.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Mart 2010 Pazartesi

TBL / 2004 - 2005

Son 10 yılda hangi takım size gözyaşı döktürecek kadar etkide bulundu desem ne cevap verirsiniz? Pascal Nouma / Markus Münch'lü takım mı, İlhan Mansız / Pancu'lu takım mı, Bobo / Holosko'lu takım mı? Yoksa Burak Bıyıktay, Khalid El Amin, Bekir Yarangüme, Haluk Yıldırım, Andrew Ellis, Ratko Varda, Nedim Yücel, Tolga Tekinalp, Murat Yolcu'lu 2004-2005 finalisti takım mı? Kişisel tercihim açık ara bu takım olurdu. Yarı finalde Ülkerspor'la eşleşilmiştir. Seriye de 1-0 önde başlayan takım siyah beyazlılardır. Maç tıklım tıklım dolu Akatlar Spor Salonu'nda oldukça yüksek bir gerilim oranıyla başlar. Zira galibiyet demek 2-0 ve çok ciddi moral avantajı demektir. Ama maçta işler pek istenen şekilde gitmez. Son dört saniyeye 2 sayı geride girilir. Salonda olan herkes çok iyi anımsar o 4 saniyeyi... Beşiktaş oyunu kenardan başlatır. Yarı sahanın biraz ilerisinde bulunan El Amin salonda bulunan 5.000 kişinin çıt çıkarmadan izlediği pozisyonda kendine uygun atış pozisyonu yaratır ve topu fırlatır. Topun havada süzülüşü hala gözlerimin önünden gitmez. Top süzülür, süzülür süzülür... ve BASKET. Akatlar Spor Salonu'nun en unutulmaz anı. Bu doğa üstü olayla birlikte tur atlanır... Rakip Efes Pilsen... Solomon'lu, Domercant'lı kadro... Beşiktaş'a potanın çaprazında kalan bir yer ayrılmıştır. Ben de daha iyi bir konumdan izlemek adına Efes tribününden biletimi alıyorum. Beşiktaş tarafı önemli ölçüde dolu, Efes tarafında 8-10 yaşındaki çocuklar ve basketbol seyircisi tabir edilen o kitle... Beşiktaş'ın kadrosu Efes'e oranla çok kısıtlı. El Amin maçların tamamında oynamak zorunda kalıyor, Varda zaten akıl hastası vs... Maç başlıyor. Efes Pilsen 10 kişiyi birden kullanma avantajıyla inanılmaz agresif savunma yapıyor. Beşiktaş'ın bu dar rotasyonda o denli agresif savunma yapmasına imkan yok. Efes ikinci periyodun ortalarında kalitesini sahaya yansıtıp 8-9 sayı öne geçiyor. Tüm spor kamuoyu Efes'in zorlanmadan şampiyon olacağını düşünürken, devre sonu bu farka ulaşılması tribünde acaba? sorusunu gündeme getiriyor. Devrede 10 sayı, üçüncü çeyrek başında 15 sayı ve maçın bitişi... Beşiktaş kenar yönetimi mola alıyor... Oyuncular sahaya dönüyor. Khalid El Amin'e bakıyorum başını aşağı yukarı sallayıp ellerini birbirine vuruyor ve savunma stense'ini alıyor. Şu an bile hala anımsayıp duygulanıyorum. Nedim, Bekir, Ellis inanılmaz derecede mücadele etmeye başlıyorlar. Her topa sanki son topmuş gibi saldırıyorlar. Top Beşiktaş'a geçtiğinde El Amin'in neden az önce kafasını salladığını anlıyoruz. Arkaya arkaya 2 üçlük, bir top çalma ve turnikeyle öne geçiyoruz. Efes mola alıyor. Tüm takım bench'e oturmaya doğru yönelirken El Amin gerilerde kalmış, ağır adımlarla orta çizgiyi geçiyor. Bir an için duruyor ve tribüne "sizi duyamıyorum" diyor. İnanılmaz! Efes tribününde olduğumu sanıyorum. El Amin'in mesajından sonra Efes tribününde deorganize şekilde oturan yüzlerce Beşiktaş'lı birden ayağa kalkıyor. Abdi İpekçi'de o an yaşanan ambiansı da unutmam mümkün değil. Zira Beşiktaş "Ben kolay lokma olmayacağım!" diyor Efes Pilsen'e açık açık. Galibiyet, mağlubiyet bunun yanında o kadar anlamsız kalıyor ki. "Ben sonuna kadar oynayacağım!", "Belki beni yeneceksin ama acı çekeceksin" Beşiktaş o maçı maalesef kaybediyor... 5 kişiyle her maçta Efes'i aciz durumlara sokuyoruz, her maç yeni bir savaş veriyoruz. ve geliyoruz serinin sonlanacağı maça. Varda kadro dışı kalmış. Olmayan rotasyon daha da daralmış. Nedim Prkacin savunmasında... 3. çeyreğin ortaları... Efes 12-13 sayı öne geçmiş, 2-3 günde bir maç ve dar rotasyondan Beşiktaş'lı oyuncuların adım atacak halleri kalmamış. El Amin sakatlanmış, sekerek yürüyebiliyor... --- Beşiktaş kupayı bırakıyor derken 5 dakika önce sakatlanıp oyundan çıkmış El Amin topallayarak Burak Bıyıktay'ın yanına gidip bir işaret yapıyor. Konuşuyorlar... El Amin oyuna girecek..! Nasıl olur, adam topallıyor? Giriyor oyuna hakkatende. Parkedeki yerine yavaş adımlarla gidiyor... Savunduğu oyuncuyu topallayarak takip ediyor. Beşiktaş hücumda... Top dönüyor, dolaşıyor El Amin'e geliyor. Zıplaması mümkün değil, düzgün yere basamıyor. El Amin topu tutuyor, ayaklarını yerden kaldırmadan hafifçe esnetiyor ve potaya gönderiyor. ve basket. Beşiktaşlısı, Efeslisi, basketbol severi. El Amin'i kalkıp ayakta alkışlıyorlar zira artık El Amin parkede kalacak durumda değil. Arkadaşları parkeden ayrılmasına yardım ediyorlar... Kalan sağlar mücadeleye devam ediyorlar... Efes Pilsen şampiyon oluyor. Beşiktaş belki şampiyon olmuyor ama şampiyon olmuşlardan daha büyük bir iz bırakıyor... Geriye dönüp düşündüğümde El Amin'in Ülker'e attığı son basketinde hiç tanımadığım adamla nasıl birbirimize sarıldığımızı, El Amin'in "Haydi ayağa kalkın" işaretini, Murat Yolcu'nun tüm maç 30 saniye oynayıp o 30 saniyede ölümüne mücadele etmesini, Haluk Yıldırım'ın Ülker'le olan kişisel meselesinde verdiği onur savaşını, Varda'nın kadro dışı bırakılmasının ardından "Ben Beşiktaş'ı çok seviyorum" diye mektup yazmasını ve diğerlerini... Beşiktaş'a dair en güzel anılarımın sahibi bu takım... Kupası yok belki ama onuru var. Terinin son damlasına kadar mücadelesi var. Kişiliği var. Dosta düşmana verdiği bir mesajı var; "Beşiktaş Ulan!"

