.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

8 Ocak 2010 Cuma

Algı

(Bu post jessie'nin "Var Mısınız?" postu üzerine yazılmıştır.) Ben Beşiktaş tarihinde Sinan Engin gibi bir ismin yer almasından utanç duyuyorum. Sinan Engin'in muhtemelen girmiş olduğu kirli ilişkileri de hiç ama hiç tasvip etmiyorum. Bunun A'sı B'si, istisnası yok. Ben bir Beşiktaşlı olarak, hakem hatasıyla kazandığımız her puandan sonra mutsuz oluyorum. Hakem hatasıyla kaybettiğimiz maçtan sonra da. Bir maçta hakem hatası olduysa da bunu dile getiriyorum, ama kıyas ya da tartışma niyetli değil illa ki. Bu blog'daki arkadaşlar da yapıyorlar bunu. Ben bir Beşiktaşlı olarak, adımın herhangi bir şike söylentisinde geçmesinden son derece rahatsız oluyorum. Çoğu Beşiktaşlı da, Seba dönemindeki "itibar" imajını özlemekte. Biz öyle yetişmiştik, kimliğimiz oydu çünkü. Buraya kadar anlaştık mı? Devam edelim. Dün jessie bir yazı yazdı. "Şaibesaray / Galatasaray" şeklinde. "/" işareti tercih belirten durumlarda kullanılır, "ya da" anlamına gelir. O anlama geldiği çok açık olmayabilir, yanlış anlama olabilir, doğrudur. O yazıya birkaç platformda yanıt geldi, biri de burada. Orada da jessie derdini açıkladı, iyi niyetini vurguladı, yorumlara bakarsanız görürsünüz. jessie'nin dediği de açıktı aslında: "Bugün "sizdeki şu Galatasaray nefreti..." diye başlayan her cümleye önce "neden?" diye sordurmayı öğretebilirsek çok mühim bir iş yapmış olacağız. Galatasaray gayri ahlaki işler yapar, yapmıştır, yapacaktır... Bunlar hukuki konulardır. Bana göre Beşiktaş'ın farkı yoktur, sana göre vardır. Lakin ortada Galatasaray'ın gayri ahlaki işlere meyili var diye bir algı oluşmuşsa bu algının nedenlerine odaklanmaktan daha iyi bir Galatasaraylı tutumu göremiyorum." Yazının başına geri dönelim bu noktada. Ben her "adaletsizlik" söylemini dile getirdiğimizde "Size de şu olmuştu" denmesinden bıktım. Çünkü o "bize de olanları" seksen defa dile getirdik zaten. O olanlarla övünecek insan sayısı minimumda. Biz utandığımızı dile getirdik. Beni rahatsız eden, Galatasaraylıların ağzından utandıklarını duymamam, ya da "Utandık ama şu da var" duymam. Beni rahatsız eden, her tartışmada kabul ettiklerim üzerinden yargılanmam. Beni rahatsız eden, her lafımın "3. büyük" ekseninde değerlendirilmesi (ki bunu diyen insan kendi yorumunu "1. büyük" ekseninde yapıp, aynı günahı işlediğinin farkında değil) Beni rahatsız eden, hiçbir zaman "Haklısın" lafını duymamam, ben defalarca bu lafı söylememe karşın. Beni rahatsız eden, "araba" olaylarının, Zaladların "Ama siz de..." eksenine gelmeden tartışılamaması. Beşiktaş'ın geçmişi pirüpak değil. Ama benim özelimde, benim için pirüpak. Çünkü ben Sinan Engin'i Beşiktaşlılıktan kafamda aforoz ettim. Ben Ali Tandoğan'ın kendini her hafta cezasahasında yere atmasını Beşiktaşlılık ile bağdaştırmadım. Ben Ahmed Hassan'ın numaralarını kınadım. Hala daha eksiğim kalmış olabilir, normaldir; ama ben Beşiktaş'ı kafamdaki Beşiktaş'a yaklaştırmak için özeleştirimi yaptım. Siz, Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları, siz bunları yaptınız mı? Bu sorumu "suçlarcasına" sormuyorum, tamamen iyi niyetimle soruyorum. Siz geçmişinizdeki, kulüp yönetimindeki, takımınızdaki "şaibeli" isimleri açıkça kınadınız mı? Siz arkasına sığındığınız "büyük" savunmasının, büyük etiketinin ötesine geçtiniz mi? Bunu rahatlıkla söyleyebilir misiniz? Hadi onları da geçtim, sadece şunun sözünü verebilir misiniz? "İleride kulübüm bir skandala karışırsa, kendimi aklamak için beni eleştiren rakiplerimin geçmişini didiklemeyeceğim, en iyi savunma saldırıdır taktiğini benimsemeyeceğim, sporu sahada, kortta, pistte bırakacağım." Tabii ki Beşiktaş taraftarı da, Fenerbahçe taraftarı da, Galatasaray taraftarı da "birlik" içinde bir kitle değildir. Zaten ben burada "aklıselim" kitleye hitap ediyorum, yoksa Anelka'nın Konya'ya, Baros'un Trabzon'a, Burak'ın gene Konya'ya attığı gole "nizami" diyecek kadar kör kitleyle işim olmaz. Benim dileğim açık: Şu tartışmaları artık "siz de böylesiniz" ekseninden çıkaralım. Kimse tertemiz değil, öyle diyen illüzyondadır. Ama kendi pisliklerimizi de başkalarının pislikleriyle kapatamayız. Bu kısır döngüden çıkalım. Olaylara yaklaşırken o gözlükleri çıkaralım, karşı tarafın iyi niyetini görelim. Yoksa bu bataklıkta, bizim iyi niyetimiz de kaybolacak. Şurada 10 tane popüler blog yazarı/okuyucusu mutabakata varsa çok şey değişebilir. 10 olur 100, 100 olur 1000. Gerisi de umurumda değil zaten. Ek: Radikal'de bugün yayınlanan, güzel bir "tarihçe" için tıklayınız.

