.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

25 Ekim 2009 Pazar

Bugün Beşiktaş İçin Ne yaptın?

Eskişehir deplasmanı, fikstürümüzün en zor dönemeçlerinden biriydi. Bu akşamki zorlu deplasmanı 3 puanla kapattık, önümüzde puan kayıplarıyla bizi zirveye yaklaştıracak bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi var. Normal şartlar altında, sevinmemiz lazım. Var olan tabloya bakarak umutlanmamız lazım. Velakin kağıt üstündeki tablo gerçekle bağdaşmıyor. Herkeste bir karamsar hava var ve böyle olması da çok doğal. Çünkü takımın bu hücum gücüyle ve performansıyla geleceğe umutla bakmak için Pollyanna ile yatıp Peter Pan ile kalkmak lazım. Geri dörtlü ve onları besleyen orta sahaya baktığımızda aslında çok ciddi bir sorun yok. Her ne kadar bugün oynanan karşılaşmada rakibin en önemli iki hücum silahı Youla ve Ümit Karan sahada olmasa da savunmanın bütün noksanlıklarıyla birlikte geçer not aldığını söylemek gerekiyor. Eskişehir maçında Fink defansif açıdan Ernst'i neredeyse aratmadı. İbrahim Kaş ve İbrahim Toraman ilk defa yan yana oynamalarına rağmen ellerinden geleni yaptılar. Peki ya hücumcular? Gerçekten anlamak mümkün değil. Sezon başından beri gol atmak için ümit beslediğimiz ne kadar hücumcu varsa hepsi de vasatın altında, berbat oynuyor. Bobo, Nobre, Nihat, Holosko, Yusuf, Tello. Hepsi birden haftalardır kötü oynamayı nasıl başarıyorlar? Hadi Nihat'ta iki haftadır bir kıpırdanma var, Holosko tam düzelecekti sakatlandı diyelim. Tello'ya ne oluyor? Eskişehir maçında Beşiktaş'a geldiğinden beri en kötü Tello'yu izledik. Oyundan tamamen kopuk, kendisine atılan pasları bile fark etmeyecek kadar şuurunu kaybetmişti. Bobo ise apayrı bir mevzu. Adeta beni takımdan gönderin diye yalvarıyor. Ayağına gelen bütün topları eziyor, bugünkü maçta kaleye bir tane şut dahi atamadı. İyi de biz Bobo'nun oynadığı zamanları da gördük. Hani görmesek bu amatörü takıma kim getirdi diye isyan etmemek elde değil. Nobre ise klasik yedek travmasına girmiş gibi gözüküyor. Boş kaleye gol kaçırma konusunda rekordan rekora koşuyor hazretleri. Bir takımın bel bağladığı bütün hücumcular sıfır noktasına gelirse olacağı budur. Kaç haftadır Mustafa Denizli'ye kızıyorduk(haklı olarak hala kızıyoruz) ama bugün tablo çok net bir şekilde ortaya çıktı. Denizli, herkesi en uygun mevkide oynatsa da bu oyuncular bugün için bu performansın üstüne çıkacak gibi gözükmüyor. Çünkü takım içindeki ciddiyette, işine sahip çıkma noktasında ciddi sorunlar var. Hepimiz bir meslek sahibiyiz. Kimimiz o mesleği severek yapıyor kimimiz sevmeyerek. Siz hiç futbol oynamayı sevmediği halde futbolcu olan kaç kişi biliyorsunuz? Bu öyle bir meslek ki hem dünyanın parasını kazandırıyor hem de insana zevk alabileceği bir işi yapma imkanı veriyor. Benim ise öyle bir lüksüm yok. Geçimimi sağlamak için işimi yapmak zorundayım. İşimin hakkını vermek zorundayım. Veremediğim an işim biter zaten. Beşiktaş formasını sütüne geçiren bu oyuncuların büyük puntolarla bir kağıda "Bugün Beşiktaş İçin Ne yaptın" yazıp başuçlarına asmaları lazım. Her gün usanmadan bu soruyu kendilerine sormak zorundalar. Sormuyorlarsa da hesap sorulmalı. Hiçbir zaman para verip karşılığını bekleyen taraftar ruh haline girmedim ama ben haftamın en değerli tatil akşamını dünyanın parasını ödeyerek bu berbat futbolu izlemek için vermiyorum. İşine ciddiyetle sarılmayan, eli belinde sahada gezinen adamlara tahammül etmek için para ödemiyorum. Allah için doğru düzgün top oynayın, işinizin hakkını verin. Direkleri dövün, goller kaçırın, mağlup olun ama işinizin hakkını verin.

