.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Tekerlek basın bunu da yazın

Artık Türk spor medyası hakkında eleştirel yazılar baygınlık verecek noktaya geldi biliyorum ama bunu yazmazsam çatlarım. Her takımın yıldız statüsünde futbolcuları var. Galatasaray'da Lincoln, Fenerbahçe'de Guiza ve Beşiktaş'ta ise Delgado... Guiza hala Türkiye'ye gelmedi, son haberlere göre bir ay kafa izni vermiş kendisine. İspanyol basınına verdiği ayrılık ana temalı demeçler de sıcaklığını koruyor. Bonservis bedeli ise en yüksek yabancı futbolcu. Lincoln da başka bir alem. Hayatımda gördüğüm en rahat futbolculardan birisi. Galatasaray bu adama hala ulaşamıyor, internet sitelerinde Almanya sokaklarında gezerken bir taraftarın korsan fotoğrafı ile nerede olduğu bilgisi ediniliyor. Adeta kulübüyle taşak geçen, işin bokunu çıkarma seviyesini de aşmış bir arkadaşla karşı karşıyayız. Onun da bonservis bedeli yüksek ve alıcı bulunması zor. Diğer tarafta ise Delgado var. Yıllardır beklentileri karşılayamayan, saha dışında her şeyiyle Beşiktaş'ı dört dörtlük temsil eden ama saha içinde bir türlü istediği çizgiyi tutturamayan Delgado. Sezon ortasında 5 milyon euro bedelle bonservisi Ülker'den alınan Delgado. 6 ay boyunca sahalardan uzak kalacak olan Delgado. Ama buraya dikkat, vaktinde kampa katılan ve teknik ekibin direktifleri doğrultusunda hareket eden Delgado. Şimdi bu üç örneği önümüze alalım. Basının bu gelişmeler üzerine izlediği tutumu dikaktle inceleyelim. Kaç gün oldu hala ne Fenerbahçe ne de Galatasaray kulübüne hesap soran yok. Varsa yoksa futbolcular eleştiriliyor. İyi de kardeşim bu lakayit hareketleri sergilemelerini sağlayan bu kulüplerin ta kendisi değil mi? Lincoln'e ulaşamadık, Guiza telefonumuzu açmadı ne demektir ya? Bundan daha büyük skandal mı var, bundan daha büyük haber mi var? Beşiktaş Delgado'yu ameliyata gönderdi kıyamet koptu. Yönetim ayrı suçlanıyor, Mustafa Denizli acımasızca eleştiriliyor, futbolcunun ağzından garip haberler yapılıyor. Kardeşim biz bu kadar aciz bir camia mıyız? Bizi bu kadar çabuk nasıl ele, ayağa düşürebiliyorlar? "Delgado'nun bonservisini aldılar şimdi de altı ay oynamayacak. Bu tam bir skandal ooovvvv" diyen ağzınıza tren girsin be. Dibinizde ne armutlar elmalarla karışıyor üç maymunu oynuyorsunuz. Beşiktaş oldu mu, fırsatı kaçıran yok ama. Tekerlek basın, geçtiğin yola çomak sokayım...

13 Yorum:

Antidoto dedi ki...

bundan üç ya da dört gün önce taraf gazetesinin spor manşeti "delgado lincoln değil" idi.haberde de lincolun nasıl bir adam olduğu anlatılıp,delgado'nun onunla asla kıyaslanamayacak bir profesyonel olduğu anlatılıyordu.ayrıca aynı gazetede defalarca guiza,lincol ve hatta ibrahim cingi başlıklı manşet haberleri okudum.sezarın hakkını da sezara verelim..

birkan dedi ki...