10 Yorum:

EnisteKolaKoy dedi ki...

bi anda ataköy'de ülker maçına giderken kaybolduğumuz günler geldi aklıma. bir onceki sezon sarapci ayuso vardi bir de, o zamanlar taraftar basketbola ilgi duymaya basladi iyi kadro sayesinde ama gerisi gelmedi ne yazik ki. o da yonetimin bir baska basarisi tabi. benim arsivde (hangi mac oldugunu hatirlamiyorum simdi) abdi ipekci'de fenerle oynadigimiz mactan tezahuratlar vardi, onlari bulup youtube'a yükliyim, biraz da o zamanki kalabaligi gorup ic geciririz.

threepoint dedi ki...

jessiecim ufak bir karışıklık mı var, hepsini okuyamadım hızlı bir şekilde okudum gerçi de, anlattığın el-amin'in ortasahayı biraz geçip potaya yolladığı bombaysa o maçı kazanarak 3-1 yapıp işi bitirmiştik. bir de murat yolcunun 30 saniyelik performansı detayı çok güzel hatırlatma. 1 numara pozisyonunun alternatifi olan niyeti iyi yeteneği kısıtlı murat keremden üstüste 2 top çalarak 14 sayılık farkı 6ya kadar çekmişti son dakika içinde, kerem tunçeri sinirlenerek flegnant filan yapmıştı, (bu terime türkçe en son ne dediler vallahi ya, hatırlamıyorum, bana kalsa kasti faul işte )

bir de jessie, final serisinin son maçında büyük farkla gerideyken tribünleri hatırlıyor musun abdi ipekçi'de? 20 sayı gerideki ve az sonra şerefli bir 2.'lik sahibi olacak takımlarını gırtlak patlatırcasına bağrına basan seyirciyi. jessie, nasıl bırakılır be abi bu takım?

gelecek o günler, murat yolcunun son saniyelerde akıttığı terler akacak yine gönül verdiklerimizden.
Y.D., seni sevmiyorum...

"son 10 yıl" dediğin için kesinlikle haklısın jessie. beni en çok bağırtan, kudurtan, sevindiren, hüzünlendiren takım bu takımdı. şu anki basket takımının kadrosuna kısıtlı deniyor ama 2004-2005teki adamların gayreti, ruhu , isteği olsa çok rahat şampiyon olur. fakat zaten tüm spor branşlarında yetenekten, teknikten önemli bişey varsa o da "hırs"tır...

sozcelyk dedi ki...

el amin in ülker potasına yolladığı üçlüğün verdiği hazzı ben henüz inönüde veya akatlarda alamadım , o ufak yaşımda ne kadar sevindiysem aynından istiyorum ama hala olmadı olmuyor.

esperanza dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
esperanza dedi ki...

O sezonki Ulker ve Efes serilerinin yerini herhangi bir futbol maci veya kupa dolduramaz. Hele o El-Amin in basketiyle 100 lerce adamin tribunden ucarak ayni anda yuvarlana yuvarlana parkeye dustugu an taraftar icin nirvanaydi. Ne liverpool, ne barca ne chelsea galibiyetleri ne izmir deki kupalar onunla kiyaslanamaz.

EL AMİN

Atar o üçlüyü . İsmet Badem gider El Amin'in eşinin yanına . Ve efsane diyalog ortaya çıkar ...

Bu arada televizyon başında ben gözyaşlarımı tutamam , gidemediğim ve ekran başında kazandığımız her kahramanvari maçta olduğu gibi ...

Pamukk dedi ki...

el amin 3 lüğüne +1903

Gökhan dedi ki...

bana basketbolu sevdiren takımdı o sezonki beşiktaş.zaten daha sonra bir daha beşiktaş olmadı cola turka oldu.

esgo dedi ki...

@ tabatas

Nam-ı diğer theocan, ne kendini yor, ne bizi.

Yazdığın mesajlar geçmişte olduğu gibi ilk gören arkadaş tarafından silinmeye devam edilecek

Yorum Gönder

Ara