.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

18 Mart 2009 Çarşamba

Jean Tigana Al Hilal'de

Jean Tigana'nın kariyer hedefleri hakkında kafamda soru işaretleri oluşmaya başlıyor. Fulham'dan ayrılıyor, mahkemeler tazminatlar derken bir kaç sene takım çalıştırmıyor. Sonra nasıl olduysa Yıldırım Demirören'in aklına geliyor ve Tigana'yı getiriyorlar. 1,5 senelik çalışmanın ardından kavga dövüş Türkiye'den de ayrılıyor Tigana. Yine işsizlik dönemi, kendini şaraba veriyor... Çiftliğim, şaraplarım diyor başka bir şey demiyor. Yine o ara Fildişi Sahilleri milli takımıyla adı anılıyor. Mali asıllı Fransız için çok alakasız bir görev değil. Ama o iş te yatıyor. Tigana şarap, çiftlik derken bu sefer de Suudi Arabistan'ın Al - Hilal takımıyla karşımıza çıkıyor. Anlaşıldı deniyor ama anlaşılmazsa da şaşırmam, Tigana bu. Tigane benim sevip saygı duyduğum bir teknik adamdır. Taktik bilgisi tartışma konusu olsa da kişiliğiyle Beşiktaş kulübü içinde Beşiktaş'ı temsil etmiştir. Bakın Tigana'nın sorun yaşadığı karakter tiplerine; Sinan Engin / Sergen Yalçın. Bugün Sergen'e sorsanız, "Yaw Tigana'nın Beşiktaş'ta ne işi var Allah aşkına? Konuşturmayın beni!" diyecektir. Sinan Engin ha keza... Sırf bu karakter tipleriyle problem yaşadığı için bile severim Tigana'yı. Gönül istiyor ki düzgün bir kariyer sahibi olsun, ne bileyim gitsin Fransa 2. ligi'nden bir takım çalıştırsın 3-5 sene. Şimdi bu Arabistan meselesinin içinden de garip bağlantılar çıkar... Ne diyelim, hayırlı olsun...

20 Yorum:

Adsız dedi ki...

Tigana'nin hicbir zaman iyi bir TD olduguna inanmadigim gibi samimiyetine de inanmadim. (BIr tarafa Tigana'yi bir tarafa S. Engin'i koyarsaniz, yuz defa Tigana'yi secerim orasi ayri mevzu)

Ancak S. Engin ile Sergen'i ayni kefeye koymak kusura bakmayin ama cok yanlis.

Tigana gibiler ancak altyapi hocasi olurlar, ya da sampiyonluk beklentisi olmayan sira takimlarinda uzun vadeli oyuncu yetistirmeye calisirlar. Besiktas gibi her sene sampiyonluga oynayan takimlarda ya basarisiz olurlar, daha da guzeli bu yapidaki hicbir buyuk takim onun gibilere sans vermez.

Buyuk takimlarda buyuk futbolcular oynar. Bunlar genelde sorunlu olurlar, egolari cok buyuk olur. Bunlari idare etmek, motive etmek sanattir. Sokaktan bir adam getir, o da Sergen'i kovmayi bilir. Onemli olan Lucescu orneginde oldugu gibi onun ozel bir oyuncu oldugunu kavrayip, takimin dengesini bozmadan ondan en ust verimi almaktir.

Man. United'da Cantona her turlu pisligi yapip, hatta seyirci tekmeledikten sonra 9 aylik ceza alip Ingiltere'de "persona non grata" ilan edildiginde Alex Ferguson onun arkasinda durdu ve ne pahasina olursa olsun ondan vazgecmedi. Kim kazandi, tabii ki Cantona ile tarihinin en onemli basarilarini kazanan Man. United. Cantona ve Sergen gibiler 50 yilda bir kere gelir, onlari idare edemeyenler ise Arabistan'da calisir.

Tigana gibiler kendi egolarini takimin basarisinin ustunde tuttuklari icin yildizlarla calisamazlar. Herkesin ona kayitsiz sartsiz itaat edecegi, liderlik ozelligi fazla olmayan isimler olmasini isterler.

Bu yuzden Delgado gibi liderlik ozelligi sifir olan oyunculari cok severler. Bu yuzden de devamli sampiyonluk hedefleyen buyuk takimlar boyle kompleksli TD'ler ile hicbir zaman calismaz.

Al Hilal'de kendisine basarilar.

