.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

29 Nisan 2009 Çarşamba

Anadolu'nun Sesi

Bir türkü tutturmuşlar... Sivas Anadolu'nun temsilcisi, şampiyon olursa Eskişehir, Antep, Bursa da şampiyon olmuş sayılacak diye. Anadolu'nun bayrağını sırtlanmış gidiyorlar güya... İşlerine gelince "iki büyük" işlerine gelmeyince "üç büyük" arasına sokup çıkarılan bir Beşiktaş sahipsiz midir? Pazar günü İnönü Stadı'na Anadolu'nun her bir yanından gelecek Beşiktaş'lıların "Fenerbahçe" yi yenme motivasyonu nedir? Ve siz kim oluyorsunuz da kendinizi Anadolu'nun temsilcisi ilan ediyorsunuz? Fenerbahçe kongre üyesi başkanı, bugün çağırsa koşa koşa gidecek hocası ile Anadolu'nun sesi siz olamazsınız. Anadolu, Galatasaray ve Fenerbahçe 10 puan fark yedi diye Anadolu adına "Beşiktaş" a karşı tutum almaz. Yıldırım Demirören'in kesin olarak çıkıp bu Anadolu rüzgarını doğru yere kanalize etmesi gerekir. Ben Anadolu'nun üzüldüğü bir şampiyonluk istemiyorum! Onlara Beşiktaş'ın aslında Anadolu çocuğu olduğunu birinin hatırlatması gerek. Toraman nereli? Zan? Ekrem? Beşiktaş yıllardır ne kaybettiyse şu Anadolu çocuğu saflığı yüzünden kaybetmedi mi? Kezman'ın provakasyonuna kafa atarak cevap veren İbrahim Üzülmez değil midir Beşiktaş? Bunları anlatmak lazım. Hem de acilen. Beşiktaş Anadolu'ya karşı mücadele ediyor olamaz. Olmamalı. Çıkıp konuşmak lazım...

15 Yorum:

taksim dedi ki...

Eskişehire gidiyoruz, tribünlerden sivas şampiyon olsun besteleri geliyor. Kocaeli hakeza aynı.. Diğer takım hocaları hep bir ağızdan aynı bokun açıklamalarını yapıyorlar. Son haftalarda iyice boku çıkmaya başladı bu işin, stres arttıkça 17'ye 1 konumumuz sağlamlaşacak, bundan da eminim.

İş büyük takım-küçük takım olayından çıktı, resmen anadolu-bizans mevzusuna geldi. Bunda abartmalı yaşayan türk insanının rolü çok büyük, ama bizim tarafın eksikliği de yok sayılamaz.

İlla bizde, Besiktas is not Turkey mi diyelim.. :)
Ha öyle olacak gibi de duruyor ya, neyse.

ziggytheking dedi ki...

eğer başkanınız bahsettiğiniz bu kanalize etme olayını sizin gibi yapacaksa herhangi bir anlamı olmaz. kimse sivas'a bedavaya maç vermiyor. maçların lig tv'de yayınlanması sizin de bu doğmamış çocuğa anadolu-bizans ayrımı yapmanızı engelleyemiyorsa daha ne olacak cidden anlamıyorum. bu anadolu-bizans olayını ordan gördüklerinizle atıp tutmayın rica ediyorum.

GALATASARAY TÜRKİYEDİR , BEŞİKTAŞ ANADOLUDUR , FENERBAHÇE SAMSUNDUR . ANADOLU SİVASTIR , AK AKÇE KARA GÜN İÇİNDİR , ACIMA YETİME KOYAR G.TÜNE . YOK LE BRON JAMES & SAYID JARRRAAAAAHIM !

Adsız dedi ki...

bokum gibi!

T. Egemen Gul dedi ki...

Hic kasmaya gerek yok. Anadolu vs Besiktas olmasını sağlayan yegane durum FEBE ve GESE'nin şampiyonlukla uzaktan yakından alakası kalmamasıdır. O yüzden 17'ye 1 de olsa alacaksın kupayı dolaştıracaksın Anadolu'yu. Budur verilecek en guzel yanıt.