Bekleneni verememiş adamın sözleşmesini uzatmak zaten enteresandır birde üstüne hemen ardından dank diye ameliyat olup 6 ay oynamayacak olması ilginçtir ve bunun üstüne gidilmesini kabullenmemek tuhaf oluyor.
Guiza bugün gitse herkesin sevineceği bir oyuncudur isteyeni var İspanya takımlarının durumunu bekliyor.
Lincoln Gs'de istenmeyen birisi hem şu ana kadar hem kaçtıktan sonra Gs yönetimi sakin duruyor o yüzden.
Böyle adamlar Beşiktaşta olsa ve zararsız veya az zararla gönderilecekleri bilinse Beşiktaşında üstüne gidilmez merak etmeyin.
İsterseniz devam edin böyle düşünmeye tüm medya birlik olmuş Beşiktaşı yok etmeye çalışıyor.

scapula dedi ki...

Tüm takım taraftarlarında yaygın olan "Medya bize düşman" evhamına mükemmel bir örnek olmuş diyeceğim, kusura bakmazsanız. Siz Beşiktaş ile ilgili haberlere daha çok ilgi ve bundan önemlisi daha çok hassasiyet gösterdiğiniz için, size öyle geliyor. Geniş bir kesim Galatasaray taraftarı da şu anda "Güiza da gelmedi, hâlâ bizim Lincoln'le uğraşıyorlar." demekle meşgul. Hatta ben az önce Hakan Ünsal'a bilmem kaç milyonuncu kez küfür ettim, Tobol maçını değerlendirmesi için oturtulduğu koltukta bile Lincoln'e sallamadan duramadığı için...

Şu gerçek. Medya için önce Fenerbahçe gelir, sonra Galatasaray gelir, sonra da Beşiktaş. Ama bu, "Medya bize düşman." ile açıklanamaz. Yarın bu denge değişir ama dengesizlik aynı kalır çünkü. Bu düzeni açıklayacak üç kelime var, birbirinin peşisıra dizilen. Güç, gücün getirdiği para, paranın yol açtığı ahlaksızlık...

O kadar anlamsız ki şu yazdıklarınız. Ve aynı reflekse sahip Galatasaray taraftarının yazdıkları. Ve özellikle Fenerbahçelilerin elbet, medyada gerçekten hâkim olan Fenerbahçe ağırlığını düşünürsek. Ne zaman ki "Medya Beşiktaş'a / Fenerbahçe'ye / Galatasaray'a düşman"dan ziyade "Medya spora ve ahlaka düşman" diyeceğiz, o zaman anlamlı hâle gelecek söylediklerimiz.

Saygılar;

scugnizzi dedi ki...

ahmet çakar geçen gün, daum'un güiza'ya ulaşamıyorum açıklaması için skandaldır dedi.

ama basında insanlar genelde başkanlardan korktukları için sesini çıkaramıyor.

anca hıncal yazar, ahmet çakar yazar, erman toroğlu yazar.

theotheo dedi ki...

http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/12083211.asp?gid=211

tekerlek basın.

tathar dedi ki...

ntvspor'un haber bültenlerini izleyin ama bir kere değil birkaç gün üst üste izleyin yanlı haber nasıl yapılırmış öğrenin. Galatasaray ve Fenerbahçe ile ilgili neşe dolu haberler (onlarında sorunlu oyuncularından haber veriliyor lakin yine de herşey yolunda hissi hakim) Beşiktaş ile ilgili kesinlikle sorunlu bir haber var...

Arkhe dedi ki...

Algıda seçicilik.

marpione dedi ki...

bence medya kasıtlı olarak sadece beşiktaş'a yapmıyor bunları. dönemine ve yerine göre herkesin üzerine çullanıyorlar, altını oyuyorlar, zayıflatıyorlar, zarar veriyorlar, güvenilirliğini azaltmaya çalışıyorlar vs. herkes bu düzenden üzerine düşeni alıyor. o nedenle herkes şikayetçi.

biz geçen sene ikinci yarıda "basına malzeme vermeyi" kestiğimiz için düzgün bir dönem geçirdik. uğraşacak başka takımlar vardı bizi rahat bıraktılar.

genellikle orman kanunu geçerli bu konuda. sen eğer o dönemde başarılıysan, sağında solunda açık yoksa, sorunun yoksa, dişlerini gösterebiliyorsan seni rahat bırakıyorlar. eğer sallantıdaysan ise arenada buluyorsun kendini.

