.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

8 Kasım 2009 Pazar

İyi Futbolcunun Tanımı ve Beşiktaşlılık

Beşiktaş'a gelen çoğu futbolcu için "uyum sorunu yaşıyor", "bir açılsa neler yapacak", "bir gol atsa gerisi gelecek", "aslında potansiyeli var" türünden yorumlar yapılır. Enteresandır o açılması beklenen adam bir türlü açılamaz, gol atması beklenen bir türlü golü atıp gerisini getiremez, o potansiyeli var denen de bir türlü potansiyelini ortaya koyamaz. Örneğin Rodrigo Tabata. Beşiktaş takımına 3 kuruşluk katkı yaptı mı yapmadı mı belli değil. 45 dakika sahada gezinip, sayısız pas hatası yapıp, takım adına hiç bir üretkenlik ortaya koyamayıp oyundan çıktığı maç sayısı el parmaklarını bitirdi, ayak parmaklarından sayıyor... Uyum sorunu mu var? Sakat mı? Yanındaki adama pas atamadığı şu haliyle hangi uyum sorununu yaşıyor ben anlayamıyorum. Tabata Beşiktaş'ta yeterli sayılabilecek süre aldı. En iyi oynadığı maçta dahil en ufak bir yaratıcılık belirtisi gösteremedi. Orta okul çocuğundan hallice fiziğiyle ezilip gitmesi bir yana, sahip olması gereken "yaratıcı" özellik de bulunmayınca Tabata'nın Beşiktaş'taki varlığı sorgulanır oldu. Bırakın bonservis bedelini, oyuna katkısıyla da "skandal" bir transfer olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. Ben bonservis bedelinde değilim. O verildi ve veren öbür tarafta hesabını verir. Büyük başkandan Mali genel kurulda hesap sorulacak değil tabi. Bizim geleneklerimiz var. Tanrı görsün hesabını, geleneklerimizi sarsmasın bu saatten sonra. Gerçi Tabata'ya bonservis ödenmemiş olsa idi de Beşiktaş'a istenen performansı ortaya koyamamış olacaktı. Öyle bir hal aldı ki, "Eğer Tabata bu ise 2 ay sonra bu adama hiç ihtiyacımız olmayacak" demekten kendimi alamıyorum. Beşiktaş'ın son 135 dakikalık üçlü savunma tecrübesinde iki oyuncunun bireysel performanslarında ufak değişiklikler oldu. Ferrari yeni düzene uyum sağlamakta güçlük yaşayan oyunculardan biri olarak gözüküyor. Sol stoper oynadığı için rakibine daha yakın oynamak, oyunun içine daha çok girmek, kaleden daha uzak ve daha geniş bir alanda oynamak zorunda kalıyor ve bu onun bazı zaaflarını ortaya çıkarıyor. Bu zaaflar, Türkiye liginde değerlendirilmeyecek kadar ufak zaaflar ama dörtlü savunma kadar başarılı olduğunu da söyleyemeyiz. Ferrari bu yeni sisteme de adapte olabilir mi bunu zaman gösterecek. Zaten Mustafa Denizli'nin üçlü savunmada ısrar edip etmeyeceğini de bilmiyoruz. Yeni düzende performans artışı gösteren oyuncu ise Tomas Sivok. Özellikle Wolfsburg maçında topla çıkışlarıyla ve merkezden top dağıtımıyla dikkatleri çekmişti. Tomas Sivok'un ön libero geçmişini biliyoruz. Mücadeleci, agresif oyun yapısıyla bilinen bir oyuncu. Ancak dörtlü savunmada stoper oynayabilecek sert fiziğe sahip değil. Matteo Ferrari ile birebir mukayese edildiğinde zaten kendini ortaya koyuyor; Eğer Matteo Ferrari stoper ise Tomas Sivok başka bir mevkinin oyuncusudur. Üçlü savunmada serbest oynamaya başlayıp, o bire bir oyuncu savunmasını diğer arkadaşlarına bırakınca birden performansı yukarı çıktı. Beşiktaş'ın diğer savunma oyuncularının da yapısına bakınca üçlü savunmanın hiç de kötü bir alternatif olmayacağını ortaya koydu. Geçtiğimiz hafta içinde bağırsak enfeksiyonu geçiren saçsız kralımıza ise ayrı bir paragraf açmak lazım. Esasında kendi ezberinin dışında bir futbol oynuyor, kimse farkında değil. Fabian Ernst bir "box to box midfielder" değildir. Ernst savunma bilgisi yüksek, fiziği kuvvetli bir ön liberodur. Hayallerdeki Beşiktaş'ın savunma önü oyuncusu olabilir. Lakin diğer sistem arızaları ve mevcut kadro yapısı onu yeteneklerinin üzerine koymaya itiyor. Mustafa Denizli onun oyun bilgisi ve fizik kalitesini hücumda da kullanmaya çalışıyor. Rakip sahaya gidip, şut atıp, ara pası vermesi beklenen bir Fabian Ernst. O da elinden geleni yapıyor. Hiç var olmamış ve oyun stilinde bulunmayan "yaratıcı" orta saha gibi oynayıp, tek özelliği yaratıcılık olan Tabata gibi oyuncuların yapamadıklarını da yapıyor. İnsan sormadan edemiyor; Tabata'nın yapamadığı pası Ernst nasıl yapıyor? Tabata'nın benzerini atamadığı şutu Ernst nasıl atıyor? Teknik ve taktiğin taça çıktığı o anlarda nasıl insiyatif alıp takımına katkıda bulunabiliyor... Taraftarda bir garip anlayış vardır. Tezahüratlardan da bunu anlayabilirsiniz. "Beşiktaşlı olunmaz Beşiktaşlı doğulur" diye başlayıp devam eden. Bugün sorsan en Beşiktaşlı oyuncular kim diye; Fabian Ernst ve Matteo Ferrari diyeceklerdir. Oysa bu adamlar 30'lu yaşlarına gelmiş, önemli takımlarda görev yapmış ve Beşiktaş için fedakarlıkta bulunmayacak oyuncular. Ama o iş öyle olmuyor işte. Peki nerede bizim amatör ruhlu futbolcularımız? Nerede Ernst ve Ferrari gibi gönülden oynayan oyuncularımız? Taraftar yanılıyor. Futbolcuyu "iyi" yapan parametreler sadece oyuncunun teknik veya fiziksel özelliklerinden oluşmaz. Onun içerisinde mental değerler de mevcuttur. Bugün "Beşiktaş ruhu" denen hikayeye bu kadar önem veriyorsanız almanız gereken oyuncu Gennaro Gattuso'dur. Oysa Gattuso'ya Beşiktaş desen yeni bir araba markası mı diyecektir? Öyleyse Beşiktaşlılık, ruh vs taraftarın kendi uydurup kendi inandığı hikayelerdir. 85. dakikada çok önemli bir hamle yapıp topu uzaklaştıran Matteo Ferrari iyi bir Beşiktaşlı olduğu için değil, iyi bir futbolcu olduğu için o yürekli hareketi yapıp takım arkadaşlarını sert bir şekilde uyarır. Aynı şekide, tekmeye kafa uzakmak kalpten oynamaktan öte, "iyi" futbolcuya özgü bir futbol değeridir. Zira burada temel mesele iyi futbolcu olmaktır, Beşiktaşlı olmak değil.

