.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

20 Nisan 2009 Pazartesi

Beşiktaş Adının Olduğu Her Yerde "Acaba" Vardır

Acaba bu sene de mi şampiyon olamayacağız? Kimbilir, belki de.. Ancak olamayacaksak, bu sorunun akıllarda yerli yersiz belirmesinin de bunda önemli bir payı olacaktır kuşkusuz. Halbuki hemen geçen sene oynanan, Beşiktaş'ın 1-0 üstünlüğü ile sonlanan Galatasaray maçına gidelim. Maçtan sonra, Galatasaray'ın belki de en zayıf halkası olan Sabri Sarıoğlu ne demiş? "Bu maçın sonucu çok da önemli değil, sonuçta biz şampiyon olacağız." Bunu diyen kurt bir teknik direktör, ortalığı bulandırmaya çalışan bir yönetici değil, sadece bir futbolcu ve kendilerine ne kadar güvendiklerini mağlup oldukları maçtan sonra dahi gösterebiliyor. Aynı şekilde taraftarları da şu içine düştükleri keşmekeşe rağmen, hala umutlular. Adını da koymuşlar, Galatasaray'ın adının olduğu heryerde umut vardır, diyerek çıkmışlar işin içinden. Tabii bu sadece bir söz değil, yaşanan tecrübelerin de bunda payı var ancak ne demiştik, biz bahçemize bakalım. Bu hafta ligin tepesindeki takımların maçlarını, Trabzonspor hariç, hepsini izledim. Bu ligi hiç seyretmemiş birisine, bu takımlardan hangisi şampiyon olur sorusunu sorsanız, alacağınız yanıt tek olurdu, o da Beşiktaş. Zamanında bu parçalanmış camiayı değil şampiyon yapmak, sadece bir araya getirse bile başarılı adledilmelidir Mustafa Denizli derken, pazar geceki maçtaki tribünleri görünce Denizli'nin bunu başardığı söylemek mümkün. Tribünler sonunda şampiyonluk havasına girmiş, hem de geçen senelerde olmadığı şekilde kenetlenmiş. Ayrıca da ceza almamak için son derece dikkatlilerdi ve hakemin ters kararlarına rağmen sükunetlerini korumayı başardılar. Hakem demişken, çok uzatmadan şunu söylemek lazım. Ben dünkü hakemin iyi niyetine inandım açıkçası, ancak Türk hakemliğinin ne yazık ki en büyük eksiği şu avantaj mevzusunda. İki tip Türk hakemi var, birincisi herşeye düdük çalıp, maçın seyir zevkini öldüren tip hakemler ikincisi de maçı hızlandırayım derken avantaj kuralını dengesiz bir şekilde kullananan hakemler. Deniz Çoban, ikinci tip hakem sınıfına girmeyi başardı dünkü yönetimiyle. Kötü niyetli olmadığını düşünüyorum şahsen ancak oyunu hızlandırayım derken bazı faullere gözünü kapatıp, bazı faulleri vermesi futbolcular tarafından kendisine duyulan güveni azalttı. Cumartesi günkü Sivasspor maçındaki iki rezalet kararın ardından, kendisinin bu yönetimi umarım bizi şampiyon yapmayacaklar diye ağlaşan bazı başkan ve teknik direktörleri az da olsa rahatlatmıştır.
Bundan önceki haftalarda "kazanan kadro değiştirilmez diye birşeyi kabul etmiyorum" diyen Denizli, hem maça farklı bir sistemle hem de şu an için pek çok insanın üzerinde mutabık kaldığı Cisse ve Ernst ikilisini bozup Cisse yerine hafta boyunca antremanlara katılamayan Delgado ile başlayınca bir başka acaba daha belirdi taraftarın kafasında. Ki o acaba çok geçmedi, bir o direkten, bir bu direkten dönen topla kendisini iyice hissettirdi ancak bu direklerden direk beğen pozisyonunun ardından bir de Yenal'ın kafa vuruşu ile gole yaklaşan Bursapsor bir daha da gole yaklaşamadı. Hem de İbrahim Toraman'ın takımını 10 kişi bırakmasına rağmen. Hele ikinci yarı Beşiktaş kontrollü bir şekilde kendi sahasında rakibini bekleyip, her çıkışında neredeyse pozisyon buldu ancak sonuçta iki taraf da sıfıra sıfır elde var bir diyerek maçtan ayrıldı. Maçın en dikkat çeken futbolcuları herzamanki gibi Ernst ve Sivok'tu. Arkada bu kadar istikrarlı iki adamın bir tanesi keşke ön tarafta da olsaydı, Beşiktaş için herşey daha kolay olurdu. Tabi bu iki ismin dışında İbrahim Üzülmez de şaşırtıcı bir biçimde hücuma destek sağlayarak oldukça başarılıydı. Hele sağdan gelen ortaya volemsi vuruşu da gol olsaydı, 40 yaşına kadar sol kanatta kalmayı garantileyebilirdi.
Sonuçta gelenek değişmedi, ne zaman ki tribündeki taraftar Beşiktaş'ın taktiği konusunda bir mutabakata varamıyorsa, o maç Beşiktaş puan kaybediyor. Beşiktaş üçlü mü oynadı, Sivok forvet mi oynadı çözülemeyince, şampiyonluk yolunda sadece 2 puan kaybedildi. Bazı arkadaşlarımız fikstüre bakınca endişelenmekte haklı ancak ben herşeye karşın çok rahatım. O sene bu sene, o takım bu takım..

7 Yorum:

turan tunç kipi dedi ki...

''O sene bu sene, o takım bu takım..''

futbolculara, teknik direktöre, taraftara.. herkese sirayet etmeli bu düşünce.

senin de bahsettiğin gibi, gs'da olan da bu. sonsuz güven, ileri derecede bir mental büyüklük..

bursa maçının ikinci yarısı bize tekrar gösterdi. hakikaten de o sene bu sene, o takım bu takım.

kerim dedi ki...

aynen öyle

yorumlara bakıp tüm bloga laf atmakla hata ettiğim,en azından bazılarına haksızlık ettiğim gerçeği gene yüzüme vurulmuş oldu bu yazıyla.

galatasaray 2. olur.zaten 2. olsun lan.seneye bülent falan.aman diyim.

Galatasaray adının olduğu heryerde de şaibe vardır.Bu kendilerine olan aşırı özgüvenleri oynadıkları futboldan değil,her sene kurmayı alışkanlık haline getirdikleri tezgahların meyvelerini yine toplayacak olmalarıdır.Ama hayalleri 33. hafta bitecek.

Pamukk dedi ki...

keşke sizler kadar pozitif olabilsem . fikstür gözümü korkutuyor iyice. yukarıdaki takımları yenememeye devam ediyoruz. nobre 3 hafta yok. denizli yapboz gibi oynuyor takımla. vs vs. takımr lider olacağız baskısı bile olumsuz etkiliyor. karamsarım içimde.

voodoo girl dedi ki...

biz inandık da bazı futbolcular pek inanmış gibi oynamıyor

Borges dedi ki...

Sadece sunu söylemek istedim ki basligi görünce kendime gelemedim bir kac dakika.. Bu blog gercekten güzel ve cok basarili, kesinlikle cok iyi..

Yorum Gönder

Ara