bütün takımların "bize düşmanlar" edebiyatı yapmasından ve hepsinin "iktidarı kontrol etmek" için "saldırganlaşabildiğini" tespit edersek ortadaki "hukukun" aslında "altını olanın kuralı koyacağı" seviyesine indirildiğini görebiliriz. bunun için evil aziz yıldırımlar, çakma evil demirörenler, sith lord'u özhan canaydınlar yönetiyor bu kulüpleri.

taraftar da itişip kakışıyor altlarda bir yerde işte. çarşı gibi onlar da "herkese karşı". oysa hepsi ayak üstü düdükleniyor. kendi hayatlarından feragat edip takip ettikleri takımın "doğal olmayan" sebeplere kurban edilişini, verdikleri zaman, sevgi ve emeğin köpeklere yem edilişini izliyorlar.

sonra gel de tribündeki protesto ve şiddeti kaldırmaya çalış. hayal dünyası.

matiasemilio dedi ki...

farklı bir noktaya temas etmek istiyorum ben..
delgado'nun sözleşmesinin askıya alınması hususu bence çok saçma bir düşüncedir..sonuçta 6 ay askıya alacaksın sonra tekrar yabancı kontenjanı problem olacak..yani çözüm değil..
ve de Beşiktaş kaptanının ziyaretine takım doktorunun dahi gitmemesi şahsım adına çok üzücü bir olaydır..

Jokond dedi ki...

yazıda herkes bize düşman teması yok. Anlaşılmadı sanırım tekrar kısaca izah etmiş olayım, tekerlek basın Galatasaray ve Fenerbahçe'ye başkan nezdinde ve kurum öngörüsüyle bir eleştiri, ağır yorum getirecekken en az 40 kez düşünüyor. 39'unda da vazgeçiyor zaten. Fakat ne zaman ki Beşiktaş'ın iç yapısında bir sorun oluyor, aynı tekerlek basının yorumlarda ve eleştirilerde bulunurken feci derecede rahat olduğunu gözlemliyorum. Buradaki soru şudur, bize karşı neden bu denli rahatlar?

marpione dedi ki...

@jokond ilk cümlen ile son cümlen çelişiyor son yorumunda.

"bir bize karşı" değil o dönem işlerine gelmeyen kim varsa ona karşılar. takımların ismi ve dönem değişiyor sadece. ondan sonrası algıda seçicilik, önce kendine yapılan haksızlığa isyan dönemi.

zeminde herkese haksızlık var. ancak yeteri kadar insan bunu görüp söylemeye başladığında değişebilir bu durum. politikada parti ile yaptıklarını sporda takımla yapıyorlar sadece. taktik aynı taktik.

Marpione'nin degindigi durumu bugun parmamaniac'in blog'unu okurken fark ettim. Orada da NTVSpor'a Fenerbahce yandasligi icin giydirmis GS'li taraftarlar, fakat sadece biri "Besiktas'a karsi da boyleler." demis. O da onu azicik demis zaten.

Bizim savasmamiz gereken basindaki isimler (ornek: Mehmet Demirkol - borges olayi), kurumlar (NTV Spor'a karsi aldigimiz tutum)ya da en azindan Besiktas muhabiri kisvesi altinda takimi baltayanlar (Gerci bunlari kaniksadik artik). Genel tutumu elestirince Marpione'nin dedigi yola cikiyoruz, o yol da cikmaz oluyor bir yerde.

No Pasaran dedi ki...

