.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Olabilite

Beşiktaş Fortis Türkiye Kupası'nı İzmir'de oynanan finalde 3-2'lik skorla Fenerbahçe'nin avuçlarından aldığında basında iki şey çok konuşulmuştu. Birincisi Tümer'in uzatmalarda gelen golüydü ikincisi ise uçakta yapılan Rolex pazarlığıydı. Maçın bitiminden sonra mutluluk sarhoşu Demirören, Tümer'e galibiyet golünü getirdiği için özel ihtimam gösteriyordu. Uçakta dönüş yolculuğunda Tümer, başkanın bu zevk sarhoşluğunu fırsat bildi ve kendisinden gol primi olarak Rolex saat istedi. Yıldırım Demirören hiç düşünmeden kolundaki altın saati çıkarıp ısrarla Tümer'e hediye etti. Beşiktaş en buhranlı döneminde kupa kazanmıştı, bir saatin lafı mı olurdu? Maçın ardından birkaç ay geçti, Tümer Metin olaylı bir şekilde Fenerbahçe'ye transfer oldu. Ve bu olayın akabinde gazetelere bomba gibi bir haber düştü. Söylentiye göre Yıldırım Demirören araya adam koymuştu ve hediye ettiği saati geri istiyordu! Haberin ardından yorumlar gırla gitti. Kimi başkanı savundu, koskoca Beşiktaş başkanı böyle bir şeye tenezzül etmez dedi. Kimileri ise sert çıkıştı. Başkan mantığını kullanamıyor, muhakkak o saati istemiştir bizi rezil etmiştir dedi. Ama en güzel yorumu Milliyet Gazetesi köşe yazarı Ercan Güven yaptı. "Sorun saatin gerçekten istenip istenmediğinde değil, bu dedikodunun çıkabilmesindedir. Bir başkanın böyle bir şey yapabileceği yönünde kafalarda soru işaretinin oluşabilmesidir" diye yazdı Ercan Güven. İşte o günden beri kafaya taktım. Olabilite, bozuk bir Türkçeyle oluşturulmuş bir kelime olarak biz Beşiktaşlıların en büyük sıkıntısı değil mi? Bakın aynı bok şimdi tekrar yaşanıyor. Bu seferki mevzumuz Poulsen. Hani şu Fenerbahçe'nin varını yoğunu ortaya koyduğu ama transfer edemediği Danimarkalı. Bugün İtalya'da bir gazetede haber çıkmış, bizim gureba basın da üstüne çullanmış hemen. Rivayete göre Fenerbahçe 8 milyon euro teklif etmiş Juventus'a. Beşiktaş Başkanı gözü kara Yıldırım Demirören ise teklifi 10 milyon artırmış. 18 milyon euro önermiş! 8 milyona zaten tamam diyen Juventus bu miktarı duyunca çok afedersiniz amı götü dağıtmış. Poulsen'i ikna seansları bizzat kulübü tarafından başlatılmış... Şimdi habere bakıyoruz. İtalya'daki spor basınının sabıka oranını da pekala biliyoruz. Ama bakın aynı yere geldik kilitlendik. "Ulan acaba" olabilitesi hiç geçmedi mi aklınızdan? "Demirören ne yapsa yeridir" demediniz mi bir anlık da olsa? Bizim kara belamız işte bu "olabilite"dir dostlar. Bizi içten içe yıkacak habis ur bu kelimede saklıdır. En uçuk kaçık habere bile kısılmış gözleriyle etrafa bakan İbrahim Üzülmez tavrıyla yaklaşmaya başlamışsak vay halimize diyorum başka da bir şey diyemiyorum...

32 Yorum:

AMI GÖTÜ MÜ ? ne oluyoruz ya ...

Kaan Bilgin dedi ki...

demirören zaman zaman kendini kaybedip abuk sabuk şeyler yapıyor olabilir, fakat bu kadar ileri gideceğini zannetmiyorum.

BeşiktAŞK dedi ki...

şşşt efendi ol Beşiktaş başkanına konuşuyorsun sen dikkatli kur cümlelerini!!!!

thug love dedi ki...

