.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

17 Ocak 2009 Cumartesi

Niçin Beşiktaş 2

Maçtan saatler önce stadı doldurmuş insanların "şampiyon olunca lazım olacak" diye satın aldıkları formalar, kaşkollar, bayraklar... Herkeste bir şampiyonluk heyecanı, o boğaz manzarına bakan binlerce cıvıl cıvıl insan, o heyecanlı atmosferde bir ufak çocuk, ben. Beşiktaş İstanbul'da Gençlerbirliği'ni ağırlarken Galatasaray Ankara'da Ankaragücü'ne konuk oluyor. Herkesin elinde birer radyo, frekans ayarı yapmakta, Ankara'dan gelecek umutlu haberleri beklemekteler. Beşiktaş'ımız Galatasaray o hafta kaç farklı galip gelecekse 2 gol daha fazla mesai yapacak ve şampiyon olacak. İki maç aynı anda başlıyor. Gözler sahada, akıllar Ankara'da... 5. dakikada kafamı kaldırıp bakıyorum etrafıma birden bir sessizlik, yanımdaki bağırıyor, Galatasaray attı... "Olsun" diyorum daha yeni başladık. 8. dakikada yanımdaki yine bağırıyor, 2 oldu. Hemen bir hesap yapıyorum, 4 gol atmamız gerekiyor, olsun daha yeni başladık, olmayacak şey değil. 15. dakikada artık iyiyden iyiye bir uğuldanma oluyor ve Galatasaray'ın 3. gol haberi geliyor. Şu an olduğu gibi tüylerim diken diken oluyor, gözlerim doluyor, bu böyle olmamalı, haksızlık bu derken o heyecanlı seyirci önce bir öfkeye kapılıyor, sahadaki futbolcular bu olumsuz elektrikten nasiplerini alıyorlar ve sahada ayakları titremeye başlıyor. Bu karambolde Gençlerbirliği'nin golü geliyor... İlk yarı sona erdiğinde Galatasaray 5 farklı öndeyken, istanbul'da skor 1-1. Basın mensuplarına tepkiler yükselmeye başlıyor, yaşanan haksızlıklara göz yummakla, ortak olmakla suçlanıyorlar... 60. dakikaya gelindiğinde ise Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan dakikalara geldiğimizi yıllar sonra anlıyorum. başın öne eğilmesin aldırma kartal aldırma ağladığın duyulmasın aldırma kartal aldırma Bu dizeler tek bir çıt sesi dahi çıkmadan binler tarafından söyleniyor. Satır aralarında nefes almak için durulan boşluklarda staddan bir çıt çıkmazken "ağladığın duyulmasın" sözü tribün arasında binlerceyi göz yaşlı bırakıyor. Hakem bitiş düdüğünü çalıyor, Ankara'da Galatasaray'lı futbolcular sevinirken, Beşiktaş'lı futbolcular gözü yaşlı bir şekilde soyunma odasına gidiyor... Bu dakikadan itibaren Türk spor tarihinde çok da bilinmeyen bir sahne oynanıyordu İnönü stadında. Maç bitmiş, üzerinden yarım saat geçmiş, futbolcular soyunma odasına gitmişken, gitmeyen bir topluluk... "Beşiktaş taraftarı". Stad kapıları açılmış olmasına rağmen hiç kimse staddan ayrılmıyor... Dolmabahçe'de yavaş yavaş bir çığlık yükselmeye başlıyor, "beşiktaş beşiktaş" sesleri Galatasaray'ın şampiyonluk kutlamalarına karışıyor. Tüm stadın bu feryadına, futbolcular sahaya dönerek cevap veriyorlar. Şampiyonluğu kaybetmiş bu takım, şampiyon olmuşçasına alkışlanıyor. Tüm takım şampiyon olmuşcasına taraftarı alkışlıyor. galatasaray maçının skorunu mu merak ediyorsunuz; 8-0 İşte beşiktaş tarihi böyle yazılıyor... o tarihte bu ufaklığın da " Beşiktaş'lı" olma serüveni böyle başlamış oluyordu.

3 Yorum:

tathar dedi ki...

işte bunun için.

Adsız dedi ki...

hocam bide recep kirmizi gormustu. 10 kisiyle almistik maci.
o sezon babam beni ilk kez inonu'ye goturmustu. yeni acigin numarali tarafindan besiktas-aydinspor macini izlemistik. 2-0 almistik galiba. son mac icinde cok yalvardim pedere beni de gotur diye. cok kalabalik olur ezilirsin falan dedi. tv'nin basinda izlerken stadi ne guzel suslemisler demistim kendi kendime hatirliyorum.
neyse, sonuc ayni olsada hepimiz icin ayri bir hikayesi vardir heralde bu macin..

aamet jr. dedi ki...

bende oradaydım, yeni acıkta. o aglayanların arasında ben de vardım. ne zaman duysam aldırma gönülü o anlar gelir gözümün önüne, o tezahürat çınlar kulaklarımda. ve son yıllarda ne zaman kendine besiktaşlı diyen birisi kardes takım diye bahsetse galatasaraydan, tüylerim o günkü gibi diken diken olur yine. nefretle o anları hatırlarım, anlatırım, hatırlatırım..

Yorum Gönder

Ara