22 Yorum:

jtr dedi ki...

ilk paragrafı bitirir bitirmez bunu jessie yazmıştır kesin diyorum...üslup sahibi olmak bu olsa gerek.fikr-i sabit nedir bilirsin di mi jessie?

Sercan dedi ki...

işte bizde senelerdir 'iyi futbolcu' diye bişey olmadığı için..dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz,alınan 10larca adam içlerinden çıkan bir kaç tane 'iyi futbolcu'.bunada şükür ne diyim.olmayabilirlerdi de. ;)

alper dedi ki...

ekrem dağ ın oynadığı takım ve ona iyi futbolcu -joker-pozisyon bilgisi yüksek yaftaları yapıştıran taraftarlara bu kadar kalite!!! çok bile..

Unknown dedi ki...

Dünkü maçta Ferrari'nin ben de 3'lü ya da 5'li savunmada aksadığını düşünüyorum..Bi de Trabzonspor hep bizim sol tarafımızdan geliştirdi hücumları özellikle 2.yarıda..İsmail'in önünde birisi bulunmadığı için de o bölgenin savunması zayıf göründü..Belki bunlar etkilemiş olabilir..Gerçi Ferrari'nin hataları genelde ilk yarıdaydı..

İsmail çok iyi yolda..Umarım nazar değmez..

Kalten dedi ki...

Aslında Ferrari Genoa'da 3'lü defans oynadı bir sene boyunca yanlış hatırlamıyorsam --hatta Genoa geçen sene 3'lü defans oynayan birkaç takımdan biriydi, belki de tekiydi.

Dün biraz dağılmışsa da sebebi İsmail'in geri dönmemesinden dolayı onun bölgesine de koşturmak zorunda kalmasıdır diye düşünüyorum, o da öğrenecek tabii, çocuk son 3 maçta İbo'nun 10 senede yaptığından daha çok hücum katkısı yaptı :)

One Shot dedi ki...