Bu konuyla ilgili en güzel yorumu Entourage dizisinden Ari Gold yapmıştır ;

Ari Gold holivudda bir ajans sahibidir durumu çok iyidir. Mali durumu kötü olan ve önem verdiği eski iş arkadaşıyla buluşmaya gitmek üzeredir ;

Asistanı: Buluşmaya daha ucuz bir saat takarak gitmek isteyebilirsin. Morali bozulmasın ?

Ari Gold: (Kredi kartını verir) Git aşağıdan bana bi tane rolex al.

YD'den kurtulmadığımız sürece Rolex'i Messi sanan bir yönetimimiz olacak.

yunus dedi ki...

Beşiktaş'ın en büyük sorunu YD değil bence.Kendi adıma konuşayım: Bence demirören bu takımı en az senin benim kadar seviyodur.Cebinden milyonarca dolar verecek kadar seviyordur.bunu sevinclerinden hal ve hareketlerinden rahatlıkla anlayabiliyoruz.


Beşitaşın asıl sorunu "efendi ol beşiktaş başkanına konuşuyorsun" , "başkan eleştirilmez", "eleştiriyorsan beşiktaşlı değilsin" diyen yalaka, rantçı, en iyi ihtimalle demokrasiden nasibini almamış insanlardır.Futbol kulüplerinin temel taşı taraftardır.Ama bir kısım beşiktaş taraftarı (ve çarşı) demiröreni eleştirilmez kıldıkları için bu temel taş denetleyiciliğini yapamıyor.Dolayısıyla YD yalnış kararlarından(her insan yapabilir) ısrar ediyor.Menejerlerin getirdiği diatta yı aldıktan sonra gidip başka bir menejerin getirdiği higueni alabiliyor.Neden?Çünkü bu transferi de yaparsa eleştirilmeyeciğini biliyor.


Başkan 10 milyon beşiktaşlıyı temsil ediyor.Ve bu 10 milyon beşiktaşlıda ondan bir sebeple hesap sorma hakkına sahiptir.Ama sizlerin bu hal tavırları beşitaşı (hatta genişletim "memleketi") bu hale getirdi.

pancurtaran dedi ki...

bu blogda nasıl oluyoda hergün yıldırım demiroren hakkında yazı yazılır anlamak mumkun deil.bizler yada sizler yada cevrenizdeki hersey bu kadar kusursuzmu ki hersey dort dortluk olsun istiyoruz?adam daha gecen seneye kadar hayalimizde goremiycegimiz nihatı alıyo yine begenilmiyo yok oyleydi sakattı falandı.su 15 gundur servet konusunda yasananlar bizde yasansaydı ne olurdu acaba?gs transfer yapamıyo servetin durumunun belirsizligi yuzunden.adım atamıyo adamlar.ama ben bir yerde gormedimki basiretsiz yonetim hallet artık su isi,bi adamı satamadınız,satıyosan san,satmıyosan satma mealinde cumle gecsin.bence biraz abartıyoruz yıldırım demiroren konusunu. ısıtıp ısıtıp devamlı servis yapıyoruz.

marpione dedi ki...

amma fazla kraldan çok kralcı varmış ortamlarda.

pancurtaran dedi ki...

@marpione
bence bu ortam kraldan fazla kralcıdan ziyade; her gelismede yıldırım demiroreni asagılamaya calısan veya en kucuk sekilde yıldırım demioreni ovmeye kalksan onu kraldan cok kralcı ilan etmeye calısanlara dolu ne yazıkki.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

nihat'ın transferi bir yöneticilik becerisi değildir. parayı verirsin gelir, vermezsin gelmez. verdiği para da benim param neticede. nesi başarı bunun? kendi parasını veriyor olsa da neyi başarı?

şu blogda demirören az bile konuşuluyor.

marpione dedi ki...

@pancurtaran

o da olacak, bu da olacak. ikisinin de olmasını hazmetmek bu kadar zor mu?

gelip de gazcıyı öven oldu da -küfreden theotheo hariç- susturduk mu?

Malvinas dedi ki...

@Yunus

Sanırım bazı şeyler yanlış anlaşılıyor ya da hiç anlaşılmıyor. "Akıllı ol, Beşiktaş başkanına konuşuyosun" minvalli cümleler hakarete varan kelimeler ardından söylendi. Burada Beşiktaş başkanına tüpçü deniyorsa elbette tepkimi koyacağım. Bana bunu sosyal hayatımda söyleyen Fenerliler Gsliler iken, burada nedense Beşiktaşlılar söylüyor. Hoşunuza mı gidiyor başkanınızla t..ak geçilmesi?

