.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Aragones / Denizli

Ülkemizde beğenilen bir teknik direktör tipi vardır. Stoper çıkar / forvet sok ekolü adını verdiğimiz, basında da Rıdvan Dilmen gibi taktik uzmanların sıklıkla önerdikleri değişiklikleri yapan teknik direktörler. Günümüzde televizyon, tüm dünyayı ayağımıza getiriyor. Avrupa'nın önemli tüm liglerini izleyip futbol dağarcığımızı genişletebiliyoruz. Yani bugünün futbol dünyasıyla 20 yıl öncenin dünyası bir değil. Neticede Türkiye olarak futbola önderlik eden, taktik şablonlar üzerinde ahkam kesecek yetkinlikte bir ülke olmadığımız için dünyanın önde gelen liglerine bakıp bir şeyler öğrenebiliyoruz. Arsene Wenger, Alex Ferguson gibi teknik direktörlere ve önde gelen Avrupa Liglerinin geneline baktığımızda, sistemsel arızaların minimize edildiği, bireysel yeteneklerin fark yarattığı bir dünya futboluyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Başarısızlığın dizilişten kaynaklanmadığına olan güvenden dolayı hiç bir büyük teknik direktörün taktiksel dizilişlerde ciddi oynamalar yapmadığını görüyoruz. Jean Tigana, Vincent Del Bosque, Luis Aragones, Eric Gerets gibi teknik direktörlerin Türk futbolunda iyi kötü bıraktığı bir iz var. Bu isimlerin hepsinin Rıdvan Dilmen tarafından eleştirildiği bir ortak yönleri var. O da; oyun prensiplerinden asla vazgeçmemeleri. Asla rakibe göre strateji geliştirememeleri ve maç içinde oyuna etki edememeleri. Bugün senden giden Hiddink Chelsea'de, senden giden Gerets'in Fransa macerası ortada, senden giden Del Bosque İspanya Milli Takımı'nın başında... Bu adamların kafasının çalışmadığı, bir bizim Rıdvan Dilmen'in aklının erdiği "bir şey yap hoca, dön 3-5-2'ye" midir futbol? İşte o ekolün teknik direktörü Mustafa Denizli'dir. Kendi içinde oldukça tutarlıdır ve seni asla şaşırtmaz. Kimdir Mustafa Denizli? Oyununu rakibe göre kuran, maç maç plan yapan ve sistemin değil bireysel yeteneklerin ayağına bakan bir anlayışın teknik direktörü. Luis Aragones kimdir peki? Sistemi gereği, Alex'ten Xavi yaratmaya çalışan, katı, rakibe göre pozisyon almayan ve kendi oyununa bakan, her geçen gün kendi sistemini mükemmelleştirmeye çalışan bir teknik direktör. İşte bugün bu iki anlayış arasındaki fark sahada net olarak görülmüştür. Kaç defa Sivok'la İbrahim Üzülmez'in sahada köşe kapmaca gibi yanlış adamlarla eşleşip koşa koşa kendi adamlarına doğru yöneldiklerini gördük. Deivid'le eşleşen İbrahim Üzülmez, Deivid nereye giderse peşinden gitti. Ve öyle abuk yerlere kadar gitti ki Sivok tarafından "tamam ben alırım sen yerine git" diye geri yollanana kadar sağ kanattan atı alan Üsküdar'ı geçti. Üzülmez'le Deivid'i eşleştirmişsin Ernst'le Emre Belözoğlu'nu eşleştirmişsin Ekrem'le Uğur Boral'ı eşleştirmişsin ve "nereye giderlerse peşinden git" demişsin. Buna karşı Aragones ne demiş? "Arkadaşlar düz 4-4-2 oynuyoruz. Top bize geçince Deivid ve Uğur içeri girin, kısa ve bol pas yapın" İşte Fenerbahçe'nin temel stratejisi bu. Anlatırken ne kadar da rahat ve basit anlatıyoruz değil mi? Sözün özü, Deivid'in oyununa hükmetmek yerine Deivid'i durdurmaya çalışırsan asla oyuna hakim olamazsın. Zira tüm sporlarda savunma, rakibe hücum ettirmemek üzerine değil, nasıl hücum edeceğini dikte etmek üzere yapılır. Fenerbahçe çıkmış ve kendi futbolunu oynamıştır. İyi oynamıştır / kötü oynamıştır ayrı konu. Sen Sivas'a karşı, Bursa'ya karşı "bu benim oyunumdur" dememiş, rakibe göre pozisyonunu belirlemiş ve başarısız olmuşsan bugün de bunu tekrar etmenin iki sebebi olabilir; Ya ciddi bir ego problemin var Ya da "bu benim oyunum" diyecek kadar kadro kalitene güvenmiyorsun. Bence iki seçenek de geçerli...

