.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

11 Ağustos 2009 Salı

Standard Beşiktaş

Sitemim var a dostlar! Mustafa Denizli imza töreninde tatilini yarıda kesip sezonu açtığı için ne kadar sitem ettiyse, ben görüyor ve artırıyorum. Resmen Beşiktaş şampiyonluğu doyasıya yaşamasın diye yapılmış bir komplo ile karşı karşıyayız da kimse gıkını çıkarmıyor. Gerçi ben sitem etmekte biraz geç kaldım farkındayım, sonuçta Denizli gibi boş bir a4 kağıdına imza atmadığımdan tatilimi kesmek zorunda değildim. Ağustos'un 7'sinde hangi akla hizmet lig açılışı yapılır, hangi güç veya güçler Jessie ile Yuki'yi Olimpiyat Stadı'na kadar koşturur, kilobaytlarca enerji harcatır, anlamak mümkün değil. Ne yazık ki futbol bazen gerçekten de sadece futbol değilmiş, bir kez daha gördük. Her neyse. Yapacak birşey yok. Lig başladı bile ve her zamanki gibi çoğu Beşiktaş taraftarı yine tedirgin. Tedirgin olmakta haklı olup, olmadıkları daha sonra anlaşılabilir olsa da öncelikle şunu söylemekte fayda var; naçizane görüşüm yönetimin sezon öncesinde görevini yapmaya çalıştığı ve yaptığıdır. Mustafa Denizli ile beraber yapılan planlamada, önce defansın soluna ligin potansiyeli en yüksek sol beki İsmail alındı, ardından defansın ortasındaki kalite Ferrari'nin transferi ile bir basamak yukarı çıkartıldı, Fink transferi ile Cisse'den daha az maliyetli ve daha çok özverili bir orta saha oyuncusu kazandırılmış oldu ve bunlara ek olarak Erhan ile Rıdvanın transferleri ile defansif kurgu tamamen şekillendirildi. Böylece lig ortalamasının üzerinde bir defansif kurguya sahip oldu Beşiktaş. Bir yandan defansa bu transferler yapılmaya çalışılırken de, hücuma yönelik olarak da öncelikle Mehmet Topuz transferi için şartlar zorlandı fakat malum sebeplerden ötürü, alternatif olarak Nihat transferi gerçekleşti. Her ne kadar kendi adıma hazır bir Mehmet Topuz'u şu anki Nihat'a tercih etsem de gelinen noktada yapılabilecek en iyi transfer Nihat'ın ilerleyen günlerde kendisini toparlayıp, toparlayamayacağını hep beraber izleyeceğiz. İleri üçlünün sağı Nihat için rezerve edildikten sonra da yine doğru bir politikayla üçlünün solu için çalışmalar yapıldı ancak, bu sefer de ne Bobo'nun satışı ne de Delgado'nun sözleşmesinin dondurulması başarılamadığı için yine Nihat'ta olduğu gibi son alternatif olarak türk pasaportlu birinin peşine düşüldü. Sonuç olarak demek istediğim şudur ki, Denizli'nin yaptığı teşhislerin hepsi doğruydu ancak tedavilerin bazıları gerçekleşirken, bazıları da ağrı kesiciyle atlatılmaya çalışılıyor şu an. En nihayetinde şu anki kadro ile birlikte en azından elimizde bir adet Standard Beşiktaş var; ne yapabileceğini, ne yapamayacağını iyi bildiğimiz. Bu standardı sağlayacak olan isimler, Rüştü, Toraman, Sivok, Ferrari, İsmail, Fink, Ernst, Ekrem, Yusuf, Tello ve Nobre şu an için. Bu isimler belli bir