Ben Marpione'ye degil daha cok Jokond'a katiliyorum. Her ne kadar basin zayif gordugunun ustune gidiliyor koz vermeyeceksin diye dusunmeye calissam da, lig bittiginden beri olanlar beni aksini dusunmeye itiyor. Besiktas'in son yillarda bundan daha guclu oldugu bi donem hic olmadi, en son Luce ile 100.yilimizda sampiyon olup ertesi sene lige firtina gibi girip CL'de bile basarili olmak uzereyken bundan basariliydik, onun disinda Besiktas her zaman basina malzeme verecek durumdaydi ve bu da basin tarafindan yeterince kullanildi. Ama sen duble yapmis takimin aleyhine bir anda bu kadar haber yapmaya baslarsan ben killanirim arkadas kimse kusura bakmasin. Bi yerlerde dugmeye basildigi asikar ve bunu gormemek naiflik olur. Mehmet Topuz olayinda NTVSpor'un tavrindan baslayarak medyanin Besiktas hakkindaki tutumunu ibretle izlemeye devam ediyorum.

En son Theotheo'nun verdigi link'te de goruldugu uzere alenen bi "nerden bok atsak" durumu var. Daha bugunun haberi, Dogan Haber Ajansi tarafindan servis edilmis, haber Hurriyet'in internet sitesinde. Neymis efendim Demiroren 5 yilda 59 futbolcu transfer etmis bunlar icin 70 milyon euro harcamis. Bastan sonra okudum, bi defa alinan oyuncularin %80'i bonservis ucreti odenmeden alnimis, cogunlukla da ilk yillarinda (zaten bunca yildir basarisiz olmamizin sebeplerinden biri degil midir bonservissiz ucuza oyuncu kovalamak). Bonservisi ile aldigimiz cogu oyuncuyu da yine bonservisinden para kazanarak, hatta bazilarinda kar ederek satmisiz. En ilginc olanlari da Youla ile Fatih Sonkaya bence. Bir oyuncuya odenen en yuksek bonservis bedeli ise Delgado'ya odenen 5 milyon euro ki haberin icerigindeki cogu yanlistan sadece biri bu. Delgado'ya 5 milyon euroyu Ulker odedi, biz ise Ulker'den bonservisi 7 milyon 750 bin dolara aldik. Carew'den 4 milyon euro kar etmisiz mesela. Yani kisacasi toplam 70 milyon euro lafini bulmak icin yapmadik sey birakmamis haberi hazirlayan, oyuncularin aldigi yillik ucretleri vs toplayarak 5 sene icin ancak 70 milyon euro gibi bi rakam cikarmis. Besiktas gibi bi kulubun futbol takimi transfer+oyuncu maaslarina yillik ortalama 14 milyon euro harcasin birakin da.

Benim takip ettigim kadariyla Fenerbahce'nin sadece Guiza, Emre Belozoglu, M.Topuz ve Ozer transferleri icin harcadigi bonservis paralari ve kontrat sonuna kadar oyunculara verecegi toplam para bile 70 milyon euro'ya yakin. Sadece 4 oyuncudan bahsediyoum. Ama Besiktas Ferrari'yi 4.5 milyon euro bonservis ile getirip kendisine yillik 2.5 milyon euro verirken yer yerinden oynuyo, vay bu para bu adama verilir mi vs Hatta Demirkol gibileri cok daha ileri gidip abuk subuk yorumlar yapiyolar, G.Birligi Parma'yi elerken Ferrari o takimin defansindaydi gibi. Mehmet Topuz 9 milyon euro+G.Emreciksin karsiliginda transfer edilip kendisine de yillik 2.5 milyon euro verilince bu transfer basarisi oluyo, Besiktas'in elinden kapti oluyo vs Iste bunlar algida secicilik asil...

Transferde %100 basari yoktur, illa ki hatalar yapilacak ve bunlarin bi maliyeti olacak. Ancak Besiktas'in durumu kasten abartarak bunlarin haber yapildigi cok barizdir. Saydiklari o kadar ismin icinde bize mali acidan cok buyuk yuk olusturdu denilebilecek Del Bosque, Juanfran, Ailton, Gordon falan. Hic bedavaya alinan Tello'dan, sadece 3 milyon euroya alinan Ernst'ten falan bahseden yok. Bugun Fenerbahce Ernst gibi birini transfer edebilmek icin bi ay adamin kapisinin onunde yatiyo. Dusunsenize Ernst Fener'de olsa hakkinda yazilacak methiyeleri vs..

Yorum Gönder

Ara