.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

25 Mart 2010 Perşembe

Deplasman Tribünü / Eskişehir

İnönü Stadyumu denince ES Eslilerin aklına bir deplasman maçı ya da deplasman tribünü gelmiyor artık. 2008 yılında play-off maçlarının ikisini de burada oynadık, yarı finalde Diyarbakır’ı, finalde Boluspor’u burada yendik, İnönü Stadının kapalısını biz doldurduk. Çatıdaki “Beşiktaş” yazısının altında kırmızı siyah atkılarımız açtık, maçtan sonra stad hoparlörlerinden çalan Mithat Körler marşları ile kutladık şampiyonluğu. Yarı yarıya bölünen stadda çoğunluğu biz sağladık, Diyarbakırlı ve Bolulu taraftarları misafirlerimizmiş gibi ağırladık.

Her ne kadar o maçlardan sonra bir kere daha gelmiş olsak da bu stada insan iyi olanı tutuyor aklında, bizim aklımız hala o maçlarda.

İnönü stadında son seferimiz ise 2008 yılında, Süper Ligdeki ilk senemizdeydi. İkinci yarının ortalarına doğru küme düşme korkusu yaşamak üzereyken gelmiştik İnönü’ye ve herkesin aklı o maçtan sonra küme düşme hattında rakiplerimizle oynayacağımız maçlardaydı. Yine de kendimize ayrılan yeri tamamen doldurmuş, Eskişehir’den getirdiğimiz dev armamızı açma fırsatı bularak İnönü’ye gelen diğer takımlarla olan farkımızı ortaya koymuştuk.

O maçta Eskişehirspor senenin en kötü futbolunu oynamış, yarım bir ataktan başka bir şey yapmamış, top bizimkilerin ayağına nerdeyse hiç değmemişti. Otoriteler her zaman olduğu gibi bunu Beşiktaş’ın müthiş oyununa bağlamışlardı, onlara göre sezonun en kötü oyununu oynayan takım biz değil, sezonun en iyi maçını çıkartan takım Beşiktaş’tı. İşte bu sebepten dolayı galip geldiğimiz maçlardan sonra bile bakmıyoruz artık gazetelere. Yazılanlar belli nasılsa; Galatasaray’ı yenmişsek Galatasaray’ın nerelerde hata yaptığı, hocaların yanlış futbolcu tercihleri, Fenerbahçe’yi yenmişsek; Fenerbahçe’nin golleri nasıl yediği, O adamı nasıl olup da orada boş bırakıldığı, vs. vs. Ne de olsa o takımlar kendi kendilerine oynuyorlar, kendi kendilerine gol atıp kendi kendilerine yiyorlar.

İşte bu durumu Beşiktaş karşısında test etme şansımız olmadı ne yazık ki. Tam 30 yıldır. En son galibiyetimizi 3 Ocak 1981 yılında yine bu stadda almışız. Kadromuz: Sinan, Selahattin, Bilal, İsmail, Tayfun, Serdar, İhsan, Aykut, Burhan, Ender, Ali, İhsan. Teknik Direktörümüz ise Eskişehirspor’un efsanelerinden Nihat Atacan. İhsan’ın 33. Dakikada attığı gol ile 1-0 kazanmışız bu maçı. O günden beri galip gelememişiz, her ne kadar uzun yıllar boyunca alt liglerde oynamış olsak da uzun bir süre. Eskişehirspor taraftarı için ise çoook çok uzun bir süre.

Bunun dışında bir de 1982 yılında Eskişehir’de oynanan olaylı bir maç var Eskişehirsporluların hafızasında. Ziya Doğan’ın -görenlerin söylediklerine göre- açık ara ofsayttan attığı gol ile durumu 2-1’e getiren golünden sonra saha karışmış, yan hakemlerden birinin kafasına kalas atılması (ya da sahaya giren bir taraftarca yumruklanması) neticesinde maç tatil edilmiş ve daha sonra 3-0 Beşiktaş lehine tescil edilmişti. Bu maçla birlikte Eskişehirspor küme düşmüş, Beşiktaş ise 15 yıl aradan sonra şampiyon olmuştu. Eskişehirspor’un bütün küme düşmeleri gibi bu da tam mim noktası denen yerde gerçekleşmiş, 80’li yıllarda futbolun artık amatör ruhtan koparak profesyonelleşmesi evresini Eskişehirspor’un kaçırmasına neden olmuştu. Ayrıca 70’li yıllarda fırtına gibi esen, 3 lig ikinciliği, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kupaları sahibi Eskişehirspor’un artık küme düşmesi demek olan bir maçtı bu maç.