Bunun karşısında olanları rantçı, yalaka, anti demokratik nitelendirmek de en hafifinden abestir. O zaman ben de sizi, muhalefetin adamı olmakla ya da Beşiktaşlı olmamakla suçlarım ki doğru da olabilir...

Uzun yıllardır, başkanı eleştirip ama sadece eleştirip zerre alternatif yöntem geliştiremeyen özürlü muhalefetten ve Demirören karşıtlarından artık gına geldi.

Aranızda kaç tane kongre üyesi var bilmiyorum ama oluşacak alternatifin destekçisi olabilecek onlarca kongre üyesi tanıyorum, ve bu üyelerin çoğunun son seçimde Demirören'e oy verdiğini de biliyorum...

Aslında bu saatten sonra zaten gitsin başkan bence. Adamın attığı adımın neden içe bastığı bile elştirilir hale geldi, her hareketi bize batar olmuş. Varsın yenisi gelsin gelebiliyorsa bakalım onu ne yapacağız... Aynı tartışma öyle ayyuka çıktı ki, forumda da benzer şeyler konuşluyor;

http://forum.forzabesiktas.com/viewtopic.php?f=1&t=14309

simplextablosu dedi ki...

Şimdi bu postun okuduktan sonra mı yorum yapılıyor yoksa direkt yorumlardan mı okumaya başlıyorsunuz bilemiyorum ama Jokond'un yazısı Başkanı yaptıklarından dolayı eleştirmek üzerine kurulu değil, tam tersi Yıldırım Demirören'in bugüne kadar tartışmasız bir biçimde yaptığı yanlışlardan sonra, attığı her adımda bu hataların izlerinin insanların aklına bir kurt gibi düşmesidir. Bu yüzden suçlanacak birisi varsa o da eleştiriyi yapan olamaz zaten. Peki bu nereye kadar gider derseniz, Yıldırım Demirören yanlış verdiği karar ve beyanatlar kadar doğru adımlar atar, Beşiktaş başkanına yakışacak akil açıklamalar yaparsa, o zaman yeni icraatları için herkes Yıldırım Demirören yapıyorsa bir bildiği vardır deme noktasına gelir. Yıldırım Demirören hala geçmiş yöneticilik yıllarında yaptığı yanlış transfer ve yersiz beyanatlarının diyetini ödemektedir. Tabi bu diyeti öderken hala Başkanlık koltuğunda oturuyor olması ayrı bir tartışma konusu ama biz gene isterseniz elmalarla armutları karıştırmayalım.

delgado dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
delgado dedi ki...

@simplextablosu

aslında post okuduktan sonra da yorumlardan sonra da yorum yapılsa, malvinas'ın şu yorumu zaten isteyerek veya istemeyerek, jokond'un tezini doğrulamış oluyor:

"Adamın attığı adımın neden içe bastığı bile elştirilir hale geldi, her hareketi bize batar olmuş."

işte bu... neden eleştiriliyor acaba? mal olduğumuzdan değil herhalde. zamanında akılalmaz kötü hamleler ve politikalar bilinçaltımızda kalıcı bir yara açmış olabilir, yazıda anlatılmak istenen de bu :)

pancurtaran dedi ki...

@jessie
transfer basarısı nedir peki?
parayı bastırıp almak yada parayı bastırıp alabilecek gucu yaratabilmek basarı deilmidir?dunyada buyuk takımların aldıgı oyunculardan hicbirini transfer basarısı diye nitelendirmek mumkun deil sanırım sana gore?

pancurtaran dedi ki...

@marpione
emin ol bende yıldırım demirorenin bazen yanlıs veya sacma kararlar aldıgını dusunuyorum.ama bence artık olgunlasmaya basladı.tabiiki bu bence.ama burada 3 yıl once yasanmıs veya yasanmamıs belli olmayan bir olayı hic alakası yokken alıp yazmak ve bunu devamlı yapmak devamlı kotulemek buna karsı cıkanlarıda-theotheo gibi-baskanın adamı diye etiketlemek ne kadar dogru?