23 Yorum:

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
scapula dedi ki...

Shelbyl,

Eray'ın, Jessie'nin yazısına yaptığı yorumun bir bölümü şöyle:

"Ben Galatasaraylıyım. Kulübümü çok seviyorum. Başkası Fenerbahçeli, diğeri Beşiktaşlı. Ama bunlar birer tercih. Eğer; benim Galatasaray’ı sevdiğim saflıkta Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi seven insanlar varsa da, çok mutlu olurum –ki buradaki insanların Beşiktaş’ı karşılık sevdiğine eminim. Benim zor anlarımda Galatasaray olmuştur çoğu zaman. Günün herhangi bir anında, Galatasaray’ı düşünmüşümdür, çok ilgisiz anlarda bile. Çok basit bir futbol maçı için dahi, içim içime sığmamıştır belki. ‘’Ulan Galatasaray…’’ demişimdir çokça. Ne var ki; burada Galatasaray, yalnızca bir özne. Dediğim gibi, başka bir insan, aynı hisleri Fenerbahçe ya da Beşiktaş için hissetse, ‘’Benim gibi insanlar da var yahu!’’ der, sevinirim. Bu eksende; Galatasaraylı olarak, yazdıklarımı bir Fenerbahçe veya Beşiktaşlıya okuturken de aynı hislerin uyanmasını isterim."

Bu bölümle tamamen aynı hisleri paylaşıyorum. Ki, bizleri bir program çekiminden sonra evlerimize bırakan bir abinin saf Beşiktaş aşkından çok yoğun derecede etkilendiğimiz gibi, bir aydır "Ne güzel adamdı Mustafa Abi, keşke yine onun arabaya denk gelsek" diye konuşuyoruz aramızda.

İşte, şu yazı, renkleri değiştir aynısını benim yazabileceğim bir yazı. Dolayısıyla, Eray'ın örneğindeki gibi, "Benim gibi insanlar da var yahu!" duygusu uyandırdı bende yazdıkların. Nasıl ki senin kafandaki Beşiktaş'ta Sinan Enginlere yer yok, benim Galatasarayımda da Ergun Gürsoyların yeri yok. Ben de onları aforoz ettim. Tek itirazım var. Diyorsun ya, "Beni rahatsız eden, Galatasaraylıların ağzından utandıklarını duymamam, ya da 'Utandık ama şu da var' duymam." diye. Sen duymamışsın Shelbyl, ama bu tepkiyi gösteren Galatasaraylılar da var. Çok hem de. Ama bütünün içinde çok az kalıyor tabii. Ne yapalım, Türkiye gerçeği bu. Ben "fanatiklikten gözü kararmamış" dedim, sen daha kestirme yoldan "aklıselim" demişsin. Aklıselim Galatasaraylı, aklıselim Beşiktaşlı, aklıselim Fenerbahçeli, Bursasporlu değil; aklıselim insan sayımız az, ne yapalım...

