.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Burak Yılmaz...

Son yıllarda yaşadığım en büyük iki hayal kırıklığından biri... Sebebi 20 sene önceden gelme... Çocuk yaşlarımız ama Beşiktaş kalbe nakşolmuş artık, üç kanallı TV'de, ya da herhangi bir yazılı basında Beşiktaş görünce kulaklarımız keskinleşiyor, gözlerimiz kısılıyor ve anlamaya çalışıyoruz... O yıllarda ikinci lig daha havalı tabii... İkinci Lig'de şampiyon takım neredeyse Birinci Lig'deki kadar parlıyor. Şimdiki Bank Asya 1. Lig'in daha takip edileni var, nasıl oluyorsa o enformasyon azlığında... Orada 87-88 sezonunu gol kralı bitiren yıldızın takımı Kahramanmaraşspor Birinci Lig'e yükseliyor ve herkes Scifo'ya benzetilen bu efsane futbolcuyu konuşuyor... Sonra o çocuk Seba'nın çabasıyla Beşiktaşlı oluyor... Aradan 18 sene geçiyor. Bu defa Antalyaspor Süper Lig'e yükselirken konuşulan tek adam var, Burak Yılmaz... Üstelik babasının Beşiktaş geçmişi, anlatılanlar... Her şey Şifo'yu işaret ediyor... İlk Antep maçı herkesin kafasına kazılı, "evet bu sefer oldu" diyoruz hepimiz... Tabii ki nafile bir heyecan bu. Olmuyor, bir türlü olmuyor... Her gün daha kötüye gidiyor... Ben hep çocuğa kabahat buluyorum, kimisi Beşiktaş'ı suçluyor... Ne olduysa oldu, kaybettik; hem biz hem de Burak... Burak'ın bu konuda ders almadığı çok belli zaten. Karşı yakada da tutunacak dal bulamadı... Biz ders aldık mı? Beşiktaş ders aldı mı? Taraftar'ın hatası var mıydı? Kendi adıma konuşayım, ben mesela bir yerden sonra kendimi kaybedip, her top kaybında söylenmeye başladıysam hatalı değil miyim? Biz ders aldık mı? Bir ara bunu konuşmak lazım... Bir sürü futbolcuya her hatasında söylenen bir grup var, başında gelenlerdenim; bu alışkanlık bu tribünün en büyük problemlerinden değil midir...

15 Yorum:

alper dedi ki...

Bu adamı ne zaman görsem,adını ne zaman duysam Tigana gelir aklıma.Sözde genç yetenek avcısı,sözde futbol ulemasının Beşiktaşımıza attığı bir kazıktır.Onun futbolcu olduğuna hatta futbolu bildiğine dair hiç bir inancım yok kimse de inandıramaz beni.O zamaanlardan aklımda kalan ve halen nefretimi uyandıran 3 şeyin ikincisidir.Birincisi o futbol ulemasının çizgi savunma dediği ama bal gibi ofsyat taktiği olan saçmalıktır.Ve birde Kezman gelir aklıma ama onun sıralamada yeri yok..:))

ian dedi ki...

çok doğru bir nokta değinilmiş yazıya.. futbolcunun yaptığı her harekette her hatada söylenen grup.. benim babam da bunlardan biri.. senelerdir beraber maç izlemekten çekinirim.. statta olmadığım zamanlarda, ya ben giderim evden ya o.. böyle sessiz ve sözsüz bir anlaşma gibi.. ulen tamam hasta beşiktaşlıyız çok seviyoruz da, bir dur be kardeşim bi sakin ol, bi ilk yarı bitsin :) ondan sonra çıkarsın şunu hoca falan filan dersin :) bizimkiler serdar özkan'a çok yapıyorlar bunu şimdilerde.. tamam o da hatalı da her harekette homurtu yükselirse adamın oynayacağı varsa da oynamaz.. empati kurmak lazım.. "o kadar para alıyo yeæ, oynasın" diyenler çıkabilir tabi bu konuda, normaldir.. resmi biraz geniş görmek lazım, pas hatasına küfretmektense..

zubi dedi ki...

bu adama baktıkça serdar'ı serdar'a baktıkça bu adamı görüyorum. en suçlu diye bişey var mı burda, emin değilim. onlar da suçlu biz de suçluyuz biraz.

serdar'ı izlerken bu sene bazen dayanamadım ben de patladım of ulan yeter be diye. ama bazı zamanlarda da o kadar acıdım ki sahadaki haline. annesi babası kadar istedim çalımı atsın, rakibe takılmasın.

inşallah bikaç sene sonra böyle bir batuhan postu görmeyiz burda. görmeyelim.

bu arada yuki ankaraspor maçında biraz solumda kalıyodun (e meşhursunuz artık tanıyoruz hehe), yediğimiz golden sonra gökhan zan'a isyanını hala hatırlıyorum. bunu da "Bir sürü futbolcuya her hatasında söylenen bir grup var, başında gelenlerdenim" e istinaden söyleyelim=)neyse birinden kurtuldun en azından.

yuki the zorba dedi ki...

