.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Old Trafford'da Heyecanlanmak...

Saatler 7.30'u gösteriyor... Umutlarımız zaten dibe vurmuş, soğuk memleketteki erken maçtan kötü haberler geliyor... Hayatımızda gördüğümüz göreceğimiz en güzel stadyumlardan birindeyiz... Yanımda en sevdiğim oturuyor, şu hayatta onun dışındaki tek sevgilimin sahaya çıkmasını bekliyoruz...

Sahaya çıkanları 1 sene önce bu kıyafetlerle görsem, tanıyamam bile belki... Ama şimdi gördüğümde içimi ısıtıyorlar... Çok güzel bir zaferin ertesinde büyük heyecanla gelmişiz oraya... Gel gör ki en güvendiklerimizden biri sahada değil, 7-8 sıra yukarımızda sahaya en fazla bizim kadar etki edebilecek bir yerde oturuyor...

Maç başlayana kadar bin tane şey düşünüyorum, söylüyorum, buralara karalıyorum ama aklımın köşesine bir tek şey takılıp kalıyor... "Old Trafford'da gol pozisyonu heyecanı yaşayalım" diyebiliyorum, "fazlası mühim değil, heyecanlanmak kafi"...

Gel gör ki maç başlayınca ilerki haftalarda yapacaklarının sinyalini veren Gibson şutlamaya başlıyor Beşiktaş kalesini... Ama fark etmiyor, orada 70 bin kişinin içinde ayakta dururken ve sahada senin takımın oynarken daha fazlasını görmek istiyorsun. O gol heyecanını yaşama isteği daha çok dolduruyor içini...

Sonra bir mucize oluyor... "Her şeyi sen hallet" Tello, her şeyi yapmaya çalışırken artık hiç bir şey yapamaz hale gelmiş, ayakta dururken bile sinirimi zıplatan Tello bir rüyayı gerçek kılıyor benim için... Old Trafford'da 60 küsur bin rakip şaşkın şaşkın bize bakarken biz acaip bir gürültü çıkarıyoruz o anda... Tabii ki herkesin derdi aynıymış o kadar kilometre yol teperken... Hep derler ya, hayaller gerçeğe çıkınca başlar hayal kırıklıkları diye... Zırvalıyorlar... Aşkı bilmeyen adamdır peşinden koştuğu kadını elde ettiğinde ondan vazgeç-ebil-en... Bu da öyle işte... Hayal gerçeğe dönünce daha fazlasını istiyor aşık adam... Fırsat da geliyor ama olmuyor.. Yarabbim Fink'in vurduğu o top direğin sol yanağına vurup giderken saniyede 20 çarpmaya başlayan kalbim duruyor mu ne!!

Sonra sonra anlıyorum ki, kalbim henüz tempo tutmaya başlamış... Evra'nın slalomları, Rüştü'nün tokatları, yumrukları... Her saniye, her saniye, ve her saniye daha stresli... Koduğumun Brit mimarisi bizimki gibi de değil, kafanı kaldırsan da, sağa da baksan sola da kırmızı formalı adamlar görüyorsun, nerede benim İnönü'mün huzur veren Gümüşsuyu yokuşu! Kaç kere kalbim durmak üzereyken İTÜ'nün güzel cephesine bakıp sakinleşmişim kim bilir... Hayır olmuyor, neredeyse gözümün önüne gelen İTÜ bile sakinleştiremiyor beni... Oradaki 70 bin adam gibi... Herkes yüzde bir milyon kez konsantre sahada olanlara... Hiç kimsenin aklına başka bir şey gelmiyor...

Ve evet... Beşiktaş kazanmak üzere; mucizevi hamleler, girmeyen toplar ve oluyor... Beşiktaş kazanıyor...

Bunları gerçek kılan bin tane faktör var elbette... Yazılacak çok şey, hatırlanacak onlarca şey... Çoğu Beşiktaşlı için bile büyük bir anlam ifade etmiyor bu galibiyet, ama unutulmamalı ki İngiltere deplasmanında iki maçta 14 gol yiyen takımın aynı memleketteki iki deplasmandan ise gol yemeden 6 puanla döndüğü belgeleniyor o gün... Taksi şöförü de, Londra'da stadyumdaki adam da takdir ediyor Beşiktaş'ı... Lineker Beşiktaş'ın savunmadaki başarısını anlatıyor... O gün belki de muhtemel Robinho transferiyle eş değerde bir bilinirlik yakalıyor Beşiktaş... Olmadık memleketlerde olmadık insanlar bana gelip, tuttuğum takımın Manchester'ı bu sene yendiğini anlatıyorlar...

Yeri geldi mi hovarda, yeri geldi mi çapkın, bazen ailesinin yanında olan, bazen alkol denizinde yüzen, ve neticede bazen oynayan bazen oynamayan; sanki bize o sahadaki diğer herkesten çok benzeyen bir adamın çıkardığı o sert şut imza atıyor güzel kasım akşamına... Hayatımın sonuna kadar unutamayacağım, çok büyük bir anı hediye ediyor bana... Bu kadar yazıp teşekkür etmek yetmez... Her gelişinde, her selamında teşekkür etmeli ona... İyi ki geldin Beşiktaş'a Tello... Transferinden hemen sonra heyecanla izlediğim Copa America'da ters kademelere girişini gördüğümde heyecanlandığım, İbrahim Üzülmez'den formayı çalacağına inandığım büyük sol bek... İyi ki geçti yolun İnönü'den... Yolun açık olsun...

6 Yorum:

Adsız dedi ki...

vay be,ancak bu kadar güzel anlatılabilir,tebrikler.10 numara yazı olmuş,hatta "14" numara.

post 19.03 te atilsaydi sanki daha anlamli olurdu.. old trafford ve tello askina..

marsilya macinda topu o 90 daki orumcegin gotune sokmustu oda guzeldi be abi...

YK dedi ki...

Başlığı görünce Fevzi yazısı bu dedim :)
Okurken de duygusal bir şarkı açtım, onun eşliğinde okudum.. Senin yazıların böyle daha güzel :)

bLAck_eAgle dedi ki...

bu yazıdan BESTE bıle cıkar cok guzel gercekten...

o macta anladımkı RUSTU gercekten dunyanın en ıyı kalecılerınden bırı..

bacon1903 dedi ki...

Cok güzel bir yazı olmuş.Tello başarılıydın sempatiktin niye gönderildin benim ve birçok bjklının anlayamadığı delgado sevgisinden.Pardon birde ben 700 bin euroya oynuyorum delgado 2.1e seneye daha çok para isterim demiştin galiba!!!!Yapılacak şey basitti aslında ama seni bedavaya eskişehire göndermek değildi bence!!!!Bu transfer bence yanlış tercihti ama bu seneki sevaplar şu ana kadar daha fazla transferde!!!Tello yolun açık olsun!!!

Yorum Gönder

Ara