Bu "Ne yapalım?", vurgu değil sadece, soru da aynı zamanda. Cevabı da açık ve net aslında. Aklıselim olmayan geniş taraftar kitlelerini taraf oldukları kulübe mal etme kolaycılığına kaçmak yerine, tarafı ne olursa olsun aklıselimlere kulak verelim. Taraftardan kulüp tahlili her zaman işlemiyor. Misal şu blog ile Yıldırım Demirören Yönetimi arasında 7 benzerlik bulamayız. O zaman kulüpleri ayrı, taraftarları ayrı değerlendirmek zorundayız; en azından bu tür konularda. Çünkü öyle ters bir düzenek kurulmuş ki, arada tek taraflı bir etkileşim var. Kulüpler taraftarları etkiliyor ama taraftarların kulüpleri etkilediğine pek şahit olmuyoruz.

Herneyse. Diğer tarafta epey yazdım; kendimi tekrar etmeyeyim. Sorgulamanı en az senin kadar sahipleniyorum. İyi bir noktaya gidiyoruz buradan. Ama işte, "Galatasaray böyledir, Fenerbahçe böyledir, Beşiktaş böyledir" ezberleriyle değil, "Türkiye'de spor böyledir. Peki neden?" düşüncesiyle devam etmek lazım yola. Kimin nerede durduğu ondan sonra zaten tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkacaktır.

Sevgiler, saygılar;
Ata

Ata,

Oncelikle yorumun icin cok tesekkur ederim. Iyi niyet, tek gormek istedigim bu.

Abi bu isi becerirsek bizim gibi emekleyen "bagimsiz medya" becerecek zaten. Hicbir spor gazetesi bu "dostluk, baris, aslinda hepimiz kardesiz" mesajlarina tiraj kaygisiyla yer vermez zaten.

Biz Sinan Engin'den nefret ettik, adam dondu dolasti "kurtarici" olarak kulubun basina, neyse ki sonra gene gitti. Bu hikayenin Galatasaray versiyonu Adnan Polat. Aziz Yildirim'in kac defa istifa edip geri dondugunu ben hatirlamiyorum artik.

Birileri bizi yiyor, hem de cok fena. Biz de, bu bizi yiyenleri icsellestirip, ona gore tepki veriyoruz.

Biz arinalim, onumuze bakalim, kanimizdaki zehri atalim, sonrasi gelecektir. Futbolda su farkindaliga varirsak, gun gelir toplumsal duzeyde de variriz. En az 3 jenerasyon surer, kabulum. Ama su kivilcimlari sagda solda arada cakmamiz lazim. Dedim ya "O sesleri duyamiyoruz" diye, devran degisiyor, firsat bu firsat bagiralim biz de.

Saglicakla,

Burak

barış dedi ki...

galatasaray basketbol takımının yaptığının tartışılacak bir yanı yok zaten. bunu size de olmuştu diye savunmak saçma. ama sanırsam siz de yaptınız diye tepki verenler sadece galatasarayın şaibe yapan bir takım olarak gösterilmesine karşı çıktılar, hepimiz şaibeliyiz dediler, biz şaibeli değiliz diye savunmadılar yani. bu benim düşüncem değildir, siz kendi şaibeliliğinizi tartışabilirsiniz mesela ama asıl dedikleri şeyin yanlış algılandığını düşünüyorum. bu arada jessie galatasaray şaibelidir de dememiştir onu da biliyorum ama başka çokları demiştir, doğru ya da yanlış.

hakem konusunda size de oldu tartışması ise ayrı bir konu. ben hakem hatası 1 maç bir takımın lehine olunca ona şaibe demem mesela. evet ben de size de şu olmuştu diye bitmek bilmeyen bir tartışmayı manasız bulurum ancak bir maçta hakem hata yaptı diye maçı şaibeli addetmeyi de manasız bulurum ve kasıt aranıyorsa ne yazık ki size de şu olmuştu saçmalığı aslında buna bir cevaptır. ha, siz deyin ki, hep beşiktaşa hep beşiktaşa oluyor hata, tamam o zaman sorun yok, daha tartışılabilir oluyor konu o zaman.

barış dedi ki...

o şaibesaray yazısı belki galatasaray özelinde değildi başka şeyleri de anlatmaya çalışıyordu ama öyle olsa bile burada sırf galatasaray üzerinden yorum yazan bir sürü beşiktaşlı da var. sadece galatasaray şaibeli değil tepkisine neden olan daha çok budur bence.

sembolist dedi ki...