Her yorum biraz benden olmus. Tigana'nin bu adama koru korune hatta inadina israrci oldugunu dusunenlerdenim....

@zubi
Valla iyi yakalamissin :)))) bence bunun beklentiyle alakasi buyuk. Gokhan'a sorsan kendisini dunyanin top 5'inde sayar, eksiklerini kabulde samimi olmaz. O gunlerin Burak'i da, bugunun Serdar'i da ayni sekilde. İster istemez bunu sahada hissediyoruz. E bu adam, ben kral stoperim deyip, her mac ilk 11 cikip, her duran topta pasif alanda kalirsa delirmemek elde degil. Delgado'ya da kiziyorum ama onun samimiyetine inancim tam...Bu sene bu konu on post kaldirir...

Bir taraftar nasıl bir futbolcunun başarısızlığında kendinde suç bulur hiç anlamıyorum !

Hatta bu taraftar mantıklı cümlelerine ve de aklı başında analizlerine alıştığımız , tvde de arasıra rast geldiğimiz biri ise ...

Hatta hatta bahsedilen futbolcu da Burak Yılmaz denilen kütükten hallice bir savruk adamın tekiyse ...

Tuhaf !

stalker dedi ki...

kapali altta sete dizilen ve tek isleri mac boyunca kanatlarda oynayan oyunculara kufur etmek olan dingiller aklima geldi hemen. oyuncuya kufur edilecek yer de vardir elbet, ama bunlar profesyonel olarak bu isle mesguller. en ufak hatada ne anasi kaliyor topcunun ne avradi. daha fena kufurler de var tabii.

topcuya sallamadan evvel donup kendimize de bakmamiz lazim. topcuyu mac oncesi yalandan tribune cagirmakla olmuyor maalesef. o cocuk her hatasinda eminim ki, kadikoyle inonunun farki ne ola ki, diye dusunmusutur. homurtu, islik, kufur kiyamet... musamahamiz yok hic. burak yilmaz kafasizin tekidir tamam da, biz layigiyla destekledik mi derseniz, cevabim hayir.

AQ-47 dedi ki...

Destekledik bence, Burak da Aydın ve İbrahim Akın gibi kendi göbeğini kesemeyenlerden...Benzer örnekleri daha önce de vermiştim, Sergen ilk maçına kaç yaşında çıktı,Serdar Topraktepe nasıl sol kanatta yerini aldı...Bu tür yetenekli ve kendini kabul ettirebilen oyuncu profiline uyan bir tek Batuhan var galiba şu an elimizde, sahaya çıkarsa kendini her seferinde ispatlayan tip...Ama az önce saydığım 3 arkadaş için bence taraftar boş yere üzülmesin, kendileri seçtiler bu yolu. Burak ve İ. Akın iyi oynasa şimdi sol ve sağ kanatta Holosko ve Bobo ya da Yusuf mu oynardı? Şu 4-3-3'ün ideal ileri sol ve sağ forvetleri...

Adsız dedi ki...

Aslında taraftarın çok da fazla beklentisi yok. Şöyle anlatmak lazım.

Maç için, takımı için gerektiğinde akrabası ile arkadaşı ile kavga eder, para biriktirir maça gider, onu hayata bağlayan Beşiktaş'tır. Zeki Demirkubuz'un kardeşinin düşündüğü gibi Feyyaz'ı düşünür en ilgisiz anlarda, bağlanmıştır takımına. Takımı için bir anlamda parasını, zamanını, sevdiklerini feda etmiştir. Dolayısıyla ruhuyla oradadır. Bir anlamda klübün gönüllü çalışanıdır. Emek verir. Sahada futbolcudan da aynı şeyi bekler. Mücadele bekler, arzu bekler, oyuna kendini vermesini bekler. 90 dakika bittiğinde her tarafı ıslanmış forma, çamur olmuş şort görmek ister. Yani sahadakilerden cevap bekler kendine.

Açıkçası taraftarın öncelikli isteğinin bu olduğunu düşünüyorum. Burak, çok yetenekli olmasına rağmen bu şansı kullanamadı, çok defa da kendine forma şansı bulmuşken. Böyle olunca taraftarın verdiği tepki çok normaldir, anormal olan tribündeki değil, sahadakidir.