Adsız dedi ki...

resim 1986 dünya kupasından. tigana çok iyi futbolcuydu. platini ile beraber ortada süperdi. tigana defansif platini ofansif ortasahaydı. beautiful freak bilmez bunları

sayın kırca, sataşma var, lütfen:)

Adsız dedi ki...

ali kırca yok efendim. ikinci bahar dizisini baştan 135. kez izliyormuş.. moderatör reha muhtar atış serbest..

@freak im. milli takımlardan hangisini tutuyorsun. yoksa banane elin ecnebisinden alayına isyan inadına beşiktaş mı diyorsun..

milli takımlarla bi işim yok valla kerim, eleme maçları hele çok sinirimi bozuyor..ama amerika 94 ve robeto baggio'dan dolayı İtalya derim yine de.

Adsız dedi ki...

ya sen futbolu çok geç seyretmeye başlamışsın freak . 81 lisin ama 13 yaşından öncesi pek yok.. bana öyle geliyor.

neyse ben aralık 77 liyim. 1984 avrupa şampiyonasından başladım. 6.5 yaşındayken. işte orda tigana platini falan vardı. fransa avrupa şampiyonu oldu. kalede biri vardı unuttum defansta amoros falan ortada tigana platini fernandez giresse ilerde de bir kaç dandik adam vardı.. o zaman platini müthişti bütün golleri o atıyordu. doğru düzgün forvet yoktu çünkü platini forvet arkası gibiydi. tigana da platininin kıçını toplardı. çok klas topçuydu bu tigana. sonra fenerbahçe bordoyu elerken de tigana vardı.. ben o bakımdan fransayı severim milli takımlardan.. kulüplerden de real madridi tutuyorum.. butragueno stielike hugo sanchez falan vardı..

Adsız dedi ki...

real madrid bizi yense çok üzülmem valla. çok severim real madridi ama bu sene kötüyüz yaza toparlayacaz vaziyeti. bir david villa bir fabregas bir de ronaldo tamam.. şu hollandalıları da satalım gene ne büyük real olcak.. bu 84 te bir maç izledim fransa yugoslavya oynuyo. yugoslav kalesinde simoviç var. yugolar bir başladı 1-0 2-0 falan. 2. devre forvetlerden birini çıkardı fransa teknik direktörü zaten dedim ya forvetleri dandikti.. ortaya bir adam aldı platini forvete geçti. bir sağ ayak bir sol ayak bir de uçan kafa. simoviç oldu 9 aylık..hele 3-2 olunca baktım simo ağlıyor.
sonra galatasaraya geldi zaten simo.

yapma şimdi 6.5 yaşında mı anladın tigana'nın klas topcu olduğunu, sonra dünya kupası özetlerini izlemişsindir, ordan satıyosundur şimdi yeme beni kerimcim, burda biz bizeyiz:)

benim valla çocukluk dönemlerime dair kafamdaki en eski maç, biraz bulanık olsa da, trt1 de bir beşiktaş-trabzonspor maçı, inönüde oynanıyor, recep çizgiden toplar çıkartıyor, 2-0 kazanıyoruz maçı, türkiye kupası maçıydı galiba yanlış hatırlamıyorsam.. rüya gibi anlattım gördüğün üzere, onu bile çok hatırlamıyorum..hafıza doldukça, boşaltmak lazım yeni veriler için:)

real madridi, parayı veren düdüğü çalan takımları sevmem..bir ara valencia'nın çıkışı vardı, valenciayı severim, romayı severim, arsenali severim,benim işim kaybedenlerle:)

ancak sadece severim,öyle yenilsinler üzülmem. bir tane takım tuttuk, o da beşiktaş:)

Adsız dedi ki...

e şimdi şöyle aslında. o zamanlar karagümrük te oturuyorum ben. karagümrükspor şampiyonlar ligindeydi o sene. teknik direktörümüz de giovanni trapattoni.. karagümrük lü ben yaşta çocukları seçip berbaer maç izletiyordu. ordan anladım..

yav o zaman anlamadım tabi de 10 yaşında falan anladım. bir de adı çok geçiyordu tiganayla platininin..ondan yani... tigana zaten 1991 e kadar oynadı ki sen onu da bilmiyosundur hehehe

Adsız dedi ki...

peki buna ne diycen bakalım sen 1984 ben ilkokul 2 ye geçtim. sen daha milupa ballı mama ile besle
niyorsun.. aylardan haziran çok soğuk karlı bi kış gecesi . şömineyi yaktık tabi. karagümrükte haziran ayları sıcaklık ortalaması -25 derece falandır. neyse fransa-portekiz oynuyo. avrupa kupası yarı final maçı..
son dakika durum 2-2 platini kaptırdı topu. portekizliler kontratakta. tigana geldi aynı böyle i.üzülmez gibi ters kademeye girip aldı topu şöyle 50 metre falan sürdü ceza sahasına taşıdı. platiniye verdi o da golü attı. şimdi ben ne diyeyim yani. aha tigana klas topçu dedim tabi. biz öyle bir nesildik freak 3 yaşında teknik direktörlüğe başlardık..6,5 yaşında futolcuyu gözünden tanırdık

