.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

2 Haziran 2009 Salı

Mustafa Denizli - Sen Bitirdin Bu İşi

Tutmayın küçük enişteyi, sezon değerlendirmesi yapacak.. Bizim çevremizde, hani şu sözlüktür, sonrasında ekşibeşiktaş, ayrıca kendi çevremde, en koyu Mustafa Denizli muhaliflerinden biriydim. Hatta ekşisözlük'te maç başlıklarına entri girmeyi bıraktım derecesinde. Elbette ki özür borcum vardır kendisine, ama gönlümü rahatlatan şeyler de yok değil. Artık susuyorum dediğim dönem Beşiktaş'ın kötü gittiği ve kötü gitme sinyallerine devam ettiği dönemdi. Sonuçlar gelince dönüp arkamı gitmedim. Keza en fazla cırcır ettiğim maç 5-2 kazandığımız Kocaeli maçıydı, sonuca bakıp konuşmuyordum. Asıl olansa, en son 'bu takım hiç ümit vermiyor, bu takım asla iyi top oynamayacak, ama bu takım gider şampiyon olursa, o zaman da derim ki 'o yüzden ben burda kendi halinde cırlayan biriyken, o adamsa Mustafa Denizli, o yüzden bu takımın başına getiriyorlar'.. demiştim. Kişisel kısmı geçebilmeyi becerirsem konuya gireyim; sezonun başında, hatta geçen sene de Beşiktaş derli toplu futbol oynuyordu. Ertuğrul belli ki fazlaca futbol izleyen, okuyan, futbolun doğruları dediğimiz mantığı sahaya koymak için uğraşan bir adam oldu hep. Ama şu sezonun ikinci yarısında gördüğümüz 'şey' Ertuğrul'un takımında hiç olmadı; ihtiras, zafere yürüme ihtirası. Bu ihtiras, tekmeye kafa sokma klişesindeki ihtiras değil. Aklını-mantığını koruyarak, ama yeri geldiği zaman, o futbolun doğrularını takım halinde ezip geçerek sonuca ulaşma ihtirası. Büyük takımların sahip olması gereken, şampiyonluklara götüren şey. Bunun içinde sürekli hücum oynayan bir takımın oyuncularının tüm sezona isyan edip 'katenaçyo' oynayarak maçı kazanması da vardır. Bunu futbolcusuna aşılayabilmek, oynatabilmek büyük hoca meziyetidir. İşte kimilerinin bir kaç gün önceye kadar, Beşiktaş şansıyla şampiyon oldu demesinin nedeni. Oturalım tek tek bakalım şu maçlara; Kocaeli deplasmanından, içerideki Fenerbahçe-Galatasaray maçlarına, Ankaraspor maçından, Bursaspor maçına. Bu takım hala kötü oynuyor, ve hala hücum oynuyor gözüktüğü maçlarda da pozisyon bulamıyor. Ama benim sezonun ilk yarısında kabul etmediğim, maç kazanma ihtirası var bu adamlarda. Eğer galibiyet için gerekliyse; tüm yükü Ernst'in sırtına vuruyorlar, tüm övgüleri ona bırakıyorlar. Veya Bursaspor maçında 2 dakika boyunca rakibin kendi arasında pas yapmasını izliyorlar, kim ne demiş umursamadan. Topu alınca da iştahla rakip kaleye gidip pozisyon bulabiliyorlar. Sezonu bitirdik, takım son 5 haftaya girerken dahi 'dönüştü'. Yusuf'u orta sahanın ortasından sola kaydırdık, Sivok stoper miydi - orta saha mı tam karar veremedik, Ekrem Dağ sağ bek mi, sol bek mi, sol açık mı.. Holosko sağ açık mıydı, öndeki 3lünün winger'ı mıydı, forvet miydi.. İbrahim Toraman sezonun kaç maçında sağ bek oynadı, kaç maç stoper.. Ve işin ilginci tüm bunları yaparken diziliş olarak sakil durmadı bu takım. Başa dönersek, iyi top oynadı mı, hayır. Peki şampiyonluğu haketti mi? Sonuna kadar. Bir hoca gelir ve ancak bu kadar şampiyonluğa gitmek için tüm futbolcularıyla beraber böyle bir 'kaos'a inanır. Belki bazen şampiyonluklar sadece böyle gelir. Uzun vadede ne mi olur, bence Denizli gitsin. Uzun vade diyorsak zaten, eğer ki kendisine de saygımız varsa gitsin. O uzun vadelerin adamı değil, kabul ettik artık. Benim istediğim tabi ki, oturmuş bir sistemi olan (caanım 4-3-3), iştahını o sistemi yönetmede kullanan ve oyun anlayışı değişse bile saha içindeki görüntüsü ve hücum varyasyonları değişmeyen bir takım. Saha içinde kaos oluştursa bile düzenden beslenen, düzeni kaosla sağlayan bir takım. Bunu yapacak adam Denizli değil, o pragmatist. Ve şu şampiyonlukta teşekkür edilecek ilk adamsa, aylarca eleştirdiğim, benim hocam değil o dediğim, ve şimdi dahi gitmesini istediğim, Mustafa Denizli'dir. Teşekkürler hocam, eline-aklına sağlık.