Tüpçü de çabalıyor gerçi seneye İnönü'yü yıkıcaz Anadolu'da maç yapıcaz diye. Ama yemiyorlar, yemiyoruz. Samimi gelmiyor. Ne bana, ne de başkasına.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

@ziggytheking

ben kimse sivas'a maç satıyor demedim. en azından bu yazı bunu demiyor. ben diyorum ki, "ben Anadolu'ya karşı! alınmış bir şampiyonluk istemiyorum."

beşiktaş'ın kendini anlatma problemi var herşeyden önce. kendi pozisyonunu belirleyemiyor bu da ayrı bir sorun. önce fenerbahçe ve galatasaray'dan keskin bir şekilde hangi noktalarda ayrıldığını tesbit edecek, ortaya koyacak ve sonra da uygulayacaksın.

böyle olduğunda ancak anadolu'ya beşiktaş'ı sevmek için bazı sebepler verebilirsiniz. bunun bu şampiyonluktan öte bir anlam ihtiva ettiğini söylememe gerek yok sanırım.

Malvinas dedi ki...

@Jessie,

Baba bu defa anlaştık, bu konunun tek sorumlusu Sivasspor yönetimi ve hocasıdır.
Bülent Uygun her maçtan sonra akıl almaz biçimde ağlamaklı duygu sömürüleri yapıyor. Hele Trabzon maçından sonra söylediklerini yemin ederim ağzım açık dinledim"bu galibiyet Anadolu'nun her köşesindeki halkımıza armağandır" falan diye başladı, sanırsın ki Avrupa kupası maçı oynamışlar. Yendikleri takım Anadolu dedikleri zümreyi en çok mesut etmiş Trabzonspor'dur.
Ben burda yapılan bu Anadolu ayrımının bölücülükten öte birşey olmadığına inanıyorum. Düşünsenize bir takımın teknik direktörü bunu çok güzel kullanıyor bilinçli olarak. Amaç ne? Tabii ki Anadolu takımlarının desteğini alarak olası tökezlemelerin önüne geçebilmek.
Biz de kalkıp maçlardan sonra bu galibiyet İstanbul takımları içindi mi demeliyiz? Öyle ya İstanbul'un şampiyonluk yolundaki tek temsilcisi biziz! Hem de iki büyük İstanbul takımıyla da maçımız var! Neyse ki mezhebimiz o kadar geniş değil. Daha da önemlisi Galatasaray'ın bir Sivas maçı var? Bülent Uygun o maçtan önce de çıkıp Galatasaray'ı çok severiz, Galatasaray taraftarlarının desteği sayesinde buralara geldik, aldığımız galibiyetler tüm Galatasaraylılar'a armağan olsun mu diyecek?? Valla diyebilir.

Anadolu temsilcisiyim diyip, Ankaraspor beraberliği sonrasında cam çerçeve kırmak, ağzından köpükler saçmak Ankaraspor gibi Anadolu'nun göbeğindeki bir takıma saygısızlık değil midir? Köprüyü geçene kadar mı bunların Anadolu kardeşliği yoksa??

Velhasıl yine uzun ettim, bizim ligdeki hatta ben abartiym gezegendeki konumumuz belli. Onlar siyah, biz beyazız ne Ne Anadolulu'yuz ne İstanbullu'yuz. Üzgünüm ama biz Beşiktaşlı'yız!

Volkan dedi ki...

Bir beşiktaşlı olarak bence takımım İstanbul takımıdır. Anadolu ile işi olmaz. Oyuncularının muhtelif şehirlerden gelmesi de bu durumu değiştirmez. Beşiktaşın ait olduğu yer İstanbul'dur, onu başka bir yere aitmiş gibi göstermek en çok beşiktaşa zarar verir.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

@deszen

katılamıyorum yine. bugün dünya futbolunun gittiği nokta bambaşka bir yer. beşiktaş'ın vizyonunun içinde olması gereken şeylerden biri bence sadece anadolu değil tüm dünyada belli bir sempati yaratmaktır.

bugün türkiye'de liverpool ve barcelona sempatisi oluşmuşsa bunun bu kulüplerin kimliklerinden ve bu kimlikleri doğru şekilde ifade edebildiklerinden oluşmuşlardır. Bugün istanbul'da hayatında bırakın liverpool'u, ingiltere'yi bile görmemiş bir insan liverpool steau bucharest maçında liverpool'u tutuyorsa, liverpool'la sevinip üzülüyorsa bence bu tam da futbolun ve sporun tarifidir.