performansın altına inmeden, kendilerinden bekleneni ve daha fazlasını her maç için yapacaklardır. Bu gruptaki tek sıkıntı, Tello ve Yusuf'tan sadece belli sürelerde o standard verimin alınabilmesi. Bir de bunların dışında bir diğer grup ta var ki, onlar da belli bir çizgiye her maç ulaşmayıp, bazen çok üst düzey, bazen de tanınmayacak kadar alt düzeyde performans sergileyen Bobo ve Holosko ikilisi. Sadece iki kişi olduklarına bakmayın zira kağıt üzerinde hücum gücünün yarısı olarak görünüyorlar fakat pratikte yine sezon başı bildik savrukluklarından öteye gidemediler henüz. Hepsinin dışında da sakatlıktan çıktıktan sonra doğru dürüst sezon başı çalışması yapmadan askere giden Nihat var ki, bir ay sonra onun hangi çizgide olduğu, Beşiktaş'ın da hangi çizgide olduğunu direkt olarak etkileyecek. O zaman bu tabloya tekrar baktığımızda gördüğümüz şu ki, Beşiktaş geçen sene olduğu gibi gerideki grubun temposuna mahkum. Şu an sezon başı olduğundan çok tempolu oynamayan takım kuvvetle muhtemel şampiyonlar ligi maçları başladığı zaman istenilen seviyeye ulaşacaktır. Ferrari fizik gücüyle toplara sert girecek, Sivok süpürücü bir rol üstlenip, topun ikinci bölgeye çıkarılmasından sorumlu olacak, İsmail ve Toraman 70 metrelik bir mesafede hem takımın rakip alana yerleşmesi için hem de defansın arkasına sarkan rakipleri yakalamak için çabalayacak, ortada Ernst ve Fink oyunun her iki yönünü de, ekstra işler yapmadan sadece doğru işler yaparak oynayacak, Nobre en kötü gününde bile rakip defansı rahatsız edip, hataya zorlayacak ve tüm bunlara ek olarak da Yusuf topla olan haşır neşirliğini diri olduğu müddetçe (en fazla 45 dakika) takım için kullanıp, Tello da aynı şekilde diri olduğu sürece (60-70 dakika arasında) takımın en araştırmacı futbolcusu olup, tüm sahayı dolaşarak, sol ayağıyla pas, orta, şut için çabalayacak. Bunlar Beşiktaş'ın rakip ayırt etmeksizin yapabilecekleri. Sadece bunlar bile Türkiye liginde belli bir çizginin üzerinde kalınmasını sağlar. Bu çizgiyi yukarı çekmek için ise temponun bir an evvel artmasını, pas trafiğinin çoğalmasını, Nihat'ın düzelmesini ve Bobo ile Holosko ikilisinden en azından bir futbolculuk verim almayı ummaktan başka çare yok. Ha bir de muhtemel transfer var ancak açıkçası şu saatten sonra gelecek oyuncudan da pek verim alınabileceğini düşünmüyorum. En iyi ihtimalle tıpkı Nihat gibi takıma alışmasını beklediğimiz bir oyuncumuz daha olur, şayet ki transfer gerçekleşirse. Son bir ekleme de, geçen sene genelde heba edilen ilk yarılarda Delgado'yu kurban edip, ikinci yarı skoru Yusuf ile bulan Denizli, son iki maçta Yusuf'u ilk yarıda kullanıp, ikinci yarı geçen seneki Yusuf rolüne, Nihat'ı soyunduruyor. En azından şu geçiş sürecinde, baskı kurulması gereken son yarım saatte Yusuf'un olması çok daha mantıklı bir seçim olsa gerek, daha fazla yara almamak adına..