6 Yorum:

Kerem Akbaş dedi ki...

Konu ile ilgili benden de küçük bir katkı olsun. Maalesef başarı boyası ile boyanmış duvarlardaki çatlaklar görünmüyor.

http://sihirlikrampon.blogspot.com/2009/06/sampiyonluktan-once-1-dakika-sayg.html

Buyrun burdan yakın :) Vatan'ın haberine göre (haber milliyette ama vatan'dan alınmış) Denizli "yoruldum, hadi eyvallah" demiş:

http://www.milliyet.com.tr/...%20eden%20sozler&ver=79

asist time dedi ki...

http://www.goal.com/tr/news/232/turkcell-s%C3%BCper-lig/2009/06/02/1300465/%C3%B6zel-denizli-3-y%C4%B1l-daha-be%C5%9Fikta%C5%9Fta

delgado dedi ki...

mustafa denizli'ye en azından 1 sene şans tanınmalı. kendisinin makine gibi işleyen bi sistem olmasa da bi düzen yaratmak istediğini gördük bizler. transferde bi oyuncu gündemde olduğunda bile "denizli faydalanır bu tip adamlardan" "denizli şunu şurda yapar" diyebiliyorsak ne güzel.

yerine getirilecek adamın yaratmak istediği sisteme o kadar sabredileceğini veya başarılı olunacağını sanmıyorum, bu yüzden yönetim denizli'yle 1-2 yıllık sözleşme imzalasa bile bunun devamını şimdiden düşünmeli, planını buna göre yapmalı.

AQ-47 dedi ki...

Denizli'nin olgunluk döneminde olduğumuzu ve uzun vadede de başarılı olabileceğini düşünüyorum. Özellikle kendisi geldikten sonra camiadan kimsenin kafasına göredemeç vermeye kalkışmaması ve Sinan Engin'in istifa etmesi saygı uyandırdı. Kimsenin oyuncağı olmayacağını gösterdi dolayısıyla transferde de tek sözü onun söyleyeceğini farz ederek, "durmak yok yola devam" derim ben...

Gökhan dedi ki...

bu sezon şampiyon olmak için belki lucescu dan bile daha uygun bir adamdı m.denizli.
ama yine de önümüzdeki sezonlar için kesin kalsın diyemiyorum.hazır şampiyon olmuş ve eskisi gibi çok fazla sayıda transfere ihtiyaç duymuyorken del bosque tarzı bir teknik direktör getirsek daha iyi olur gibi geliyor

Yorum Gönder

Ara