.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Neden Şampiyonluk?

Son üç senedir haddinden fazla şampiyonluk dedik galiba. Şampiyonluk aşağı, şampiyonluk yukarı derken kelimenin anlamı da uçup gitti. Neydi ya bu şampiyonluk harbiden? Sene başında "henüz yeni kurulmuş bir takımız o yüzden futbol oynayamıyoruz" diyen, sene ortasında yoğun fikstürden şikayet eden, sene sonunda da "artık futbol önemli değil sonuç önemli" diyerek koca sezonu top oynamadan bitiren bir dolu takımın arasından birinci çıkmak mı şampiyonluk dediğimiz? Sene ortasında "tezgah var" diyenle federasyona destek çıkan, sene sonuna doğru rolleri değiştiriyor, "bizi şampiyon yapmayacaklar" diyen akabinde "biz önceden önlem almak için böyle demek zorundaydık" diyor, Anadolu Sivasspor'a yatacak diyenlerle, Aziz Yıldırım-Yıldırım Demirören buluşmasından nem kapanlar, çok geçmeden ters köşeye yatıyor, sonra da Mayıs'ın sonunda bir takımın taraftarı, güneşli bir günün akşamında delicesine şampiyonluk kutluyor.Bu mudur yani? Şudur. O ılık Mayıs gecesi şampiyonluk kutlandığında herşey geride kalır. Hakem hataları unutulur, tezgah söylentileri, yönetici açıklamaları uçar gider, kötü futbol hafızalardan silinir; senenin son birkaç maçındaki şampiyonluk gazıyla oynanan futbol belleklere yerleşir, sene boyu inişli çıkışlı performans göstermiş bir dolu futbolcu kahraman ilan edilir, teknik direktörün sadece taktik dehası değil, babacanlık, sevecenlik, karizmatiklik gibi değişik özellikleri de methedilir, yönetimin icraatları ballandırılır vs vs vs... Ne fenaymış diye anlatmıyorum bunları, fena gibi gözükse de, aslında ne ala. Ve ne fena ki, tüm bunlar yüzünden Beşiktaş uzun süredir psikolojik bir eziklik içerisinde. Tüm bunlar yüzünden rakipleri barındırdıkları bir dolu aksaklıkları ya aksak değilmiş gibi gösterebiliyor ya da yakalanan hava ile rahatça düzeltme fırsatını yakalıyor, birkaç yıllık istikrar ortamları sonucunda Avrupa'da da başarı yakalanıyor. Tüm bunlar yüzünden vasat topcular iyi, iyi topcular süper star gibi muamele görüyor, rakiplere sahada psikolojik üstünlük sağlanıyor. İşte o yüzden, ilk 6 sıradaki takımı yenemedi diye ya da Demirören'in varlığı yüzünden Beşiktaş'ın olası şampiyonluğu için heveslenmemek olmaz. 101. yıl depresyonunun üzerine eklenen son iki yılın final maçlarındaki mağlubiyetlere bir de Sivasspor'un şampiyonluğu eklenirse, bir daha kimse bu taraftarı şampiyonluğa inandıramaz. Yapılacak bir revizyona daha ne taraftar inanır ne de maddi güç buna imkan tanır. Tahamül seviyesi gittikçe düşen taraftar ve taraftar baskısına karşı gittikçe güçsüzleşen yönetim ya da yeni yönetimler kaos ortamına neden olur... Olası bir şampiyonlukta Mustafa Denizli'nin Türkiye'nin en iyi iki teknik direktöründen biri oluşunu, Bobo-Holosko-Tello gibi isimlerin kahramanlaştırılmalarını, Demirören'in aslında ne kadar iyi bir Beşikaş'lı olduğunu dinlemeyi ve tüm bunlar olurken yeni sezon planlamalarının daha büyük bir özgüvenle yapılmasını, diğer takımlarınsa revizyon yaparken, ister istemez hatalar yapmalarını görmek üzere... Şimdilik tek yapılabilecek, bu akşam 20:45'i beklemek.

4 Yorum:

Gürcan Ulusoy dedi ki...

hay ağzınla bin yaşa.

keşke şampiyonluklukla birlikte bazı yanlışların da önüne geçilmeyecek olsa da diğerleri patinaj çekmeye başlarken biz biraz yol alabilsek...

açıkçası tadım çok kaçtı benim de geçen haftadan sonra ama özellikle sondan bir önceki paragrafa katılmamak mümkün değil. bu yılki şampiyonluk, 2009 yılı şampiyonluğundan öte, geleceğe dair özgüvenini koruma veya yitirme sınavıdır. sırf bu yüzden kaçırılmamalıdır.

