlencesi falan kalmadı tabi. Daha süre vardı ama o top o kaleye girmemeye yemin etmişti. Biz sinire kese kese, gerile gerile dakikaları sayıyoruz, oyuncu değişiklikleri ile ümitleniyoruz ancak hepsi nafile. Oyuncu değişiklikleri esnasında tribünlerin genelinde Delgado ve Nihat’a tepki vardı. Sadece kutudan Nihat çıkarken gelen ıslıklara ve yuhalamalara karşı Beşiktaş’ın çocuğu Nihat Kahveci tezahüratları yükseldi. Ben şahsen 80. dakikada bu işin olmayacağını idrak ettim, kendi kendime biz bugün burdan mutlu çıkamıyacağız dedim.  Zaten öyle de oldu. 

85. Dakikada gerginlikten söylenmeyen Gündoğdu 90+’da söylendi. Ben kapalı altın eski açık tarafının en altında millet çıkmaya başlamışken tek başıma bağıra çağıra eşlik ettim Gündoğdu’ya. Etmesem olmazdı çünkü. Ve kapalının çıkış merdivenleri her zamankinden daha kalabalık gibiydi.


14 Yorum:

tathar dedi ki...

gitmiş kadar oldum :)

Unknown dedi ki...

elmanin konumu mukemmel. Her mac oncesi ordayim:)

"bi basbakan olsaaaa...." da iyiydi:)

tomates dedi ki...

Benim dikkatimi çeken şu oldu; Beşiktaş ilk golü yediğinde Guti topun çarptığı kale direğinin sadece 2-3 metre arkasındaydı ve kaleye sırtı dönüktü. Gol olduğunu anlamasına rağmen dönüp bakmadı ve ısınmasını aynı ciddiyetle devam etti. Şimdi bu iyi bişey mi kötü mü bilemedim..

ederlezi12 dedi ki...

Abi sen her zaman yaz ya Gündoğdu yazılarını :) Müthişsin :)

Zibidi dedi ki...

Ben de elmadaydım. Hakikaten süper oluyor. Maçla ilgili söyleyeceğim tek şey: "delgado,tabata,holosko dururken Telloyla Finki gönderen zihniyetle elbet bir ara karşılaşırız"

marpione dedi ki...

sen benim her gece efkarım benim son 5 senede duyduğum en güzel tezahürat. hatta tüm hayatımda duyduğum en güzel 3 taneden biri. maçlarda duymak için devamlı bekliyorum. hastasıyım.

incirekis dedi ki...

''Tribün hissiyatı şuydu, bir an önce gol bulalım, hatta farkı erkenden ikiye çıkaralım ki makara başlasın.''

bu taktikle 3-0 öne geç yine makara olmaz.bir anda 2 gol yeme riskin var.makara yapmak isteyen çakır keyif tribün en azından lig maçlarında unutsun makarayı kukarayı.

carlito dedi ki...

100. yılda yeni açıktan kombinem vardı ve tek bir maç kaçırmadan hepsine gitmiştim o yıl.. bahsettiğin grubu o zamanlar yakından gözlemleme şansım olmuştu, adamlar hakkaten arızalı!

sanki kapalı ile rekabet etmeye çalışır gibi bir halleri var, örneğin kapalı bir tezahurat yapmaya başlar, bunlar da eşlik edeceği yerde bağıranları susturmaya çalışıp başka tezahurat başlatmaya uğraşırlardı.. (amigo ecevit'in bu kafada olduğunu sanmam ama o da her zaman yerinde değildi zaten, "reis tipi" başka elemanlar çıkardı sete)

hatta "bu alemde kral çarşı" bestesine karşı "bazen deli bazen kaçık bu alemde kral açık" gibi saçma salak bir beste söylerlerdi.. bence kapalı da biraz bu yüzden canı istemedikçe yeni açığı kaale almıyor..

benim de o sezondan sonra yeni açıkla işim olmadı zaten, kapalıya gidemediğim zamanlarda da eski açığı veya yeni açığın kapalıya yakın kısmını tercih ettim..

simplextablosu'nun yazısından da o kafa yapısının hala değişmediğini görüyorum malesef..

Zibidi dedi ki...

Ben de son maç yeni açıktaydım. Başlangıçta omuz omuzayı anlamadılar ve bir kısım üçlü çekti:)

@tomates macin tekrarini izlersen Gutinin golden sonra nasil tepki verdigini gorebilirsin, okkali bir "joder" yapmistir guti..

mufittezel dedi ki...

Gecen yil 3 lu yerine omuz omuza ile baslayan 2 mac hatirliyorum (ama hangi maclar onu hatirlamiyorum), ikisini de kaybetmistik. Var bir ugursuzluk bu iste bence...

Pamukk dedi ki...

bizimkiler yanlış kulübede oturdu uğursuz orası

Pamukk dedi ki...

bizimkiler yanlış kulübede oturdu uğursuz orası

voodoo girl dedi ki...

fotonun sağ tarafında ben varım da çıkmamış hehe :)

"ölümüne hayır" da ayrı bir güzellikti.

Yorum Gönder

Ara