91 senesinde malatyadan çıkıp ankaraya doğru göç etmiştik. 10 yaşımda ne platinisi tiganası, metin-ali-feyyaz neyimize yetmiyor, biz futbolu televizyonda değil sokaklarda öğrendik (şimdi böyle diyince çok iyi top oynuymuş gibi bir intiba oluşmasın, artistlik olsun diye söyledim)

Adsız dedi ki...

istanbullu olmanın avantajları bunlar :)

işte abi sen bazı şeyleri çabuk tükettin, genç yaşta emekli oldun futboldan, bir nevi aragones gibisin..bense jose mourinho gibi en verimli çağımdayım, belki tigananın üzülmez gibi girdiği ters kademeyi hatırlamam ama, daumun şampiyonluk kutlamasında asenanın göte attığı pandiği çok net hatırlarım:)

Adsız dedi ki...

sen de bir açlık ben de ise bir doygunluk seziyorum freak. eh o zaman sen beşiktaş ol ben fenerbahçe.. yada sen atletico madrid ben real madrid :))
ya freak geçenlerde işteyken bir ara açtım neti. sizin şu meşur sözlüğe girdim. senin çarşı eşittir israil şeyine yazdığını okudum. lig ortadoğuna döndü falan. çok güldüm. şimdi baktım
silmişsin bakıyorum.

bak aklıma geldi,gs'nin 8-0'lık ankaragücü maçından sonra ankara sokaklarında bizim posterle dolaşmıştım çocuk aklımla, onu da yeri gelmişken söyliyeyim..

yok yahu, ne silcem. sen başlığı yanlış hatırlıyosun.."galatasaray türkiyedir" başlığındaydı o..dün haldun üstünel bugün adnan polat yine konuşmuş, ligde en antipatik yönetici kim diye anket yapsalar, haldun üstünel açık ara fark atar..

Adsız dedi ki...

ha tamam. ben yanlış hatırlıyormuşum. enteresan işler bunlar.. bak ne diycem az önce roberto carlos başlıpına baktım.. gs linin birti demiş ki galatasaray real madrid ten daha büyük kulüpmüş. ciddi ciddi diyor bunu. ya sizinm bu gs liler ne sanıyor kendini allasen.. fb liler bile daha iyi bunlardan..

Adsız dedi ki...

jessie gitmiş o maça. yani aynı saatte oynanan bizim gençler maçına. gerçi jessie için ömründe maça gitmedi gibi söylentiler vardı bir ara da neyse .......

gs'liler kadar çabuk gaza gelen bi kitle yok, her kazandıkları maç sonrası sözlük çekilmez oluyor, 80 tane mükemmelsin lincoln, 50 tane efsanesin kewell, 40 tane arda canım feda sana, 120 tane cimbomumum benim biricik sevgilim entrisi giriyolar üşenmeden.işte çok taraftarları olduğu için oluyo hep bunlar, çok taraftar iyi bişey değil..

jessie bu sezona kadar şezlong yorumcularındı ama elini taşın altına koydu sonunda,seneye de kapalıya gidiyomuş hatta gelen haberlere göre:)
(bu arada kaçtım ben,görüşrüz bineyaleh..)

Gürcan Ulusoy dedi ki...

maça gitmekle beşiktaşlılık arasında çok büyük bir bağ kurmayalım bence.

yanılmıyorsam 100.yıldı. o zaman da kombine almıştım. ama bunlar önemli değil. maça gitmeden stad organizasyonu hakkında ahkam kesersem yanlış olur ama öyle bir topa girmem zaten.

hepsi bir yana, geçen sene adana'da "burası inönü, burdan çıkış yok!" tezahüratı yapan kitleyi nereye koyacağız? onlar bırakın inönü stadını, beşiktaş semtini ve hatta istanbul'u bile görmemişlerdi büyük ihtimalle.

evet kombine almadığım sezonlarda maçlara az giderim. evde oturup keyif yapmak daha güzel gelir. bununla beraber, hayatımda -askerlik dışında- kaçırdığım beşiktaş maçı sayısı 10'u geçmez...

Yorum Gönder

Ara