18 Yorum:

theotheo dedi ki...

helal olsun jessie. bu iş bu kadar.

T. Egemen Gul dedi ki...

@Theotheo

Birader ben seni anlayamıyorum. Yorum yapıyorsun, diyorsun ki, savunmada onlem alacaksın, 2ser adam koyacaksın kanatlara, ki bunun genel adı 4-4-x'tir..
Jessie diyor ki, "Sözün özü, Deivid'in oyununa hükmetmek yerine Deivid'i durdurmaya çalışırsan asla oyuna hakim olamazsın"

sen bu sefer helal olsun jessie diyorsun. Çift kişilikli misin anlamadım ki?

Neyse Jessie. Yazdigina soyleyecegim iki sey var.
1'incisi bu maci kazanan Fenerbahce oldugu kadar kaybeden Besiktas'li futbolcuların özgüven eksikligidir, vizyonsuzlugudur, duz futbolcu olmalarıdır, oyunu okuma becerilerinin bir Alman kel adam kadar olamayaşıdır. Belki Mr Denizli öyle dememişti de onlar öyle yaptılar ki 2 adam değiştirdi ikinci yarı başında. Her 45 dakikada 1 deneme goruyoruz.

Istikrar olsun. Kadroda olsun. Yönetimde olsun. Maddi olsun. Manevi olsun. Başarı olsun. Bunların hepsi istikrarlı olsun. Hala savunuyorum. Ama herkesin gorebildigini gorememek. Bile bile hata yapmak. Hele hata yapan adamın hayatı boyunca bu oyunu izledigi, oynadigi, yorumladigi, yonettigi dusunulurse bana anlamlı gelmiyor bu maglubiyet. Ama olabilir de diyorum. 5'te 4 demiştim. Umarım yanılmam ve sonunda şampiyonluk görür bütün bu stresi üstümüzden kornaları bitirerek, sesimizi kısarak atarız.

ynwa dedi ki...

http://www.ntvmsnbc.com/id/24963186/

güntekin onay güzel bir özet yapmış, tabloyu net bir şekilde ortaya koymuş. katılmamak elde değil, en azından bana göre.

jose dedi ki...

güzel bir özet tebrikler jessie.denizli'nin bu tip oyunu okuyamama problemleri sıklıkla yaşanıyor.benzer bir durumda 98 DK Elemelerınde oynanan 1-3'lük Belcıka ve Euro 2000 elemelerınde kı yine 1-3'lük Fınlandıya maclarında yaşanmıştı.

scugnizzi dedi ki...

jessie şöyle bir şey var, teknik direktörler değişseydi, yani denizli bu sezon fenerbahçe'de aragones sizde olsaydı, biz şimdi en az 6-7 puan farkla öndeydik, sizde liderin 15 puan gerisindeydiniz...

Gürcan Ulusoy dedi ki...

güntekin onay'a katılmıyorum. burada oyuncu tercihlerinden bahsetmek büyük resmi görememektir. zaten 2. devre güntekin onay'ın istediği oyuncular girdi oyuna yine değişen bir şey olmadı.

burada oyuncu tercihlerinden öte felsefedir eleştirilmesi gereken.

Starks dedi ki...

"zaten 2. devre güntekin onay'ın istediği oyuncular girdi oyuna yine değişen bir şey olmadı."

Boyle degerlendiremezsin. "bence birsey degismezdi" dersen katilmasak da kendi yorumun olur ancak "iste gorduk birsey degismedi" dersen" yanilirsin.