Malvinas dedi ki...

Peki yazıya ve konuya göre yorum yaparsak biz şimdi karısını aldatan koca filmindeki kadın rolünü mü oynayacağız?

Hani eskiden yaptı ama artık düzeldiğine söz verdi, hem düzeldiğini kanıtlayan hareketler ve ona bağlı sonuçlar da var, ama yine de içim rahat etmiyor her hareketinde bişey arıyorum modu mu bu? Bırakın lütfen... Böyle bir model maalesef olamaz. Poulsen'e 18 milyon euro verilmiş olmasından çok korkuyorum çünkü geçmişte benzer hataları var... Ya bu mantık bizi nereye götürür ben anlamış değilim... 8 milyona evet dediğini biliyorsunuz Juve'nin allah aşkına biri çıkıp söylesin 8.5, 9, hadi bilemedin 10 milyon neden teklif etmiyor da 18 milyon teklif ediyor başkan? Geri zekalı mı bu adam? Sizin düşündüğünüzü düşünemiyor mu? Yoksa Moggi'nin Süleyman Hurma gibi biz Fener'e söz verdik diyeceğiniden falan mı korktu?..

Hep söylediğim bişey var, Beşiktaş taraftarı en saf taraftardır diye. Basın bunun farkındalığında öyle güzel oyalıyor ve tuzağına düşürüyor ki bizi, iki dakkada şu haber demeye bin şahit rezil yazılarla bizi birbirimize düşürüyor, hemen akabinde de "Beşiktaş taraftarı bölündü", "Taraftardan tepki çığ gibi" konulu mis gibi reel haberler yapıyorlar... Ondan sonra da geçmiş olsun...

Gürcan Ulusoy dedi ki...

gözünüzü seveyim, kariyeri düşüşe geçmiş, sakatlıklarla boğuşan bir nihat'ı hem de sattığın bedelden getirmek midir transfer başarısı?

transfer başarısı şudur aslında; Servet Çetin'i 8 milyon avro bedelle satmaktır. Marsilya'da yönetim değişir olur-olmaz vs.

Transfer başarısı 500.000 euroya Servet Çetin'i transfer etmektir.

transfer başarısı 1.000.000 euroya hakan baltayı transfer etmektir.

gökhan gönülü transfer etmektir.

transfer başarısı 3.500.000 euroya carew'i transfer edip ertesi sene 2 katına satmaktır.

transfer başarısı tomas zapotocny'i 500.000 euroya alıp ertesi sene 4.500.000 euroya satmaktır

transfer başarısı tomas sivok'u 1 milyon euroya transfer edip 2 sene sonra 4.500.000 euroya satmaktır.

transfer başarısı gordon schildenfeld'i 2.000.000 euroya satabilmektir.

transfer başarısı 32 yaşındaki ailton'un 3,500.000 euroya satabilmektir.

transfer başarısı matias delgado'yu 5.000.000 euroya satabilmektir.

transfer başarısı juan arangoyu 3,500.000 euroya transfer edebilmektir.

transfer başarısı ibrahim kaş'ı bonservisi elindeyken alıp, aldığı takıma bonservis ödeterek geri satmaktır.

Jokond dedi ki...

Komik bir durum söz konusu. Zira Demirören konusundaki en empati kurulmuş, en az düzeyde agresif yazım budur. Yazıyı okuyanlar içeriğinde Demirören'e karşı herhangi bir aşağılamanın, hakaretin olmadığını görecektir. "Aha yine başkanı eleştiriyor, kesin sövmüştür" önyargısı mı oluştu bazılarında nedir çözemedim. Yazıya bir kısmın verdiği tepki gerçekten çok komik...

Malvinas dedi ki...

Rodrigo Tello'yu bedava getirmektir.

Carew'den 6.5 milyon euro kazanmaktır.

Bobo'yu ucuza alıp 3 katına satabilmektir.

Çağdaş Atan'dan, Tayfun Korkut'tan para kazanabilmektir.

34 yaşındaki Ronaldo'yu satabilmektir

İbrahim Akın'dan 1 milyon euroya yakın para kazanabilmektir.

Ya da bakış açısının "tarafı"dır transfer başarısı...

mehmetozy dedi ki...