AQ-47'e katılıyorum. Eğer bir futbolcu gerçekten o takımda oynamak istiyorsa, kendisini bir şekilde belli eder ve kabul ettirir. "Zaman tanıyalım, sabredelim" gibi ifadelere çok rağbet etmiyorum. Sonuçta o bir "profesyonel" ve işindeki ilk gününde o işe yeterli olduğunu göstermeli. Amokachi'yi hatırlayın, 11 saat uçak yolculuğu yaptıktan sonra, Minsk'te tanımadığı 10 adamın yanında nasıl da kendini belli etmişti? Ernst takıma girdi, nasıl da uyum sağladı, nasıl etki bıraktı herkeste? Futbolcudaki yaş meselesi da çok önemli değil. "Oynayacak" olan her haliyle ve her yaşta oynar.

Besiktas tarihinde fazla sans bulamayan, ya da kendini ilk 1-2 macta gosteremedikten sonra bir daha forma sansi bulamayan oyuncular oldu ama Burak gibi neredeyse koca bir sezon ne yaparsa yapsin devamli oynatilan bir genc oyuncu fazla olmadi.

On siradaki devamli kufur eden adamlari vs. one surerek bu gibi gereksiz oyunculari mazur gostermeyin. Onlar sadece Burak gibilere degil herkese ve herseye kufur ediyorlar.

Vanspor'dan gelen Erkan'a tahammul ederim, Ali Eren'e, Veysel'e ederim, ama Burak gibi futbol zekasinin kirintisi bulunmayan, ustuste onlarca maca ilk 11 baslamasina ragmen Besiktas taraftarinin sahtekarca hareketlere karsi olan tutumunu idrak edememis, muhakeme yeteneginden yoksun kisilere bir gun bile dayanamam.

yuki the zorba dedi ki...

@t2
Ben zaten söyleyeceğimi "Ben hep çocuğa kabahat buluyorum, kimisi Beşiktaş'ı suçluyor..." cümlemde verdiğimi düşünüyordum, eksik olmuş demek ki... Son paragrafın amacı da bu konuyu konuşmak zaten. Yani inan Burak'ta kendimi hatalı görmüyorum...

@stalker
Ben de o en öne dizildiğinde küfür edenleri anlamıyorum. Ben maç içinde sık sık söylenen taraftarlardanım, bu yalan değil... Ama en öne gittiğinde, önünde Ali Tandoğan'ı görsen, "Yürü be Ali" falan diyesin geliyor. Allah'ı var, rakibi görünce, insan kendinden geçebiliyor ama kendi futbolcusunu o anda orada ezmek olacak iş midir? Nasıl adamlar bunlar, hayret içinde kalıyorum!!

Burak'ın bu takımda bulduğu şansı ben bulsaydım, kilomu verir; iyi bir yedek olarak Beşiktaş kulübünde futbolculuğuma devam ederdim, bak bu kadar da iddialı yazıyorum... Bu karakter meselesi. Ben şimdi ideal ilk 18'e baktığımda bu profilde Serdar Özkan dışında kimseyi görmüyorum... Korkum odur ki, bu taraftar gidip, Ekrem'e falan söylenmeye başlarsa affedilmez bir hata yapmış olur bence...

stalker dedi ki...

yuki,

soylenmek cok dogal. ben de ayni soylenenlerdenim, ama en ufak hatada topluca homurdanmak filan olacak isler degil. bu yanlis anlasilmis sanirim. mevzu burak yilmaz ozelinde donunce bu da normal.

benim bahsettigim daha buyuk resim. inonudeki profil gitgide kadikoydekine benziyor. rakip tribunu isliklamak, kendi oyuncusuna musamahasiz olmak, homurtu-ugultu vs... bunlar vakia. burak oynarken de boyleydi, ibrahim akin oynarken de. bu oyuncular kendilerine verilen sanslari kullanamamislardir baska sey, taraftar -inonudeki taraftar elbette- bunlara gereken ilgiyi, destegi verememistir ayri sey. taraftarin musamahasizligi burakin, ibonun kotu futbollarini mazur gostermez ayrica.

on siralarda kufreden adamlar o hareketlerinin devamini saglayacak gucu iste bu bosluktan buluyorlar. tribunun geneli futbolcusuna inanmiyor, onlar da futbolcunun moralini cokertiyorlar mac boyuca. her tribunde boyle adamlar vardir, ama bunlarin inonude neredeyse organize olma sansini bulmasi cok yazik. degisen taraftar profiline bagli tabii.

zubi dedi ki...

burak yılmaz konusu biraz daha değişik aslında. insanlar kötü oynaması bi yana kendini attığından, artisliğinden dolayı sevmediler, sevemediler kendisi de inatla bunu anlamak istemedi.