2009 yılındaki 2-0’lık maçtan edindiğim izlenimlere göre, Beşiktaşlılar efsane kaptanlarından birinin Eskişehirspor’un başında olması nedeniyle sıcak bakıyorlar Eskişehirspor’a. Tribün kültürünü bilen, yaşatan bir topluluk olduğumuz için de saygı duyuyorlar taraftarımıza. Yukarıda da belirttiğim gibi kötü olanları siliyor insan hafızası, iyi olanlar kalıyor aklımızda. Son maçta yaşanan kötü olayları bir kenara bırakırsak eğer, bizim açımızdan kötü biten maçın ardından “Sen şampiyon olmasan da, kartala da koymasan da, seviyoruz işte var mı diyeceğin” şeklindeki tezahüratımızı susarak dinleyen Beşiktaşlılara da teşekkür etmek isterim.

İşte bu düşüncelerle geliyorlar Eskişehirsporlular bu sefer bu stada. Bir de Rıza Hoca’nın da kendi ağzından defalarca belirttiği üzere Hocaları için geliyorlar bu sefer...

Skor tahminim ise 0-1 :)

Ekşi Sözlük'ten tcyx

8 Yorum:

sozcelyk dedi ki...

eskişehirspor deyince aklımadaha gol olmadan sevinen adam ekrem geliyor , günlerce gülmüştüm o sahneye.

sozcelyk dedi ki...

doğa da umarım oynar.

alper dedi ki...

bu yazıyı editliyin yav.ziya doğanın attığı golü tv lerde defalarca izledik.ki hayal meyal bile olsa o yılları hatırlayabiliyorum.(7 yaşındaydım).yok o golde ofsayt falan.

aamet jr. dedi ki...

İnönü'deki son maç 2. yarı değil ilk yarıydı ayrıyetten. Tello'nun hayvani bir asist yaptığı maç.

esperanza dedi ki...

Blogda deplasman tribunuyle ilgili baslik acilan tum takimlara puan kaybettik

bu yazı dizisi amacına hizmet ediyor mu acaba diye soruyorum kendime her yayınlandığında.

deplasman tribününden birinin ağzıyla bizi anlatmak amaç değil miydi? yazıda ben 'biz' i göremedim pek.

carlito dedi ki...

deplasman tribününden bizi niye anlatmak istesinler ki? biz deplasmana gittiğimizde rakip takımın taraftarlarıyla ne kadar ilgileniyoruz? kendi işimize bakıyoruz, onlar da bunu yapacaklar elbet.. çok fanatizm kokan yazılar yazmadıkları müddetçe (bunu yapmayacak adamlar seçilmeli zaten) bence bu deplasman tribünü olayı çok güzel bir uygulama.. uğursuz gelmiş olabilir şimdiye kadar, ama bu yüzden kaldırılması sözkonusu olmamalı.. inşallah bu hafta bu uğursuzluğu da bozarız ;)

not: ziya doğan'ın 2. golünün ofsaytla uzaktan yakından alakası olmadığını da yazıyı yazan arkadaşımızın bilmesini isterim.. malesef o dönemler küme düşmenin yarattığı travmanın da etkisiyle bu golün hazmedememiş Eskişehir taraftarı ve olmaması gereken olaylar olmuş.. ama hepsi geride kalan şeyler.. ben Eskişehir'i de görmüş biri olarak hem şehrine, hem taraftarına büyük sempati duyuyorum ve asla bir bursa-a.gücü gibi olmamalarını diliyorum..

Adsız dedi ki...

Eskişehirspor'u seviyorum...Renklerini,taraftarını, yaptığı işleri,bu ligin haybeden değil harbiden efsane takımlarından biri olmasını...Birgün şampiyon olacaklarına da inanıyorum. Dilerim Bursa-Ankaragücü oluşumunun güdümüne girmezler, kişiliklerini korurlar. Daha iyi bir stada da kavuşurlar inşallah çünkü hak ediyorlar. Bu arada Bando Es-Es de hayranlık verici, her maça rahatlıkla girmeliler bence...

Yorum Gönder

Ara