.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

23 Aralık 2009 Çarşamba

ZevzekleşiYorum

17'de Devre, 34'te Biter

Neredeyse bir haftayı aşkın süredir süper ligin değerlendirilmesinin yapıldığı, artık bir gelenek haline gelen “Zevzekleşiyorum” köşesi ile işte yine beraberiz. Başıma bir zeval gelmez, blogdaki hepsi birbirinden değerli arkadaşlarım, ilgisizliğimden şikayet edip beni kapı önüne koymazsa, daha da çok seneler beraber oluruz fakat arkamdan dönen dolaplar, Jessie’nin ayağımı kaydırmaya çalışması, Shelbyl’in bizim mahallede dolaşırken polisin “napıyorsun?” sorusu üzerine cebindeki kağıdı yutmaya çalışması beni düşündürmüyor değil…

Beşiktaş’ın kayıplarla geçtiği, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın tek atıp üç aldığı, Beşiktaş’ın mağlup olduğu, Kayseri’nin hevesinin kursağında kaldığı, karakartalın yere çakıldığı, Baki Mercimek’in Ankaragücü’nü son dakikada marizlediği, 1903 doğumlu İstanbul takımının beş dakikada iki gol yediği, Roberto Carlos’un memleketine kesin dönüş yaptığı, Rıza Çalımbay-Youla aşkının bittiği, Ziya Doğan-Ayman aşkının tüm hızıyla sürdüğü ve Beşiktaş’ın kayıplarla geçtiği bir haftayı geride bıraktık. Berlusconi bir temiz sopa yemiş, ülke gündemi hepten cozutmuş, kişisel gündemimiz bakiyeyi hep eksiye götürmüşmüş. Bunları bir kenara bırakalım şimdilik.

Süper lig! (şöyle ünlem koyayım da, süper ligin kalitesizliğine çok orijinal bir şekilde gönderme yapayım) mesaisine Cuma günü Beşiktaş ile Bursaspor başladı. Ne var ki yağmur da mesaisine aynı maçla başlamayı uygun görünce, ortaya “Beşiktaş’a Sulu Şaka”, “Beşiktaş Balçık’a Saplandı” gibi manşetler atmaya hevesli gazeteciler çıktı bittabi. Amma ve lakin, Ferrari sakatlanıp çıktıktan sonra beş dakika içerisinde yenilen iki gol, gazetecilerin kafasını karıştırdı bir miktar ve ortaya bu sefer de “Ferrari’den İnip Şahin’e Bindiler”, “Beş Dakikada Beşiktaş” gibi haber başlıkları çıktı. Fakat tüm bu klişecilerin arasından Fanatik özgünlüğü ile sıyrıldı ve Zapatochny fotoğrafının üstüne verdiği “Kiralık Katil” manşetiyle haftanın manşeti ödülünü tarafımdan almaya hak kazandı.

Beşiktaş bu mağlubiyetle, geçen sene şampiyon olduğu sezondaki ilk yarı performansını yakalamayı başarırken, çekirgenin ikinci kez sıçrama umudu ise şimdilik pek yok. Zaten şampiyonlukla ilgilenen taraftar kitlesini bastıracak kadar kalabalık kongreyi bekleyen bir kitle var ki, belki de en büyük şampiyonluk mücadelesi onlar için Ocak’ta yapılacaktır.

Bursaspor ise eski Beşiktaşlıların bolca bulunduğu kadrosuyla hem iyi bir intikam almayı başardı hem de Beşiktaş’ın üç puan önüne geçmeyi başardı.

Kayserispor zaten sinirli bir takım. Tolunay Kafkas olsun, Süleyman Hurma olsun yarattıkları aura ile futbolcuları yeterince germeyi başarıyorlar. Bir de bunun üzerine liderlik stresi gelince, Kayseri’de yaşanan sinir harbinde Şifo’muzun Antalyaspor’u rakibini zararla oturttu ve Trabzon’a gidecek olan Fenerbahçe’yi de hesaba katan Galatasaray’a ilk yarıyı lider bitirme umudunu verdi. Bu umutla çıktığı maçta, Kahe’nin katkıları ile gol bile yememeyi başaran Galatasaraylıların hevesi ise; ilk yarının son derbi olmayan ama derbi diye addedilen derbisinde, Karadeniz Kaplanlarının (Pardon, Kaplan Değil Beyler, Karadeniz Fırtınası) kritik maçlardaki klasik performansı ile kırıldı.

Galatasaray’ın gol yememesi, Guiza’nın da üst üste goller atması ile hepten garipleşen ligi Makukula’nın kendi kalesine gol atmaya devam etmesi ve Guiza’nın itici gol sevinçlerini sürdürmesi biraz olsun normalize etti. Guiza dedim de, yahu aslında özünde iyi bir insan ancak maçlardaki mimikleri çok rahatsız edici. O gol atamayınca mahzunlaşmalar, o gol atınca bütün arkadaşlarının, lisede ağlayan arkadaşlarını teselli etmeye gelen kız arkadaş grubu gibi etrafını sarması, sürekli bir arabesk tavırlar… Acındırdıkça düşündüren, düşündürdükçe de antipatikleşen bir futbolcu şu Guiza vallahi. İlahi Guiza…

Burak Yılmaz, Ümit Karan ve Youla gibi isimlere güvenip de lig yarışına çıkan Eskişehirspor’da ise gol kısırlığı devam ediyor. Gol kısırlığı dediysem, Beşiktaş kadar değil tabii ki de, bu halleriyle bile geçmişler Beşiktaş’ı. Atom Karınca Rıza Çalımbay’ın, Youla ile olan ilişkisinin de bitmesine neden olan maçta, iki büyük Beşiktaşlı’nın takımları sahadan berabere ayrıldılar ve ikisi de devre arasına ligde umduklarını bulamamış olarak girdiler.

