17 Şubat 2010 Çarşamba
Deplasman Tribünü / Galatasaray
İnönü Stadı’nın hep bir çekiciliği vardı benim için. Evime sadece 15 dakika uzaklıkta olmasından mıdır, hep önünden geçtiğim stat olmuştu. Maç kuyruğunda bekleyen abilerle konuşmaya başladığımda küçücük çocuktum. Zaten büyüdüğümde gönül rahatlığıyla o kuyrukla iletişim kuramaz olmuştum. Türkiye değişmişti…
Küçükken mahalleden büyüklerimizin zoruyla Sarıyer’e götürülürdük. Nedense semt takımı olarak onu desteklemişti abiler. Halbuki sokağın sonu Beşiktaş’a bağlıydı. Ben bunu sorduğumda, ufaksın demişler, hafiften ezmişlerdi. İşte küçükken maçlarına gittiğimiz Sarıyer’le, Galatasaray’ın 1993-1994 sezonunun sondan ikinci maçı benim için unutulmazdı.
Hasılat uğruna maçı İnönü’ye aldıran Sarıyer, karşılaşmanın gündüz oynanmasını istiyordu. Karaborsadan kapalıya gitmiştik liseden arkadaşlarla. Harçlığım yetmediğinden, taksitli geri ödeme kampanyası bile sağlanmıştı benim için. Sütunlar arasında koşu yaparak takip ettiğimiz maçın sonunda Erdi altıpastan atsa, şampiyonluk uçacaktı. Birçok taraftarın ömründen birkaç yıl eksilse de, Bursa karşısında şampiyonluk alınacaktı.
İnönü sadece Beşiktaş’ın değildi. Milli maçlarda gittiğimiz, yarı yarıya eğlencesini yaşadığımız müstesna bir mabetti. Çoğu seferinde girdiğimiz sonradan Kartal’ın yuvasının önünde, elimde biletle giremediğim Türkiye maçları nedeniyle az tartışmadım emniyet güçleriyle. İnönü’nün bir kabahati var mıydı…
Eve yakın olmasından, şampiyonluk senelerinde attığı golleri salondan dinlediğim Beşiktaş’ın haliyle gönlümde özel bir yeri var. Başkan Süleyman Seba’yı defalarca görüp konuşmaya utanmış bir çocuğun uzaktan baktığı ancak hep yakın olduğu takımın dönüşümünü izlemek üzüyor.
Kazan’da mola verdikten sonra maça uğurlanan dostların takımı, giderek Fenerbahçe’ye dönüşüyor. Seçim kaybetmesi imkânsız gibi görünen Başkan Yıldırım Demirören’in yönetim modeli Asya yakasındaki büyüğe öykünüyor. Yakın bir arkadaşım yüzünden Serdar Bilgili’nin başkanlığı döneminde gittiğim Sofya maçında Nouma’nın attığı golden sonra yaptığım tezahürat karşısında bana sarılan Demirören’in çizdiği tablo düşündürüyor.
Genel seçimler havasında geçen seçimde AKP’ye karşı zaferi kazanmış gibi görünen CHP-MHP ve ılımlılar koalisyonu, tribünün bir bölümünde gördüğümüz ve duruşuna hayran olduğumuz Beşiktaşlıların tam zıddında yer alıyor. Galatasaray’ın lise, Fenerbahçe’nin Aziz Başkan sultasında yer almasından kelli, politik rant sağlayabilecek en büyük konumundaki Beşiktaş taraftarının arada kalmışlığı üzüyor.
Sadece maç izlemek isteyenleri giderek yitiren tribün içindeki kimi çekişmeler, ötekiler başlığı altında incelenen ancak kime gönül verirlerse versin futbol topuna meftun olanların hayran olduğu Beşiktaşlı taraftarları İnönü’den uzaklaştırıyor. Parçası olmasam da, mahallemdeki mabedin içi boşaltılıyor, her santiminin taşıdığı anılar yok ediliyor. Göz göre göre bir takım başkalaştırılıyor, farklılığı unutturulup sıradanlaştırılmak isteniyor.
Arvo
Etiketler:Deplasman Tribünü
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
6 Yorum:
deplasman tribünü hani? deplasman gözüyle başlığı altında incelenecek bir yazı olmuş vesselam. Bence adamlardan yazı isterken şu şu konuları kapsayacak biçimde yazar mısınız falan dense iyi olur. yahut beklentiye girmeseydik iyi olacaktı. en iyisi biz klasik türkiye işini iyi yapmayanlar cennetinde yaşadığımızı hatırlatalım kendimize:)
bir ihtimal daha var mı?
Simdi soyle: Gundem degistikce yazi dizilerinin sekli semali de degisecektir, olabilir. Sonucta bu blog devam etmeyi planlayan bir blog, devam ettikce de deplasman tribunu yazilari farkli formatlarda gelecektir.
Olusmus beklentiler icin ozur diler, bizi izlemeye devam edin deriz.
Yok bu yazıların başlıkla içerikleri çok farklı noktalara işaret eder oldu.En iyisi başlığı değiştirmek çünkü bir çok kişinin belirttiği gibi;insanlar "Manisa" gibi bir yazı beklerken bu tip yazılar hayal kırıklığı yaratıyor.
İlk olarak yazının "Manisa" yazısından çok farklı oldugu gercek...
Sonrasında ise;
Galatasaraylı arkadasıma söz hakkı tanınmıs, o da yazmak istediğini yazmıs, bizim okumak istediğimizi değil...
Kişisel olarak ben yazıyı beğendim, hatta çok beğendim, Galatasaraya ve taraftarlarına bakış açımı değiştirecek boyutta beğendim...
Adam resmen acımızı paylaşmış..
Ayrıca Galatasaray tribünü ne derece bize uzakki? Yani kendileriyle alakalı bizim tarafımızdan bilinmeyen ne varki?
the rasco nun yorumuna imzamı atıyorum ben de.
Hamarat candır...