.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

2 Şubat 2009 Pazartesi

Mustafa Denizli 2009

4-3-3 düzeninde Fabian Ernst, Sivok ve Delgado'yu birbirine bağlayan oyuncu konumunda. Asıl çapa Tomas Sivok. Daha çok defansif aksiyonlarda bulunan, yeri gelince defansı üçleyen bir görüntüde. Yani Mustafa Denizli üçlü savunmayı biraz değiştirip yine aynı mantıkla oynatıyor. Sivok eğer stoperlerin 10 metre önünde oynayacaksa, kimse kusura bakmasın Sivok ta stoper oynuyor demektir. Elbette tek yaptığı bu değil. Sol beke yapılan Ekrem hamlesi de Sivok hamlesiyle bağlantılı. Denizli ilk geldiğinde 3 adet serbest oyuncudan bahsetmiştik. Sivok-Delgado-Tello. Gün geçtikçe bu özgürlüklerinin sınırlandığına tanık olduk. Şimdi ise Sivok'u çok nadir hücuma çıkan bir savunma üçleyicisi olarak görüyoruz. Doğal olarak Sivok'tan alınan özgürlük defans beklerine verilmiş durumda. Ekrem hamlesi o yüzden anlamlı işte. Üzülmez'li bir savunma kurgusunda Sivok'un adeta kendi savunmasının içine giriyor olması üstesinden gelmesi güç bir ofansif zaafiyet yaratıyordu. Şimdi, Sivok belki stoper mentalitesiyle oynatılıyor ama bekler daha büyük ofansif özgürlüğe sahipler. Gerçi Serdar Kurtuluş pek özgürlük taraftarı bir oyuncu da değil. Maçın tamamı sol kanatta geçse mutlu olacak bir futbolcu! İşte bu nedenlerle Ernst Beşiktaş'ın en sorunlu bölgesine geliyor. Sivok bu denli defansif oynadığında ve orta üçlünde Yusuf/Delgado gibi savunma yapamayan oyuncuların olduğunda oluşan o geniş boşluğu doldurması beklenen adam;Ernst. Şu çizdiğimiz tabloda, işi hiç kolay değil onu söyleyelim. Sivok'u bir orta saha oyuncusu olarak bile düşünmeyelim artık. Mustafa Denizli işi oraya kadar getirdi. Sivok rakibi kendi ceza sahasına doğru itmiyorsa, kendi savunma bloğuyla birlikte pasif alanda kendi ceza sahasına kadar çekiliyorsa bana söyleyebilir misiniz modern futbolda bu pozisyonun adı nedir? Ersnt'e kolay gelsin demekten başka çare yok. Yeni bir Kleberson, Cisse olması ihtimali gerçekten çok büyük. Kleberson'un da sağında solunda Ricardinho-Delgado vardı neticede. Kolay değil uzun lig maratonunda ofansif üç oyuncunun yanı sıra orta üçlüdeki oyuncunun ve stoperlere karışmış Sivok un da açıklarını kapatmaya çalışmak. Mustafa Denizli'nin bu soruna kendine göre getirdiği çözüm de Delgado/Yusuf'u orta üçlüye yakın oynatmak. Çok saçma. Delgado da Yusuf da rakip cezasahasına yakın oynaması gereken oyuncular. Öncelikle ikisi de oyun kurucu değil zaten. Çalım atıp vuran pas veren oyuncular. Orta göbekte, zaten 4 kişinin kademeli kontrol ettiği bir alanda adam eksiltsen ne olur eksiltmesen ne olur. İşte Beşiktaş'ın ofansif aksiyonlardaki bir başka sıkıntısı. Gelin Ernst'ten önceki Beşiktaş'ı maddeleyelim;
  1. Savunma bekleri eskiye nazaran daha özgür
  2. Ekrem Dağ, bir savunma beki değil. Her hızlı-mücadeleci oyuncudan savunma beki olmaz. Holosko'nun Arda'yı düşürdüğü (bence Arda düştü de) pozisyonda ortada olmayışı bile bunun ispatıdır. Bu sorun size Antalya karşısında değil, Arda Turan, Kazım, Deivid, Yattara, Alanzinho karşısında pahalıya mal olacaktır.
  3. Tomas Sivok, savunmayı üçleyen bir stoper mentalitesiyle takımdaki tek çapa
  4. Yusuf ve Delgado, ortayı üçleme adına geride, etki alanlarının dışında
  5. Edouard Cisse, Sivok-Delgado bağlantısını sağlayacak enerjiyi üretmekten çok uzak
  6. Filip Holosko üçlü hücum hattının sağ kenarı için en doğru isim ancak teknik kapasitesi nedeniyle çok verimsiz
  7. Yabancı sınırlaması nedeniyle Da Silva Bobo, forma şansı bulamıyor. Taktik gereği, kaleye sırtı dönük servis etmesi gereken topları nasıl kullanacağını bilmiyor, aldığı her topta kaleye gitmek istiyor, mental ve bazen de fiziksel nedenlerle çok top kaybı yapıyor.
  8. Serdar Özkan ve Serdar Kurtuluş yeni Burak Yılmaz rolündeler. Unutuyorlar Burak Yılmaz da gittiği güne kadar "Hocam bana görev veriyorsa benden memnun demektir" , "Bence iyi oynadım" diyordu, unutuyorlar...

6 Yorum:

Adsız dedi ki...

