.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

28 Haziran 2009 Pazar

6 Kasım 2007

Necla, Ben kendimde değilim. Kökümden bir karaağaç gibi sallıyorlar beni. Tepemde mayhoş rakının kokusu, kulağımın dibinde Müzeyyen Senar'ın ölümsüz sesi var: "şarap mahzende yıllanır aşkın kalbimde yıllanıyor ikisini birden içtim inan içim yanıyor... insan dudak kadeh, kadeh dudak bir sanıyor... ikisini birden içtim inan a zalim içim yanıyor..." Necla, İçimde yanan bir serseri iklim var. Dağ başından esmiş de başıma birikmiş sanki bir kalabalık deniz. Dalgasında kuytu bir yer bulur gibi oluyorum hoppa atıyor beni sıcak kumların çanağına. Çanağına tükürsem ayıp olur, zira ömrümün mührü var dibinde. Hani böyle hafiften yalpayı yemiş bir bakır tortusu. Ahuların dudağından, para şeyhlerinin toparlak avuçlarından geçmiş gibiyim. İkisini birden içmiş gibiyim Necla, içim yanıyor. Necla, Bugün deniz bir başka deniz. Bugün şarkılar bir başka, damdaki kedi bir başka, sokaktan geçen çamaşırcı kadın bir başka. Sanki herkesin gözünde yaşlar, yüreğinde darlık var. Bulutlar hepten gri anasını satayım, ay bile sırtını dönmüş avluya. Masamdaki tulum peyniri somurtuyor, haydarinin eski keyfi kalmamış. Bardak sürekli doluyor ve boşalıyor Necla. İçtiğim rakının haddi hesabı yok. Mahallenin göbeğine kış düştü, ben yanıyorum. Öyle bir garip sarhoşluk benimkisi. Herkesin telaşı sabaha benimki mezara kadar. Necla, Nihavend bir mağlubiyete daha yelken açtık bu akşam. Gavurun çimlerinde sekiz yedik. Sağdan, soldan, ortadan her yerden adaletsiz bir meşine kucak açtık. Anglosaksonlar bayram yerine çevirdi yeşil sahayı. Onlar seyran ederken bayramı, bayramda harçlıksız kalan çocuklar gibi boynumuzu büktüler bizim bu akşam. İki hafta önce biz değil miydik yeri göğü inleten, sahanın her yerinin karış karış ölçüsünü alan biz değil miydik? Necla, bize ne oldu bu akşam? Necla, Ben kendimde değilim. Beni kendime getir. Umut ver bana, umutsuz akşamlarıma bir ışık ver allahsız. Yaşamak gömleğini giymişliğimin orta yerinde düğmeleri koparmadan, yakamı yırtmadan bir çare göster bana. Unutmak mıdır çözüm? Ya da zihnin orta yerine çakmak mıdır bu mağlubiyeti? Hiç unutmamacasına, ders olsun diye hatırlamak mıdır? Bizi biz yapan acılarımızdır, bu bizim mühr-ü nübüvvetimizdir desem yeter mi Necla? Halbuki hayat fena halde futbola benzer ve futbolda; "Üçler, beşler geçer acılar kalır..." 6 Kasım 2007

3 Yorum:

Eren Soydaş dedi ki...

Bırakın ekşiyi, Beşiktaş ile ilgili aklınızda, gönlünüzde ne varsa buraya yazın. Günde en az 5 kere girip girip çıkıyorum yeni post var mı diye, gerçekten çok sağlam gidiyorsunuz.

baba naptın sen? ilk dedim; aha postmodern karaca, sonra 22 kişiyle oynanıp ingilizlerin genelde kazandığı oyuna nasıl bir bağlayıştır bu:) hislerime tercüman oldun, hem necla derken hem anfield road boyun büküşümüzü anlatırken.

Yorum Gönder

Ara