bunun liverpool'daki gerrard'la veya torres'le de uzaktan yakından alakası yok. o isimlerin başarıyla alakası var, gerrard arsenal'de oynuyor olsaydı liverpool sempatisi üç aşağı beş yukarı yine aynı seviyede olurdu.

bugün liverpool nasıl yapsam da dünyada daha fazla sempati toplayabilsem diye stratejik hamleler peşinde koşuyor. liman işçileri vs gibi değerleri en güzel şekilde sunuyor. maç sonundaki klasik tezahüratları bile dünya genelinde bir etki yaratıyor.

kimse liverpool, liverpool şehrinin takımıdır demiyor. liverpool elbette coğrafi olarak o bölgenin takımı ancak daha fazlası...

bugün şili'de bir genci türkiye'de hangi takımı tutuyorsun sorusuna "beşiktaş" cevabı verdirebilmektir bence bir beşiktaş yönetiminin asıl hedefi. bunu elbette forma satışları gibi maddi değerlere bağlamıyorum.

manevi destektir bir kulübü ayakta tutan. elbette bunun bir maddi getirisi olacaktır ama önce maddi getiriyi planlayarak başarılı olamazsınız.

türkiye özeline dönersek beşiktaş'ın amacı şampiyon olmak değildir. beşiktaş'ın amacı şampiyonluktan bağımsız olarak beautiful freak'in anlattığı o beşiktaş'lı çocuğu kazanmaktır.

bugün başarıyı bunun anahtarı yaparsanız yarın başarısız olduğunuzda o taraftarı kaybedersiniz. bu bağlamda diyorum ki, o insanlara beşiktaş'ı anlatmak zorundayız. biz nasıl başarısızlıkta gemiyi terketmiyor ve terketmeyeceksek bunu o insanlar da öğrenmeliler.

galatasaray ve fenerbahçe gibi iki büyük camianın sportif ve manevi olarak çöktükleri bir dönem yaşıyoruz. su derbisi ve son derbide yaşananlar, insanları bu kulüplerden ciddi anlamda soğuttular. o kadar galatasaray'lı arkadaşım var ki o maçtan sonra utandılar. önümüzde birbiriyle durmadan kavga eden iki camia varken farklı bir vizyon, farklı bir değer sunmak hele ki beşiktaş gibi kendine has özellikleri bol bir camia için hiç de zor olmamalı.

bizde bu değerler zaten varlar. 8-0'lık ankaragücü maçının oynandığı gün, şerefli ikinciliklerin alındığı günler... kazanmış değil, bazen kaybetmiş olmanın da insana verdiği gurur, mutluluk...

beşiktaş bazen, 2-0 önde götürüp 3-2 kaybedilmiş bir avrupa kupası maçı değil midir? bazen şifo'yla 2-0 ken oğlunu uyutan babanın diyalogu değil midir?

biz biraz da beşiktaş'ı böyle sevmiyor muyuz?

bunları ne kadar anlatabiliyoruz? ne kadar anlatmak istiyoruz.

işte bu bağlamda, beşiktaş'lı doğulmaz beşiktaş'lı olunur anlayışına temelden karşıyım. beşiktaş'ın değerleri sevilmeyecek değerler değiller. insanlar beşiktaş'ı bilmezlerse nasıl beşiktaş'lı olabilirler...

bence bu noktada anadolu'daki beşiktaş derneklerine büyük iş düşüyor. beşiktaş'ı geniş kitlelere tanıtmak için neler yapıyorsunuz? yoksa dernekler belli dönemlerde bilet talep eden, kahve mantığıyla çalışan yerler mi?

ve global perspektiften bakarsak, barcelona'yı bu kadar sevilir yapan şey sadece oynadığı futbol mu? futbol alanına bakarsak görüyoruz real madrid barcelona'dan çok çok daha başarılı bir kulüp. peki neden barcelona o zaman? demek ki tek kriter başarı değil.

galatasaray ve fenerbahçe'nin "başarı" odaklı stratejilerine geliştirilecek karşı strateji aslında o kadar açık ki...

sivas'la çekişen bir beşiktaş'a, bizans tanımı yaptırmayacak bir algı oluşturulabilseydi, bu medyaya ve fenerbahçe galatasaray camialarına vurulmuş en ciddi tokat olmayacak mıydı?

maalesef kaçıyor bu fırsat.