Macin ilk devresi bittikten sonra, rakip hem skor ustunlugunu almis hem de sahada hic olmayan Besiktas'a karsi ozguvenini kazanmis. Besiktas takiminda moral sifirlanmis, taraftar umutsuzluga gomulmus... Macin basinda o buyuk avantaj olarak gorulen taraftar, durum bu hale geldikten sonra zaten stresten kirilan futbolcularin hepten elini ayagini baglamis, top bile stop edemez, yanindakine pas veremez hale gelmisler. Is bu duruma geldikten sonra ikinci yari dunyanin en iyi uc oyuncusunu da soksan isler donmeyebilir. Zaten futbolda zaman zaman cok gucsuz takimlarin cok guclu takimlari yenebilmesi hep bu gibi faktorler yuzunden. Ki Fener ve Besiktas arasinda boyle buyuk bir guc farki da olmadigi icin bunun olmasi daha mumkundu ve oldu.

Futbolun kendine has ruhu var. Dogru bir dizilis ile belki mac 180 derece farkli baslamazdi ama bazen tek bir pozisyon takima ve taraftara guven verir, rakibi strese sokar. Sonra macin akisi degisir. Bulabilecegin bir ilk gol dengeleri alt ust eder. Ama mac basinda esegini yanlis kaziklara baglayip o sinerjiyi ve momentumu kaybedip, rakibe verdikten sonra, kendi sahanda oynamak avantaji bir anda dezavantaja donusebiliyor.

Macin kaybedilmesinin tek sebebi bu degildi, ama onemli sebeplerinden biri buydu.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

tamam orası doğru, o oyuncular başta başlasalardı farklı bir senaryo olabilirdi. ama futbol bu 90 dakika. bu sefer de başka arızalar ortaya çıkabilirdi.

zaten denizli maç stratejisinde tamamen çuvalladı. devrede cisse'yi alınca 70 te oyundan alacağı adam kalmadı gitti ernst'i aldı. bunlar ayrı konular.

ben 1. dakikadan bahsediyorum. kimler maçtaydı ve kimler dikkatle izledi bilmiyorum ama. bana 1. dakikada bir fotoğraf gösterin hangi takımın galip geleceğini söyleyeyim.

fenerbahçe o kadar net ve belirgin sahaya yayıldı, beşiktaş daha 1. dakikada oyununu o kadar fenerbahçe endeksli oynadı ki inanamazsınız.

beşiktaş'ın dizilişini hiç bir dakika anlamlı ve şekilli bir şekilde göremediniz.

rüştü aut atıyor, üzülmez ortasahanın ilerisinde ekrem hafif sola kaymış sivok geri gelmiş, toraman ortasahaya gitmiş. niye? çünkü adamlarını takip ediyorlar.

işte bunun cisse'le cüsse'yle alakası yok. çok daha temelden bir problem.

Starks dedi ki...

Soylediklerin baska seyler, bunlar tartisilabilir. Fakat bunu arguman olarak dunku macin tek sorumlusu olarak kullanirsan, orada yanilirsin.

Futbolda herseyin ruhtan, sinerjiden, inanmaktan, hirstan ibaret oldugunu dusunmek ne kadar buyuk hataysa, bunlarin zaman zaman cok onemli yer tuttugunu idrak etmemek de o derece buyuk bir hata.

Mac 90 dakika diyorsun, dogru ama isler sarpa sardiktan sonra dondurmek bazen imkansiz hale geliyor.

Misal, 4-3'luk macta, maca biz 10 kisi olarak ve kalede Pancu ile baslasak, dakikalar 20'yi gosterdigi zaman herhalde Fener en az 2-3 gol atmis olurdu. Ama bu son 20 dakika macin son bolumunde olunca, biz o periyodu o halde 1-0 onde kapatabiliyoruz ve daha da onemlisi Fener ceza sahasina giremiyor, Pancu'yu ciddi sekilde zorlayamiyor bile. Elleri ayaklari tutuluyor, o taraftar onunde oynamak onlar icin buyuk sikinti yaratiyor, buna karsi her gecen saniye Besiktas takim olarka guven kazaniyor, daha saglam basiyor, herkes birbirinin acigini kapatmaya calisiyor.

Veya biz burada Barcelona'yi, Liverpool'u nasil yeniyoruz? Maca iyi basliyoruz, golu bir sekilde buluyoruz. Ondan sonra karsimizda dunyanin en iyi oyunculari da olsa, mac 90 dakika da olsa maci ceviremiyorlar. Ama ilk golu biz yesek belki yine 90'larin basindaki Inonu'deki Ajax maci gibi olacak o maclar. Futbol bu yuzden garip.