öncelikle jokond un yazısında başkana karşı yapılmış bir hakaret, aşağılama yok.. kim gazetede x bir futbolcu için 10 milyon € bonservis bedeli verdi Y.demirören diye bir yazı okuduğunda "hadi canım o kadar da değil, bizim başkan işini bilir vs. diye düşünüyor. herkes içten içe "ulan hakikaten vermiş olabilir yine bi tarafımıza girecek" diye düşünür. tamam demirören'in evin yaramaz çocuğu muamelesi görmesi benimde hoşuma gitmiyor ama kardeşim öyle başarısızlıkları var ki, söylemeyelim diyoruz, iyi tarafından bakalım diyoruz olmuyor.
özetle kendi adıma demirören'in yaptığı hiçbirşey beni şaşırtmıyor, hazırlıklıyım herşeye.
inanmasam bile "acaba" diyorum ya doğruysa?

delgado dedi ki...

ibrahim akın 500 bin euro'ya alınır, 600'e satılır.

1 milyon euro kazanmak olur??

çağdaş 1 milyon euro'ya alınır, 2 sezon boyunca verim alamazsın, 750'ye satılır.

çağdaş'tan para kazanmak olur??

yani anlayamıyor insan, bazı şeylerin nasıl gösterildiğini, öğretildiğini...

Malvinas dedi ki...

İbrahim AKIN'I 300.bin euro'ya alıp net 1 milyon euro'ya sattık belediye'ye.

ayrıca son satıra takılsanız daha mantıklı olur.

theotheo dedi ki...

dünyanın en iyi takımlarından biri manchester united.

anderson verim 0
berbatov verim 0
tevez verim 0
nani verim 0

bu adamların toplam maliyeti 100 milyon euronun üzerinde. şu anda 4 ünü satsalar 50 milyon ancak gelir.

elma ile armutu karıştırıyoruz. higuain'i gordon'u videodan izleyip alan ertugrul ve sinan engin'dir, başkan değil. diatta'yı da ertugrul'a öneren menejerlerdir, o da evet demiştir.

yönetimin teknik heyete danışmadan yaptığı çok az transfer vardır, bir tanesi tellodur. delgado'da tigana'nın isteğiyle gelmiştir mesela.

tigana zamanına bakın. defans 4'lüsüne baki-zan-koray-doğan.

3 senede bu takımı doğru veya yanlış hamlelerle bu noktaya getiren, tigana+ertugrul saglam+mustafa denizli+yönetimi yürekten kutlamalıyız.

demirören bir enkaz almıştı, doğrusuyla yanlışıyla, belki 1.2 yıl şanssızlıkla kaybedilen şampiyonluklar olmasa daha erken toparlanabilecekti. ama şu anda toparlandı, takımın her hattından kalite akıyor, belkide 106 yıllık beşiktaş tarihinin en iyi takımı olacak.

bu takıma ve bu yönetime sahip çıkmak hepimizin görevi olmalı.

bakın burada herkes genç yaşlarda, ve türk gençliğinin en büyük problemi haddini bilmemek. bu işi senden daha iyi bilenlere saygı göstermemek.

yöneticileri beğenirsin beğenmezsin de. mitçi yeğenleri bu kulüpte genel müdürlük yapıyordu, pasaport olayları sinan engin'in üstüne atılan suçlardan bahsediyorum. bu takımda ali erenler sergenler oynuyordu. pisliği yüzünden akan yöneticiler vardı.

levent erdoğan'ı beğenirsin beğenmezsin, ama hakkında kötü birtek kanunsuz iş bulamazsın, kenan öner'in cv'sine bakın, nerelerde genel müdürlükler yapmış, başkanımız ortada, babası ortada. mario berk aynı şekilde, ertunç soğancıoğlu, şeref yalçın tertemiz insanlar.

her zaman söylediğim şey başarı falan eyvallahta. beşiktaş mafyalardan temizleniyor, az kaldı. tertemiz bir takım. oyuncuların yüzünden nur akıyor.

artık kenetlenme zamanı.

delgado dedi ki...

hem transfermarkt'tan, hem de altay'dan transferi ve belediye'ye transferi sonrası borsaya bildirilen miktarlardan öğrenebilirsin gerçeği.

son satır dikkatimi çekti, yalnız bir sorun var ki "diğer" bakış açısından baksanız bile ortada transfer başarısı yok sorun burda... 4 tane başarı diye yazılan şeyin birinin gerçekleşmediğini, ikisinin herhangi bir "başarı" kategorisinde yer bulmayacağını, "31" yaşındaki ronaldo'nun da satılmadığını, serbest bırakıldığını görüyoruz...

delgado dedi ki...