Serdar Özkan, Serdar Kurtuluş bunlar topçu falan değil.. tipik türk futbolcusu. bomba gibi başlangıç. tamam herkes veriyor gazı.. yeni yıldız şu bu 2-3 ay bilemedin 6 ay sonra poffff... gökhan gönüle bak bunlara bak. gökhan aynı çizgisini sürdürdü. bizimkiler top oynamayı unuttu. ernst iyi transfer . iyi bir 4-3-3 takımı var.. ernst sivok uğur incema oynasın ortada. cisse gitsin . delgado nun futbol hayatı bitmiş. daha önce de dedim. freak bilir. cisse delgado yer yok bunlra. satalım yoksa patlayacaklar elimizde. hayır yok bunlardan. tekrar diyeyim. delgado bu takıma lükstür. hem de gereksiz bir lüks. tabata ya bal buna bak. alexi lincolnü geçtim. tabata ya bakın anlarsınız..uğur inceman nerelerde. uğur-sivok-ernst tello holosko nobre (bobo) takım bu . aydını satmasak tello solbek olur aydın sol açık olurdu. bir arkadaş yazmış . haklı..bu sene şampiyon olduk olduk yoksa beşiktaş kalmaz. trabzonspor 2 oluruz..

Adsız dedi ki...

yıldırım demireröne olan borç ta 56 milyon euro olmuş. adiyet şeker olsun. alır bir kaç tane daha fenerbahçe emeklisi 80 milyona yuvarlar onu.. tabi lugano yu falan almaz mı. gider selçuku alır. olmadı verir 15 milyon guiza mı gülizar mı onu alır. hem feneri kurtarır hem bizi batırır. bizi değil feneri seviyor zaten..

Adsız dedi ki...

geçen akşam bjk tv izliyorum. çarşıyı gösteriyor. sanki koca beşiktaşta başka konu yok. açtım fener tv yi. adamlar kombine bilet fiyatları gösteriyor. zihniyet farkı işte. bize realist adamlar gerçekçi çözümler lazım. herifler para basıyor biz güya stad dikecektik. nerde hani. var mı bilen. sabah akşam çarşı.. yazın gene fb tv yi gördüm emre nin transferi var. bizimkilerde alen çıkmış basın toplantısı yapıyor. niye gittik niye bıraktık.. gündemi şampiyonluk yada futbol olmayan kulüp zaten şampiyon olamaz. olsa olsa şampuan olur..

inanmayan açsın forzayı baksın. kimbilir ne geyikler dönüyordur.

Adsız dedi ki...

haklsın kerim abi.. ben de şunu diyeyim. beşiktaşın uzun yıllardır başarısız olmaısnın sebebi. tutucu zihniyettir. köhne zihniyettir. futbol değişti artık. feberbahçe bu dönüşümü yaptı. gs yaptı biz yapamadık. ondan bu hallerdeyiz. serdar bilgiliyi köstekleyenler de bu zihniyettekiler. süleyman sebanın 1984 yaptığı dönüşüme benzer bir şey olacaktı. 1500 kişi için geleceğimiz çalındı. biz beşiktaşız. kafanıza sokun bunu.. sakaryaspor değiliz. tribün masalları karnımızı doyurmuyor. tarih tribünü değil sonuçlraı yazar. 132 desibel yazmıyor kitaplarda 8-0 yazıyor. şampiyon olmakta günü kurtarmak başka şey değil. biz şampiyon olsak sanki kendi şeyimizden mi olcaz. yooo adamalr kötü ondan. yoksa fb gs sağlam olsa biz kupayı değil sapını göremeyiz. bu zihniyet değişmedikçe de böyle olacak. küçük olsun bizim olsun zihniyeti böyle yaptı bizi. semt takımı isteyen gitsin zeytinburnu nu tutsun. onu isteyen zaten bjk nin büyüklüğünü anlamamış adam. gs- lise bjk - semt fener - iktidar. bu böyle . ama hep aynı değil. eski çamlar bardak oldu

Turkiye'de, "on libero" denilen oyuncu, eger top kesiyorsa, arada iki guzel pas atiyorsa, ve ozellikle sahayi dolduruyorsa fizik olarak (Inamoto, Kleberson falan gibi degilse), sinifi gecmistir. Basin elestirmez, tercih sorgulanmaz, eleman da takilir gider. Bu acidan bakinca, Ernst'i medyanin rahat birakacagini ve de gereksiz tartismalardan uzak kalinacagini dusunuyorum, bu da olumlu bir nokta olsun.

Ha bir de, hep diyoruz yine diyelim; Aydin Karabulut'u gonderip Serdar Ozkan'i tutanlara, bu adami her BJK formasiyla gordugumde alkis tutuyorum.

delgado dedi ki...

rıdvan dilmen'in fenerbahçe dışındaki takımlara getirdiği yorumları pek dinlemeye değer bulmam (objektif yaklaşmadığından değil, yeterince iyi bulamadığımdan), ama serdar özkan konusunda bir noktada katılıyorum. adam çabuk, çevik ama hızlı değil be arkadaş, harbiden. belki sürekli çizgide oynadığındandır, adam sürekli 10 kişinin arasından geçmeye çalışıyor, messi zannediyor kendini, biraz daha basit oynaması lazım. 16 yaşındayken lucescu onu önlibero olarak aldı takıma, aslında o yaştan itibaren ortasaha olarak yetiştirilse ve oynatılsa bir luka modric olabilirdi bence, hatta neden olmasın. serdar'ı ne kadar kötülesek de sonuçta bu blogda bu adama yeteneksiz diyebilecek bir kişi bile tanımıyorum. serdar'dan biraz daha iyilerine bile tahammül edemedim ama bu çocuktan hala umutluyum ben. keşke biraz daha basit oynasa, topla oynayacağına topsuz koşularını daha çok yapsa. beşiktaş taraftarı ondan kaleye 40 metre uzaklıktan top alıp kaleciyle karşı karşıya pozisyon yaratmasını beklemiyor tek başına. hem ertuğrul sağlam hem de mustafa denizli istemişse bilemem tabi.

Yorum Gönder

Ara