Ayrica bu dizilis sadece bu macta sikinti yaratmadi. Bursa macindan tut hemen her macta ayni sonucu verdi. Her macta ise yarayip sadece Fener macinda ise yaramasa o zaman soylediklerini destekleyebilirdi.

kaba şimşek dedi ki...

sistemi, dizilişi falan geçelim arkadaş. bu işin temel mantığı, elindeki en iyi 11'i sahaya sürmek değil midir? böyle olması gerekmiyor mu? peki senin dün sahaya çıkan 11'in, elindeki en iyi 11 mi?

ya bir de gökhan zan gibi bir adam off ya konuşmak istemiyorum artık bunu. hayattan soğuttular amına koyim.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

ben en iyi 11'i sürmek olarak görmüyorum. en iyi 11'i sürersen geriye kalan 3 yedeğinin oyun değiştirme imkanlarını sınırlamış oluyorsun...

en iyi 14 desek daha doğru olur bence. çünkü mustafa denizli'ye göre maça nasıl başladığın değil, nasıl bitirdiğin önemlidir.

ha, bu 14 içinde serdar özkan neden vardır, bu da ayrı bir tartışma konusu.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

@Starks

diğer karşılaşmalarda bu kadar sıkıntı yaratmadı. çünkü orada üzülmez'in takip ettiği oyuncu hiçbir zaman deivid zekasında değildi. deivid baktı üzülmez nereye gitse geliyor, aldı üzülmez'i alakasız yerlere gitti. bizim üzülmez de peşinden.

diğer takımlarla oynarken onların temel prensipleri seni durdurmak oluyor. o yüzden kimse deivid gibi tricklere girmiyor alanını savunmaya çalışıyor ve işte o yüzden zaten oyuna hakim olamıyorlar.

allah aşkına cisse, yusuf diyorsunuz.. rüştü aut kullanırken top atacağı 1 tane oyuncu bulamadı siz ne diyorsunuz hala?

bu neden olur? dizilişteki sıkıntıdan olur elbette. bunun psikolojiyle, gol yemiş olmayla ne alakası var?

ah fotoğraf da çekemedik ki beşiktaş'ın sahaya yayılımını gösterelim. dün mustafa denizli'nin dediği gibi psikoloji vs değil oyun mantığında yenildi beşiktaş.

ha hakem penaltıyı verse 2-2 olsa ordan dönse maç ne olacak? fener senden daha büyük gibi oynadı. bu değişmezdi. o kendine göre oynadı, sen ona göre oynadın. hepsi bu.

kaba şimşek dedi ki...

kendi sahandasın, sezonun en önemli maçına çıkıyorsun ve rakibin fenerbahçe. hala maçı bitiren onbir diyebilir misin? böyle bir riske girebilir misin? al işte çeviremedin maçı. çünkü karşında eskişehir değil fenerbahçe var. skor avantajıyla geçirdiği her dakika o takımı güçlendirecek ve seni de paniğe sürükleyecek, bunu bilmiyor mu bu takımı yönetenler?

böyle maçlarda yapacağın tek şey var, olabildiğince erken golü atmak. bunu yapmak için gerekli hiçbir şey yoktu dün, ne sahaya çıkan onbirde, ne de onların saha içinde yaptıklarında.

peki beşiktaş ilk yarı boyunca rakibi izlerken, kimse rakibe hamle yapmazken, denizli'nin sahadakileri bir kez ikaz ettiğini gören var mı? müdahale edilmez mi o futbola? isyan etmez mi insan?

bence denizli'nin asıl sınavı şimdi başlıyor. çünkü yakın geçmişimizde bu tarz kırılma noktalarından mağlup ayrılınca tepetaklak olduk. üst üste maçlar kaybettik. şimdi göreceğiz hocanın büyüklüğünü. bu takımı ayakta tutabilirsen büyük hocasın. yoksa öyle psikolojik çöküş, bu bizim futbolumuz değil falan, karnımız tok bu martavallara. o takımın psikolojisini de sen yükselteceksin amına koyim.

Malvinas dedi ki...

@Starks,
dostum bu momentumu, sinerjiyi vs. yi rakibe yakalatmamak değil midir önemli olan? Futbolda küçük takımda olsa rakip direnç kazandığında işlerin zorlaştığı o maçın 11-11 ve etten kemikten yapılmış insanlarla oynandığı aşikar.

