.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Üçlü savunma üzerine güzel bir yazı

Uğur Meleke yine döktürmüş, üçlü savunma üzerine çok güzel bir yazı ortaya koymuş. Önce yazıyı hep beraber okuyalım ardından da şeytanın avukatlığını yapmaya başlayalım. Bütün bu hengamenin ortasında, eksi değerlerin yöneldiği üçlü savunma günümüz futbolunda nasıl uygulanabilir? Bunun bir çaresi var mıdır, yoksa gerçekten üçlü savunma tarzı artık ölmüş müdür? "Beşiktaş, Ankara deplasmanında üçlü defansla mücadele etti; şimdi de G.Saray’ın Sivas’ta aynı dizilişle oynayacağı söyleniyor. İster istemez insanın kafasında soru işaretleri oluşuyor: Bolca sistem değişikliği yapıp bundan söz ettirmekten de hoşlanan Mustafa Denizli dâhi mi, deli mi? 4-3-3’e tutkuyla bağlı Rijkaard gerçekten üçlü savunma dener mi, bu sistem uzun ömürlü olur mu? 3-5-2’nin ilk uluslararası uygulayıcısı Meksika’86 şampiyonu Carlos Bilardo’ydu. Maradona’lı Arjantin’in 3-5-2 ile yaptığını daha sonra 90’da Almanya ve 94’te Brezilya da başardı. 4-4-2 âşığı İngilizleri bile yoldan çıkaran ve 90’ları domine eden 3-5-2’nin dünya futbol haritasından silinme nedeniyse, 4-3-3’ün yaygınlaşması oldu. Çünkü (4-5-1’e dönüşebilen) 4-3-3’ü başarıyla uygulayan bir takıma karşı 3-5-2’nin savunması yetersiz kalıyor; üç hücumcuya karşı defansınızı mecburen (kenar adamlarını ekleyerek) beşliye çıkarıyorsunuz. O zaman da saha paylaşımı dengesizleşiyor: Üç forvete karşı siz 5 savunmacıyla oynayıp, orta sahada kalabalık olma hedefinizi uygulayamıyorsunuz. Ve eğer diğer bütün şartlar eşitse 4-3-3 oynayan takım, 3-5-2 dizilen rakibine göre sahayı daha iyi parselliyor. Denizli’nin 3-5-2’si Denizli’nin A.Gücü’ne karşı oynattığı 3-5-2’nin sorunu da biraz buydu. Üzülmez ve Ekrem çizgi hücumcularını karşılama misyonuyla ileriye hemen hiç çıkmayınca sistem 5-3-2’ye döndü. Orta üçlü de defansif seçilmişti, dolayısıyla Bobo-Holosko ikilisi rakip savunmanın içinde yalnız kalarak çaresizce sağa sola koşturup durdular. Aslında skorlar arasındaki gece-gündüz farkına da aldanmamak lazım; Denizli’nin Eskişehir maçının son 1 saatinde kullandığı formasyonun, A.Gücü önündekinden çok bir farkı yok. Sadece geçen cumartesinin ön stoperi Toraman, bu cuma 5 metre geriye gelip savunma ikilisinin arasına girdi. Ama Eskişehir önündeki orta saha (Fink-Ernst-Tello), A.Gücü göbeğinden (Fink-Necip-Uğur) daha ofansif olduğu; Çalımbay’ın son 1 saatteki futbolu da hiçbir şeye benzemediği için iki maç arasında kilometrelerce fark oluştu. Rijkaard’ın 3-4-3’ü Rijkaard’ın 3-4-3’üne gelince... Hollandalı Hoca, 2007 ilkbaharında Ş.Ligi’nde Liverpool’a elenip La Liga’da da Real’e geçildiği kâbus döneminde 5-6 maçlığına bu sistemi