3 Kasım 2009 Salı
Yetmedi mi Kazandığımız Büyük Tecrübe?
Beşiktaşım 5. kez en büyük sahne yani CL'de... Sıklıkla yaşadığımız gibi hakem ve ekstra olarak Aumman engeline takılıp elendiğimiz Rosenborg maçının 2 sene sonrasında, 1997-98'de Toschak'ın Rasim Kara'dan aldığı mirasla ilk kez bu lige taşıdığı Beşiktaş, o sezon bizlere unutulmaz PSG ve Göteborg zaferlerini ve CL keyfini yaşatmıştı. Almanya'daki Bayern Münih maçı hariç tüm maçlarda kafa kafaya çarpışan takımımız, İsveç'te yine ve yine bir hakem rezaleti ile 10 kişi kalmış, sonrasında İnönü'deki Bayern maçında karbon kağıda basılı 2 gol yiyerek havlu atmıştı. Ligi pert ötesi kapatırken, Türkiye Kupası ve bu iki galibiyet bize teselli ödülü olmuştu.
Scala'yla girilen 2000-01'de zorlu 2 ön eleme turundan sonra tekrar CL'deydik. Tribündeki topçuların, sahadaki veya televizyon başındaki taraftarların sonsuza dek unutamayacağı, unutmayı bırak bir çok futbolcunun kendi gösterdiği performansa daha hala kendinin bile inanamadığı muhteşem bir maça, ve zafere şahit olduk o sezon; Barca... Deplasmandaki maçlarda patates gibi dağıldık ve Shorunmu'nun sempatik gülümsemesiyle bile sakinleşemedik. Barca maçını tenzih edecek olursak hatırlamasak daha iyi o sezonu.
Belki de en dramatiği, muhteşem 100. yılın sonunda gelen şampiyonluk, sonrasında ilk kez direkt katıldığımız CL'de, yani 2003-04'te yine hiçbirimizin unutamadığı "küçük ekran" faciasını yaşadık. Benim bugün daha aklıma geldikçe nasıl oldu dediğim Chelsea zaferi, Ronaldo-Sergen birlikteliğiyle gelen Sparta Prag galibiyetine karşı; Sparta'yı Sparta'da yenememiş ( Ümit Özat'a acil şifalar, güzel adamı anmak için yazdım bu cümleyi) Lazio'dan deplasmanda aldığımız bir puanla son maça 7 puanla girmiştik. Bahtsızlıkta sınır takımayan Beşiktaşım'ın başına bu kez siyasi ve daha beteri insani bir tuhaflık, ne tuhaflığı kahpelik gelmiş, İstanbul'da gerçekleşen terör saldırısı gerçekleşmiş ve UEFA bu saldırı sonrasında adamaların istediklerinden birini vererek, yani olması gerekeni değiştirerek maçın İstanbul'da oynanmamasını istemişti. Schalke'nin Gelsenkirchen Arena'sında oynanan maçı, Yasin'in muhteşem geri pası dolayısıyla yediğimiz golle kaybetmiş, ancak esas golü Peruzzi'nin büyük gayretleriyle küçük ekrandan Prag'da yemiştik. Fazlaca dramatik ve ancak Beşiktaş'a özgü olabilecek bir sonuçla bir kez daha hüsranla, hadi hüsran demeyelim UEFA tesellisiyle dönüyorduk.
Ertuğrul'la girilen sezonda Delgado ön elemelerde çılgın atmış, ve neredeyse tek başına bizi CL'ye taşımış, ancak ligi tek bir asistle tamamlamıştı. Unutulmayacak 2 Liverpool maçı yaşanmış, İstanbul'dakine Beşiktaş taraftarı İngiltere'dekine ise başta Diatta ve Benayoun olmak üzere iki takım futbolcuları + ve - sonsuz olmak üzere damga vurmuşlardı. Son Porto maçına 2. tur umuduyla çıkmış, Rüştü'nün pek çok kez ofsayt itirazı için kaldırdığı sağ kolu bize yolun sonunu göstermişti.
