10 Haziran 2010 Perşembe
Artıdan Sonrasını Atın
Beşiktaş yönetiminin adını sır gibi sakladığı 7. teknik direktör sizsiniz. Bugün saat 17:00 itibariyle borsaya bildirileceksiniz. Elinize Mustafa Denizli'nin raporları ulaştırılıyor. Yerli oyucular, yabancı oyuncular, geçmiş yıllardaki aşılamayan sorunlar, potansiyeller...
Bir kadro iskeleti oluşturacaksınız. Onların yerleri sabit olacak. Bu elemanları rotasyon elemanlarıyla destekleyeceksiniz. İhtiyaç halinde kullanılabilecek oyuncularla da kadroyu kapatacaksınız. Bir Avrupalı hoca geldiğinde buna benzer bir şey yapıyor olmalı!
Kadrodaki en iyi 11 oyuncuyu en uyumlu olacak şekilde sıralıyorsunuz. O sırada yardımcınız Tayfur Havutçu sizi uyarıyor; " Hocam 6+2'yi unutma. "
Haydaaa!
Hesaplar değişiyor. Esasında 11'de oynamaması gereken iki oyuncu 11'e geçiyor, açık ara 11'de oynaması gereken iki oyuncu da yedek kulübesine doğru ilerliyor.
Alman ön liberonuz size doğru yaklaşıyor;
"Hoca! Ben daha iyiyim"
"Evet daha iyisin ama 6+2"
Aradan bir iki hafta geçiyor, Alman ön liberonuzun formunda dalgalanmalar olduğunu farkediyorsunuz. Artık eski istikrarında ve isteğinde değil. Çünkü adam biliyor ki, daha iyi bile oynasa +2'ye takılacak.
Şampiyonluk maçınız... Kadıköy deplasmanındasınız. Yine köpekli balonlardan atmışlar, gerginsiniz.
Dakika 60.
Hamle yapmanız gerekiyor.
Kafanızda kırk tilki. Çünkü kontenjan problemi nedeniyle 1 değişiklik yapmak için 4 oyuncunun yerini değiştirmeniz gerekiyor.
Yapıyorsunuz! Taşlar yerinden oynuyor, bir türlü kadro istikrarı yakalayamıyorsunuz. Üstüne üstlük medya da durmadan bizi belli bir iskelet oluşturamamakla, durmadan taşları yerinden oynatmakla eleştiriyor.
İtalyan takımdan aldığınız yabancı sol beki oynatma ihtimaliniz %0. Çünkü orada bir Türk oyuncu oynuyor. Türk oyuncunun olmadığı maçta oynatacaksınız, bu seferde sınıra takılıyor.
Çıldırmamak elde değil.
Sonra karşınıza gelip, sistemli bir futbol oynatamamakla suçluyorlar. Siz de dönüp Wenger'in şu sözlerini hatırlatıyorsunuz "Oyuncu transfer ederken milletine bakmıyorum". Wenger sizden şanslı, siz bakmak zorundasınız. Hem alırken, hem oynatırken.
4-4-2, rakip sol açık, saha zemini, hakem, tribün, oyuncu psikolojisi derken bir yandan da taktik-teknik tüm planlarınızı çöpe atan "kontenjan" sorununa kafa yoracaksınız. Tello nereliydi, Bobo hala Türk olmadı mı, Nobre Türk'tü değil mi...
Teknik direktör, elindeki 25 kişilik sporcu ekibinin milliyetleriyle ilgilenmez. Taktik şablon oluştururken Fink'in milliyetini de hesaba katmak zorunda olmamalıdır. Eğer oluyorsa, bu işin adı teknik direktörlük değil, başka bir şeydir.
Kadroda bulunan kaç sporcu varsa hepsinin eşit oynama hakkı olmalıdır. Sonra çıkıp "hoca çok adaletliydi" derler. Nasıl adaletli. Teknik direktöre adaletli bir düzen vermemişsiniz ki adil bir düzen oluşturabilsin.
Bu ülkede 6+2 anlaşılamamış, doğru şekilde uygulanamamış ve Türk futboluna artı değer kazandırmamışsa neden bir +2 koyma ihtiyacı hissediyorsunuz...