17 Yorum:

delgado dedi ki...

oh be. son günlerde o kadar karamsar yorumdan sonra şöyle bir yazı okumak iyi geldi. eline sağlık.

Umutsuzluğun nedeninin ben Beşiktaş olduğunu düşünmüyorum. Diğer iki camianın baskınlığı karşısında bir Beşiktaş klasiği olarak siniyoruz ne yazık ki. Şu an için ligde üç şampiyon var, birincisi Aziz Yıldırım'ın şampiyonu Fenerbahçe, diğeri kamuoyunun gönlünün şampiyonu Galatasaray ve son şampiyon Beşiktaş. Genel hal ve davranışa bakarsak aralarında en az şans tanınan son şampiyon Beşiktaş ya, öyle olsun bakalım. Herşey sahada belli olur..

sembolist dedi ki...

Nihat iyi-sağlam oldğunda kaleyi sık sık yokladğında 1-2 tane net pozisyon çıkabilir.Ancak şuanki ve bu yıl ki(sakatlıktan yeni çıkna,hazırlık kampı geçirmeyen) Nihat'ın egoizmi(müsait durumdaki arkdaşına bilinçli pas vermemek) ve 'ben herşeyi bilirim' edaları bu yıl ki olası BJK şampiyonluğunun en büyük engellerindendir.
Denizli'ni 'kaos' futbol zarı bu yıl tutmaycak çünkü ligin yapısı(sağlam kadrolu takım sayısı çok) buna müsade etmyecektir.Ernst-Fink süper ligde vasat maçlarda çok iş çıkarır.Devler arenasında dökülür.
saygılar..

Bellamy. dedi ki...

yavaş yavaş elimizdeki kadronun bu sisteme uygun olmadığını düşünenlere katılmaya başlıyorum.

dediğin gibi bobo ve holosko verimsizliklerini sürdürdükçe orya bi neşter gerekiyor. transfer yapılmayacaksa bunu bu iki oyuncuyu da yedek kulübesine şutlayarak düzeltme yoluna gidebiliriz. 4-4-2 oynayacak bir Beşiktaş Nobre-Nihat ikilisiyle gol atar. Hem de bol gol atar.

bu durumda orta dörtlüde yeri garanti olan tello-ernst-fink'in yanına kadrodan ekstra katkı bulacağız. serdar özkan, ekrem, iyileşince delgado, erkan zengin, yusuf orta dörtlünün son adayı olur. ha hepsini toplasan yine tek 1 adam etmiyor bence ama verimi almak hocaya düşer, biz sadece önerelim.

Bende ilk yoruma katiliyorum, yüreklere su serpen bir yazı olmus, ellerine saglık...

Benim kafamdaki soru ise su, acaba Besiktas "total futbol" oynayabilirmi?

alper dedi ki...

şampiyon olma ihtimalimiz nedir birde onu yaz bakayım arkadaşım.ağzından bal damlamış.

elanoya bir dos santosa 2 bu sene ya.

matiasemilio dedi ki...

kadro yapısı ile sistemin birebir örtüşebileceği bi kurguda Beşiktaş ancak 'total futbol' ile şampiyon olabilir bu sezon..bireysel olarak fb ve gs yeterince öndeler düşüncesindeyim..

Gürcan Ulusoy dedi ki...

total futbol ve filip holosko? :)

matiasemilio dedi ki...

ayrıca içeriğiyle değil başlığıyla alakalı olacak ama standart Beşiktaş maç formasını 85 liraya satan bir kulüp değildir..
**formaya kızılay logosu bastırmakla sosyal kulüp olunmuyo ; nerde halkın takımı Beşiktaş ??
avrupada kulüpler (bkz. villareal,udinese vs..) kriz nedeniyle kombinelerde formalarda indirime giderken bizim takımımızın bu tür zamlara gitmesi zoruma gitti acıkcası..ama yürekler mahkum napalım mecbur alacağız işte..

d.amokachi dedi ki...

Kesinlikle karamsarlığa gerek yok. Bu takım ligimizde yine şampiyon olacaktır. Avrupa'da başarı için yapılması gereken sadece Bobo'yu satıp Batuhan'ı kazanmak ve mali problemlerle uğraşan Porstmouth takımından Niko Kranjar veya Deco ile transferi kapamaktan geçer.

menderes mete dedi ki...

İstisnalar hariç zaten herzaman 3 takım şampiyonluğa oynar bu ülkede.Şampiyonluğu sadece iyi kadrolar elde etmez.Taraftardaki umut,bunun takıma yansıması ,kulubün kaynaşması sorunlarını medyaya yansıtmadan içinde halletmesi vb nedenlerde etkiler.Şu an medya 2 takıma gaz vermiş durumda taraftarlarıda bunun etkisiyle bizden daha umutlu.Ancak bazı gerçekleride es geçmemek lazım.Beşiktaş'ın standartı total futbola yeterli mi? Bence hayır.Kadroyu ikiye ayırmak durumundayız.İstikrarlı olanlar ve olmayanlar.Savunma alanında istikrarlılar varken hücumda tam tersi.Holosko-Bobo istikrarsız.Nihat hazır değil.Tello ve Yusuf fiziksel olarak devamlılık sağlayamıyor.Şahsi fikrim Bobo ve Holosko'dan birini tercih edip diğerini satmaktır.Yedek olarak bunlardan bence verim alamayız.Bir başka sıkıntıda Tello ve Yusufla aynı anda oyuna başlandığında ortaya çıkıyor.Alternatifleri yok çünkü.İkisi birden oyundan düşmüş oluyor.Belki 4-4-2 de sol açık oynayacağı için Tellodan tüm maç fayda alabiliriz.Bu sistemde bu kadar görevle imkansız.Ayrıca 4-4-2 de fink ya da ernstten sadece biri oynamak durumunda kalacak.Aynı anda oynamaları için kanatları çok ii kullanmamız gerekiyor.Ayrıca Beşiktaş'ın geçen sezon gibi oyunu bozarak ve ilerde basarak oynaması bence bizim için ideal sistemdir.