@theotheo

sana net bir şey soracağım: kimsin sen?

yani bunu kaba bir dille söylemiyorum kesinlikle yanlış anlamanı, gerçekten de kimsin yani yaşın başın işin falan bunu merak ediyorum...

tatildeyken 10 dakika bakabildim de bana "demirören şirket çalışanlarına lehine oy kullandırıyor" dedim diye beni yalancılıkla, haksız yere karalamakla suçlamışsın.

gerçekten kimsin yani, yorumlarında öyle mesajlar var ki sanki 250 yıldır 10 farklı yerde yaşıyorsun, her türlü pislikten her türlü olaydan geçtin, her şeyin özünü biliyorsun, herkesi tanıyorsun.

hadi ben yalancıyım da, beşiktaş'ta 15 sene futbol oynamış, sonrasında yine beşiktaş'a hizmet etmiş babam mı yalancı? o neden böyle bir yalan söyleme gereği duysun... senin, benim kadar sevmiyo mu o beşiktaş'ı?

"elma ile armutu karıştırıyoruz" derken hemen yukarda "dünyanın en iyi takımı" dediğin manchester united örneğinin de ironiden başka bir şey olmamasını umut ediyorum...

Gürcan Ulusoy dedi ki...

ben aslında başkanlık makamını nihat transferiyle falan değerlendirmem. ancak savunma "hayallerinizin nihat'ını getirdi daha ne istiyorsunuz" olunca eleştiri de aynı düzlemde oluyor.

burada ilgi gösterilmesi gereken konu; kulüp mafyalardan temizleniyor iddiasıdır. ben mafya kimdir, nedir, kulübün içinde hangi kademelerde vardır, hangi etkilerde bulunur inanın bilmiyorum.

o yüzden kulübün mafyalardan temizlendiği iddiası bana çok havada kalıyor. sinan engin midir mafya? öyle ise onu işe alan da demirören değil miydi?

karışık işler? demirören'in misyonu, duruşu nedir bu mafyalar karşısında? topuz transferinde devreye giren bir siyasi partinin kulüpteki etkisi nedir?

veya tarihte ilk defa bir sağ partinin seçim yemeğine katılmaları, beşiktaş yönetiminin hangi yaklaşımıyla anlaşılabilir?

theotheo dedi ki...

sinan engin mafya falan değildir, beşiktaş içerisindeki mafyamsı yapının bir artığıdır, en son operasyonla o da gönderilmiştir.

bahsettiğim kişilerden biri çakıcıdır, 2.si mehmet eymür'ün yeğeni eski bjk travel genel müdürüdür. pasaport olayından sonra görevine son verilmiştir.

gelin şunu tartışalım, bu adamlar beşiktaş kulübünde nasıl bu kadar yükselebilmişlerdir. seba'nın saçmaladığı son döneminde, kulüpte neler dönmüştür, beşiktaş nasıl çökertilmiştir. 13 senede 1 şampiyonluk olayına seba'nın son dönemimi sebep olmuştur? yoksa demirören mi?

beşiktaş yönetimi her türlü siyasi demokratik oluşumla eşit mesafededir şu anda, beşiktaş cumhurbaşkanı geldiğinde yuh da çekemez, fenerliler gibi tayyip erdoğan pankartıda açamaz. gerçek beşiktaş jimnastik kulübü budur.

demirören'in bunlara karşı geliştirdiği yöntem çok açıktır, sağlam donanımlı temiz bir yönetim ekibi oluşturmak, ve mafyayla en ufak bağı olan olmuş, futbolcuları takımdan göndermek. ergenekon operasyonunun da bu duruma katkıda bulunduğunu söylemek doğru olur.

beşiktaş takımını çok güzel günler bekliyor. bunu hepimiz göreceğiz.