19 yaşında 20 yaşında altyapıdan ya da 2. ligden gelmiş bir oyuncuyu ernst'le ya da faklı zihin yapısıyla yetişmiş avrupalı bir genç oyuncuyla karşılaştırmak da biraz abes geliyo bana. ha türkiyede kırk yılda bir önümüze sergen gibi arda gibi yetenekler geliyo mutlaka ama bu bizim futbolcumuzun mental olarak ne kadar kırılgan olduğu gerçeğini değiştirmez.

ben bu sene serdar özkan topu ayağına aldığında al işte yine top kaybı yapıcak diyerek stadın homurdandığını duydum. tamam kötü oynadığı zamanlar oldu, yanlış tercihleri oldu ama bu mu olmalı yani? şut çektiğinde ulan yuh ordan da vurulur mu diyip, çalım atıp top kaybettiğinde pü ulan allah belanı versin diye hepbirağızdan söylenmeli miyiz?

oynayacak olan her yaşta her haliyle oynar ama genç futbolcu teşebbüslerine homurtu ile karşılık veren bi seyirci önünde oynayamaz.

bu olayı sadece burak yılmaz boyutunda değerlendirmemek lazım. olay içinde bulunduğumuz toplumun kültürüyle, gelenek görenekleriyle, sosyo-ekonomik durumuyla da alakalı esasen.

şimdi burak yılmazı bi tarafa bırakalım. 80 milyonluk bu ülke son 30 yıl içerisinde kaç tane dünya starı sporcu yetiştirmiş. dünya starı derken tüm dünyanın izlediği, ilgilendiği sporlar olan futbol, basketbol ve hatta yüzme ve atletizmi de katıyorum işin içine. aklıma açıkcası bu sene yaptığı sükseyle hidayet türkoğlu ve all-star seçilmesi dolayısıyla mehmet okur dışında bir isim gelmiyor. hakan şükür, tanju çolak diycem biri hiç avrupaya gidemedi diğeri gitti birşey yapamadı. nihat kahveci ise gidenler arasında en başarılısıydı ama hiçbir zaman "dünya starı" olamadı. şimdi düşünün avrupada böyle bir nüfus potansiyaline sahip olup da yıldız yetiştiremeyen başka bir ülke var mı? ingiltere mi, almanya mı, italya mı, ispanya mı? bizden çok daha az nüfusa sahip, ekonomik durumu saydığım diğer avrupa ülkelerine oranla çok daha kötü olan portekiz bile süperstarlar çıkarabiliyor.

o zaman sorunu sadece bir kişiye indirgemek doğru mu? bu ülkede bir spor kültürü, gerçek anlamda bir spor eğitimi ve hatta gerçek bir eğitim sistemi mevcut mu? giderek cahilleşen, kültürsüzleşen bir toplumdan iyi sporcular çıkarabilmek ne kadar mümkün? mevcut durum içerisinde potansiyali olan, aklı başında olan adamda sadece "yerel kahramanımız" olmakla kalıyor...

delgado dedi ki...

@exavier

kesinlikle. bir batuhan söz konusu oldu mu adamın hareketlerine verilen kötü tepkilerden en ılımlısı "demek ki adamın içinde yokmuş, bişey olmaz bundan napalım" diyor. yahu her insan doğduğunda eşittir sahip oldukları. daha bikaç aylıkken gördükleri geçirdikleri etkiler insanın hayatını, sonraları bunlar kalıcı olarak karakterde yer alır sen bunlara etki edemezsin hiçbir şekilde ama 13 yaşında altyapıda onu ilk aldığın zamanlarda da karakterde ve iş ahlâkında değiştirebileceğin şeyler yok değildir kesinlikle. çok kolay adam yemek, çok... çözüm üretmek yerine sorun üretmek zaten en büyük zevkimiz. tamam toplumsal olaylara ve aile yapısına falan el atmamızı bekleyen yok ama sadece genç oyunculara da yapılmıyor ki bunlar... hakan gelen tepkiler sonrası tribüne "napayım" derken bazı gerizekalı tribün insanı bunu "el kol yaptı tribüne" şeklinde deklare ediyor. gerçi o gerizekalı da belli yollardan geçtiği ve gördüğü için öyle davranıyor, ona da gerizekalı deme hakkımız yok tabi bence. eğer madem biz bu düz adamlardan resmi daha geniş görebiliyor ve daha mantıklı düşünebiliyorsak onların yok etmeye çalıştığı adamlara bizim sahiplenmemiz gerekiyor, en azından kendi aramızda.

sanki ülkede ufak bir-iki hata yapan insanları kazanmaya çalışan çok insan var ve basının usulsüzce da üzerine gittiği her adam odunla dövülesiceymiş gibi biz de "siktir edin bişey olmaz-olmazdı zaten" diyoruz herkes için. sırf basın yalan dolan haberlerle şerefsizce batuhan'ın üzerine gittiği için sahiplenmek istiyorum onu. ruhumda var napiyım. sinan engin de telegol'de bobo'yu sevmediğini söyleyince bobo'ya müthiş bir sevgi beslemeye başlamıştım o an mesela.

Yorum Gönder

Ara