"Tecrübe kazandık" cümlesini duymaya kalmadı benim sabrım... Melankoli konusunda, evet sınır tanımamaktayız, sevinmek için sevmedik cümlesini doktrin etmiş de olabiliriz, ama bu kadar tecrübe yetti bana. Avrupa'da ömrü hayatında benim hatırladığım kadarıyla mart ayını hiç görememiş Fenerbahçe dahi CL'de çeyrek final görmüş, Galatasaray aynı başarıyı 2 kez göstermiş ve ayrıyeten 2 kupayı da bunlara eklemişken, benim tecrübeye karnım tok arkadaş... Ayrıca, hem bu tecrübe denen mereti hem de maçı aynı anda kazanmak da mümkündür diye düşünmekteyim. Nasıl olacak bilmiyorum, asisti kim yapacak golü kim atacak hatta kalede topu kim tutacak hiçbir fikrim yok. Ve hatta bu akşam sahadaki ilk 11'i ne tahmin ediyorum ne de önemsiyorum. Bu maç yazımı, bazıları o cümleyi beğenmese de, Vedat Abim'in cümlesini tekrar ederek tamamlıyorum. "Üç ihtimalli bir maç, ya kazanır ya kaybederiz ya da maç berabere biteri, ancak Beşiktaş; Beşiktaş gibi oynarsa bu maçı alır." Doğru olmaması mümkün olmayan bu cümleyle beraber, tüm heyecanım ve sevgimle bir kez daha Beşiktaş ulan!
Etiketler:CL,Threepoint,Vedat Okyar
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
11 Yorum:
gs nin ne zaman 2.çeyrek finali oldu şampiyonlar liginde ya?
ManU'yu elediklerinde de aslında Çeyrek Final'e çıkmışlardı...
aynen öyle yuki.
O değil de şampiyon kulupler kupasında ilk çeyrek finali biz oynamışız 88'de mi ne. 5'te 5 programında çıkmıştı geçenlerde. Ben de kısa süreli bi şok geçirip lan bunu bi araştırıyım demiştim ama unutmuşum. Nedir aslı astarı bilen var mı?
O zamanlar Çeyrek Final oynamak için iki memleketin şampiyonunu elemek yeterliydi... Tabii bizde o kudret yoktu, ayrı konu...
Neyse biz ilk turu geçiyoruz, Dinamo Tiran'ı 1-0 2-0 yenip... Tabii o zamanlar için bu büyük bir başarı... Sonra ikinci turda karşımıza APOEL çıkıyor, bak Allah'ın işine... Neyse bunlar tabii Türk'üz diye çıkmıyorlar maça, otomatikman çeyrek finaldeyiz...
Çeyrek finalde Dinamo Kiev, o dönemin efsane takımı gelip bizi karda kıyamette beşliyor İstanbul'da... Sonra yarı finalde Porto'ya kaybediyorlar onlar da... Porto da şampiyon oluyor zaten...
Eyvallah yuki. Böyle Hapoel'i beleşten eleyip 3. tura çıktığımızı biliyodum da, 3. turun çeyrek finale denk geldiğini bilmiyodum.
Hapoel değil dostum Apoel, Rum Kesmi Takımı.
Bi eyvallah da sana gelsin abi. Rakibin siyasi nedenle çıkmadığını biliyordum da İsrail diye aklımda kalmış.
Yalnız neden İsrail kalmış aklımda ben de bilmiyorum. Biri çıkıp onu da düzeltmesin bizim İsrail'le sorunumuz yok ki diye :)
Aslına bakarsan ara ara "itidale çağırmamız" dışında pek sorunumuz olduğu da söylenemez :)
ah o küçük ekran ahh... ah peruzzi denen şerefsiz... sinirden duvarı yumruklayıp elimi incitmiştim..
super yazi! adeta kadere isyan :))..