denemişti. Takım dizilişine hiç dokunmamış, sadece savunmanın göbeğinde Puyol’a eşlik eden Marquez’i birkaç adım ileriye, Xavi-Deco-Iniesta üçlüsünün arkasına kadar çıkarmıştı. (Aynen Toraman gibi: Eskişehir önünde birkaç adım ileride oynayan Toraman, A.Gücü maçında o adımları geri geldi işte) Sanırım Sivas önünde Rijkaard’ın yapacağı da bu. Rijkaard’ın yeni Marquez’i, Lucas Neill... O gün Puyol’a göre ayağına daha hâkim, futbol aklı daha ileride olan Marquez, oyunun merkezini bir adım daha ileriye taşıyacaktı. Bugün de Neill’dan beklenen bu. Yalnız arada nüans var: O gün Barcelona’nın geri üçlüsünün sağındaki Oleguer’le, solundaki Zambrotta stoper özellikli oyunculardı. Barcelona ideal 11’ini ve kalan 10 kişinin pozisyonunu hemen hiç değiştirmeden, sadece Marquez’i öne çıkararak üçlüye dönebilmişti. Bugün G.Saray’da defans üçlüsünü ofansif bekleriniz Sabri-Caner’le kurmanız mümkün değil. Servet’in iki yanına E.Güngör ve Hakan’ı koyarak yapmanız olası, ama bu durumda da (formda Sabri’yi ve belki Caner’i de 11’de tutmak için) orta sahada derin bir revizyona gitmeniz gerekecek. Bu da takımın kimyasıyla tümüyle oynamak demek. O yüzden Rijkaard’ın Barcelona’dayken de uzun sürmeyen bu denemesinin, G.Saray’da da devamlılığı olacağını zannetmiyorum. Mazzarri’nin 3-5-2’si Dünya futbolunu yakından takip edenlerin aklında şu anda, “Öyleyse Napoli halen Serie A’da üçlü savunmayla nasıl başarılı oluyor?” sorusu olduğunu tahmin ediyorum. Yanıtı kısaca şu: 80’ler ve 90’larda (futbol daha yavaş oynandığı için 100 metreyi koşup geri dönebilen kenar adamlarıyla) ofansif düşünceyi temsil eden üçlü savunma, 2010’larda kusursuz kapanıp kontra atağa dayalı top oynayan ekipleri sembolize etmeye başladı. Reggina ve Sampdoria’dan sonra Napoli’de de bu düzeni kullanan Mazzarri, (3 görünümlü) 5 kişiyle defans yapmaktan da, maçın çoğunda topun rakipte kalmasından da rahatsız değil. Onun derdi Lavezzi’yle Quagliarella’yla hızlı kontra atağa çıkıp Hamsik’le Denis’le işi bitirmek... Zaten kısıtlı bir kadrosu olan, Serie A’da Avrupa bileti kavgası yapan bir takımı böyle bir oyun anlayışına sahip olduğu için de yargılayamazsınız. Mustafa Denizli’nin Ankara’da oynattığı futbolun da Mazzarri’nin Napoli’sinden bir farkı yoktu. Bu noktada acayip olansa şu: 100 milyonluk Napoli, iki katı değerindeki Milan’a/Inter’e karşı bu düşünceyle oynuyor. 100 milyonluk Beşiktaş’sa yarı değerindeki A.Gücü’ne karşı... Beşiktaş’ın Ankaragücü’ne başarılı pas sayısında 340-256 mağlup olması doğal değil. Galiba Beşiktaş’ın üç cümlelik sorunu da bu." http://www.milliyet.com.tr/rijkaard-in-ucu-denizli-nin-ucu/ugur-meleke/spor/yazardetay/05.04.2010/1220736/default.htm?ver=37