@delgado

ben 17 yaşındaki bir insanı bu konularda muhattap olarak almam, demirören işçilerine oy attırıyor dediğinde yaşının ve buna mukabil beyninin gerçekten ve doğal olarak daha çocuk olduğunu anlayabiliyorum. 17 yaşında bir çocuğun yapması gereken şey derslerine çalışmak, kız arkadaş ayarlamak, beşiktaş maçlarına gitmek, kadro dizmek, maçlarda küfretmek ve transfer yorumları yapmak olmalıdır. bundan fazlasına gerçekten hayat deneyiminin yeteceğini düşünmüyorum. çok heyecanlı olup çok güdümlü bir toplum olmamız gerçeğini gözardı etmiyorum+ 17 yaşında olduğun gerçeğini de bunun üzerine ekliyorum açıkcası seni ciddiye almıyorum. lütfen alınma.

Adsız dedi ki...

Ben yazıda herhangi bir hakaret göremedim.Başkanı eleştirme hakkı herkesin vardır.Bu eleştirilere cevap verme hakkı da vardır.Ne eleştireni ne de cevap vereni birşeylerle suçlamak doğru değildir.Kişiden kişiye değişir başarı kıstası.Bunları artık anlayışla karşılamamız gerekiyor.Son olarak şunu belirtmek isterim ki;ülkemizde ki başkan profilleri aynı ,aralarında bence fark yok.Yapılan tüm hataları geçmişe dönerek değerlendirirsek hemen hemen herkes yapmış(süleyman seba bile yapmış).Yani bu olabilite olayı sadece beşiktaş'a özgüde değil.Türk sporuna özgü bir durum yani.

Manu dedi ki...

theotheo;

beşiktaş yönetimi her türlü siyasi demokratik oluşumla eşit mesafededir şu anda, beşiktaş cumhurbaşkanı geldiğinde yuh da çekemez, fenerliler gibi tayyip erdoğan pankartıda açamaz. gerçek beşiktaş jimnastik kulübü budur.

demişsin de senin gerçekliğin olmasın o?ve bizlere dayatmaya çalıştığın bir gerçeklik.ben bunu kabul etmezsem ne olacak?beşiktaşlı olmayacak mıyım?

bir de hep gelin tarışalım diyorsun tamam tarışalım da istersen iddialarını biraz daha dillendir kanıtı geçtim biraz daha açıklama yap.nasıl mafyatik ilişkiler bu kadar gelişmiş,nasıl seba dönemi sapıtmış?
soruları bize soruyorsun da cevapları bilsek zaten bu kadar ugraşmazdık.

yuki the zorba dedi ki...

@theotheo

Theotheo bak benim kızdığım bir sürü konu var Demirören'e. Sen de gayet inanarak savunuyorsun. Kendimce hala kızdığım bir kaç şey var sana, "sen beşiktaşlı değilsin o zaman" laflarınla başlayan... Ama merak ediyorum çünkü önemli şeyler söylüyorsun. Bak biz blog elemanları bi toplaşıp görüşmek istiyoruz, sen de gel de birader, anlayalım konuşalım şu konuyu. İroni falan yapmıyorum, çok ciddiyim, çünkü Demirören konusunda bu kadar ters düştüğüm adam azdır...

Bu arada Demirören'e ben de üç beş kere Tüpçü demiş olabilirim. Ama ne zaman demişimdir? Alkollüyken Beşiktaş'ın göbeğinde Beşiktaşlılarla rakı masasındayken... Neden? Çünkü yarın Fenerlinin teki ona Tüpçü dediğinde kontrolümü kaybettiğim için. Ne olursa olsun, benim kafayı taktığım binbeşyüz kongre üyesi bu adama sahip çıktığı sürece bu adam Beşiktaş'ın başkanıdır. Basiretsiz dersiniz, beceriksiz dersiniz, rezil etti dersiniz, "ulan lan denir mi" dersiniz, tüpçü demeyin. Antu'dan çıkma esprilerle ezmeyin başkanınızı... Beşiktaşlı olarak örneğin benim gözümde komik bile değil çünkü...

Olabilite en doğru tanım olmuş... Bugün geldiğimiz yer budur maalesef...

Yorum Gönder

Ara