.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Denizli'yi okumak

Mustafa Denizli, gerçekten enteresan bir teknik direktör. Basına verdiği demeçlerdeki ölçüyü, keskin dönüşleri ve hazır cevaplılığını her zaman takdir etmişimdir. İşin ilginç yanı ise hiçbir soruya kaçamak cevap vermemesi. Muhabir neyi sorduysa, cevabını en sade ama anlaşılır şekilde alıyor. -Futbolcu transfer edecek misiniz? -Gurbetçi bir futbolcuyla görüşüyoruz. Yabancı kontenjanımız dolu, boşalırsa takviye yapabiliriz -Yeni tarnsferler takıma uyum sağladı mı? -Ferrari hala istediğim çizgide değil ama olacak, İsmail dediklerimi aynen yerine getiriyor. Hal böyleyken, birebir konuşmalarda her türlü cevabı alırken, insan şunu sormadan edemiyor. Beşiktaş'ın bu sezon genel oyun şablonu ne olacak? Yapılan transferler, eldeki futbolcular, Mustafa Denizli'nin tercihleri gibi verileri ortaya koyduğunuzda her şeye cevap veren adam bizi burada yanıtsız bırakıyor. En sevmediğim şey, Football Manager tablosu üzerinden takım yapmaktır. İdeal 11 tavsiyeleri, diziliş önerileri beni öldürür bitirir. Bunu bizim sitede de görüyorum diğer yerlerde de. Zira sahaya çıkan onbir adamın kağıt üstünde belirlenebileceği kanısında değilim. Kelebek etkisi diye bir şey var. O günkü sakatlıklar, performans göstergeleri, rakibin adı sanı gibi gözden kaçırılmaması gereken birçok faktör var. Benim burada bahsini etmek istediğim oyun şablonu daha başka bir şey. 3'lü savunma, çiftli ön libero falan değil yani. Bu takımın kişiler bazında değil, takım hüviyeti babında şablonu ne olacak? Geçen yılın devamı mı yoksa başka bir şey mi yaşanacak? İşte bu noktada, gelen giden oyunculara bakarak, Mustafa Denizli'nin kafasındakileri okumaya çalışarak gelecek sezon Beşiktaş'ın nasıl bir ruh haliyle sahaya çıkabileceği üzerine kafa yormaya çalışıyorsunuz. Bizim de bu noktadan itibaren söyleyeceklerimiz desteksiz varsayımlardan öteye geçmeyecek ama yine de denemeye değer gözüküyor. Denizli'nin yeni sezon transfer planında Fink ilk tercihti. Bu tercihi biraz sorgulamak lazım. Hali hazırda mayası tutmuş bir Ernst varken aşağı yukarı aynı özelliklere sahip ikinci bir futbolcuyu almak bana şunu düşündürdü. Cisse'nin gideceği çok önceden belliydi ve Mustafa Denizli orta saha anlayışını geçen yılki gibi sürdürmek konusunda kararlı. Şayet öyle düşünmeseydi yedek bekleyen Uğur İnceman, Sivok gibi alternatifler yedekte tutulur hadi olmadı aynı mevkiye yerli bir oyuncu transferi daha yapılabilirdi. Cisse'nin alternatifinin hemen anında bulunması ve transfer sezonu başlamadan işinin bitirilmesi bu açıdan çok dikkat çekici bir gelişme. Sonrasında Demirören öncülüğünde başarısızlıkla sonuçlanan bir Topuz harekatı var. Mehmet Topuz transferi gerçekleşmeden önce, her şey daha aydınlanmamışken Bilal Meşe'nin Milliyet'te Denizli ile yaptığı bir röportaj var. Mustafa Denizli Mehmet Topuz için, "olsa da olur olmasa da olur" kabilinden bir şeyler söylemişti. Ben o söyleşide çok net bir şekilde Denizli'nin teknik ve taktik anlamında Topuz'u hiç istemediğini hissettim. Yaşanan sidik yarışında başkanı yarı yolda bırakmamak için iki ucu açık bir diplomat cümlesiyle Denizli, fikirlerini aslında net bir şekilde yine söylemiş oluyordu. Sonrasında Erhan Güven transferi var. Sessiz sedasız gerçekleşti hala da sessizliğini koruyan bir transfer. Erhan Güven bizi yanıltır mı bilinmez ama bugüne kadarki performansı hakkında söylenebilecek en sağlıklı şey istikrara sahip olması. Geçen sezon 40 maçta görev alan, istikrar sahibi bir oyuncu. Tahminen, Denizli tarafından yedek kadro için düşünüldü. Sağ koridorda yaşanacak çeşitli sıkıntılarda başvurulacak bir kaynak oalrak görülüyro Erhan. Yani bu açıdan bakıldığında Erhan Güven transferi de bize oyun şablonu açısından bir cevap vermiyor. Daha sonra ise bir gece yarısı operasyonu düştü haberlere. Karşıyaka'dan Rıdvan Şimşek, Gaziantepspor'dan İsmail Köybaşı Beşiktaşlı oldu. İsmail, bizim Antepli çocuk konusunda hiç şüphem yok. İlk haftadan formayı kapacak onu da bir daha üzerinden çıkarmayacak adım gibi eminim. Artık futbol hayatının sonuna gelen İbrahim Üzülmez'e ilk defa ciddi bir rakip .ıktı. Bu seferki rekabetten de Üzülmez'in yenilgiyle ayrılacağını düşünüyorum. Rıdvan Şimşek ise çok ama çok genç bir yetenek. Yıllardır alışık olmadığımız bir transfer örneği. Geleceği parlak, maliyeti nispeten ucuz, Beşiktaş'ın ihtiyaç duyduğu bir mevkiye yapılan transfer. Bu transferler de eski takım dizlişine ve şablonuna yönelik yapılan takviyeler gibi gözüküyor. Ve en sonda Nihat Kahveci var. Beşiktaş'ın öz çocuğu, yurtdışındaki gurur kaynağımız. Beşiktaş altyapısının göz bebeği. Ama işte burada duralım. Beşiktaş'ın geçen seneki oyun dizilişinde Nihat ne yapardı? Ne kadar ondan verim alınabilirdi düşünmek lazım. Nihat, Real Sociedad formasıyla gol krallığına koşarken ikili forvetin tamamlayıcısı konumundaydı. Partneri ile olan müthiş kimya uyuşması da onu ferahlatıyordu. Gol potansiyelinin artmasıyla birlikte ister istemez hedef forvet haline geldi. Yaşadığı şanssız sakatlıkların da etkisiyle eski performasından uzaklaşmaya başladı. Şimdi bugüne bakalım. Nihat hangi mevkide en verimli oyununu oynar? Durun bu soruya cevap vermeyin. Çünkü bu sorunun cevabı diğer bir soruda gizli. Mustafa Denizli'nın bu sezon oyun şablonu nasıl olacak? Geçen yılın bir devamını mı izleyeceğiz yoksa bir şeyler değişecek mi? Nihat Kahveci transferi haricindekiler ve giden isimler hep aynı düzlemin devam edeceğinin sinyallerini veriyor ki tek tek hepsini yukarıda izah ettik zaten. Ama Nihat, geçen yılın oyun ruhuna uymuyor. Nihat, bambaşka şeylerin sinyalini veriyor. Mustafa Denizli'nin haberi ve isteği dahilinde bir transfer mi yoksa Demirören'in bir hayali gerçekleştirme egosuyla mı karşı karşıyayız bilemiyorum. Sonuçta Nihat, sezonun flaş transferi olarak artık Beşiktaş'ta. Delgado'nun artık bıkkınlık veren yararsızlığından ve ameliyatından sonra yine aynı mevkiye oyuncu almak isteyen Denizli'nin Nihat ile ne yapacağını gerçekten çok merak ediyorum. Tek bir oyuncu, bütün şablonu ve sezon başı planlamayı devirecek mi yoksa Nihat eski şablona devşirilerek heba edilecek mi hep beraber göreceğiz...

