.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Kasım 2009 Pazar

Döndük mü Dönüyor Muyuz Bilmem ama Biz Donduk!

Hiç şüphesiz 4 hafta önceki Beşiktaş ile şimdiki Beşiktaş'ın arasındaki tek fark birinin 1-0 da olsa kazanmayı başarabiliyor olması. Burada önemli olan, bu kazanma alışkanlığının bilinçli bir şekilde organize edilip edilmediğidir. Şahsi görüşüm, Beşiktaş'ın kazanmaya başlamasının bilinçli ve organize bir şekilde, bir zeka ürünü hamlenin sonucu olmasından öte daha "haddini bilerek" oynamasıyla alakası var. Beşiktaş artık 20. dakikada gol attıktan sonra, kalan 70 dakika topun arkasına geçip gol yememeyi amaçlayan bir futbol takımı hüvviyetinde. Oyuncu ve teknik kadro sanırım bu durumdan memnun olacaklar ki sorunlar üzerinde düşünmek ve gerekli hamleleri yapmaktan öte "Bu oyunla gidebildiğimiz yere kadar..." felsefesini benimsemiş durumdalar. Beşiktaş yense de yenilse de kötü futbol oynuyor. Yenildiğimizde "sıkıntılı günler geçiriyoruz" deniyor, yendiğimizde "Döndük, dönüyoruz". Bu dönüşün futbol sahasında olmadığı kesin. Mustafa Denizli'nin açıklamasını ciddiye alacak olsa idik, 1-0 kazanılmış Ankaragücü maçı ile 1-0 kaybedilmiş Kayserispor maçı arasında bazı farklar olduğunu kabul etmemiz gerekecekti. Mustafa Denizli'nin belki de en kötü huyu bu. Futbolseveri kesinlikle ciddiye almıyor. Şu oynanan oyunlardan sonra çıkıp ta dönük-dönüyoruz demesinin başka izahı olamaz. Mustafa Denizli ciddi şekilde skor teknik direktörü olmuş. Maç içi hamlelerinden bile bunu anlıyoruz. Seyirci desteğin arkanda. Olmadığında "seyirci destek vermedi diye kaybettik" deniyor. Golü erken bulmuşsun. Hiç bir şey yapamıyorsan hızlı hücumlarla farkı arttıracaksın. Bunu bile minimum düzeyde deniyorsan orada konuşulacak ta fazla bir şey kalmamış demektir. Tüm bu olumsuz tablonun içerisinde bir de güzel detay bulmak mümkün esasında. İbrahim Toraman - Tomas Sivok - Matteo Ferrari - İsmail Köybaşı dörtlüsü Beşiktaş'ın son zamanlarda sahip olduğu en iyi defans dörtlüsü. Hem bireysel olarak hem birbirlerini tamamlama açısından hem de taktiksel olarak... Beşiktaş'ın saha içine dair tüm sıkıntılarını ortaya koyan da bir tablo bu aslında. Beşiktaş'ın en iyi beş oyuncusundan dördünün dört savunma elemanı olması, diğer oyuncusunun da esasında "kesici" bir oyuncu olması Beşiktaş'ın ofansif sıkıntısının, puan tablosundaki "attığı gol" rakamının bu seviyede kalmasının en açık göstergesi oluyor bu nedenle. Beşiktaş gol atmayı başarırsa 1-0'a bağlıyor, gol yerse rakip 1-0'a bağlıyor. İddia yetkililerine Beşiktaş maçlarına alt oynanma opsiyonunun kaldırılması önerisini getirmek gerek. Batacaklar yakında... Peki çözüm? Çözümü ben değil, Mustafa Denizli üretecek. Lakin bu üretim "Döndük - Dönüyoruz" çizgisinde değil, "ofansif anlamda kötü oyunumuz devam ediyor, çözmek için elimizden geleni yapıyoruz" ekseninde olması gerekir. Teknik direktörü afaki laflardan başka laf etmeyen, pragmatizmin içinde boğulmuş, sezon başından beri 1 kez bile aynı 11'le çıkmamış bir takımın taraftarı da olmak böyle bir şey herhalde. Teknik - Taktik her şeyi Mustafa Denizli'ye bıraktık, artık hiç bir şey umurumuzda değil. Çünkü kendisi böyle istiyor. O zaman her maçını kazanacaksın hocam. Her maçını kazanacaksın! Zira bu kepaze futbolun affedilir tek bir yanı olur; kazandırması. Sen yeter ki kazandır hocam, biz seni anlamak için çaba sarfetmeyeceğiz. Ekrem Dağ'ı istersen kalede oynat hiç problem değil. Ama unutma hocam, kaybettiğin gün seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım haberin olsun. Döndük, dönüyoruz demekle olmuyor bu işler. Biz aptal değiliz...

7 Yorum:

Linger dedi ki...