Bu yorum yazar tarafından silindi.

@jessie

dediğin neredeyse her şeye katılıyorum. yalnız sanırım bir yanlışlık yapmışsın;"beşiktaşlı doğulmaz, beşiktaşlı olunur"a karşıyım demişsin. sanırım aslında demek istediğin "beşiktaşlı olunmaz, beşiktaşlı doğulur"du.

@deszen

sanırım "semt takımı" olma olgusunu yanlış yorumlamışsın. sana göre semt takımı olmak o semtle sınırlı kalmak sanırım. oysa orada kast edilen o semtin ruhunu, psikolojisini, tüm türkiye'ye, hatta jessie'nin dediği gibi tüm dünyaya taşımak. bankacılık sektöründen genel olarak nefret etsem de hsbc'nin çok sevdiğim bir sloganı var: "dünyanın yerel bankası." 'semt takımı'nda aranılan tat işte tam da o bence...

Gürcan Ulusoy dedi ki...

@natura horror vacui

evet evet yanlış yazmışım orada, teşekkürler. editleme şansı yok yorumların. teşekkürler.

Malvinas dedi ki...

@jessie,

Abi Liverpool konusunda sana bir virgül koymak istiyorum, Dünyada'ki Liverpool gerçeğinin çıkış noktası 70'lerdeki o şaaşalı jenerasyonla almadıkları kupa bırakmamış olmaları+Beatles gibi o dönemin gençliği avucuna almış bir efsanenin o topraklardan vücuda gelmesidir. Koca 70'ler tarihi boyunca hem müziğin hem futbolun efendileri Liverpoollu oluca ister istemez gençlik üzerinde ciddi bir etki yarattı. Düşünsenize Wembley'de 100 bin kişiye üzerlerinde Liverpool formalarıyla konser veriyorlardı. Bu da kendilerinin tanıtımına gayet güzel bir vesile oldu. Yoksa o çok sevdiğimiz karizmatik Liverpool'un ezeli rakibi Everton'dan daha kötü kalpli olduğunu kuruluş aşamalarını incelelyip görmemiz gerekir. Barcelona ise bambaşka bir konu. Tamamen siyasi odaklı ve Türk insanının neden Barça aşkıyla yanıp tutuştuğuna anlam veremediğim bir durum, detay barça analizini burdan öğrenebilirsiniz;

http://malvinas1.blogspot.com/2009/03/ezilen-kim.html

Aslında demek istediğim şuydu, gerek Liverpool gerek Barça gerekse bunlara mukabil kulüplerin Dünya çapında futbol dışı bazı etkenler nedeniyle sevilebilmesi için maalesef sportif başarı şartı aranmakta.Güney Afrika'nın ücra köşesindeki çocukların üzerinde Hasan Şaş forması görmemizin başka açıklaması olamaz sanırım.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

almanya'dan 6 ay önce gelmiş bir arkadaşım var. kız galatasaray'lı.

geldi 3 ay sonra şöyle dedi; "lan bu ne biçim kulüpmüş, almanya'da böyle gözükmüyor." galatasaray için söyledi bunu. oyuncusu oyundan çıkarken teknik direktörüne küfreder, teknik direktörünü garip şekilde kovar, öbür tarafta oyuncular kavga ederler vs...

yaa işte öyle dedim ben de. ekledi o da, "olsun, siz de oyuncuyu gönderiyorsunuz, oyuncu gazeteden öğreniyor" dedi. cevap veremedim, haklıydı çünkü.

spor kulübü yönetmek aslında çokça bu değerlere dikkat etmekle yapılıyor. bir fahri'yi gönderirken aslında fahri dışında bazı değerleri de göndermiş oluyorsunuz ki bu fahri'den daha önemli zaten.

aldım arkadaşımı önce galatasaray-sivas maçına götürdüm. sonra da beşiktaş gençlerbirliği... lan dedi taraftarınız 10 numara hakkaten...ama takımda iş yok.

neticede evet takımında iş olması gerekiyor. neticede beşiktaş biraz da başarılı olduğu için beşiktaş. ama iyi bir kulüp yönetiminin tek misyonu saha içi başarı da değil. demek istediğim biraz da bu.

Yorum Gönder

Ara