şaibesaray başlığını attıktan sonra kvırtıp 'biz aslında türk futbolunu kurtarmayı amaçlıyoruz' şeklinde bi cümleyi yakıştıramadım..
Bu blogda çok güzel yazılar yazılıyor,bunun yanında 79-80-81-82
doğumlu olan blog yazarlarının sonraki kuaşkalra aktarmaya çalıtıkları Galatasaray nefretini anlayan varsa beri gelsin..
Cemal Nalga olayından dolayı Galatasarayı savunan,ceza almasın diyen tek Galatasarylı yok..Bunu bu yaşı 30'larda olan(anti gslıalr) tüm beşiktaşlılar dahil biliyor.
bi mafya liderinin cebinde BJK pasaportu çıkınca o klübe ceza verilmeyen(abdülkadir aksu-murat aksu sağolsun),Rizeye-sebata maç verdği resmi telefon kayıtlarında dahi varken,Bşiktaşın küme düşürülmesi gerektğini söyleyen tek Beşiktaşlı yok,garip değil mi?
Sebat ve Rize'de beşiktaşlı sayısı artmıştır o yıldan sonra..

ah be sembolist
hala anlamazdan gelmede ısrarcısın.
sağlık olsun

esgo dedi ki...

"İki maçta da şikeye rastlamadık"
Futbol Federasyonu, bugün bir gazetede yayınlanan "Savcı şike için düğmeye bastı" başlıklı haberle ilgili açıklama yaptı.

Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, haberde anılan maçlarla ilgili Haluk Ulusoy'un bir önceki Futbol Federasyonu başkanlığı döneminde oluşturulan şike tahkik kurullarının, 15 Mayıs 2004 tarihinde oynanan Çaykur Rizespor-Beşiktaş maçını bir, 24 Nisan 2004 tarihinde oynanan Çaykur Rizespor-Akçaabat Sebatspor maçını iki kez soruşturduğu ifade edildi.

Şike tahkik kurullarının bu maçlarda şike bulgusuna rastlanmadığına ilişkin raporlarını Futbol Federasyonu'na ilettiği, yönetim kurulunun da bu raporları onadığı belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:

"Sayın Levent Bıçakcı başkanlığındaki dönemde de benzer iddialar ortaya atılmış, bazı telefon kayıtları medyaya yansımış ve yayınlanmış, bunun üzerine söz konusu kayıtlar, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir yazıyla talep edilmiştir. Bu kayıtların incelenmesi aşamasında, kamuoyunda ileri sürülen iddialar arasında, daha önce yapılan incelemelerdekine ek yeni bir kanıt bulunamamış, dolayısıyla da yeni bir soruşturmaya gerek görülmemiştir. Bu iddialar ile ilgili her türlü yasal işlemin yapıldığını içeren dosyalar, Türkiye Futbol Federasyonu kayıtlarında yer almaktadır. Mevcut bilgi ve belgeler, talep edilmesi halinde ilgili makamlara teslim edilmek üzere hazırdır. Konunun yargıya intikal etmiş olması iddiası nedeniyle Türkiye Futbol Federasyonu, bu aşamada daha detaylı bir açıklama yapmayı uygun görmemektedir."

19.12.2006


falanlar filanlar ... canı sıkılan sebat'a rize'ye sarılıyor, boşverin artık bu hikayeleri. Rize maçında Beşiktaş'ın %1.0000000'luk penaltısının verilmemesi de mi Beşiktaş'ın suçuydu :) Şurada o maçlara dair yorum yapanlar, adım gibi eminim ki o maçta yaşanan gelişmeleri zerre hatırlamayan insanlar, dolayısıyla tabelaya bakıp yorum yapma alışkanlığının bir benzeri ile karşı karşıyayız. Hasan Kabze'nin golünden sonra Mecidiyeköy'de Beşiktaşlı sayısı artmadıysa Rize'de de artmamıştır. (yani sonuçta f.bahçelilere sorsan onlar da bunu diyecektir)

alper dedi ki...

bişey sorayım.olmazda hadi diyelimki oldu bir kaç gs li çıkıp biz şaibe çok yaptık arkadaş dedi ve kabul etti.bu onları dost kabul edeceğiniz anlamnına mı geliyor acaba?