Artıdan sonrasını atın. İster yabancı sınırını serbest bırakın, isterseniz de 3 yabancı hakkı verin. Teknik direktörlere dansözlük yaptırmayın.
Bir kadro iskeleti oluşturacaksınız. Onların yerleri sabit olacak. Bu elemanları rotasyon elemanlarıyla destekleyeceksiniz. İhtiyaç halinde kullanılabilecek oyuncularla da kadroyu kapatacaksınız. Bir Avrupalı hoca geldiğinde buna benzer bir şey yapıyor olmalı!
Kadrodaki en iyi 11 oyuncuyu en uyumlu olacak şekilde sıralıyorsunuz. O sırada yardımcınız Tayfur Havutçu sizi uyarıyor; " Hocam 6+2'yi unutma. "
Haydaaa!
Hesaplar değişiyor. Esasında 11'de oynamaması gereken iki oyuncu 11'e geçiyor, açık ara 11'de oynaması gereken iki oyuncu da yedek kulübesine doğru ilerliyor.
Alman ön liberonuz size doğru yaklaşıyor;
"Hoca! Ben daha iyiyim"
"Evet daha iyisin ama 6+2"
Aradan bir iki hafta geçiyor, Alman ön liberonuzun formunda dalgalanmalar olduğunu farkediyorsunuz. Artık eski istikrarında ve isteğinde değil. Çünkü adam biliyor ki, daha iyi bile oynasa +2'ye takılacak.
Şampiyonluk maçınız... Kadıköy deplasmanındasınız. Yine köpekli balonlardan atmışlar, gerginsiniz.
Dakika 60.
Hamle yapmanız gerekiyor.
Kafanızda kırk tilki. Çünkü kontenjan problemi nedeniyle 1 değişiklik yapmak için 4 oyuncunun yerini değiştirmeniz gerekiyor.
Yapıyorsunuz! Taşlar yerinden oynuyor, bir türlü kadro istikrarı yakalayamıyorsunuz. Üstüne üstlük medya da durmadan bizi belli bir iskelet oluşturamamakla, durmadan taşları yerinden oynatmakla eleştiriyor.
İtalyan takımdan aldığınız yabancı sol beki oynatma ihtimaliniz %0. Çünkü orada bir Türk oyuncu oynuyor. Türk oyuncunun olmadığı maçta oynatacaksınız, bu seferde sınıra takılıyor.
Çıldırmamak elde değil.
Sonra karşınıza gelip, sistemli bir futbol oynatamamakla suçluyorlar. Siz de dönüp Wenger'in şu sözlerini hatırlatıyorsunuz "Oyuncu transfer ederken milletine bakmıyorum". Wenger sizden şanslı, siz bakmak zorundasınız. Hem alırken, hem oynatırken.
4-4-2, rakip sol açık, saha zemini, hakem, tribün, oyuncu psikolojisi derken bir yandan da taktik-teknik tüm planlarınızı çöpe atan "kontenjan" sorununa kafa yoracaksınız. Tello nereliydi, Bobo hala Türk olmadı mı, Nobre Türk'tü değil mi...
Teknik direktör, elindeki 25 kişilik sporcu ekibinin milliyetleriyle ilgilenmez. Taktik şablon oluştururken Fink'in milliyetini de hesaba katmak zorunda olmamalıdır. Eğer oluyorsa, bu işin adı teknik direktörlük değil, başka bir şeydir.
Kadroda bulunan kaç sporcu varsa hepsinin eşit oynama hakkı olmalıdır. Sonra çıkıp "hoca çok adaletliydi" derler. Nasıl adaletli. Teknik direktöre adaletli bir düzen vermemişsiniz ki adil bir düzen oluşturabilsin.
Bu ülkede 6+2 anlaşılamamış, doğru şekilde uygulanamamış ve Türk futboluna artı değer kazandırmamışsa neden bir +2 koyma ihtiyacı hissediyorsunuz...
