.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

PAF'tan A2'ye

Türkiye Futbol Federasyonu'nun yaptığı açıklama ile bir devrin daha kapandığına şahit oluyoruz. Bu sezondan itibaren PAF ligi kaldırılarak yerine A2 ligi kurulacak. Sadece isim değişikliği ile kalsa bir sorun yok belki ama artık bölgesel bir düzende oynanacak ve maçlar çarşamba akşamları yapılacak. Yıllardır PAF maçlarının A takım ile aynı gün, aynı stadda oynamaları gerektiğini savunan bir insan olarak bu karar beni oldukça mutsuz etti diyebilirim. Stada gitmiş taraftarın A takım maçı öncesi en büyük keyfiydi PAF maçlarını izlemek. Alt yapıdaki gençleri görüp "bak bu 11 numarada iş var" yorumları yapmak ayrı bir keyifti taraflar için. Belki de olaya farkı bir açıdan bakmak gerekiyor. Yıllardır büyük kulüplerde alt yapıdan yeni yeteneklerin eski dönemlere nazaran gelişmediği gerçeği karşımızda. Bunun sebeplerini sıralarsak konu çok farklı yerlere kayabilir, o yüzden konunun sadece PAF oyuncularını ilgilendiren kısmı hakkında birkaç kelam edeyim. PAF takımda oynayan oyuncular pek çok kulüp bünyesinde bir köşeye atılmış, sadece şampiyonluklarında gazetelerin haber yaptığı, resmi sitelerde bile adları doğru dürüst anılmayan bir topluluk. Kulübün geleceğini oluşturacak olan bu sporculara daha büyük bir kötülük yapılamaz belki de. Bu sporcuların günümüzün futbol şartlarına erken uyum sağlaması, gelecekte atacakları adımları oldukça hızlandıracaktır. Düşünün, Türkiye'nin büyük bir kulübü bünyesinde bir futbolcusunuz ve yeteneklisiniz de... Yaş gruplarını sırayla geçerek PAF takıma kadar geldiniz. Bu zamana kadar youtube'a bir videonuz düşmediyse ünlü olmanıza imkan yok. Yıllarca etrafı tel örgü ile çevrili, tümü futbolcuların ailelerinden oluşan 20-30 kişilik bir izleyici kitlesinin önünde futbol oynadınız. PAF liginde de bu değişmeyecek. Tek farkı kulübünüzün televizyon kanalından gecenin bir körü yayınlanacak bir maça çıkmış olmanız. Aylar, yıllar geçecek, A takım teknik direktörü tarafından A takıma alındınız. Çok güzel, bravo. Bir şekilde oyunun seyrinde teknik direktörünüz size ihtiyaç duydu ve oyuna alındınız. Herşey muhteşem.. Fakat? Hayatınızda ancak tribünlerden izlediğiniz gürültüyü, ışığı, uğultuyu o anda sahanın ortasında, stadın tam kalbinde gördünüz, işittiniz. Bacaklarınız titremez mi? Ne yalan söyleyeyim ben olsam adım dahi atamam. Böyle bir futbolcunun bir sonraki gün medya tarafından "ham" yapılacağını da tahmin etmek çok zor değil. Bu kadar hikaye anlatmamın sebebini herkes anladı muhtemelen. Genç futbolcuları en azından 5-10 bin taraftar güruhunun önüne çıkartmalı, orada o atmosfere alıştırmalı. Hem taraftar olarak o futbolcular hakkında fikir sahibi olmalıyız, hem de gerektiği yerde "alt yapıdan X oynamalı" gibi bir muhalefet yapabilmeliyiz. Kim bilir, belki de eskisi gibi yıldızlar yetiştiremememizin bir sebebi de buradan geçiyordur. Yönetim saha zeminini bahane etmeden çarşamba günleri maçları İnönü Stadında oynatır, bir de bilet ücreti talep etmezse belki de arzu edilen önem gençlerimize verilmiş olur.

5 Yorum:

tathar dedi ki...

damaaaaattttt :)

dalamar dedi ki...

eh be abi :) ahahha

delgado dedi ki...

sergen yönetecekmiş a2 takımını. ne işi var orda?

lan farketmemişim postu genç damat atmış

nasıldı datça damat?

dalamar dedi ki...

ahaha tabi, taze damat hatta!

datça güzeldi valla, direklerine beşiktaş bayrağı çekilmiş onlarca tekne görmek çok keyifliydi. bir ara birkaç tanesini paylaşayım blogda aslında.

Yorum Gönder

Ara