Gökhan dedi ki...

bu sezon şampiyonluk çok önemli ve şampiyon olduğumuz an cl den gelecek büyük gelirlerle de toparlanmaya başlyacağımızı düşünüyordum.
amar artık denizli nin ısrarla aynı hataları yapması şampiyon olsak bile beni onun gitmesi gerektiğine ve eğer kalırsa seneye bu senenin üzerine koyamayacağımıza dair umutsuzlandırıyor.
revizyona gitse bile bir daha bu kadar kötü fb-gs aynı anda bulamayız.o yüzden şampiyon olsak bile önemli değişikliklere gitmemiz lazım

gringozapata dedi ki...

Bu sene şampiyonluğu kaçırmak daha önceden yaşadığımız "15 yıllık şampiyonsuzluk süreci"ne benzer bir durumun tekrar doğmasına sebep olacaktır. Gerçekten de son 5 seneye baktığımızda bu yönde bir gidişin emareleri camiada görülüyor. Açık ara en iyi takım olmamıza rağmen paramparça olduğumuz 2003-2004 sezonu ve sonrasında yaşanılan travmanın üstüne yönetimsel çapsızlık ilavesi ile gelen başarısızlıklar (5 senede sadece 2 türkiye kupası) tüm camiada çok ciddi bir güven sorununa neden oldu. Bu süreçte özellikle derbi maçlarındaki silik oyunlar bu güvensizliğin futbolculara da sirayet etmesinden başka bir şey değildir. Yoksa bu sene ligdeki iki FB maçının kaybedilmesinin benim için başkaca bir izahı yok.
Şayet bu sene şampiyon olup bu karalığı dağıtabilirsek üstüste şampiyonluklar görebilme ihtimalimiz hayli yüksek bence. 2008-2009 sezonu için herkesin diline pelesenk olmuş "bu kadar kötü FB ve GS" edebiyatı ise sadece o 5 senede bu takımların kazandığı güvenin getirdiği işe yaramayacak bir eczadır. Yoksa bu takımlar bundan önceki senelerde bundan daha iyi top oynamıyorlardı, sadece ligde futbolun temel gereksinimlerini asgari ölçüde yerine getiren takım sayısı 6 veya 7'idi, bu sene ise bu rakam nereden baksanız 13-14'dür. Yani "anadolu takımları" denilen topluluk kim ne derse desin futbol çıtalarını yükselttiler, bu ligi tam 4 sezondur 1 maçını bile kaçırmadan takip etmeye çalışıyorum, benim gördüğüm bu. Ve bu yükselme "bu kadar kötü FB ve GS" edebiyatının doğmasına neden oldu. Seneye daha da şaşıracaklar Trabzon'un, Bursa'nın Antep'in, Sivas'ın, Kayseri'nin, şayet Ankaraspor ile birleşirse Ankaragücü'nün, Eskişehir'in, İBB'nin futbollarına. Bizim bu yükseliş durumunu görüp daha soğukkanlı davranmamız ve bu seneki futbol yetersizliklerimizi şampiyon olsak dahi en az 5-6 transferle kapatmaya çalışmamız gerekli. Beşiktaş'ın başarısını birilerinin kötü oluşuna bağlamak bile yazınızda bahsettiğiniz o "vasat topçuyu iyi" "iyi topçuyu yıldız" yapan havanın medyatik yansımalarıdır. Oysa biz biliyoruz ki bizim takımımız da çok iyi bir takım değildir ve iyi futbolu bize nadir göstermiştir bu sene. Ama kimse "bu Beşiktaş kadar kötü oynamasına rağmen şampiyon oluyorsa iyi oynasa neler yapar?" demiyor ve kah ligin kötülüğünden (haksız bir şekilde) kah FB ve GS'nin kötülüğünden dem vuruluyor. Bu işte yaşadığımız özgüven eksikliğinin en net görüntülerinden biridir benim için. Ne lig kötüdür, ne de GS-FB ikilisi geçen senelerde oldukları seviyenin çok altında, sadece Beşiktaş daha iyidir ve üstüne koymuştur.
Siteyi ve yazılarınızı merakla takip etmekteyim, selamlar...

Yorum Gönder

Ara