ben ön yargılı bir adamım ve değişmem de imkansız taki italyada ki gibi gs şike ve teşvikten 3.lige düşerse içimdeki nefret azalır biraz.
biriside demiş işte 79-80 liler falan gs nefreti aşılamya çalışıyor diye.bre arkadaş ben 77 liyim bu nefreti bana aşılamaya gerek yok biz zaten bunları görüp yaşadığımız için bu nefrete sahipiz aşılama ile olacak iş dğeil bu.nasıl ki bir gs liye ve gs takımına aşı ile dürüstlük-izan-adalet kavramlarını aşılamka mümkün değilse nefret te aşılanmaz.
ben neden gs ve gs lilere karşı ön yargılyım biliyormusunuz?bir şey oldu ve gs tertemiz bir klup oldu içindeki bütün pisliği attı diyelim.ama içte mayada özde olan şike-teşvik-şaibe-haksız penaltı-puan çalma olayları durduğu için duracağınza inandığım için asla güvenim olmaz.sadece yüzüne gülerim arkasından götümü kollarım.
demirörenden de sırf biz olamazsak gs şampiyon olsun dediği için nefret ediyorum.ben öyle bir başkan istiyorum ki yüz milayr tirlyon borcumuz olsun amatör kümeye düşelim ama bize bişey yoksa gs ye yağmurlu havada su yok diyebilsin,fırıncıya söyledim onlara ekmek bile yok diyebilsin.
gs yi tek bir şartla affederim ben.vanspor maçına geri döneriz verilmeyen penlatımız verilir ve o sene biz şampiyon olup türkiye tarihind eşampiyonlar ligine katılan ilk takım biz oluruz,fatih terim uğrusuz lakabı ile anıldığı için ve yine şampiyon yapamadığı için kovulur rasim kara-amokachi-oktay-sergen-alpay bizde kalır o zamna affederim.öyle kuru biz hatalıyız demekle olacağını sanmak safdilliktir yav.dünyada tek kalsam birgün beşiktaşa başkan olurum ve gs ye yine savaş ilan ederim ben arkadaş.beni seven arkamdan gelsin.:))

esperanza dedi ki...

"Rizeye-sebata maç verdği resmi telefon kayıtlarında dahi varken,Bşiktaşın küme düşürülmesi gerektğini söyleyen tek Beşiktaşlı yok,garip değil mi?"

Bu iyimis :)

Kayitlar senin evdeki ozel arsivinde sakli sanirim? eger paylasirsan memnun oluruz


Sebat ve Rize ye otobandan hizli sekilde gelmissin de orda Malatya ve Ankaragucu cikislari vardi kopruden once , onlari kacirmissin :)

Biz "Sinan Engin e lanet olsun" diyebiliyoruz yazinin cikis noktasi bu zaten, peki sen Ergun Gursoy u lanetliyebiliyormusun ?

esperanza dedi ki...

@Alper

ben 84 luyum 90 lardan 2000 e kadar Gs den nefret etmek icin bircok nedenim oldu. Kimse de bana bisey asilamadi. Ben de senin gibi onyargiliyim nefret ediyorum arkadas, ben GS nefretiyle buyudum. O yuzden GS icindeki pisligi atsa bile yine onyargimi kiramam veya empati yapamam.

Ne zaman ki Besiktas bariz hakem hatalariyla ve ayak oyunlariyla 1 kere sampiyon olur o zaman " haa ya evet bu sampiyonluk yakismadi bize gelin etegimizdeki taslari dokelim hep birlikte" diyebilirim

@sembolist

Peki senin bu Besiktas "nefret"in, ya da bizi israrla anlamazliktan gelme caban ne kaynakli arkadas? O konuda da sen bizi aydinlat bari. Sana tavsiyem, 1 hafta sonra gel burada yazilanlari bir daha oku, terin sogumus olunca "Haaaa" diyecegine eminim.
----------------------------------
Ben Galatasaray'dan nefret etmiyorum. Ben Fenerbahce'den de nefret etmiyorum. Nefret edenleri de anliyorum ama. Zira dunyanin bir cok yerinde kimlik edinme "otekilestirme" sureci ile saglanir. Okulda tarih dersinde Turk kimligi asilanirken "O bize dusman, bu bizi keser, o soyle bu boyle; biz ise BUYUZ" diye asilandi. Temel kimlik egitimini boyle almis, egemen medya tarafindan surekli bu zihniyete yontulmus birisi tabii ki takim tutmaya gelince "Ben Fenerli gibi X, Galatasarayli gibi Y degilim" diyecek. Aynisi tum takim taraftarlari icin gecerli.

Ben 32 yasindaki alper'in degismesini beklemiyorum mesela bu yuzden. Kendisine de hak veriyorum, tutumunu anlayabiliyorum. Ama herkes kimligini bunun uzerinden sekillendirmek zorunda degil, kolay olani tercih etmek zorunda degil. Sadece bunun farkina varilsin istiyorum.