8 Yorum:

valla onlari bilmem ama benim blogumun bir kosesinde hep yaziyor zaten :))) guzelde motivasyon sagliyor...

futbolu sevmediği halde oynayan çok oyuncu var. ama ana fikir bu değil abicim. sevsen de sevmesen de para kazandığın işi hakkıyla yapacaksın. bu kadar net.

tanju dedi ki...

bence bu saydığınız ofansif adamlarım tümü, geçen sene zirve yaptılar.

bu sene de kendileri gibi oynamaya başladılar.

sıkıldım artık şu güney amerika fetişliğinden.

ben, iskoç bir santrofurumuz, ingiliz bir orta sahamız olsun istiyorum. ne var şu a.ına kodumun güney amerikasında hakikaten merak ediyorum.

milllet bir tane alırken 50 kere düşünüyor, ikincisine yanaşmıyor, biz, her şeyde güney amerika..

fink'i yeterli görmesem de sırf bu yüzden seviyorum. adam kaç haftadır yedek, çıkıp elinden geleni yapıyor.

tello, bobo, nobre, delgado, tabata.. hepsini paketleyip; şu güney amerika pazarını da si.tir edelim artık.

Hürol Yöney dedi ki...

Ben bu Güney Amerika'lı lardan iyice şüphelenmeye başladım Fener de 8 -10 tane var zaten.

GS de Elano takıma girdi dökülmeye başladılar. Bizdeki Bobo ve Tello'nun durumu belli. Bunlar aralarında bir kumpasmı yapıyorlar nedir.

lamhaltas dedi ki...

guney amerikali futbolcular konusunda soylediklerinize katiliyorum. Kabul ediyorum avrupanin buyuk futbol ulkelerinden futbolcu getirmek kolay degil. Bir baktigimizda basarili olma oranlari cok yuksek.(Guinti, nouma, ernst, ferrari) Bu oyuncularin buyuk futbol ulkeleri oyunculari olmalarindan baska bir ozellikleri de milli takim rotasyonunda bir sekilde az ya da cok yer almalari. Evet ucuz degiller ama varsin 8 degil 4-5 adet oyuncumuz bu kalitede olsun. Her mac oncesi "bugun nasil oynayacak" diye papatya fali acmayalim.

okka dedi ki...

U-20 dünya kupası yeni bitti.TRT3 de maçlar yayınlandı kim takip etti acaba klüpten(yerinden izlemediklerinden eminim de tv den bari takip etselerdi)?
U-17 de başladı.Acaba takip eden var mı bizden.
Bir scout ekibimiz olmazsa Adebayora bakar ne "topçu be" diye iç geçiririz.Gider tabataya 8 milyon,nobre gibi bir adama yıllık 3 milyon avro verir gol atsınlar diye yalvarırız.
Bir scout ekibi kurup belli başlı turnuvalara göndermenin masrafı nedir çok merak ediyorum.

Hürol Yöney dedi ki...

sorunn elbetteki scout tutulması ve masrafı değil.

Ama bizim ülkemizde ki medya işini o kadar iyi yapıyor ki biz bu gençerlerden ikisini aldığımızda es kaza 2 maçta kötü oynasın

"Formanın ağırlığını kaldıramıyor yıldız lazım" cümlesini hemen kurar.

Sen ben buna itibar etmeyiz ama çoğunluk maalesef ediyor.

Ama bazı zamanlarda bunlara kulak asmamak gerekir.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

takım iyi gittiği sürece hiç bir şey sorgulanmaz. genç-yaşlı-kariyerli vs... ben bunu yaptım der yoluna bakarsın.

beşiktaş'ta tüm yabancılarını yollayıp gana u-19'unu toplasa getirse bundan daha kötü olmaz yani. daniel opare var en azından :) bilmiyorum nasıl oynuyor turnuvada

Yorum Gönder

Ara