4 Yorum:

Serhat dedi ki...

3-5-2 nin iş yapma potansiyeli , özellikle turkcell süper lig'de, çok yüksek.

top rakipteyken 5li savunmaya dönüp, topu kapar kapmaz orta sahanın kalabalıklaşıp, her iki kanattan bindirme gelmesi ilerdeki iki forvetin çapraz konuşlarıyla gole götürür insanı.

ama orta sahada etkisiz kalmış necip, beceriksiz uğur varken, bu durumu gören ve bu ikiliye güvenemeyip ileriye çıkamayan fink yüzünden orta saha avantajından söz edemiyoruz.

sağ bek olmadığını bildiğimiz bir ekrem ile iptal olan sağ kanat var.
zaten ismail köybaşı beceriksiz biliyoruz. 80'de girdin oyuna neden kurtaramadı takımı, demek ki beceriksiz adam.

BJK4EVER dedi ki...

3-5-2 ile baya oynadik aslinda. Gecen senenin devre arasina kadar 3'lu oynamistik, her ne kadar Sivok cogu zaman one ciksa da. Bu sene de Trabzon ve United maclarinda 3lu oynadik ve o maclari gol yemeden aldik. Aslinda 3lu bana gore bizim icin musait degil, cunku 3lunun olmazsa olmazlari:

1 Akilli, sezgileri ve timingi guclu bir libero.
2 10 cigeri olan, macta surekli gidip gelebilecek 2 kanat adami.
3 Kendi pozisyonunu yaratip yarim pozisyondan gol cikarabilecek forvetler.

Bizde ilki haric (Ferrari, Sivok) digerleri yok. Ki zaten Ankaragucu karsisindaki sorun da buydu. Bobo ve Holosko top tasiyip ekmegini tastan cikaracak adam degiller, ki onlara destek de gelmedi. Ayrica Ekrem de Ibo cok defansif oynadi, hucuma destek vermeyince takim tamamen tikandi. Zaten ben 3lunun modern futbolda yerinin olmadigini dusunuyoru, cunku:

1 Ister istemez defans adam adama oynuyor ve gunumuz forvetinde oyuncular gezgin oldugu icin savunma dengesi bozuluyor, ki ozellikle Vassell bize bunu yasatti.

2 Cogu takim 4-3-3 veya 4-4-2 oynadigi icin kanatlarda zorlaniyorsunuz, surekli 2ye 1 durumu oluyor.

3 Gunumuzdeki on liberolar feci markaj yaptigi icin o cok onemli olan forvet arkasini kolay kitliyorlar, ki bu da sistemin iflasi demek.

Zaten 3-5-2nin temelfelsefesi kanatlari tek adamla idare edip orta alanda 1 adam fazla kullanip topu kendinde tutmak. Ama gunumuzde 4lu oynayan takimlarin cikan beklerle oynadigini varsayarsak durum zaten ayni oluyor. Bende bizim 4-3-3 (Kayseri deplasmani versiyonu0 oynamamizdan yanayim, defalarca gorduk bunun en iyi sistem oldugunu. 4-2-3-1 de oynuyoruz ara sira, ama ben ondan yana degilim.

EnisteKolaKoy dedi ki...

konuyla alakası yok ama denizli'nin geleneksel pazartesi sohbetinde söylediklerinin ana hatlarını paylaşayım dedim:

"32. HAFTADA ARAPSAÇI GİBİ OLACAK BU LİGDE O SAÇ TELLERİNDEN BİRİNİ BEŞİKTAŞ OLUŞTURACAKTIR"

"ŞAMPİYONLUK YARIŞINDA, HANGİ FUTBOLCUNUN NE KADAR SÜRE ALDIĞI DEĞİL, NE KADAR İŞ YAPTIĞI DAHA ÖNEMLİ OLACAKTIR"

"SON HAFTA OYNANACAK BURSASPOR-BEŞİKTAŞ MAÇI ŞAMPİYONLUĞUN DÜĞÜMÜNÜ ÇÖZEBİLİR"

"BU TABLO İÇİNDE BEŞİKTAŞ'IN ŞAMPİYON OLMASI DA OLMAMASI DA SÜRPRİZ OLMAZ"

Mucci dedi ki...

Günümüz futbolunda 3-5-2 dizilişiyle oynamak çok zor. Oynanabilir ama orta saha oyuncuların zeki futbolcular olması ve oyunu 2 yönlü oynayabilen oyuncular olması gerekir. Bekler atağa çıktığında kademeyi alıp bekleri mental olarak rahatlatması gerekir. Türkiye'de bu dizilişle oynayacak kadar iyi bekleri ve ön liberoları olan takım yok malesef. Ön libero tutsa bekler tutmaz ya da tam tersi. Beşiktaşın ön liberoları iyidir de bekleri bu oyuna müsait değil. 90 dakika full kanat kullanacak bir bek yok Beşiktaşta.

Galatasaray'ın ise 4-3-3'e göre çok yetersiz kadrosu var. 3-4-3'e ise dönmeye cesaret edemezler. Döndükleri anda mağlup olma olasılıkları çok yüksek. Hele ön liberoya Neill'i çıkartarak hiç olmaz, yol geçen hanına döner defansları.

İngilizlerin 4-4-2'si kullanım yönü en geniş olan dizliştir. Defansif olarak çakılıdır. Lakin ofansif olarak bir çok farklı varyasyon yapılabilir.
Saygılarımla.

Yorum Gönder

Ara