Son Gökçek operasyonunu ile ligin dengesini değiştiren Ankaragücü ise futbolseverlerden aldığı beddua ile kendi ayağına dolanmaya devam ediyorlar. Beddualar yeni gelen ünlü hoca Roger Lemerre’yi etkiler mi bilinmez ama şu an futbolla ilgilenen her 5 kişiden 7’si büyük ihtimal Ankaragücü’nün başarısızlığını temenni ediyordur. Tık tık tık, kim o? Hadi kümeye lütfen Gökçekgücü!

Hak ettiği değeri, makaraya yatkın bir insan olmasından dolayı bir türlü alamayan Yılmaz Vural puansız aldığı Kasımpaşaspor’u, Manisaspor maçı ile 20 puana taşımayı başardı. Dahası, son 8 maçta da mağlubiyet yüzü görmeyerek, ligde 8 serisini yakalayan bir başka takım oldu. Bakalım bu 8 mereti, Kasımpaşaspor’a gün yüzü göstercek mi? Merakla beklemekteyiz. Herşey ligin ikinci yarısında ortaya çıkacak, lig bir süre tatile girecek, o süreçte takımlar Antalya’da kamp yapar, futbolcular kendi aralarında şakalaşır, futbol severler bizim takımda arkadaşlık ne süper diye gaza gelir, antrenman sonrası ellerinde baklava ile belirir, insanoğlu dünyadan elbet zevk almak ister, kuralları değişse de bu oyun böyle sürer gider, oyuncuları değişir…

10 Yorum:

matiasemilio dedi ki...

O gol atamayınca mahzunlaşmalar, o gol atınca bütün arkadaşlarının, lisede ağlayan arkadaşlarını teselli etmeye gelen kız arkadaş grubu gibi etrafını sarması, sürekli bir arabesk tavırlar…
:):):)

gnyz dedi ki...

delgado konusunda yazmayınca başına bir işmi geldi diye endişeleniyordum ki bu yazı rahatlattı :)

Bu arada Sergen ne salladı Denizli'ye ya

ahaha. gnyz'cim, bloğa delgado'dan çok delgadocu eser gelince, bana gerek kalmadı, ancak bir durum olursa buradayım tabii. kurda kuşa yedirmem delgadoyu:)

tanju dedi ki...

delgado senindir senin kalacak freak. lütfen bırak şu manasız tevazu halini. bu ülkeye delgado'yu getiren sensin yazı güzel olmuş sağ ol

barfilozofu dedi ki...

zaten bugünkü yazısında fe ağbimiz ekşibeşiktaşı göreve çağırmış...

Pamukk dedi ki...

kiralık katil i erman söyledi ondan çalmışlar hırsız fanatik

ermanın avukatlığını yapıorum hehe yok hala geyiğim

BJK4EVER dedi ki...

Bir de genel degerlendirme de yapilabilir aslinda. Gecen seneyle asagi yukari ayni senaryoyu yasiyoruz. Son haftalara dogru puan kayiplari, surekli bir sistem ve kadro arayisi ve rakiplerden oldukca geriye dusme ayni seyler. Gecen sezon da boyle olmustu ve ikinci yarinin basinda Cisse-Ernst-Tello (Ekrem) den olusan orta alan ve ileri uclude Yusuf-Bobo-Holosko uclusu oturunca arka arkaya kazanmis ve ikinci yariyi 80 puanla kapatip sampiyon olmustuk. Bunun aynisini yapmamz icin ikinci yari ideal kadro oturacak ve bizim icin onemli olan sey Delgado, Tabata, Holosko, Nihat gibi oyuncularin verimini arttirmak. Lakin ilk yari verim alabildigimiz tek ofansif oyuncu Bobo ve biraz Tello oldu. Bu sayiyi 4-5 oyuncuya cikartsak yeterli olur kanimca.

Bursa ve Kayseri'nin kadro kalitesinin olasi takviyeler haric sampiyonluk icin yeterli olmayacagini dusunuyorum. Ikisi de klasik kontra atak takimi ve ozellikle kapanan kume dusme takimlarina karsi sikinti yasayabilirler. Kayseride tek yaratici ayak Cangele (Gokhan ve M.Eren yetersiz) ve tek golcu adam Makukula. Bursa ise tamamen Volkan, Sercan, Turgay gibi oyuncularin hizina gore oynuyor, fakat kapanan hirsli takimlara karsi zorlanabilirler. Sonucta geriye dusunce stoperi forvete koymayi gerektiren bir kadroya sahipler.

Bizdeki en buyuk sikinti bence fikstur olacak. Bizim FB, Bursa, Kayseri, Antep gibi zorlu deplasmanlarimiz var. FB ise neredeyse hic Ankara ve Istanbul disina cikmayacak, ustelik GS disinda zorlu deplasmani yok. Antep, Kayseri, Bursa, Eskisehir, BJK, TS ile iceride oynayacak. Gerci gecen sene GS fikstur avantajindan bizden ustundu, fakat catir catir oynayip sampiyon olduk.
En buyuk avantajimiz yine de rakiplerim Avrupa ligi maclari, bizim ise belki de kupadan da elenip tek hedefimizin lig olacak olmasi.

twenty_one dedi ki...

Harika bir yazı olmuş. Zevkle okuyoruz ve devamını bekliyoruz.

Gökhan dedi ki...

devre arası geldi diye bu yazı dizisine ara verilmez di mi :)

devre arasında daha da zevzekleşmeyi düşünüyorum:)

Yorum Gönder

Ara