Pascal'ı ayrı tutarsak doguştan Beşiktaşlılık olayının olmadıgına katılırım. o kadar kötü transferler yapılmış ki aldıgı paranın hakkını veren bir futbolcu görünce işte gerçek bilmem ne sporlu bu adam. doguştan atankazanır sporlu bu adam gibi duyusal sloganlar atmasak olmaz.
ferrari ve ernst bu yönetimin "bozuk saat bile günde 2 kere dogruyu gösterir" atasözünü dogrulayan kısmıdır. juan fran, diatta, tabata, seric, şindelfeld?, nobre, rüştü, ali güneş, mustafa dogan, tuna üzümcü, veysel, del bosque gibi transferler ise bozuk saatin diğer marifetleridir.
"kongrede demirörene oy
atanın...x3"
diyerek kapatalım mevzuu

helldoradotcom dedi ki...

post'tan bagimsiz olarak yaziyorum, bu kadar yorumdan, bu kadar cozum uretme gayretinden cikarabilecegimiz tek ve en onemli katki kongre gunu secimin yapilacagi salon'un onune gidip demokratikce pankart acmak olacaktir. kesinlikle kimseyi destekleme amacli olmayacak olan bu isi sadece mevcut duzenin degismesi gerekliligini dile getirerek yapmaliyiz. yoksa senelerce yazariz buralara...

AQ-47 dedi ki...

Tebrik ederim Jessie...Şu Beşiktaşlılık hikayesi tabirin muhtemelen tepki alacak ama olsun, doğrusun. Artık oyuncuları bahanelerle hoşgörmek istemiyoruz, ya adam gibi oynayacak oyuncu alın ya da hiç para harcamayın...Patlama bekleye bekleye biz patlar olduk.

Jokond dedi ki...

Tabata'nın kötü oynadığına, katkı vermediğine katılmıyorum.

kma dedi ki...

tabatanın skandal transfer olmasının sebebi aslında kötü performası da değil. 29 yaşında kariyeri belli, yapacakları da belli. yani delgadodan daha iyi olsa bile bir alex katkısı yapamayacağı da ortadaydı.
kötü performansı tamamen ayrı bir skandal aslında. jessie nin dediği gibi bonservisi elinde gelmiş olsaydı futbolcu değil yakıştırması yapılacaktı. şimdi 8 milyonun hatrına belki bi patlama yapar diyerek o çizgiye inilmiyor daha. hakan gibi bir performans bekleyen tabatacılar da var. bi maç yıldızı parlasın nasıl da coşacaklar bakın :)

Ferrari'nin maçın ilk yarısında biraz tökezlediği doğru ama 4lü defans ve 3lü defans futbolun iki ayrı kolu adeta. birinden birine öyle laylaylom geçmek kolay mı? kaldı ki adam kaçırdığı pozisyonlardan birinde ismailcim ofsaytı bozmasa orda ferrariye bişe diyemezdik. 3lü defansta sivok'un serbest adama geçmesi olayı cidden önemli zira gene ilk yarı 2-3 tane kafa vurdurdu sivok, o topları toraman oğlumuz vurdurmazdı.

Şu anki kadro kağıt üzerinde ferrari ve ismail'in katılımıyla 3lü defansı daha iyi oynar ama burada asıl sorun bu taktik anlayışın çok güçlü kanat atağı yapabilen takımlara karşı acaip tökezlemesi. eğer sen 4-3-3'ün kanatlarını bertaraf etmek için wbl wbr'ye çıkma dersen bu sefer ilerde çoğalamayan bir takıma dönüşürsün (bkz:trabzon maçı). kendimizi kandırmayalım, dün 3lü defans denemesinde yenilmemiş olsak da ernst o mucizevi golü atmasa gene puan kaybetmiştik.

Peki bu takım ne oynasın? Kanat hücumcularına bakınca bu sene ismail ve ekrem dışında başarılı oyuncumuz olmadığını görüyorum. Özellikle İsmail'i coşturmak adına 4-4-1-1 ya da 4-4-2'ye dönmek fena olmayacak(üçyüz kez söyledim bunu heralde) onun dışında kanatsız formasyonlar da denebilir.

Bu arada aklıma şey geldi...Yazın tribünlerde Quaresma sesleri yankılanırken Denizli çıkmış "bizim o mevkide eksiğimiz yok ki" demişti. hey gidi hey


bu arada...tabata ricardinho'ya ne kadar benziyor di mi? ama baskıya hiç gelemeyen bir futbolcu, geriye yaslandığımız maçlarda bir işe yaramayacak gibi duruyor. dünkü futbolunu beğenmemişsiniz ama o kadar da kötü değildi.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

tabata beşiktaş'ın oyun kurucusu olmak için gereksinim duyulan özellikleri eksik bir oyuncu. bu tanım. iyi oynadı / kötü oynadı tartışılır elbet.