Peki bunu önlemek için ne yapılır? Santrayla kabus olup rakibin üstüne çökülür, ilk 10-15 dakka durmadan bindirili, pres yapılır ara top yapılır kısacası ölümüne oynanır ki rakip özgüven kazanmasın soğusun oyundan.

Senin takımın ne yaptı peki? Santrayla beraber yan top-geri top organizasyonlarını başarıyla uyguladı, rakibi tartar gibi oynayarak üzerine gitmedi, belki de gidemedi.

Artık binlerce kere izlediğim klasik bir pozisyon hatası golüyle de yenik duruma düştü. İkinci gol de benzer arızaları muhteve ediyor.. Peki bu golleri yedin ve rakip direnç kazandı. Bir kıvılcım gerekli artık oyuna dönmek için. Bu kıvılcımı Holosko çakıyor, giriyor beş kişinin arasına...

Artık o dakikadan sonra taraftar toparlanıyor, takım hızlanıyor vs. peki nerde boğucu baskı? Allah aşkına kimse kalkıp bana rakip orta sahayı geçemedi demesin. Geçemedilerse biz neden pozisyon bulamadık? Biz neden 2 pas üstüste yapamadık? Biz neden kornerlerde bile etkili olamadık? Bobo-Holosko ikilisi Yasin-Gökhan tandemini geçemeyecek kadar yeteneksiz midir?

Nedeni çok açık. Klasik olacak ama ruhunu kaybetmiş, hırstan yoksun bir takım sahadaydı da ondan. 1. dakikada da böyledi, 90. dakikada da. Rakip henüz direnç kazanmadığında da gidemedin o kaleye yani.

Denizli'ye tek söyleyeceğim söz yazıklar olsundur. Tek tek futbolcu ismi vermeyi anlamsız buluyorum ama Serdar Özkan'ı söylemezssem çatlarım; Kardeşim bu taraftar senden, takımı kurtarmanı, süpermenlik yapmanı falan beklemiyor! Sadece ayağına aldığın topu yanına falan aktar yeter. Orta yapma, çalım atma, gol falan deneme bile, sadece pas ver, allah aşkına sadece pas! Arda Turan'ın yakın arkadaşısın biliyoruz. Bir gün oturun da sana forma aşkı, hırsı nasıl oluyormuş anlatsın olur mu?

Starks dedi ki...

Diziliste sikinti var diyorsun, dogru zaten soylenen de bu. Sivok ortasahada olunca, yaninda da Delgado olunca diziliste sikinti oluyor deniyor zaten.

Sivok ortasahada oynayinca mecburen Zan oynuyor. Hani Alex'e kafa vurduran, Kezman yanindan gecerken el kaldirip duran ve bu macta da ayni angutlugu yapan Zan. Bazi oyuncular kaybetmeye mahkumdur.

Peki neden Sivok ortasahada oynuyor? Cunku yabanci sinirlamasi yuzunden Delgado'ya yer acmak gerek. Zan ve Toraman oyunu sIkIstiramiyorlar. Tribundeysen bunu da gormus olman gerek. Sivok defansta oynayinca orta sahaya cikip oyunu sIkIstiriyor, yaninda oynayan Toraman da ofsayti bozmamak icin onla birlikte cikip oyunu daraltiyor. Bunlar hep dizilisle dogrudan baglantili konular.

Yusuf neden Delgado'dan daha yararli oldu? calim attigi icin falan degil, biraz top tutabildigi, takimin rakip sahaya biraz yerlesmesi icin olanak saglayabildigi icin. Delgado niye zarar veriyor, cunku adam tam bir kara delik. Ona gelen top oluyor. Butun takim tekrar geri donmek zorunda kaliyor. Bunlar hep senin bahsettigin dizlis ile ilgili olaylar.

Ama bana sorarsan bence daha onemli sorun dunku maca baslama mantalitesiydi. Fener sahasinda top ceviriyor, Volkan'la al gulum ver gulum yapiyor, Bobo ve Holosko 20 metre oteden izliyorlar. Ilk yariya bakin kac defa Ernts "sizin birsy yapacaginiz yok" dercesine gelip Gokhan Gonul'e pres yapmaya calisti ama ozellikle Bobo kilini bile kipirdatmadi.

Bursa macinda da ayni sey olmustu, ikinci yari Bursa kendi sahasinda dakikalarca top cevirirken Bobo hemen onumdeydi ve butun kapali alt pres yap diye yirtinirken adam yalandan bile kosu yapmadi. Ivankov dakikalarca oyle bos bos zaman yedi. Yine o zaman Ernts oralara gelip pres yapmaya calisiyordu.

