.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Geçmiş Zaman Olur Ki / Beşiktaş - HJK Helsinki - 1994


Bir döneme son veren, Milne'nin gidip Daum'un geldiği; tek tutunacağımız olan Türkiye Kupası'nı aldığımız 93-94 sezonu sonrasında katıldığımız Kupa Galipleri Kupası ilk maçında eşleşmiştik HJK Helsinki ile... Hafızamda çok da iz bırakan bir eşleşme olmamakla beraber, bir Beşiktaşlı olarak, bir önceki sezon Kösice zaferinden sonra Avrupa Kupaları'nda 2. kez tur atladığımıza şahit olmuştum, bu yönden çokça anlamlıydı.
Kösice zaferine kadar Avrupa Kupaları benim için devasa takımlarla oynayıp bir şekilde elendiğimiz maçlardan ibaretti. Bu maçla beraber Avrupa'da çok zorlanmadan da tur geçilebileceğine inanmaya başladım. Maç boyu üstündük diye hatırlıyorum. Oktay'ın fırsatçılığıyla attığı gol ve sonrasında kazandırdığı penaltının Ertuğrul tarafında fişeklenmesiyle 2-0 kazanmıştık. Çok sevdiğim bir akrabam ağır hasta olduğundan ötürü benim için oldukça buruk bir sevinçti.
Rövanş hakkında da pek bir şey hatırlamıyorum. Ağır hasta olan akrabamı artık kaybetmiştik, onun evindeydik. Babamla balkonda oturuyorduk. Maç şifreli yayındaydı ve evin hemen aşağısındaki kahve tıka basa doluydu. Maçı izlemeyi teklif dahi edemiyordum, cenaze evine olan saygımdan. Babamla birkaç kez göz göze geldik, onun da içi gidiyordu ancak o da cesaret edemedi. Bir ara aşağıdan homurtular yükseldi, balkonda babam yalnızdık, "yedik galiba" dedi babam. Ev 1. katta olduğundan, sokaktan geçen bir tanıdığımızla göz teması kurabildik ve adamın yaptığı geçirdiler ifadesinden sonra yediğimizi anladık. Cenaze evindeydim, yüzümdeki göz yaşları henüz tam anlamıyla kurumamıştı ama bahsettiğim anlarda aklımdan Beşiktaş'tan başka bir şey yer almıyordu. Balkonun demirine zaten sıcak havadan yanan alnımı dayayıp uzun bir süre konuşmadan bekledim. Aşağıdan bu kez gürültülü bir şekilde gol sesi gelince bir oh çektim. Çektiğim oh, turu garantileyen gole olan sevincimden dolayı olduğu kadar aynı zamanda cenaze evinde gelen gol haberine karşı soğukkanlılığımı korumamdan ötürüydü. Ve turu geçtik.
Uzun yıllar bir tur dahi geçememiş takımımın 2 sezon üst üste 1 tur geçmesi beni fazlaca mutlu etmişti ve bunu çok çok büyük bir olay sanmıştım. Bir sonraki turda klasik Beşiktaş basiretsizliğimizle Auxerre'e karşı 2-2 ve 0-2'lik skorlarla elendik. Beraber biten İnönü'deki maçta 2-0 öne geçtikten sonra 2 gol yemiştik. Kalede Şener Kurtulmuş vardı, bir golü bacak arasından yemişti. Ancak son satırı hiçbir şekilde Şener'i eleştirmek için yazmadım, zira çapını bilen güzel bir insandı kendisi.

Bu maçtan sonra da Avrupa'da garip, dramatik, trajik ve çokça ironik sonuçlar aldık. Ancak HJK Helsinki, Kösice sonrasında yavaş yavaş Avrupa'da kazanma alışkanlığını öyle ya da böyle kazanma alışkanlığını kazandıran takım oldu. Bir sene sonrasında Avrupa Kupaları'nda ilk kez 3 gol birden-her ne kadar çok dramatik bir maç olsa da-Rosenborg'a attık, ve onun da sonrasında Rasim Hoca'yla Avrupa Kupaları'nda ilk kez uzun soluklu bir maceraya girdik ki bu kez de trajik ve dramatik Valencia serisi yaşandı. Dilerim ki HJK, bu sezon uzun olmasını temenni ettiğimiz maceramızın anahtarı olsun...