Cipher dedi ki...

Tabata'nın yanlış bir transfer olduğunu kabul etmeyen çok az kişi vardır aramızda sanırım hatta oldukça merak ediyorum sezon başında onun yerine Deco alınsaydı şimdi nasıl oynuyo olurduk diye.

Tabata bu takımı alıp götürebilecek bir oyuncu değil belki ama iyi oynayan oyunculara uyabilecek gol atabilecek asist yapabilecek bir oyuncu. Beşiktaş'ta forvet hattının sağında solunda ve ortasında oynayan hiç bir oyuncu verimli değilse Tabata'nın herkesi çalımlayıp gol atmasını mı bekliyoruz. Ara pası atacağı adam yok, verkaç yapabileceği sadece Ernst varsa bu adam ne yapabilirki. Her şeye rağmen iyi niyetli 10 km'nin üzerinde koşmuş her maç çıkarken ıslıklandığı halde psikolojik olarak düşmemiş. Bunlar önemli özellikler, Beşiktaş'ın tüm ofans yükünü orta göbekte oynayan oyuncunun çekmesini beklememiz sıkıntı yaratıyor. Burda özne Delgado da olsa Tello da olsa Tabata da olsa fark etmiyor.

Eğer şu an Serdar, Tello, Nihat formda olsalar Ernst ve Tabata göbeğiyle ilerde de Nihat Bobo ikilisiyle iyi şekilde 4-4-2 oynayabileceğimizi düşünüyorum.

Bir de şunu ekliyim Denizli maçtan sonra oyunu sıkıştırmayı amaçladık dedi, tamam amacına ulaştın ama takımında oyunu açabilecek adam yok, sezon başından beri kendi sıkışıklığımızda boğuluyoruz. Defans oyuncularının orta sahaya yaklaşıp pas trafiğine katıldığını görmeyeli yıl oldu nerdeyse. Onun yerine tam tersi oluyor forvet defansın pas trafiğine katılıyor.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

ben tabata'nın başka değerlerine bakıyorum. soldan ekrem bindiriyorsa ona attığı pasın kalitesine bakıyorum. büyük çoğunlukla attığı top ekrem'in alamayacağı bir yere gidiyor. çoğunlukla da arkasına düşüyor. tabata bunun üzerine iki ayağıyla zıplayıp her defasında kendine kızan bir jest yapıyor. sonra geri koşuyor. senarya hiç değişmiyor. bunun etrafındaki oyuncularla alakası yok. ernst'in de etrafında aynı oyuncular var. "etrafındaki oyuncular" klişesinden kurtulalım artık.

Borges dedi ki...

Icerisinde bulunan fikirlerin pek coguna katilmakla beraber bir de su acidan yaklasmakta fayda var.

Gecen dönem ikinci yari bir "tello" performansi vardi, bu dönem ise oldukca farkli. Besiktasliligi ve ne kadar iyi/kötü futbolcu oldugu önemsiz, ayni futbolcunun farkli iki performansi söz konusu. Keza Bobo ve hatta bir Cisse de örnek teskil edebilir ki ben Ernst'i de katardim Schalke-Bremen ve Besiktas gibi birbirlerinden cok farkli performans söz konusu ya da size cok da uzak olmayan Lincoln'un iki ayri dönemini de ele alabiliriz ki örnekler coktur aslinda.

Tabata kac mac oynamistir ki toplamda cok genel ve keskin bir yargi koyabiliyoruz.. Antep performansi pek ala herkesin parmaklarini isirtan cinsdendi.. Hele böyle teknik ayaklarin cok fazla yaniltici performanslari olabiliyor.

Süre dediginiz kac mactir ki ? Bir yilini bile bos geciren futbolcular mevcut ki Yusuf'un gecen sene varolan performansi sadece Yusuftan degil iyi giden bir dönemin icerisinde kendisini bulmus olmasidir daha cok.. Herkes iyi de bugün sadece Tabata mi cok siritiyor ? Nihat ? Tello ? Gol atsa da Bobo ? Serdar Özkan ve hatta Fink ?

Iyi olan futbolcularin biraz da en sorunsuz, en cok destek görenlerin olmasi da cok tesadüf olmasa gerek. Digerlerinin kafasi sorunlu ve bu sorun fubtolcunun mental eksikliginden oldugu kadar varolan kosullarin olumsuzlugundan da kaynaklaniyor. Tabata'yi su dönemde cikarip Delgado'yu koysaydik edilen küfürler degismezdi, isimler degisirdi sadece..