"korkak" lafini cok sevmem ancak Besiktas dun korkarak sahaya cikti, buna streste eklendi. Lider oyuncusu ve kaptani olmadigi icin golu de yiyince maci donduremedi. Macin 5. dakikasinda bu macta guzel birsey olmayacagi gozukuyordu. Bunun sebebi rakipte stoper oynayan Gokhan Gonul ve Yasin'e ilk yari bir kere bile duzgun pres yapmayan, adamlarin oyuna isinmasina ve rahat rahat oynamasina olanak saglayan oyuncular grubuydu. Iste Denizli bu gerizekalilikta bas sorumludur. Hicbirsey yapamiyorsa bu adamlarin uzerine deli danalar gibi kosmali ve Fener'e endise yasatmaliydi. Bunu yaptiramayan teknik direktoru kimse savunamaz.

Benim icin ikinci skandal Ernst'in cikip Serdar Ozkan'in girmesidir. Ozkan kotu oynamis falan bu cok onemli degil. Ozkan girip gol de atsa bu karar yine yanlis olurdu.

Takimlarda bazi oyuncular bazi haklari kazanirlar. Ernst dunku macta rezil bile oynasa cikartilmamaliydi cunku bu takimin buraya gelmesinde en buyuk paylardan biri onundu ve ne olursa olsun sahada kalmayi haketmisti. Bu hakkaniyeti bozmasi ilerleyen haftalarda, cok iyi profesyonel olmasina ragmen, Ernst'i bozabilir.

Sozun ozu, her zaman dedigim gibi oyunlarin lider karakteri olacak. Bir takimda 11 tane adam boyle olmaz. Ama en azindan takimin omurgasini uzerine kurdugun adamlar boyle olmak zorunda. Korkan, sinen, zoru gorunce saklanan adamlara buyuk takimlarda liderdik gorevi vermeyeceksin. Bu kadar basit.

Denizli'yi itin gotune sokarken sunu da soylemezsem olmaz. Herseyi TD soylemeyecek, sen kendi basina Gonul ve Yasin'e nefes aldirtmayacak sekilde pres yapmayi Ernts kadar akil edemiyorsan, o zaman neden benim yerime Nobre oynuyor diye hic aglayip sizlamayacaksin.

Bu kadar basit.

kaba şimşek dedi ki...

"Sadece ayağına aldığın topu yanına falan aktar yeter"

önce ayağına alsın da, sonra yanına aktarır bence sldkfjdlskfjlsdfkjs.

Starks dedi ki...

Malvinas.

Ayni dakikada mesaj atmisiz ve tamamen ayni seyden bahsetmisiz.

Kesinlikle haklisin, ayni seyden bahsediyoruz. Besiktas bu maci ilk 15 dakikadaki sinmis, pisirik, soylemeyeyim su lafi diyorum ama KORKAK oyun anlayisi ile kaybetti. Sonra da ozguveni gelmis ve tecrubeli oyunculardan kurulu bir takima karsi donduremedi. Bu da cok garip degil.

theotheo dedi ki...

1) dahi mustafa denizlinin taktiği ekrem dağ'ın ibraim üzülmezin ve ersntin 45 dakikada ağzına s.çılmasına sebep oldu.

ernsti keyfinden değil, ölmek üzre olduğu için aldı oyundan.

futbol denge oyunudur, futbol sahasına aranızda çıkmamış olanlar vardır, çıksanız düşüp bayılırsınız, bu kadar büyük bir alandır. 35'lik üzülmeze ekrem' e yardım getirmeyip koca kanadı idare ettirmeye çalışırsan, dev gibi ortasahayı tek başına ernst'in basmasını istersen olacağı bu. ileride tello-delgado-holosko-bobo serbest geziyorlar. rüştü şişirecekte top düşecek önlerine diye bekliyorlar.

halbuki böyle rakiplere karşı dirençli ortasahalarla çıkmalısın ki, oyunun üstünlüğünü eline al. mustafa denizli fenerbahçeyi çok küçümsedi, hayır değil. bu en büyük yanlışıydı, mustafa denizli'nin.

sene sonunda gönderilmesi gereken adamların başında mustafa denizli geliyor.

Yorum Gönder

Ara