10 Yorum:

tearkan dedi ki...

Maç saati konusunda hala bir değişiklik durumu yok değil mi?

asist time dedi ki...

Vay be yazıyı ve gazete baslıklarını gorunce yaslandıgımı hissettim =) Ellerine saglık molosztash.

Helsinki zaferi! 90'nın baslarında cocuk olan birçok Besiktas'lı gencin unutamadıgı ilk zaferlerdendir. Hatta Auxerre deplasmanında ki heyecanı hiç unutamıyorum. Maç yayını yoktu ve Trt'nin Teletext'in den takip etmeye calısıyordum. Nereden nereye ..

GOKHAN dedi ki...

1 - 1 yazılı sarı yazının yanındaki Beşiktaş formalı futbolcuyu tam çıkaramamakla birlikte İbrahim Üzülmez'e fena halde benzettim nedense, yoksa ibo 16 senedir mi oynuyor bu takımda.

threepoint dedi ki...

@asist time

moloz kardeşim posta ait fotoğrafları temin etti bana, yazı bana ait :))

aamet jr. dedi ki...

@Gokhan

Ben de merak edip baktım. Küçük Ali'ymiş o. Milliyet gazete arşivinde daha net okunabiliyor yazılar.

Buradaki resimden bakınca da Sertan'da bir Tuncay Şanlı tipi var sanki :)

Ömer dedi ki...

Gittiğim ilk deplasmanlardan biriydi Helsinki deplasmanı. Finlandiya'ya vardığımız günlerde bir gemi faciası yaşanmıştı sanırım, tüm bayraklar yarıya indirilmişti bir onu hatırlıyorum. Bir de maça şişe şişe içki sokan taraftarlarımızı.

Oktay 75.dakika civarında bize göre sağ tarafta kalan kaleye atmıştı golü ve turu geçmiştik. Hey gidi hey...

alper dedi ki...

Ali Günçar o resimdeki.Bıçak gibi stoperdi kendileri.Severdim.

Maç yayını yoktu denmiş ama hangi maç için dendiğini anlamadım.auxerre ve içerideki helsinki maçlarını net hatırlıyorum da deplasmandaki maç benimde hafızamda yok sanki.teleon mu vardı o zaman cine 5 mi acep hatırlayan varmı.
şu forma bana hep alpayı,sonradan oyuna girip kupa finalinde gs ye attığı golü ve tabiki daumu hatırlatıyor.o daum ile fenerdeki daum arasında resmen uçurum vardı yahu.sırf kokain midir acaba sebep?

threepoint dedi ki...

bir parça burukluk, yaşın ilerlemesi, her iş aradığında önüne kokain davasının gelmesi bence nedenler. 94 ocakta ilk kez tanıdığım o adamın özellikle 2. Fenerbahçe seferinde büyük başkanına ettiği övgü dolu sözler çok şaşırtmıştı beni.

içerdeki maçlarda çok net olarak hatırlıyorum maç yayını vardı. deplasmandaki helsinki maçında da yazıda anlattığım gibi cenaze evinden takip ettiğim üzere yayın vardı. ancak auxerre rövanşında yok diye hatırlıyorum, hatta yediğimiz 2 golle ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum.

AQ-47 dedi ki...

deplasmandaki auxerre maçının yayını cine5'teydi. Hafta içi olduğundan kahveye götürmemişti babam bizi, aslında biraz da umutsuzluktan, zira ilk maçı kahvede izlemiş 2:0'dan 2:2 oluşuna tanıklık etmişti ve geldiğinde çok sinirlenmişti, deplasmandan da birşey beklemiyordu. 2. maçta kalede Aumann vardı, sadece özetini izlediğimi hatırlıyorum golleri hiç bilmiyorum...İstanbuldaki HJK maçında da Sergenin iyi oynadığını hatırlıyorum.

ercan dedi ki...

Babamın statta izlediği son maç. Acaba yarın maça babamla gidip nostalji mi yapsak :)

Yorum Gönder

Ara