Demem odur ki tabata ve bana göre Serdar Özkan,Ismail, Bobo gibi oyuncularin performansini etkileyen cok baska unsurlar söz konusu.. Sadece Bayernin Luca Toni'sine bakip da bunlari söyleyebiliriz, özgüven, takim ici uyusma ve cesitli sorunlardan etkilenme.. Kim daha cok suclu ve kendisine ceki düzen vermesi gerektigini bilmem lakin cok erken bir nitelik yargisi söz konusu.. Bence tabata süper iyi olmasa da bu kadar kötü degil.

Cipher dedi ki...

Bu takımın sene başından beri en çok gol atan oyuncusu sağ beki Ekrem'se en çok ofansif katkı yapan oyuncusu sol beki İsmail'se,
Serdar 0 gol, Nihat 1 gol, Holosko 1 gol, Nobre 0, Yusuf 0 golde kalmışsa, "etrafındaki oyuncular" klişesinden ayrı düşünebileceğimizi sanmıyorum.
O zaman Cisse'nin İnceman'la oyununa bakıp adam değil diyebiriz.

Senin bahsettiğin durum sadece son haftalardaki gözlemine dayanıyorsa yanılabileceğini söylüyorum, Bobo, Nobre her ayağına geleni yazmaya, Tello oyuna pozitif katkı yapmaya başlasın, Serdar aldığı topla çizgiye inmeye başlasın ondan sonra bakalım derim. Eğer gözlemin Tabata'nın son 2 senesine dayanıyorsa bu adam futbolun temel yönleri bakımından eksik diyorsan bir şey diyemem. Ama Beşiktaş'ın şu oynadığı oyunla ancak defans oyuncularının ve kalecinin kalitesini ölçebiliriz. Ne Serdar'ın ne Bobo'nun ne Tello'nun ne de Tabata'nın bireysel kalitesini ölçemeyiz.

alper dedi ki...

Tabata kötü topçu.neden mi??

son wolfsburg maçında bir kaç kez çıktığımız kontralarda orta yapması için topu soldan bindiren ibrahim üzülmezin önüne atmıştı..işte o an zekasındna şüphe duydum zaten.7-8 haftadır aynı ortamda bulunduğun adamın orta yapıp yapamayacağını anlamadığı için kötü ve zekasız bir topçu.zekasız topçudan da oyun kurucu olmaz.

alper sakaysa cok komik, ciddiyse cok fena.

tearkan dedi ki...

bence şaka olmalı:) yanlız şimdi tabata yerine deco olsaydı geyiklerini döndüren insanlar olaraktan inatla rico.dan forvet arkası yaratmaya çalıştığımız günlere yanıyorum.. 2002.de 2006.da iki ayrı brezilya teknik direktörün gördüğü cevheri göremeyen gözlerimize yanıyorum.. fm tabiriyle özünde 'mc' olan bi adamı alexle kıyaslayan güzide basınımıza ve buna kanışımıza yanıyorum.. rico.yu delgado.nun alternatifi yada ikisini aynı bölgenin topçusu olarak görmüş olmamıza yanıyorum.. aman.. ben necip, cumali, onur üçlüsünün önünde bir muhammet istiyorum...

Pamukk dedi ki...

bu da başka bir komplo teorim. takım mı hoca mı birileri tabatayı provoke mi ediyor acep.

ceyhun dedi ki...

tabata kendi performansının altında. veremediği paslar ve atamadığı çalımlar daha önce çok kolay yaptığı şeylerdi, gerçekten kendi performansını sergileyemiyor bence. ortasahanın ortası gibi oynuyor burda da daha önce delgado'nun düştüğü durumlara düşüyor. yine de beşiktaş'ın ancak yedek oyuncusu olmalı tabata o da türk pasaportu varsa.


"Ben bonservis bedelinde değilim. O verildi ve veren öbür tarafta hesabını verir. Büyük başkandan Mali genel kurulda hesap sorulacak değil tabi. Bizim geleneklerimiz var. Tanrı görsün hesabını, geleneklerimizi sarsmasın bu saatten sonra." :)))

geleneklerimiz doğrultusunda fevri bir şekilde de olsa küfretmek ahlak bozukluğudur, kara günlerin habercisidir. belki de en kara gündür o gün:))

Gürcan Ulusoy dedi ki...

:) "beşiktaş'ta ibra gelenektir" sözüne atıfta bulunmuştum aslında ben

Yorum Gönder

Ara