Geçen sene Mustafa Denizli Beşiktaş'a geldiğinde kendi kendime "hocam bu sene şampiyon yap bizi, ondan sonra sen sağ biz selamet" demiştim.
Çok öyle bilinçli veya detaylı bi' cümle değildi bu aslında, sadece Mustafa Denizli'yi tanıdığım kadarıyla biliyordum ki, istikrarı olan bi' hoca değil. Tam bir gaz adamı. Takım iyi oynuyorsa bunu değerlendirebiliyor, o ayarı bozmadan şampiyonluğa gidebiliyor. Ama kötü zamanlarda "toparlamak" gibi bi' fonksiyonu yok.

Sadece şunu söylüyorum, bu Mustafa Denizli, geçen sene çok kez yaptığı geriden gelip maç alma olayını, bu sene bir kez yapsın. 1-0 geriye düşelim ve Mustafa Denizli öyle hamleler yapsın ki o maçı alalım. Zerre inancım yok işte bu konuda. Takım kötü oynuyorsa, bir maç elden gidiyorsa, Mustafa Denizli yedek kulübesinde küçüldükçe küçülüyor.

Ve korkarım bu devran böyle gitmez. Şu önümüzdeki hayvani virajı bu şekilde alabilmemiz malesef imkansız. Bekliyoruz, yap bakalım bi' şeyler Büyük Mustafa.

Ekrem35 dedi ki...

yorum bu başlık için uygun değil ama wol. maçında i. toraman, i. köybaşı, tello, rüştü ve nihat'ın oynaması çok zormuş :(

Bence sakatlıklar biraz abartı.Resmi sitede daha önce"ümraniye adeta revire döndü" tarzında edebi metinler hiç görmemiştim.Verilmek istenen mesaj ise maçı cumaya almayan tff'na olmalı.

asd dedi ki...

son maçlarda kötü oynuyoruz belki ama sonuç alıyoruz.Daha önce iyi oynuyorduk belki de son 6 yılın en iyi futbolunu oynuyorduk ama 20 şutun hiç biri girmiyordu. Şimdi de madem bir şekilde attık bari yatalım yemeyelim zaten bu savunmayla çok garip hatalar yapmazsak yemeyiz mantığıyla yani bilinçli bir şekilde geri çekildiğimizi düşünüyorum ki nihat çıkarken yerine ekremin alınması bunu destekliyor.Mustafa Denizli'nin böyle davranması da tamamen skora endeksli çünkü o da biliyorki 50 şut çekse yüzde 80 topla oynasa gol attıktan sonra da saldırsa pozisyonlar bulsa hiç bir işe yaramaz bu puan farkı iyi oyunla değil galibiyetlerle kapanır. o zaman 1 sıfır olsun bizim olsun.-- bu arada eskişehir maçı hariç gol atana kadar rakip takımların atağı olmadığını ve baskılı oynadığımızı göz ardı etmeyelim.--

Sertug Ozgur dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Sertug Ozgur dedi ki...

Bu kadar vasat hücumcu yabancılarla ve sıkıntılı yerlilerle iyi futbol? Mustafa Denizli'ye sihirbaz diyoruz ama bu kadar da değil!

İyi oynamıyoruz ama kötü de oynamıyoruz, geçen seneki başarılı dönemden farkımız takımın biraz daha az saldırgan gözükmesi, bunun nedeni de aslında taraftarın oyuna odaklanmaması. Kendi seyircisi önünde gaz alan bir takımdık.

Bana göre oyun içi disiplinini sağlamamız olumlu bir gelişme. Savunma ve orta saha oyuncularımız 90 dakika oyunun içinde kalmaya çalışıyolar. Aman gol yemeyelim nasıl olsa atarız mantığı bu.

Tabii ki haddini bilerek oynama olayı bu, yoksa hep dediğimiz savunması sivok-ferrari-ernst hücumu bobo-nobre-tello-holosko olan takımdan çok efektif bir oyun beklemek bir çelişki değil mi? Ki biraz forma girsin kendileri, çok daha gollü maçlar bekliyorum ben amaç gol ise. Yoksa oyun mentalitesi az çok böyle olacaktır.

Oyun disiplini, oyun disiplini.. Bunu kaybetmememiz lazım. Fenerbahçe'nin özellikle deplasman maçlarında öne geçtikten sonraki çektiği sıkıntılar ve verdiği pozisyonlar, disiplin anlamında bizim için bir ders olabilir.

anuka dedi ki...

mustafa denizlinin kötü zamanlarda toparlamak gibi bi yeteneği olmasaydı geçen sene altıncılıktan gelip şampiyonluğa ulaşamazdık herhalde. bence geçen seneki şampiyonluk onun saha içinden çok saha dışındaki yeteneğiyle ve tecrübesiyle kazanılmıştı. psikolojik olarak takımı ayağa kaldırdı ve krize dönüşebilecek olayları da iyi yöneterek şampiyon yaptı.

ayrıca lakerdanın dediği gibi tello-holosko-nobre-bobo-delgado-yusuf- gibi yetersiz/istikrarsız hücum oyuncularıyla da uzun süreli bir başarı sağlaması çok zor görünüyor

Yorum Gönder

Ara