Artıdan sonrasını atın. İster yabancı sınırını serbest bırakın, isterseniz de 3 yabancı hakkı verin. Teknik direktörlere dansözlük yaptırmayın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189510 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
10 Yorum:
Ben Football Manager'da Beşiktaş'ı yönetirken çıldırıyorum bu yabancı kontenjanı sorunu yüzünden. Üstelik o hala eski sistem... Hocaların işi daha zor. Kafayı yemesinler de ne yapsınlar?
hep söylemişimdir, bu kuralın en çok bizi etkilemesinin sebebi yabancılara alternatif yerlilerimizin kalitesinin düşük olması.
gs'de de bu hiç sorun olmuyor. yıllardır olduğuna şahit olmadım. zaten 8 tane yabancıları da olmadı hiç. fenerde de pek olmuyor. çünkü yabancıların alternatifi yine yabancılar değil.
hocam buraya yazıyorum çok alakasız olucak ama nereye yazacağımı bilemediğimden yazdım mazur gör sitenin tasarımcısı benle bi irtibata geçebilirmi acaba hem sevabına hem bi beşiktaşlı kardeşine yardım amacıyla yeni yeni blog dünyasına girmeye çalışıyorum yardım ederseniz sevinirim (serhatsahn@hotmail.com) ordan irtibat kurabiliriz hadi kolay gelsn
harika yazı. teknik adamların yapacaklarını kısıtlayan bir statü bu + 2 ler.
4 yabancı + sınırsız yabancı milli oyuncu olması doğru olur.hepside ilk 11 de oynayacak. ingiliz sisteminin yumuşatılmış versiyonu.yabancı futbolcu kalitesini artırır.
Benim hep onerdigim su:
Yabanci sayisi sinirsiz olsun, ama yerli kisitlamasi olsun. Yani ilk 11'de bir, ilk 18'de 2-3 tane altyapidan yetismis oyuncu zorunlulugu.
Bu teknik direktoru kisitlamak yerine, kendisine 2-3 tane kesin adam secme zorunlulugu tanir. Matematik falan da yok, A takim kadronuzda 5 tane altyapi oyuncunuz olmak zorundadir. Altyapi olmazsa da, en az 5 sene Besiktas formasi giymis adam mesela.
Is boyle olunca, kulupler ne yerlilere 15 milyon fiyat bicebilirler, ne de "Turk futbolu oyuncu yetistiremiyor" sorunu kalir gundemde.
6+2+2 hep gunu kurtarma hamleleri. Soyle cesaretli bir adam gelmedikce de ona buna mavi boncuk dagitilir, futbol iki kidim ileri gidemez iste.
O zaman kadronu sezon başında oluştururken daha mantıklı davranacaksın. Yerlinin yedeği yabancı olursa, o yabancıyı sokabilmek için 4 tane mevki değişimi olur, o yüzden 2+2'dekiler, 6'nın yedeği olmalı. O oyuncular da yedek kalmayı dert etmeyen, düşük maliyetli oyuncular olacak. Yoksa Nihat'ı çıkarıp Delgado'yu sokmak isterken, Bobo'yu da çıkarıp Nobre'yi sokmak zorunda kalırsın.
bence 7 yabancı uygulaması olmalı. artısız eksisiz. 6+2+2 bence ölü doğmuştur. seneye serbest bırakırlar ya da 8+2'ye falan çivirirler.
beşiktaş'a bakarsak, bence planlar 6+2'ye göre yapılmalı. o son +2 için nijerya'dan 2 oyuncu getirilebilir. a2'de oynarlar. bakarsın tutar a takıma çıkarlar.
+++rep++++
En fazla 6 yabancı oynatabiliniyorsa o zaman bence futbol takımlarının 6 dan fazla yabancı transfer etmesi saçmalık. Yani "kaldırın şu artıyı" demektense neden artı futbolcu transfer ediyorsun demek daha mantıklı bence. Mesela Beşiktaş'ın sadece 6 yabancı futbolcusu olsa teknik direktörün hiç de aklı karışmaz bence ;)
Ya gönül isterdi ki 10 yabancıyı da aynı anda oynatabilelim ama elimizde şimdilik bu var. 6+2+2, sadece 6'dan iyidir. Kuantum fiziği değil ki bu, ilk 11'i kurarken 6 yabancıyı geçmemeye çalışacaksın. Yedekten yabancı sokarken de sayacaksın 6'yı geçiyor musun diye. 90 IQ yeterli. (Mustafa Denizli hariç hehe :)