4 Yorum:

Cherubim dedi ki...

Orta saha yükünün tamamen Ernst ile Fink'e bırakılıp ofansif bir kurguyla sahaya girecek gibi duruyor takım. Nihat, Holosko, Bobo (kalır umarım), Nobre (gider umarım) ve kiralık gitmezse Batuhan ileri uçta sorun yaşatabilir. Görüntü Tello'nun orta sahanın ortasına çekilme potansiyelinin olduğunu da gösteriyor, ki orada oynadığını da gördük. Bir ihtimal zorlayıcı da olsa Holosko solda, Nihat sağda oynar. İleriye de Bobo yerleştirilir. Tabii tahmin sadece bunlar. Denizli'nin kafasındaki tilki ne bilinmez..

matiasemilio dedi ki...

nihatın transferi başkanın topuz öfkesinin bir öfkesidir bana göre..tabi oyun şablonunu değiştirecek bi oyuncudur nihat aynı zamanda..nihatın içinde olduğu şablonda holosko'nun kesik yememesi ümidiyle...

essalee dedi ki...

Bence Denizli geçen senekinden daha muhafazakar bir şablonda oynatacak; çünkü 2 kupası var. Ortasahayı kalabalık tutup oyunun kontrolünü almak isteyecek. Nihat ve nobre de gezici santrafor olur heralde. Holosko da 1 devre gözükür.

Unknown dedi ki...

malesef essalee yüzde yüz haklı. ama denizli bu belli olmaz. nihatı keserse şaşırmayın.

Yorum Gönder

Ara