Unknown dedi ki...

@sembolist

3dür peşindeyim 2003-2004 sezonunda ligin tescil edilmemesi gerekiyordu ne oldu bana onu söyle?

sembolist dedi ki...

Dünyanın hiçbir büyük klübü,kendsiyle alakalı olmayan küçük bir takımı düşürmek için diğer 2 takıma maç satmadı.bu istatistği bozan tekk klüp Beşiktaş..büyük takımlar şampiyonluk için şaibeli olur(nefretle eleşttiririm kim olursa olsun),fakat düşme potasındaki takımlara maç satmaz.farkımız burda..

esperanza dedi ki...

"dunya da kendisiyle alakasi olmayan kucuk bir takimi dusurmek icin mac satan kulup istatiskleri"

diye arastiriyorum gunlerdir gercekten bir tek Besiktasimiz cikti, sembolist e cok mu yukleniyoruz acaba , bize baska bisey anlatmaya calisiyor olabilir

Unknown dedi ki...

@sembolist
2003-2004 sezonunda ligin tescil edilmemesi gerekirdi, başka bir ülkede yaşansa ligin oynanmasını önleyecek olan olay neydi sen onu hele bi söylesene....

sembolist akliselim grubuna girmiyormus demek ki, cok da uzerine gitmemek lazim bence, derdini acikca anlatti zaten tekrar tekrar.

esgo dedi ki...

Sembolist dedi ki:

''Dünyanın hiçbir büyük klübü,kendsiyle alakalı olmayan küçük bir takımı düşürmek için diğer 2 takıma maç satmadı.bu istatistği bozan tekk klüp Beşiktaş..büyük takımlar şampiyonluk için şaibeli olur(nefretle eleşttiririm kim olursa olsun),fakat düşme potasındaki takımlara maç satmaz.farkımız burda''

***

Şimdi güzel kardeşim, senin mantığından yola çıkalım öyleyse. Bak sana geçen senenin 34.hafta itibariyle puan durumunu ve düşme hattını yazıyorum. 38 puanla Konyaspor küme düştü.

Eskişehir 40
Antalya 40
Ankaragücü 39
Gençlerbirliği 38
Denizli 38
Konya 38 (Düştü)
Kocaeli (Düştü)
Hacettepe (Düştü)

Gördüğün üzere Antalya ve Eskişehir 3 puan az alsalardı Konyaspor yerine bu 2 takımdan birisi düşecekti. Peki G.saray ne yapmış bu düşme hattındaki takımlara karşı, gel bir de onları hatırlayalım..

Eskişehir: 4 G.saray: 2
G.saray: 0 Eskişehir: 1
G.saray: 1 Antalya: 1
Antalya: 1 G.saray 0
G.saray : 2 Kocaelispor: 5
Hacettepe: 2 G.saray: 0

Ligden düşen takımlardan 3'er 5'er yediklerinizi saymıyorum, helali hoş olsun :) ama Eskişehir ve Antalya'ya 6 puan vermek de, (ki 3 yeterliydi zaten) ''senin mantığına göre'' bu takımları ligde tutmaya yetmiş gözüküyor.

barış dedi ki...

ben alpere katılmıyorum
(böyle mi görüş belirtiyorduk)=)

mj23 dedi ki...

@sembolist

arda messi'den daha iyi futbolcu değil mi?

barış dedi ki...

şu ana kadar tüm yazılanları okudum ve kararımı verdim: alper de dahil herkesi anlıyorum, katılmasam da.

tearkan dedi ki...

arkadaş herkes beşiktaş.ın o sezonki mağlubiyetlerinden bahsediyor.. başka bir postta da yazmıştım biri de bana bursa.nın aldığı galibiyetleri açıklasın rica ediyorum..

24. hafta sonunda 3 galibiyet, 9 beraberlikle 18 puanı olan 17. sıradaki bursa, kalan 10 haftada 7 galibiyet bir beraberliği nasıl aldı? 24 haftada 18 puan alabilen bursa, 10 haftada 22 puanı nasıl aldı?

Emrah D dedi ki...

@tearkan: Ben israrla sorup cevap almistim, gec acilmislar forma girmisler gayet normalmis. Esas biz gecen sene ilk yari 6 puan gerideyken sezon sonu nasil sampiyon olmusuz. Sonra kafa yormayi biraktim zaten.

Yorum Gönder

Ara