Unknown dedi ki...

BJK TV'de BJK-PSG maçını izliyorum da o kadro gerçekten ne kadar 'standart dışı' bir kadroymuş. Bir takımın forvetinde Daniel Amokachi gibi top saklayan, topu sürükleyen, delici bir forvet oyuncusunun olması ne kadar öneml diye düşündüm. Adam her pozisyonda birşey çıkarıyor neredeyse. Sonra Iankov'da çok şaşırtıcı bir adam. Oyunun her yerinde oyunun içinde. bunu nasıl becerebiliyor ki? Ernst ve Fink ne iki kişi olmalarına rağmen bunun ne kadar yapabiliyor diye düşündüm. Şifo Mehmet ayrı bir olay zaten. Tek başına bile bir takımı standart olmaktan kurtarabilir. Her ne kadar kızgınlığımızda olsa pek çoğumuzun Alpay gibi bir Türk stoper henüz ondan sonra izleyemedik. Kesinlikle Servet'in üst veriyonu. Oktayı iyi zamanlarında izleyince de Nobre'nin çoook daha iyisini izlemiş gibi oluyorsunuz.Recep, Tayfur, iyi serdar Topraktepe,ve hatta Rahim, Erkan... Bu takım çok efektif bir takımmış, her ne kadar 1 maç üzerinden gibi dursa da hayır bu oyuncuların hepsini yıllarca izledik. Kaç şampiyonluk kazandıkları pek de önemli değil, sonuçta F.Terimin 'tarihi' GS takımıyla mücadele ettiler yıllarca.Şimdiki Beşiktaşın sorunu efektif olabileceklerine, oyuna basacaklarına emin olamamamız sanırım.

Gökhan dedi ki...

@ ugur
aslında biraz da standard dışı olan o psg maçıydı bence.
özellikle kanatlardaki serdar ve erkan ın heralde en iyi oynadıkları maç oldu beşiktaş ta oynadıkları süre boyunca.
amokachi,şifo falan iyiydi tabi ama o sezon mesela takım ancak 6.olabilmişti yanlış hatırlamıyorsam

alper dedi ki...

4-3-1-2 OYNASAK NASIL OLUR.

ERNST-FİNK-TELLO
YUSUF
NİHAT-NOBRE

HOLOSKO VE BOBO ROTASAYON İLE KULLANILABİLİR.İYİ BİR NHAT YUSUFUN YERİNE DÜŞÜNÜLEBİLİR.DİYE DÜŞÜNÜYORUM.
SIKINTI TELLONUN YEDEKSİZLİĞİDİR.ALACAKSIN STUTGARTTAN hitsilzpergeri UÇACAKSIN.

Uğur Batı dedi ki...

@Gökhan

Doğru söylüyorsun 6. olmuşuz o sezonda. Belki anılar tatlı geliyordur insana. Bir önceki sezon benzer bir kadro yapısıyla (artı 62) (88-26) gibi bir averaj yapmışız ama o sezon patlamışız gerçekten. J.B.Toschack'ın sezon öncesi kampta ineklere bakıp,unutlumaz bir şekilde Alpay, Amokachi diye saydığı sezon:))

ian dedi ki...

@ "Her ne kadar kendi adıma hazır bir Mehmet Topuz'u şu anki Nihat'a tercih etsem de.."

diye bir bölüm var yazıda, ki sanırım yazının tek falsosu.. olay topuz'un fenere gitmesi ve artık tü kaka edilmesi değil, hazır bir adam hazır olmayan bir adama tercih edilir zaten be abi :)

okumaya değdi. ellerine sağlık.

Yorum Gönder

Ara